Bookinton

Doğan Cüceloğlu herkesi içine alan gönül dünyasında kimseyi ötekileştirmeyen, içten yaklaşımıyla hepimize yeni bir bakış açısı sunan, her eğitim seviyesinden, her ideolojiden insanı birleştiren bir çelebi ve çok saygın bir bilim insanıydı. “Bir kitap, bir roman, bir hikâye, bir şiir okuduktan sonra okuduklarımız aklımızda kalmasa bile asla aynı insan olmayız,” diyen Doğan Hoca’mızı saygıyla anıyoruz. 

Sema Adalar Utkueri

6 Şubat günü yaşanan deprem felaketi binlerce canımızın ölümüne, evsiz barksız kalmasına neden olurken geride kalan hepimizi sonsuz bir karanlığa ve ümitsizliğe sürükledi. Oysa destek olabilmek, hayatları, yuvaları yeniden inşa edebilmek, depremzedelerin ardında bıraktıkları evlatlarına sahip çıkabilmek, yeni bir gelecek kurabilmek için karanlıktan çıkmak ve güçlü olmaktan başka çaremiz yok. Her birimiz kendi adımıza adım atmak, yaraları birlikte sarmaya çalışmak zorundayız. Bu yüzden Bookinton ekibi olarak mart ayı temamızı “iyileşme ve umut” olarak belirledik. 

Bu sebeple Bookinton Mart Yazarı’nı seçerken istedik ki seçeceğimiz yazar bizden, içimizden biri olsun. Yazdıklarıyla yol göstersin, umut versin, günlük anlamsız çekişmelerin dışında kalınarak topluma faydalı olmanın mümkün olduğunu öğretsin, iyileştirsin. Doğan Cüceloğlu tam da bu insandı. 

Ne diyordu Doğan Hoca: “Uyanış, olduğu gibi kabul ettiğimiz dünyanın, düşündüğümüzden farklı olabileceğini anlamakla başlar.”  Dünyamızın, hayatlarımızın düşündüğümüzden farklı olduğunu ayırt ettiğimiz şu günlerde hepimizin uyanma ve harekete geçme zamanı geldi. Artık ben değil, sen değil biz olma zamanı.

Doğan Cüceloğlu Kimdir?

“Hayat şimdi burada yaşanır. Olabileceğin en iyi insan olmaya çalış”

Doğan Cüceloğlu, Mersin’in Silifke ilçesinde, 9’u erkek 2’si kız 11 çocuklu bir ailenin en küçüğü olarak 1938’de dünyaya geldi. Okula başladığı sene yakalandığı sıtma tedavisi için eve çağırılan alkolik iğnecinin yaptığı kinin iğnesinin sinire gelmesi üzerine bir yıl yürüyemedi. Annesinin sürdüğü şifalı yağlar sayesinde ayağa kalktı ama bir bacağı kısa kalmıştı. On yaşındayken yaşamdaki öz güvenimin temel kaynağıydı dediği annesinin ölümü kalbinde ömrü boyunca iyileşmeyecek büyük bir yara açtı. O günleri hep gözleri dolu sesi titreyerek anlattı: “On yaşımdayken annemi kaybettim ve ölümün ne demek olduğunu anladım: artık onu bir daha hiç göremeyecek, dokunamayacak, naz edemeyecektim. Annen yok, kimsen yok. Kimseden bir şey istemeye de hakkın yok. Sadece başkalarını memnun etmeye çalışırsın.”

“Çektiğim hiçbir acı nedensiz değil. Ben onlar sayesinde ‘ben’ oldum.”

Doğan Cüceloğlu’nun Eğitim Hayatı

Ortaokul yıllarında okul kooperatifine kurabiye sattı. Yazları merkep üzerinde çerçilik yaptı. “Küçük yaşta çalışmak bana hayatta güçlenip ayakta kalmayı, insan ilişkilerini öğretti. Hayatın zorluklarını, paranın ve zamanın değerini bilme bakımından yol gösterdi.”

Silifke’de ortaokulu bitirdikten sonra babası imam olmasını istedi. Oysa o okumayı aklına koymuştu. Kaçıp subay olan ağabeyinin yanına Ankara’ya geldi. Bir yandan şehir hayatına uyum sağlamayı öğrenirken lise eğitimine başladı. Ankara Atatürk Lisesi’nde edebiyat ve kompozisyon öğretmeni olan Cahit Okurer, Cüceloğlu’na ne olmak istediğini sordu. Mühendis olmak istediğini söylediğinde öğretmenin “Vatana millete hizmet için mesela psikoloji alanında bilim insanı olmak istemez misin?” sorusu yaşamına bambaşka bir yön verdi. Cahit öğretmenin o günkü yaklaşımı sadece geleceğini planlamasını değil bir yetişkinin davranışlarının çocukların hayatında ne kadar önemli olabileceğini fark etmesini de sağlamıştı. “Kimse beni insan yerine koyarak bir şey anlatmamıştı. Benimle hiç sohbet edilmemişti, hep azarlanmışım ya da bana hep nasihat verilmişti. Ama öğretmenim benim gözlerimin içine bakmıştı. ‘İstemez misin?’ demişti. Ben istersem olur muydu?” 

