Bookinton

2022 yılın son günlerinde hazırladığımız TÜİK Verilerine Göre Yayıncılık Sektöründe Neler Oluyor? dosyamızda yayıncılık sektörünün son yıllardaki gelişimini TÜİK verileri üzerinden değerlendirmiştik. Çalışmaya baz teşkil eden anketin 2022 verisi açıklanınca fikri takip yapalım dedik. İşte resmi rakamlarla yayıncılık sektöründe son durum.

Yasemin KayaMürsel Çavuş

Bookinton olarak yayıncılık sektöründeki gelişmeleri yakından takip ediyor ve sizlerle paylaşmaya çalışıyoruz. Sektörün bugünü ve geleceğine ilişkin her gün yeni bir tartışma izliyoruz. Bir gün yapay zekâ programları işlerimizi mi alacak diye endişeleniyoruz, başka bir gün editörlerin haklarını vermeyen yayınevi haberleriyle karşılaşıyoruz. Yayın hayatına son vermek zorunda kalan dergilere üzülüyor, artan baskı maliyetlerinden ve tabii kitap fiyatlarından yakınıyoruz. 

Yayıncılık sektörünü bir sürücüye benzetirsek bütün bu yaşamakta olduğumuz sorunlar kullandığımız arabanın sağ-sol yan aynaları gibi. Arabayı sürerken, şerit değiştirirken yan aynalara bakmamız gerekiyor. Önümüzdeki yolu da gelecek gibi düşünebiliriz. Sektöre ilişkin veri analizi ise sanki dikiz aynası işlevi görüyor. Aynadan arada geçtiğimiz yola, diğer arabaların hareketlerine bakarak yola devam ediyoruz. Nasıl ki arada bir göz ucuyla dikiz aynasına bakmadan (sektörün geçmişine) güvenli sürüş mümkün değilse sektöre ilişkin verileri değerlendirmeden de sektörün geleceğini şekillendirmek zor. Bu girişi yaptık ki bolca rakam göreceğiniz bu dosyamızı okurken -olur a- sıkılırsanız güvenli sürüş için dikiz aynasının önemini hatırlayın. 🙂

Dosyamızın yayıncılık sektörünün karşı karşıya olduğu sorunları bir kez daha tartışmaya açma ve olası çözümler üzerinde konuşma fırsatı yaratmasını umuyoruz. Verilere geçmeden önce geçen yıl hazırladığımız dosyadaki bir bilgiyi tekrarlayalım: Çalışmada TÜİK Sanayi ve Hizmet İstatistikleri’nde yer alan yayıncılık faaliyetleri sektörünün istatistiklerini kullandık. Bu istatistiki bilgilerin analitik çerçevesi, Avrupa Birliği’nde Ekonomik Faaliyetlerin İstatistiki Sınıflaması NACE kodlarıyla (Nomenclature des Activités Économiques dans la Communauté Européenne) sağlanıyor ve yayıncılık sektörü NACE kodlarına göre 58 rakamı altında “Yayımcılık faaliyetleri” olarak yer alıyor. Yayıncılık sektörü kitaplar, broşürler, el ilanları, sözlükler, ansiklopediler, atlaslar, haritalar ve grafiklerin yayımlanmasının yanı sıra gazeteler, dergiler ve süreli yayınların, yazılım programlarının, rehber, posta adres listesinin ve diğer yayınların yayımlanmasını kapsıyor. 

Halkın yaygın kullanımı yayıncılık olduğu için istatistikleri verirken “yayımcılık” metinde ise “yayıncılık” kelimesini kullandık.

Girişim sayısındaki artışın büyük kısmı yazılım programcılarından geliyor

TÜİK verisine göre 2022 yılında girişim sayısı bir önceki yıla göre 130 adet artarken bunun 101 tanesi yazılım programı yayımcısı olmuş. Artışa son 10 yıl için bakarsak ilk yarıda daha güçlüyken ikinci yarıda artış yavaşlamış gözüküyor. Burada yazılım programlarının yayımlanması faaliyetinin öneminin gitgide arttığını vurgulamamız gerekir. Dijitalleşme, başta yapay zekâ olmak üzere yeni teknolojilerin geliştirilmesi ve küresel ölçekte iş yapabilme esnekliği yazılım programlarına olan ihtiyacı artırırken buna yönelik iş kollarının büyümesi ve gelişmesini de destekliyor. 

