Bookinton

6 Şubat Kahramanmaraş depreminde binlerce canımız gitti. Hayatta kalanlar olarak hiçbirimiz artık eskisi gibi değiliz. Bizim de bir parçamız ölenlerle birlikte gitti. Okuyarak, aydınlanarak dönüşeceğiz ve hem kendimizi hem de ülkemizi daha iyi bir yer yapmak için uğraşacağız. 

Mürsel Çavuş 

6 Şubat sabahı her normal insan gibi kalkmıştım yataktan, kahvaltı hazırlarken telefonuma “deprem oldu” mesajı geldi. Sonra depremin büyüklüğünü öğrendim, içime âdeta bir kor düştü. 1999 depremindeki “Sesimi duyan var mı?” cümlesi içimde yankılandı, bu nasıl geri dönmüş olabilirdi?  

Henüz depremin kaç kişinin canına mal olduğunu bilmiyorduk ama hepimiz eski “ben”imizi gömdük o güne. Kimilerimiz hayat kurtarmaya, kimilerimiz yakınlarını bulmaya giderken pek çoğumuz yardım göndermeye odaklandık. Bir yandan hayatımızı devam ettirmeye çalıştık bir yandan da uykularımız kaçtı, kendimizi çaresiz, öfkeli hissettik, üzüldük, ağladık, yüzlerce duyguyu bir arada yaşadık. 

“Kimi insan otların, kimi insan balıkların çeşidini bilir; ben ayrılıkların… Kimi insan ezbere sayar yıldızların adını; ben hasretlerin…” diyor ya Nâzım Hikmet. Depremde kaybettiğimiz annelerimizi, babalarımızı, kardeşlerimizi, çocuklarımızı, eşlerimizi, komşularımızı çok özleyeceğiz.  

Yeni bir Türkiye nasıl mümkün olacak?

Bu depremle hepimiz değiştik, dönüştük. Peki yaralarımızı nasıl saracağız? Bundan sonra hayat neye benzeyecek? Hayatımıza nasıl devam edebileceğiz? Bence bu sorunun cevabını en güzel Harun Tekin verdi: “Bu toprağa ait olmayan ne varsa değişecek. Biz de değişeceğiz, yöneten de değişecek. Burası cumhuriyetin 100. yılında umutsuz, çaresiz bir yer olmayacak, olamaz! Biz haklı öfkemizi yanlış yere, birbirimize boca etmeyeceğiz. İki hafta sonra da iki yıl sonra da normale dönemeyiz. Bu normale dönülecek şey değil, bizim normalimiz enkaz altında kaldı. Bizim bu enkazın altında kalan insanlara sözümüz de bu enkazın altından çıkmak olmalı! Ülkece çıkmamız gerekiyor. İlk iki gün askeri, madenciyi, Kızılay’ı ulaştıramadığımız insanlara sözümüz olması lazım. Bu yaşadığımız şey bizim kaderimiz değil. Yaşadığımız hayatı değiştirebiliriz. Cumhuriyeti 100 yıl önce kuranların da bize söylediği şey bu. Biz hayatımızı değiştirebilecek, haysiyetli, iyi kalpli, bilime inanan insanlarız. Yardımlaşıyoruz ve biz canavarlaşmayacağız… Bunun üstüne yepyeni bir ülke kurmamız gerekiyor. Böyle yaşamak ve böyle ölmek zorunda değiliz!”

Bookinton olarak kurulduğumuz ilk günden beri kitapların bize iyi geleceğine inandık. Hem insanları kitap okumaya teşvik etmek istedik hem de okurlara daha iyi kitaplar önermek… 

Kitap okudukça önümüzde yeni ufuklar açılmıyor mu? Biz okudukça, farkındalık kazandıkça hayatımız daha güzel bir hayata evrilmiyor mu? Kitaplar bize hiç tanımadığımız insanların neyi nasıl yaşadığını anlatmıyor mu? Tanıma şansımızın hiç olmayacağı insanlarla empati kurmamızı sağlamıyor mu? Biz okuyan, bilime inanan, aydın bir Türkiye istiyoruz ve bunun için çalışıyoruz. Bu durumdan hep birlikte çıkacağız. 

Ümitsiz olma lüksümüz yok, kitaplarla iyileşeceğiz.  

Bir Yorum Bırakın

Epostanız gözükmeyecek.