Bookinton

Önceki yılı aratmasın dilekleriyle girdiğimiz 2023’ten beklentileriniz neler bilmiyoruz ama -gelen zamlara rağmen- hep birlikte okumaya devam edeceğimiz ve kitaplara tutunacağımız kesin. Peki 2023’te mutlaka okunması gereken kitaplar listeniz hazır mı? Bookinton Editörleri, 2022 yılında okuyup onlarda iz bırakan kitaplardan sizin için seçti.

Zeynep Ceren Burak 

Marcel Proust (Bir Yaşam) – Edmund White

Yayınevi Adı: Edebi Şeyler
Öneren: 
Özge Ovalı Karakaya

2023’e girdiğimiz şu günlerde yeni yılın okuma listesine Proust’u ekleyen okurlar, öncesinde Proust’a hazırlık niteliğinde diyebileceğimiz kitapları okumalı. Yeni yılda Proust okumalarına başlamak isteyenlere, Proust’u yarıda bırakıp geri dönmek isteyenlere, azıcık da olsa nefes almaları için Edmund White’in Marcel Proust kitabını rahatlıkla önerebilirim.

Eser, Marcel Proust’un doğumundan ölümüne kadar ki süreyi kapsayan bir biyografi niteliğinde. Öyle ki yazarın kronolojik sıralamaya dikkat ederek yazdığı bu kitapta Marcel Proust’un sosyete dedikoducusundan, felsefî ve evrensel bir romancıya evrilişini görüyoruz.

Ben Proust okumalarına Hazlar ve Günler isimli anlatıyla başlamıştım ve Proust’la ilgili temel şeyleri bilmediğim için çok zor okudum. Kitabı bitirdikten sonra acaba yazar sadece snopluk üzerine mi yazmış diye düşünmeden edemedim. Ama Edmund White’in Marcel Proust’unu okuduktan sonra Hazlar ve Günler’in üzerinden bir süre geçse bile karakterleri kazıdığımızda aslında ortaya kimlerin çıkacağı, Marcel Proust’un cinsel kimliğinin kitaplarına yansıyan bölümleri, yüceleştirdiğimiz her şeyin aslında hepimizin yaşamında sıradan şeyler olduğu gibi konular hakkında aydınlanma yaşadım. 

Bugüne kadar kim Proust’u yüceleştirmedi ki? Hatta kimi okurların “Proust’u okumak, edebiyat ermişi olmak demektir” gibi muzipçe yorum yapmaları bundan kaynaklanmıyor mu? Bu konu hakkında daha fazlasını öğrenmek için Marcel Proust’u Anlamak isimli röportajımızı okuyabilirsiniz.

Şüpheli Şeylerin Keşfi – Bihter Sabanoğlu

Yayınevi: Edisyon
Öneren: Elif Bengü Bozdemir

Şüpheli Şeylerin Keşfi, 2022’de sessiz sedasız raflarda yerini alan bir kitap. Bir ilk kitap olmasına karşın yazarın birikimlerini ve araştırmacı ruhunu her satırında hissettiriyor. İstanbul’un bir kimliğe büründüğü satırlarda ilginç bir kurgunun da içine çekiliyorsunuz. Geçmişle bugünün tuhaf bir karışım hâline geldiği şehri, yazarın panoramasından farklı bir gözle seyrediyorsunuz. İstanbul farklı bir öykünün zemininde, farklı bir anlam buluyor.

Tarihin, felsefenin, psikolojinin, kişisel gelişimin ve edebiyatın harmanlanması ile okurda unutulmaz bir tat bırakan bu kitabın her bölümünde farklı bir İstanbul köşesine savrulurken bir editör gözü ile de yeni bir yazarla tanışmanın büyük keyfini yaşadım. Umarım siz de en az benim kadar zevkle okursunuz.  

Ağaçlar – Hermann Hesse

Yayınevi adı: Kolektif Kitap
Öneren: Aslı Güntan

Nobel Edebiyat Ödüllü Hermann Hesse’nin ağaçlarla ilgili deneme ve şiirlerinden derlenen bu kitap, âdeta ağaçlara adanmış bir övgü. Hesse’nin doğaya olan derinlikli sevgisi ve bu sevginin de ötesinde ağaçlara duyduğu muhteşem saygı, kitaptaki her bir metnin özünü oluşturuyor. Hesse, gündelik hayatın koşuşturmacasında yanından öylece geçip gittiğimiz ağaçlara farklı bir gözle bakmamızı sağlıyor. Özellikle büyük şehirlerde, binaların arasında doğanın bir parçası olduğumuzu unutabiliyoruz. Ağaçlar ise insanlık olarak unuttuğumuz, geride bıraktığımız bu bağı bize yeniden hatırlatıyor. 

