Bookinton

“Dünyanın tüm editörleri; birleşin!” demek isterdik ama tok ne anlar açın hâlinden. Misal, en deneyimsizi aylık asgari 4 bin 359 dolar kazanan bir ABD’li kitap editörü neylesin Türkiye’de en deneyimlisi 550 dolara emek veren meslektaşının geçim derdini! Dünyada kitap editörlerinin ne kadar kazandığını araştırdık. Dünya genelinde aldığımız ortalamalardan gördük ki yine bir alanda sondan birinciyiz. Kim ne kadar kazanıyormuş, bu ülkenin editörlerinin dertleri ne; aramızda fısıldaştık, siz de dinleyin!         

İlknur Akgül Ardıç, Mürsel Çavuş, Sema Adalar Utkueri

Sözcüklere en doğru anlamını veren, noktalama işaretlerini yerli yerinde kullanıp metinleri âdeta bir ezgiye dönüştüren, kurgu ya da gerçek, her hikâyeyi en ilgi çekici hâle getirip okunurluğunu artıran, dilde mükemmelliği yakalamak adına kafa yoran, dahası bir kitabın ölümsüzleşmesinde yazarın arkasındaki en önemli güç olan kitap editörleri ülkemizde ne yazık ki geçim sıkıntısı yaşıyor. Dile, yayıncılığa, edebiyata, genel kültüre, düşe, gerçeğe, düşünce dünyasına ve daha nice farklı alana eş zamanlı hâkim olma başarısı için ömrünü harcayan “kitap editörleri”ne manevi haz artık yetmiyor; hakkaniyetli kazanç da lazım. 

Sendikamız yok, mesleki güvencemiz ve hakkımızı savunan yok, çoğumuz sosyal güvenceden yoksun, düzenli iş yaratmak için kırk takla atmak zorundayız, teslim süreleri uzatıldıkça aldığımız para hap kadar kalıyor ve cepten yemeye başlıyoruz, sözleşme yapmazsak alacağımızın garantisi bile yok; liste uzuyor da uzuyor. Nitelikli emek genel olarak hor görüldüğü için “kitap editörlüğü” mesleği “ne var ki onda” muamelesi görüyor; çoğunlukla kitap künyesinde adımız bile anılmıyor. Üstelik kazanç açısından da dünyayı geriden takip ediyoruz. 

Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek varmış!

Hayat pahalılığı arttıkça “bizim dünyevi meslektaşlar ne kazanıyormuş” diye merak edip araştırdık. Gördük ki Amerika’yı yeniden keşfetmeye biz kitap editörlerinin ihtiyacı varmış; hatta Yeni Zelanda’yı hatta Suudi Arabistan’ı hatta Irak’ı, Fas’ı… Muhakkak ki bizden az kazananlar da vardır ancak Bookinton araştırmasında sonuncuyuz. Edebiyatıyla, sanatçısıyla, yayıncılık alanında dünyada hatırı sayılır bir yeri olan Türkiye’de emeğe değer yolunda çok fazla mola verilmiş! 

ABD ve Avustralya editörlük kazancında açık ara önde. Türkiye’deki editörlerin kazancına en yakın ülke ise Mısır!

Bir kitaba yayınlanmadan önce son bakan gözleri buğulandırmayın!

Farklı kıtalardan seçtiğimiz ülkeler bazında, Bookinton araştırma dosyasını deneyimli, az deneyimli, aylık ve yıllık kazançla ülkelerin asgari ücret karşılaştırmasına göre yaptık. Buna göre başlangıç seviyesindeki editörler, ABD, İsrail, Japonya, İsveç, Çin ve Türkiye’de asgari ücretten daha az kazanıyor.

Grafik tasarım: Yasemin Utkueri 

Başlangıç seviyesinde ya da deneyimli editörlerin yıllık maaşına bakınca en yüksekten düşüğe sıralama ABD, Avustralya, Kanada, Almanya, Fransa, İsrail, Japonya, İngiltere, İsveç, Suudi Arabistan, Yunanistan, Çin, Malezya, Irak, Rusya, Vietnam, Fas, Hindistan, Mısır ve Türkiye şeklinde.

