Bookinton

2 Aralık’ta Netflix’te yayına giren Sıcak Kafa dizisi herkesin kısa sürede ilgisini çekti ve çok izlendi. Bu distopik diziye kaynak olan Sıcak Kafa kitabının yazarı Afşin Kum ile yeni projeleri ve yazarlık deneyimi hakkında konuştuk. 

Özgü Altındağ

2020 yılında önce Kübra’yı hemen sonra da Sıcak Kafa’yı okudum. Kurgusundan çok etkilendiğim her iki kitapta da bilim ve edebiyatın birleşiminin gücü ve başarısı bulunuyor. Yazar Afşin Kum ile söyleşi yapmak benim için büyük bir mutluluk oldu. Sorularımıza verdiği içten cevaplar için kendisine teşekkür ediyorum. 

Afşin Bey Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği ve Bilgi Üniversitesi Sinema-Televizyon bölümünde öğrenim görmüşsünüz. Sonrasında ise yazarlık gelmiş. Mühendislikle başlayan yolculuğunuz nasıl edebiyata evrildi? Sayısalcılar ile sözelciler arasındaki tarihi çekişmenin neresinde duruyorsunuz?

Sapına kadar sayısalcıyım. Sözelcilerin muğlaklığa alan tanıyan düşünme biçimi, sosyal bilimler konusunda avantajlı olabilir ama iş sanat üretmeye gelince, olaya mühendislik projesi gibi yaklaşmanın da önemli artıları olabiliyor. Edebiyatın temel malzemesi “söz” elbette. Ama söz -ya da daha genel tabiriyle- dil, salt sözel bir şey değil, matematiksel bir tarafı var. Benim için, matematiksel keskinlik ve algoritmik düşünme tarzı, üslubumun bir parçası oldu. Rahat ve akışkan bir dil kurabilmemi sağladı. 

Peki, bilim kurgu, distopya yazmanızda mühendislik eğitimi almış olmanızın ne kadar etkisi var? 

Mühendislik eğitimi, bilimi anlayabilmeyi, o da bilime karşı bir ilgi, merak ve hatta büyülenme duygusunu beraberinde getiriyor. Kafanızda bu meseleler dönüp durunca, ister istemez yazarken de eliniz oraya kayıyor. Bayağı bir etkisi var yani.

Yazmaya başlamadan ve yazarken nasıl bir yol izliyorsunuz? Karakterler ve olay örgüsü yazı ile birlikte mi gelişiyor? 

Yazma konusunda, Sun Tzu’nun “İyi bir komutan savaşı başlamadan kazanır” ilkesini takip ediyorum. Yazmaya başlamadan önce, karakterler ve olay örgüsü büyük ölçüde belirlenmiş oluyor. Hatta öykü yazarken, neredeyse sözcük sözcük kafamda kuruyorum. Yazarken değişiyor bazı şeyler, ama net bir yol haritasıyla başlamayı her zaman tercih ediyorum. 

İlk romanınız olan Sıcak Kafa ile GİO Ödülleri’nde En İyi Roman Ödülü’nü kazandınız. Böyle bir başarı bir sonraki kitap için farklı bir baskı hissettiriyor mu yazara? 

Evet, kesinlikle. Özellikle Sıcak Kafa özgün ve güçlü bir fikir üzerine kurulu olduğu için, ikinci romanda da çok da şart olmadığı hâlde, aynı derecede güçlü bir fikir bulma baskısı oluştu. Sonunda buldum ve Kübra’yı yazdım. Artık rahatım.

Sıcak Kafa iletişim yoluyla yayılan bir salgının pençesindeki distopik bir dünyada geçiyor. Pek çok bilim kurgu romanından farklı olarak çokça güldürüyor, sonu da oldukça şaşırtıcı. Pandemi sonrası yazmış olsaydınız Sıcak Kafa farklı olur muydu? 

İşin doğrusu, pandemi sonrasına kalsaydı Sıcak Kafa’yı muhtemelen hiç yazmazdım. Ama illa yazacak olsaydım, Covid-19 salgınını yok sayamayacağım için, oralardan geçmiş bir dünyada kurgulamam gerekirdi ve elbette pek çok şey değişirdi.