Kitap boyunca yazar sanki bizi yemyeşil bir ormanda gezintiye çıkarıyor. Bu yolculukta da ormanı, toprağı hatta rüzgârı bile takdir etmenin anlamını yeniden keşfediyoruz. Hesse’nin ağaçlar ve doğayla ilgili gözlemleri aynı zamanda insan olmaya dair de çok şey söylüyor. Zira Hesse’nin dünyasında ağaçlar, insanlardan daha az değerli değil. Kaçınılmaz olarak Ağaçlar, doğaya olan bakışımızı yeniden değerlendirmemizi sağlıyor.

Bütün bunların yanında kitabın kapağından kâğıt seçimine, baskısından sayfa düzenine kadar tasarımını çok başarılı bulduğumu da belirtmek isterim. Kitap boyunca bize eşlik eden muhteşem illüstrasyonlar ise kitabın anlatısına çok şey katmış, metinle çıktığımız yolculuğu daha etkileyici bir hale getirmiş. Sadece anlatımdaki zenginliği değil sağladığı görsel zevk için de kütüphanenizde bulundurmaya değecek bir kitap. 

Senden Önce Ben – JoJo Moyes

Yayınevi: DEX
Öneren: Özlem Abut Otluoğlu

Su gibi akan, insanın içini ısıtan, okuyanı üzerinde düşündüren, onda iz bırakan ve tüm bunların yanında uluslararası çok satan olan bir kitabı sizinle tanıştırmak istiyorum: Senden Önce Ben. 

Orta gelir seviyesine mensup ailesini geçindirmek zorunda kalan Lou’nun yolu işini kaybedince, geçirdiği trafik kazası sonucu tekerlekli sandalyeye mahkûm olan sportmen, zengin ve genç iş insanı Will ile kesişmesi ile başlıyor hikâye. Lou’nun hayatını idame ettirebilmesi için bir işe, Will’in ise yaşamaya devam edebilmesi için bir nedene ihtiyacı var. 

Jojo Moyes’in Senden Önce Ben’inin bir aşk romanından öte olduğunu söylemek isterim. Kitap okura aşkın coşkulu, insanı göklere çıkaran bir duygu olmakla kalmadığını; emekle, fedakârlıkla, karşılıklı anlayış ve birlikte şekillenmekle gerçeklik ve anlam kazandığını anlatıyor. Kitabın son satırını okuyup kapağını kapattığımda yüreğimde bir sızı, gözlerimde yaş olduğunu hatırlıyorum.

Son olarak Senden Önce Ben’le ilgili ilginizi çekeceğini düşündüğüm bir bilgiyi not düşmek istiyorum… Jojo Moyes, ilk baskısı 2012 yılında yayımlanan Senden Önce Ben’ in dünya çapında ses getirmesinin ardından romanını senaryo hâline getirdi ve çekilen sinema filmi kitabın elde ettiği başarıyı devam ettirerek 208 milyon dolarlık gişe hasılatına ulaştı.

İnsanlar – Matt Haig

Yayınevi: Domingo Yayınları
Öneren: Setenay Vurdem

“Gelecekte, bizim için ‘İnanamıyorum nefes alan canlıları yiyorlarmış’ diyecekler” diyen ünlü bir düşünürü paylaşmamla fikirlerine çok değer verdiğim bir meslektaşım İnsanlar’a bir şans vermemi söyledi. Kendimize yabancılaştığımız böyle bir dönemde, gerçekten bir “yabancının gözünden” günlük yaşamımı izlemek çok keyifliydi. Nesneleri kendi adımız kadar iyi bildiğimiz isimlerini bilmeden nasıl tarif ederdiniz? 

Matt Haig bizi önce insanlardan soğutup tekrar “Hayır, o kadar da kötü değiliz galiba” dedirtiyor. Karamsarlığa kapıldıysanız İnsanlar, insanlığa olan inancınızı tazelemeye yardımcı olacak, eğer önce onlardan nefret etmeye hazırsanız! 

 Middlesex – Jeffrey Eugenides

Yayınevi adı: Domingo Yayınları
Öneren: Aydın Meral

Bir kitap neden önerilmez sorusunun yanıtı belki de sınırlı. Kitabın dili, kurgusu ve buna benzer bir iki nedenle durum netleştirilir. Peki ya iyi kitap? İyi kitabın, dil ve kurgu dışında yazarın yazdıklarına eklemlediği bir ruh olduğuna inanırım. Bir tını, bir renk veya bir fısıltı kendini bilindik akışların arasından gösterir ve bu apayrılık iyi kitabın doğuşuna eşlik eder. Middlesex’de olan da bu. Yazar, o kadar güçlü bir karakter ki kitabın her zerresinde var. Üstelik bu varlığı yarattığı metne gölge ederek değil, onunla yürüyerek, nefes alarak ve zihninde döndürerek yapıyor. 