Grafik tasarım: Yasemin Utkueri 

Türkiye’de en deneyimli editör yılda 6 bin 600 dolar kazanırken ABD’de bu rakam 88 bin 937 dolar’a çıkıyor. Kısaca Amerikalı meslektaşlarımız bizden 13,5 kat daha fazla kazanıyor. Biz buna dünyanın güneşe uzaklığı dedik!

Türkiye’deki editörlerin kazancı dünyada kaçıncı sırada?

Editöre maaşı sorulmaz ama sormuştuk!

Bağımsız Editörler Platformu’nun 27 Ocak – 7 Şubat 2022 tarihleri arasında gerçekleştirdiği, Mürsel Çavuş, Derya Dinç, Funda Balcı ve Özlem Gökbel katkısıyla hazırlanan 2022 Kitap Editörlüğü Fiyat Araştırması anketinin sonuçlarını daha önce Bookinton’da yayımlamıştık. Yeni haberimize kaynak olsun diye anket sonuçlarını tekrar hatırlatmak istedik: 

  • Yayınevi editörlerinin yüzde 3,5’u 10-15 bin TL arasında, yüzde 27,6’lık dilimi asgari ücret, yüzde 17,2’si ise asgari ücretten az maaş alıyor.
  • Aldığı ücretten memnun olmayan yayınevi çalışanlarının 2022 ücret beklentisi: Yüzde 12,5’luk kesim 10-15 bin TL, yüzde 80’e yakını 6-10 bin TL arasında. 
  • Bağımsız editörlerden son okumacıların kitap sayfası başına aldığı ücret 1,5-5 TL aralığında. 
  • Çeviri editörlüğü için talep sayfa başına 6-30 TL arasında. 
  • Bağımsız geliştirici editörlerin sayfa başı kazancı 20-250 TL arasında.  
  • Yayınevleriyle dışarıdan çalışan editörlerin en düşük sayfa başı (250 kelime) fiyatı 6,25 TL, proje bazında yayınevine verdikleri ortalama bütçe ise 2 bin TL. 
  • Bağımsız editörlerin yazarlardan talebi: 100 sayfa üzerinden en düşük 5 bin, en yüksek 20 bin TL.    

Türk lirası enflasyon karşısında hızla değer kaybettiği için acaba asgari ücret güncellemeleri editör maaşlarına nasıl yansıdı diye merak ederek dört editöre de zam alıp almadıklarını ve hangi koşullarda çalıştıklarını sorduk. Ne yazık ki üçü çoktan istifa etmiş. Sektörde herkes birbirini tanıyor diye de kimse ismini vermek istemiyor. 

Editörlerin yüzde 50’ye yakını hukuken korumasız! Sabit çalışanlardan tuvalet kâğıdının hesabını bile veren var.

Editörün adı yok! Kitap editörlüğünün adsız kahramanları bakın neler anlatıyor?

Büyük bir yayınevinden yeni ayrılan bir editör D. I. 
“İş bulmadan istifa ettim”

“Ben maaşım asgari ücretin biraz üzerinde olduğu için iş bulmadan istifa ettim ki kurgu dışı alanda hayli deneyimli bir editörüm. Ne yazık ki Türkiye’deki en büyük yayınevlerinden birinde ortalama editör maaşı 6 bin-7 bin 500 bandında… Düzeltme zammı yüzde 10-15 civarında yapıldı. Yeni editörleri çoğunlukla 6 bin TL’ye başlatmakla beraber asgari ücrete dahi başlayanlar var. Tabii ki mesai ücreti de verilmiyor, üstelik söz konusu yayınevinde milli bayramlarda da çalışma zorunluluğu var. Ayrıldığım yayınevinde yayın yönetmenleri de en fazla 18 bin civarında ücret alıyor. Bu da hayli düşük kalıyor. 

Bu arada istifa ettiğim yayınevinde dışarıdan editörlük ücretleri sayfa başı 3-6 TL arasında değişiyordu. Yani tabiri caizse ‘ölücü’ bir fiyat politikası söz konusu. Sadece iki büyük yayınevinde editör maaşlarının 10 binin üzerinde olduğunu duydum.”

Bağımsız editör G.C. 
“Maaşlar düştü, sigortalar asgariden yatıyor!”