Bir yıl gecikmeli yayımlanan kitap ve süreli yayınla uğraşan işyeri sayısında kitap yayıncılığı ile uğraşan girişim sayısı istikrarlı olarak büyürken gazete yayıncılığında azalma eğilimi var. Süreli yayınlarda ise girişim sayısı durağan seyrederken 2021’de bir kıpırdanma gözleniyor.

Butik yayıncılık yeni nesil yayıncılık mı?

Yayıncılık faaliyetlerinde girişimlerin büyük bölümünün mikro ölçekli olduğunu geçen yılki çalışmamızdan biliyoruz. Son 10 yılda orta büyüklükte işletmeler diyebileceğimiz 10-249 çalışanı olan işletmelerin payında küçük çaplı da olsa azalma gözleniyor. 2021 verisi büyük girişimler ligi diyebileceğimiz 250 ve üzeri çalışanı olan yayınevleri kategorisinin “üç büyüklere” dönüştüğünü gösteriyor. 2020’de dört büyükler idiler. Hangi yayınevleri bu “üç büyükler” acaba? (Yorumlara bekliyoruz:))

Geçenlerde bir podcast dinlerken konuğun son yıllarda uluslararası kitap ödüllerini butik yayınevlerinin aldığı yönündeki değerlendirmesi dikkatimizi çekmişti. Büyük yayınevlerine göre genellikle daha az kaynak (sermaye ve işgücü olarak) kullanarak görece zayıf dağıtım ağı ve daha az okuyucu potansiyeline sahip butik yayıncılık yeni nesil yayıncılık mı oluyor? Butik yayınevlerinin yenilikçi yapıları ve okuyucuların damıtılmış zevklerini bulup çıkarma becerileriyle yarattıkları “az ama öz” alıcı kitleleri hayatta kalmalarına yetiyor mu? Son 7 yılda yayıncılıkta girişim sayısındaki artışın tümünün mikro işletmeler diliminde olması bu savın üzerinde daha fazla durulması gerektiğini destekler nitelikte.

Son 10 yılda yayıncılık sektöründe çalışan sayısında artış yok!  

Yayıncılık faaliyetlerinde ücretli çalışan sayısında son 10 yıllık dönemin ilk yarısında hafif bir artış trendi yaşanırken pandemiyi de içine alan ikinci yarıda azalma görülüyor. Özellikle kitap, dergi, gazete yayıncılığında çalışanların sayısı son 10 yılda yaklaşık %10 (2.200 kişi civarında) azalmış. Bu veri geçtiğimiz günlerde Bookinton Kitap Platformu’nda yer alan “Kitap Editörleri için Taban Ücretlendirme Ne Olmalı?” anketi sonuçlarının yer aldığı yazıdaki şu satırları aklımıza getirdi:

“Son dönemlerde talep ettiği ücret artışını alamayan veya aldığı zammı beğenmediği için işten ayrılan ve aylarca işsiz kalan pek çok editör arkadaşımız oldu. Editörlerin ve yayıncıların bir kısmı nakit akışı elde edebilmek için yaratıcı yazarlık, editörlük atölyeleri açmaya başladı. Zaten yayınevinde çalışan pek çok editör dışarıdan kitap dosyası alıyor veya çeviriler yapıyordu. Hatta pek çok deneyimli arkadaşımızın sektör değiştirdiğini de üzülerek görüyoruz.”

İşini kaybedenlerin çoğu gazete çalışanları 

Yayıncılık sektöründe çalışan ücretli sayısının alt kırılımlarının verisi de gecikmeli geliyor. En son 2021 verisi geldi. Ancak sektördeki trendleri görmemiz açısından her yeni gelen veri kıymetli. Aşağıdaki grafik yayıncılık sektöründe en fazla kan kaybının son 10 yılın ilk yarısında gazete çalışanlarında olduğunu ortaya koyuyor. Yazılım programlarının yayımlanması faaliyetlerindeki güçlü büyüme ise çalışan sayısı üzerinden de teyit ediliyor.

Geçtiğimiz beş yılda yayıncılık sektöründe gerek azalan çalışan sayısı gerekse görece düşük enflasyon trendi nedeniyle personel maliyetlerinde ciddi bir artış olmamıştı. Pandemi döneminde uzaktan çalışmanın yaygınlaşması, kamunun kısa çalışma ödeneği imkânı, ekonomik istikrar kalkanı gibi paketlerle sektörlere destek olması da personel maliyetlerinin düşük tutulmasına yardımcı oldu. Pandemide getirilen kamu desteklerinin sona ermesi ve 2021 yılı sonundan itibaren enflasyonun yeniden artışa geçmesi yayıncılık sektörü personel maliyetlerinin hızla artmasında etkili olmuşa benziyor. 