Eugenides’in Middlesex’i Anadolu’dan Detroit’e kadar upuzun bir coğrafi eksende geçiyor. Kitap, Anadolu’yu, Amerika’yı, göçleri, sürgünleri, dipleri, gettoları, şaaşalı anları, insanlık hâllerini, politik duruşları, kültürel çatışma ve uyuşmaları o kadar çok boyutlu, yakın ve ayrıntılı anlatmış ki hacimli kitabın her noktasının büyülü bir güzelliğe ulaşmasını sağlamış. 

Kitabı bu kadar sevmemin nedeni belki de Eugenides’in kendi yaşamından izler taşıması da olabilir. Bu izler, yazar tarafından öyle bir berraklıkla anlatılmış ki kitabı roman türünden çıkarıp otobiyografi türüne de koyabilirim ama bu teknik yanı bir yana bırakıp bu muazzam kitabın okuma hazzına erişmek daha yerinde bir tutum olacak.

AnarŞık – Fuat Sevimay

Yayınevi adı: İthaki Yayınları
Öneren: Pınar Taşcı

AnarŞık, benim Fuat Sevimay’la tanışma kitabım. Kısacık ama dopdolu, hızlı bir hikâye. Tüm olay bir karakolun sorgu odasında geçiyor. Ana karakterimiz Kürdan, biraz ölü biraz diri, hem ölü hem diri! Kafanız karışabilir; zira kafa karışıklığı iyidir. Komiser, tanıkları sorgular, o sorgu odası bir şehre açılır. Her tanık Kürdan’ı anlatır. Tanıklar da bir tuhaf esasında, hepsi şahsına münhasır. Tamirci de var aralarında, mafya babası da. Biri bir yerden tutar Kürdan’ı, diğeri bir yerden. İnsan işte; ne kadar insan varsa o kadar da bakış açısı yok mudur dünyada? Komiserin iç sesi girer arada bir hikâyeye. Sonunda ise… Tabii ki söylemeyeceğim sonunu. Fuat Sevimay ince bir hicivle şahane karakterler yaratmış okur için. AnarŞık’tan sonra okuduğum diğer Sevimay kitaplarında da bu şahane anlatıma rastladım. 

2022 yılında iyi ki tanıdım dediğim bir yazar varsa o da Fuat Sevimay’dır. Kendisi sadece bir yazar değil, çevirmen de aynı zamanda. Henüz okuyamadığım bir başka romanında, eserlerini çevirdiği James Joyce’u İstanbul’a getiriyor yazar. Fuat Sevimay ile yaptığımız çevirmenlik ve James Joyce ile ilgili röportajı da okumadan geçmeyin. Keyifli vakit geçirmek isteyenlere, dilin ustalıkla kullanıldığı ve okuru sık sık gülümsetecek bu kitabı tavsiye ederim.

Emanet Çocuk – Claire Keegan

mutlaka okunması gereken kitaplar emanet çocuk

Yayınevi Adı: Jaguar
Öneren: Begüm Kurgan

2022 yılının son aylarında okuduğum Emanet Çocuk; Claire Keegan’ın yalın anlatımıyla İrlanda’nın kırsalına yolculuğa çıktığım etkileyici bir novella. 

Hikâye 1980’lerin başında, İrlanda’da geçiyor. İsimsiz, küçük bir kız çocuğu sıcak ve güneşli bir pazar sabahında anne ve babasıyla yolculuğa çıkıyor. Yolculuğun sonunda ailesi küçük kızı daha önce hiç tanışmadığı Kinsella çiftine bırakıyor. Yeni evine adımını attığı andan itibaren kendini pastoral bir yaşam ve taşra hayatı içinde bulan küçük kız, bir yandan iç dünyasında yolculuğa çıkarken bir yandan da daha önce hiç tatmadığı aile ve yuva sıcaklığına kavuşuyor. Kinsellalar ile küçük kız arasındaki her geçen gün artan bağ, bir gün kızın ailenin sırrını öğrenmesi ile daha da güçleniyor.

İrlanda’nın doğasına, doğallığına ve yeşilliğine hayranlık beslediğimden olacak ki daha ilk satırlarından beni içine çeken, kısa cümleler, yalın anlatım ve etkileyici diyaloglardan oluşan, bitmesini istemediğim kısacık bir hikâyeydi benim için. 

Bir romanı, hikâyeyi okurken en çok sevdiğim şey karakterlerin, anlatılan mekânların hayal dünyamda canlanmasıdır. Emanet Çocuk’u okurken her unsuru hayal ettim, küçük kızın hissettiklerini kolayca kavrayabildim. Ayrıca “Anne with an E’” dizisiyle hikâye arasında küçük benzerlikler bulmam da içimi daha bir ısıttı diyebilirim. Eğer siz de Claire Keegan ile henüz tanışmadıysanız Emanet Çocuk muhteşem bir tanışma hikâyesi olacaktır diye düşünüyorum. 

Diğer kitap öneri listelerini okumak için tıklayın.

2 Yorum

Bir Yorum Bırakın

Epostanız gözükmeyecek.