“Benim işten çıkma sebebim pandemiyle birlikte maaşları düşürüp sigortaları asgariden yatırmaya başlamalarıydı. Yönetici editör olarak tüm iş yükü üzerimdeydi. Standart editörlük görevlerinin yanında fuarlarda satış yapacak görevliler için tüm kitaplarımızın özetini, ne diyerek kitabı satabileceklerini bile hazırlayıp teslim ediyordum. Sosyal medya da bendeydi. Çalışanlarla da ben uğraşıyordum. 

Hakkım verilmemeye başlanınca istifa ettim. İnanılmaz bir mobbing vardı tüm çalışanlara. Ofis kamerayla izlenir, dinlenirdi, istedikleri zaman ekranlara bağlanabiliyorlardı. Resmî tatil diye bir şey yoktu, özel sağlık sigortası ve diğer yan haklar da. Yol vermezlerdi, çalışanların yemek ücretleri çok düşüktü. Mesai yapıldığında ödenmezdi. Gece geç saatlerde, hafta sonları iş gruplarına mesajlar atılırdı vs.

Bunları anlatıyorum çünkü başka yayınevlerinden konuştuğum arkadaşlarımın sıkıntıları da aynı. Asgari ücret yükselince zam yapılmış ama geç yapılmış. Bir iki ay eski maaşlarından çalışanlar var. Senelik mali planlamalarında bu zamların olmadığını söyleyip yatırdıkları parayı geri istiyorlarmış. Bir iki aya düzeleceğini belirtmişler. 

Çoğu yerde hâlâ asgari ücretle çalışıyor editörler ve diğer çalışanlar. Fazla alanların sigortaları da yine asgariden. Yan hak olarak sadece yemek kartları var, o da yetersiz. Bir editör arkadaşım çalıştığı yayınevinin yemek ödemesinin yetersiz olduğunu söylüyor. Bir hafta on gününü kendi ceplerinden karşılıyorlar. Ofislerinde öğle yemeği dışında bir şey yenmesi yasaklandı. Kahvaltı yapıp öyle gelmelerini söylüyorlar çalışanlara… Ofiste içtikleri kahvelere, çaylara hatta kullanılan tuvalet kâğıdı ve kâğıt havlu miktarına bile karışan yerler var. Tecrübeli çalışanların çıkarıldığı ve yerlerine yeni başlayanların alındığı yerler var. Tek bir tecrübeli editör bırakıp diğerlerini yetiştirmesini bekliyorlar.

Yayınevleriyle çalışan bağımsız editörler daha beter durumda. Ödemelerini çoğu zaman alamıyorlar. Kitap çıkınca ödeme yapılacağı söyleniyor fakat o kitap çıkmak bilmiyor. Bazı yayınevleri de kitap çıktığında künyeye başkasının adını yazıyor ve dışarıdan çalışan editörler yine ödeme alamıyor. Bunun dışında düzeltiler için sayfa başı 1-2 TL gibi bir meblağ veriyorlar. Bazıları bu fiyatı son okuma için bazıları editörlük için veriyor. Son okuma için 3-4 TL teklif ediliyor.

Berbat çevirilerin düzeltileri için çok kısa süre veriliyor. Söz gelimi X yayınevi 300 sayfalık çok kötü bir çeviri için bir hafta süre tanımıştı arkadaşlarımdan birine. Yayınevi çeviriyi çevirmene geri yollamak istemiyordu çünkü hem zaman kaybı hem de nakit kaybı olarak görüyordu. Bu yüzden resmen baştan çevrilecek bir kitap için hem bir hafta veriyorlar hem sayfa başı üç lira. Durum üç aşağı beş yukarı bu. 

Ben artık Türk yayınevleriyle çalışmıyorum. Yayıneviyle çalışacağım zaman yurt dışı yayıncıları tercih ediyorum. Çünkü insanın hakkını veriyorlar ve disiplinliler. Ayrıca editörlere saygı duyuyorlar. Bunun dışında ajanslara telif hakları editörü olarak çalışıyorum. Yabancı dili olanlara (hem yazma hem konuşma lazım bunun için) LinkedIn harika bir iş kaynağı. 