Minik bir mikro iktisat sorusuyla yukarıdaki grafiği yorumlayalım: Bir sektörde kişi başına personel maliyetleri arttığında işveren (burada yayıncılar) bu maliyetle nasıl başa çıkar? Muhtemel cevaplar: Ya ürünlerini/yayınları (kitap, dergi, gazete vb.) daha yüksek fiyatla satmaya çalışır veya iş gücü maliyetlerini azaltmaya çalışır. Şartlar uygunsa ikisini birden. İş gücü maliyeti nasıl azaltılır? Daha az sayıda insanla daha fazla iş yapmaya çalışılır, özellikle çalışanın piyasa şartlarındaki olumsuzluklar nedeniyle yeni iş bulma imkânları sınırlıysa çalışanın çalışma saatleri, mesai ödemesi yapılmadan akşamlara ve hafta sonlarına uzatılır, çalışanların tazminat hakları ödenmez/eksik ödenir, yemek, yol ücreti gibi yan haklar kısıtlanır. Teknolojik gelişmeler, örneğin son günlerde sıkça konuştuğumuz yapay zekânın yayıncılık sektöründeki çeşitli işlerde çalışanlara rakip olması gibi, sektörde belli alanlarda daha az insan istihdam edilmesine neden olabilir. Bu yazdıklarımız sektörde yaşananlara benzemiyor mu, ne dersiniz? 

Ne yazık ki yayıncılık sektöründe çalışanların maddi ve sosyal haklarına ilişkin elimizde fazla rakamsal bilgi yok. Bookinton tarafından ilki geçtiğimiz yıl yapılan Kitap Editörleri için Taban Ücretlendirme Ne Olmalı? anketinin ikincisi bu konuya ışık tutabilir. 70 sektör çalışanı tarafından doldurulan ankete verilen cevapların ağırlıklı ortalamalarından hesapladığımız anketin metrikleri çarpıcı. Bir tanesini vermekle yetinelim. Yoksulluk sınırının resmi veriyle bile 40.000’e yaklaştığı bir ortamda editörlerin maaşları günümüzde 17.000 TL’yi bulmuyor. 

Yayıncılık sektörü cirosu 12 yılda 5,4 kat artmış

TÜİK verilerine göre, yayıncılık faaliyetlerinin toplam cirosu, 2012’de 4,8 milyar liradan 2022 yılında 32,6 milyar liraya çıktı. 10 yılda yaklaşık 7 kat büyüyen sektörün dolar bazında ise büyümek bir tarafa 10 yıl önceye göre 1/3 oranında küçüldüğünü ve 2022’de 1,7 milyar dolar civarında olduğunu görmekteyiz. 2022’de sektörün toplam cirosu Capital Dergisinin En Büyük 500 şirket sıralamasında 50. sıraya karşılık geliyor diyebiliriz. Yani neredeyse 5.000 girişimin toplam cirosu ülkedeki en büyük 50. şirket kadar olabilmiş. 

Eğer arka arkaya bu ekonomi analizlerimizle sizi sıkmadıysak (güvenli sürüşte dikiz aynasının önemi:)) son bir taneye daha hazır olun. 

Diğer sektörler arasında yayıncılığın durumu ne?

Toplam sektör, ormanda anca 50. kaplan gücünde gözüküyor ama acaba diğer sektörlere göre durumu ne? Bunun için TÜİK’in ciro endeksleri istatistiğini kullandık ve şu soruya yanıt aradık: Acaba yayıncılık sektörü (cirosu itibarıyla) yer aldığı hizmet sektörünün geneline göre daha çok mu büyümüş yoksa daha az mı? Aşağıda sunduğumuz grafik yayıncılık ciro endeksinin hizmet sektörünün toplam ciro endeksinden son yıllarda negatif yönde ayrıştığını gösteriyor. Sektörün büyümesi hizmet sektörü geneline görece düşük seyrediyor ve aradaki makas açılıyor. Daha önce belirttiğimiz gibi bu durum yatırımcılar açısından sektörün çekiciliğini azaltırken, kârlılık ve büyüme potansiyeline ilişkin de olumsuz sinyaller veriyor. Ezcümle bu grafiği sektörde işlerin pek de iyi gitmediğinin bir başka işareti olarak yorumluyoruz.