“Bana göre hayatın anlamı keşiftir. Hayat bir keşif yolculuğudur. Neyi keşfedeceksin? Özünü, kendini.”

Böylece mühendislik okumaktan vazgeçip psikoloji alanına yöneldi. İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden mezun olduğunda aynı üniversitede akademik kariyerine başladı. Amerikan Psikologlar Cemiyeti’nin Washington’da düzenlenen kongresine ülkemizden katılmak üzere seçilen tek psikolog olması kendi deyimiyle hayatının dönüm noktasıydı. 1964 yılında Amerikan Psikoloji Derneği bursu ile Illinois Üniversitesi’nde dil psikolojisi (psikolinguistik) alanında doktora programına katılmak üzere yola çıktı. 

Eğer bir insan, ‘Ben kendi yaşamımda vardım. Ben hayatı tribünlerden seyretmedim, sahadaydım. Toz toprak oyun devam etti, kar, yağmur yağdı, ama her şeye rağmen oyun devam etti. Ben öptüm, öpüldüm, gol attım, gol yedim ama bir curcunaydı ki yaşadım ve hep oradaydım.’ diyebiliyorsa işte bu yaşam başarısıdır.

Doktora yaptığı dönemde kendisi gibi doktora öğrencisi olan Emily ile tanıştı ve evlendi. On bir yıl süren evliliklerinden Ayşen, Elif ve Timur adında üç çocukları oldu. Evliliğini sonraki yıllarda şöyle anlattı, “Evlendiğimde ne kendimi tanıyormuşum ne de evliliğin ne olduğunu. Silifke’de büyürken çevremde gördüğüm evlilik, koca, baba modelleriyle Kaliforniya’da büyümüş feminist bir Amerikalı kıza kocalık yapmaya çalıştım. Sonuç: hem ben çok ıstırap çektim hem de Emily’e acı çektirdim. Benim şimdi yüreğimi en çok yakan çocuklarıma verdiğim acılar. Onlardan dört yıl ayrı yaşadım.”

Doktorasını takiben Türkiye’ye dönerek İstanbul Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesi öğretim üyeliği görevlerinde bulundu. Fullbright Bursu’yla Berkeley’deki Kaliforniya Üniversitesi’nde ziyaretçi öğretim görevlisi olarak bir yıl çalıştıktan sonra ailesini ABD’de bırakarak Türkiye’ye döndü. Hacettepe ve Boğaziçi üniversitelerinde yarı zamanlı olarak ders verdi. 

“Ne kendini ne de olayları yargıla! Ne alkışlayıp böbürlen ne de kendini kötüle. Nehir akıyor, sen o akışın farkında olmaya devam et.”

Yaşadığı acıların ona her şeyi bilmediğini ve öğrenmesi gereken çok fazla şey olduğunu gösterdiğini, kendini yalnızca bilgi yönünden değil, insan olarak da geliştirmesi gerektiğini anladığı bu dönemde ilk kitabı olan “İnsan İnsana”yı yazdı. Bundan sonraki yaşamı boyunca kendini geliştirme çabasından ve gelişim süreci içindeki kazanımlarını yazmaktan, aktarmaktan vazgeçmedi. 

1980-1996 yılları arasında ailesinin yanına dönerek Kaliforniya Eyalet Üniversitesi, Fullerton’da göreve başladı. ABD’de yaşarken ikinci kitabı olan “İnsan ve Davranışı“nda (1992) modern psikolojinin temel kavramlarını kendi ülkesinin insanlarının öyküleriyle ele aldı.

Mükemmel değil, iyi insan yetiştirmeyi hedefleyin.”

Doğan Cüceloğlu’nun Türkiye’ye Dönüşü

1996 yılında emekli olarak Türkiye’ye dönen Cüceloğlu, yaşamının sona erdiği 2021 yılına kadar üniversite öğrencilerine, öğretmenlere, anne babalara ve yöneticilere yönelik çok sayıda seminer, konferans ve atölye çalışmaları düzenledi. Türk insanının düşünce, duygu ve davranışlarını bilimsel psikoloji kavramları içinde inceleyen 21 kitap kaleme aldı. Televizyonda yedi sezon boyunca hafta sonlarının vazgeçilmez programlarından biri olan ”Doğan Cüceloğlu ile İnsan İnsana” programını sundu. Binlerce aile çocuklarıyla iletişim kurmayı onun kitaplarıyla, söyleşileriyle öğrendi, onun yol göstermesiyle evlatlarını yetiştirdi.

“İnsanın ana vatanı çocukluğudur.”

Önemsenmek, kabul edilmek, değer verilmek, güvenilmek, sevilmeye layık olmak, ait olmak ve özgür olmak. Ailede bu değerleri yaşayarak yetişen çocuk, ‘Ey yaşam hazırım. Hangi müziği çalarsan o dansı yaparım,’ der. Gözleri ışıl ışıldır.” 