Yabancı yayınevleriyle tam zamanlı uzaktan çalışabiliyorum. Bazıları sigorta yapıyor, bazılarıyla senelik sözleşmeli çalışıyorum. Bazılarından proje başı ödeme alıyorum. Ödemeler dolar ya da euro ile… Türkçeden çevrilecek kitaplar için alım yapıyorlar. Sözleşmeli olduğu için sigorta ücreti vermek zorunda kalmadıklarında daha yüksek ücret verebiliyorlar.

Tabii yine kendi ülkelerindeki gibi değil. Kendi ülkesindekine 4 bin-5 bin dolar veriyorsa bize yarısı teklif ediyorlar. Ben çok dilli olduğum için iş bulmakta zorlanmıyorum. Almanca, İngilizce, Arapça, Fransızca ve Rusça istiyorlar. Diğer diller kadar yaygın olmamakla birlikte İtalyanca, İspanyolca hatta Portekizce arayışta olanlar çıkıyor.

Dil bilene imkân gerçekten çok ama Türkiye imkân yaratmaya pek gönüllü değil, o yüzden kendin kovalıyorsun. Yabancı yayınevleriyle çalışarak sigortam, özel sağlık sigortam, kişisel harcamalarımı falan çıkarınca her ay en az bin 500 dolar kenara atabiliyorum.” 

Bir yayınevinde yayın yönetmeni N. C. 
“İşsiz kalan editörler başka sektörlere yöneliyor” 

“Türk lirasının döviz karşısında değer kaybetmesinden sonra kâğıt ve matbaa maliyetleri nedeniyle çok yayınevi etkilendi. Okur bu durum karşısında kitapları rafta en iyi ihtimalde yüzde yüz zamlı etiketlerle görmeye başladı. 

Kitaba yapılan zam yayınevi çalışanlarına hak ettikleri oranda yapıldı mı? Yıllardır yayın hayatında olup kültür hizmeti yapan bazı yayınevleri asgari ücrete yapılan zam oranında çalışanlarına zam yaptı. Bazı yayınevleri ise ekonomik kriz gerekçesiyle küçülme kararı aldı. Bu yola başvuranlar arasında Türkiye’nin en köklü yayınevlerinden de markaların olması editörlüğün geleceği açısından endişe verici. 

Büyük bir yayınevinin yüzde 15’lik zam yaptığını, küçülme kararı aldığını duyduk ve bu tablonun en korkutucu yanı… İşsiz kalan editörler ise yayınevlerindeki düşük maaşlar yerine farklı sektörlere yönelerek çare arıyor. Türkiye’nin kültür hayatı insan kaynağı açısından krize doğru mu gidiyor?”

Bağımsız editör O. Ş.
“Kendimi senelerce istifaya hazırladım”

“İşten ayrılmamda ana sebep maaş değil, kariyer rotam. Ancak maaşımın İstanbul’da yaşamayı sürdürmem için yeterli olmadığını da görüp ayrıldım. Bu çileyi, gürültüyü ve kira derdini çekmek için çok daha iyi bir maaş almam, çok daha değerli insanlarla çalışmam, çok daha anlamlı işler yapmam gerekiyor. Böyle düşünüyorum. 

Editörlük gerçekten birikim istiyor. Bu birikime sahip insanların da büyük kâr oranlarından paylarına düşeni alması gerekir. Ancak maalesef Türkiye’de bu mesleğin önemi tam olarak anlaşılmıyor. Bu istifamla belki bu değerin anlaşılmasına katkıda bulunuyorum. Umuyorum öyledir. Bazen değerimizi hayır diyerek belirliyoruz, diye düşünüyorum. 

Bir işten ayrılırken mevcut koşulları reddetmek, hayır demek de cesaret istiyor, biliyorum. Yeni bir iş bulmadan işten ayrılmak gerçekten zor. Ekonomik ve psikolojik kaygı çoğu editörü tehdit ediyor. Bu kaygılarla baş etmek için ön hazırlık yaptım. Kendime güvenli bir alan oluşturdum. Yeni iş yetkinliği kazanmak ve gelecekte başka imkânlar için umutlu olmak bu faktörlere dâhil. Diğer bir faktör de psikolojik olarak hazır olmaktı. Kendimi senelerce istifaya hazırladım.” 

Kaynaklar:

Diğer Gündem içeriklerini okumak için tıklayın.

Bir Yorum Bırakın

Epostanız gözükmeyecek.