Yayıncılıkta mutlu son var mı?

 “Patron Mutlu Son İstiyor” diye bir film vardı, hatırlarsınız. Mutlu sonlar (hayatta ve edebiyatta), hayallerimizin gerçek olabileceğini, sorunların üstesinden gelebileceğimizi, sevgiyi ve mutluluğu bulabileceğimizi gösterir, umudumuzu diri tutar. Biz de bu yazıya mutlu bir son yazmayı isterdik ama tüm sektör bileşenlerinin hemfikir olduğu, sektörde işlerin pek de iyi gitmediği. 

Can Yayınlarının Genel Yayın Yönetmeni Cem Akaş X uygulamasında (gitti güzelim mavi kuş) yaptığı paylaşımlarında zaman zaman yayıncılık sektörünün sorunlarına değiniyor. Akaş yazarlara ve çevirmenlere basılan kitap adedi üzerinden (yurt dışında yaygın uygulama satılan kitap adedi üzerinden) telif ödemesi, kâğıt ve matbaa parası için peşin (kâğıt parası euro üzerinden) ödeme, dağıtımcılara %45-65 arası indirimle kitap verilmesinin üzerine işletme giderleri, vergiler ve ücret ödemelerini de koyunca geriye pek de bir şey kalmadığını ifade ediyor, “Yazar mağdur, çevirmen mağdur, yayınevi mağdur. Küçük kitapçı, büyük kitapçının indirimini alamadığı için mağdur. Bu ortamda kitap kâğıdı satmak en akıllıca iş… Yayınevleri çok satar ya da uzun satar bulmaya çalışarak, kendi borçlarını öteleyerek, nitelikten ödün vererek, peşin ödeme için dağıtımcıya büyük indirimler sunarak nakit akışını sağlıklı hale getirmeye çalışıyor. Bunların her biri kendi içinde ek sorunlar barındırıyor tabi. Ana çözüm, daha çok kitap satılması ve maliyetlerin düşürülmesi. Daha çok okurun daha çok kitap alması, devletin kendi kütüphaneleri için destek alımını genelleştirmesi, STK’ların yazar ve çevirmenlere fonlar oluşturması, kâğıdın sübvanse edilmesi gibi açabiliriz.” (22.12.2022)

Cem Akaş’ın tweetlerinde de vurguladığı gibi ülkemizde kitap üretimi artmak bir yana azalıyor. Yayımcı Meslek Birlikleri Federasyonu tarafından açıklanan bandrol verilerine göre 2022’de toplam 380,3 milyon kitap üretilirken, kişi başına düşen kitap sayısı 4,5 olmuş. Bu rakamlar sektörde 7-8 yıl geriye gidişe işaret ediyor. Üretilen kitapların kabaca yarısının eğitim kitapları olduğunu düşünürsek kültür dünyamızın ölçeğinin iyice küçüldüğünü görebiliriz. 

Türkiye Yayıncılar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Kocatürk hem bir yayınevi sahibi hem de bir STK başkanı olarak sektörün durumunu en iyi analiz edecek konumda. Kocatürk’ün T24’de  Celal Üster’e verdiği röportajı ülkemizde yayıncılık sektörünün yaşadığı sorunlar ve çözüm yolları açısından çok kıymetli. Eğer Kocatürk’ün yazıda önerdiği devletin kültür ve sanatı destekleyen politikaları hayata geçirmesi, korsan yayın ve dağıtım sorununun çözümlenmesi, yaratıcı kesim üzerindeki vergisel yükün hafifletilmesi, kitap kâğıdı endüstrisinin teşvik edilmesi, sansür ve yasaklamaların önlenmesi, devletin eğitim yayıncılığı alanından çekilmesi gibi temel başlıklarda ilerleme kaydedilemezse yayıncılık sektöründe kan kaybı artarak sürecek. 

Son söz olarak, bir çeşit kamu hizmeti olarak görülmesi gereken yayıncılığının sorunlarının çözümü için tüm tarafların iş birliğinin şart olduğunun altını çizelim ki mutlu son sadece film adı olarak kalmasın.

Diğer dosyaları okumak için tıklayın.

Bir Yorum Bırakın

Epostanız gözükmeyecek.