Temel cümlesinin “Çocukluğunu doya doya yaşamanın önemini anlamış bir toplum oluşturmaya katkıda bulunmak,” olduğunu söylerdi Cüceloğlu. “Nasıl ki kökler ağacın yaşam kaynağıdır, insanın ilk beş yılı da köklerin, kimliğin geliştiği dönemdir. Ben bu ülkede doğan çocukların her birisinin olabileceğinin en iyisi olmasına hizmet etmek istiyorum… İstiyorum ki bu ülkenin iyi niyetli insanlarına bilimsel bilgiler vererek dilimin döndüğü kadar anlatarak hizmet edeyim. Onların çocukları kalıplanacak yerde gelişsin, olabilecekleri en iyi insanlar olsunlar. Benim gönlümün muradı bu. Bir insanın ana vatanı çocukluğudur; çocukluğunu doya doya yaşayamamış bir insanın mutlu olması çok zordur. Çocukların yaşamını etkileyenler/etkileyecek olanlar kimler? Şimdiki anneler, babalar, öğretmenler, geleceğin anneleri, babaları, öğretmenleri. Evet, yazacağım kitapların, vereceğim konferans ve seminerlerin, yapacağım televizyon programlarının hedef kitleleri bunlar olmalı.”

Mutluluk arayışında “coşkulu bir hayat” için yaşamı temelden anlamak ve olduğu gibi kavramanın önemini vurguladı. Neşeli ve sağlıklı yaşam için “güçlü bir hayat” ifadesi ile kendine yani vücuduna ve beynine değer vermenin önemini öğretti hepimize. Sınırlar sorumluluklar bilincinin farkında olarak yaşamanın anlamlılığını anlattı. 

“Hayat,
Yaşanıp deneyimlemek,
Deneyimlerden öğrenip gelişmek,
Öğrendiklerinle elinden gelenin en iyisini coşkuyla, şevkle yapmak,
Yeni yeni deneyimler kazanmak ve
‘Elimden gelenin en iyisini yapmaya gayret ediyorum’ duygusunu sürdürmek içindir.”

Doğan Cüceloğlu “Hepimizin içinde güzel söz ve gülümseme bekleyen bir çocuk var,” derken içimizdeki çocuğu ve coşkuyu öldürmememiz gerektiğini ve yerine göre o coşkulu çocuğu yaşatmamız gerektiğini hatırlattı. 

Kitaplarında, konuşmalarında insanımızın düşünce, duygu ve davranışlarının temelindeki yetersizlikleri çözümleyerek karşısındakinin gözlerinin içine bakarak onu bilimsel psikoloji kavramlarına boğmadan açık seçik anlattı. Okuyan dinleyen herkes onun samimiyetini yüreğinde hissetti, kendinden bir şeyler buldu. 

İşin aslı insan diyen, söyledikleriyle, yazdıklarıyla her eve, her yüreğe dokunan Doğan Cüceloğlu, 16 Şubat 2021’de, İstanbul’daki evinde 83 yaşında yaşama veda etti.

Ölümün saati yok. Yanınızdaki kişiye değer verin; kırmayın onu. Durup durup sevdiğinizi söyleyin, özel hissettirin. En ufak bir şeyde bitti demeyin, ağlatmayın, üzmeyin. Neden mi? Çünkü ölümün saati yok.” 

Doğan Cüceloğlu Kitapları

  • İnsan İnsana (1991)
  • İnsan ve Davranışı (1992)
  • İçimizdeki Çocuk (1992)
  • Mış Gibi Yetişkinler: Yetişkin Çocuklar (1994)
  • İçimizdeki Çocuk (1996)
  • İyi Düşün Doğru Karar Ver (1998)
  • Savaşçı (1999) 
  • Keşke’siz Bir Yaşam İçin İletişim: İletişim Donanımları (2002) 
  • Başarıya Götüren Aile- Sınav Döneminde Ana Babalık (2006)
  • Bir Kadın Bir Ses (2006)
  • Korku Kültürü: Niçin ‘Mış Gibi’ Yaşıyoruz? (2008)
  • Onlar Benim Kahramanım (2009) 
  •  İnsan İnsana Sohbetler (2011)
  • Damdan Düşen Psikolog (2013)
  • Öğretmen Olmak-Bir Can’a Dokunmak (İrfan Erdoğan ile birlikte, 2013) 
  • Gerçek Özgürlük (2014)
  • Derviş’in Aklı: Prof. Ahmet Dervişoğlu ile Sohbetler (2016)
  • Evlenmeden Önce (2017)
  • Öğretmenim Bir Bakar Mısın? – Öğretmen’in Gücü Üzerine (2018)
  • Geliştiren Anne-Baba (2021)
  • Var mısın? – Güçlü Bir Yaşam İçin Öneriler (2021)

Kaynakça: 

Diğer yazar dosyalarını okumak için tıklayın.

Bir Yorum Bırakın

Epostanız gözükmeyecek.