Sıcak Kafa Netflix’te yayınlanmak üzere 8 bölümlük diziye uyarlandı. Senaryonun yazımına müdahale ettiniz mi? 

Senaryo yazımı öncesi Mert Baykal ve Zafer Külünk’le pek çok kez buluştuk, fikir alışverişinde bulunduk ama senaryo ekibine dâhil olmadım. Kitaba sadık bir uyarlamadan ziyade, daha çok olay ve karakter katmak, işin çapını büyütmek istediklerini biliyordum. O sıralarda Kübra’yı yazmaya başlamıştım, Sıcak Kafa’yı baştan düşünmek çok cazip gelmedi.

Geçen gün Twitter’da Kadıköy İskelesi’nde Sıcak Kafa afişi önünde fotoğrafınızı paylaştınız. Ne hissediyorsunuz? Yazdığınız kitabın uluslararası bir platformda dizi olarak yayımlanması size ne düşündürüyor? 
Sıcak Kafa dizisi, benim kitabımdan biraz serbestçe uyarlanmış bir eser. O yüzden “Kitabım dizi oldu,” cümlesini kurmaktan çekiniyorum. Ama tabii ki dizide anlatılan ortam, atmosfer ve karakterlerin çoğu kitabın üzerine kurulu ve benim uydurduğum bir şeyin bütün şehri donattığını görmenin heyecanı tarif edilemez.

İkinci romanınız Kübra’da henüz insan yetkinliğine ulaşmamış bir yapay zekâyı işlemişsiniz. Yeni bir kitap hazırlığınız var mı? Yine bilim kurgu mu yazacaksınız? Farklı bir türde yazmayı düşünüyor musunuz?

Bir öykü derlemesini bitirdim, planlanan yayınlanma tarihi Şubat 2023. Daha önce dergilerde yayımlanmış öyküler ve dört tane yeni öykü var. Ama eski öykülerin de neredeyse hepsini baştan yazdım. Kitabı şimdilik #43KTY etiketiyle paylaşıyoruz. Bilim kurgu öyküleri var, çeşitli alt türlere dâhil edilebilecek spekülatif anlatılar var, gerçekçiliğe daha yakın düşen öyküler de var. Ama hepsinde ortak bir ruh hâli ve üslup olduğunu düşünüyorum. #43KTY’nin arkasından da Sıcak Kafa ve Kübra’nın çizgisinden gidecek olan üçüncü bir bilim kurgu romanı daha gelecek. Ama kendimi bilim kurguyla sınırlandırma gibi bir niyetim yok. Her an her şey olabilir.

Son olarak klasik Bookinton sorumuzu sormak istiyorum: Son dönemlerde okuduğunuz ve sizi çok etkileyen kitaplardan önerebilir misiniz? 

Şu sıralar, biraz gecikmeli olarak, Hakan Bıçakcı’nın öykü kitabı Normal Nefes Almaya Devam Edin’i okuyorum. Çok sade ama yer yer çarpıcı olabilen, zekice buluşlarla dolu bir üslubu var Hakan’ın, gerçek bir edebiyat lezzeti veriyor. Tavsiye ederim.


Afşin Kum Kimdir? 

1972 İzmir doğumlu Afşin Kum, Boğaziçi Üniversitesi’nde bilgisayar mühendisliği, Bilgi Üniversitesi’nde sinema-televizyon öğrenimi gördü. Çeşitli kurumlarda yazılımcı ve yönetici olarak çalıştı. Doksanlı yıllardan itibaren müzik ve senaryo çalışmalarında bulundu. İlk öykü ve denemeleri Afili Filintalar sitesinde ve Ot dergisinde yayınlandı. Kasım 2016’da yayımlanan ilk romanı Sıcak Kafa, 2017 Gio Ödülleri’nde en iyi roman ödülünü kazandı ve aynı isimde bir televizyon dizisine uyarlandı. İkinci romanı Kübra, Şubat 2020’de okurla buluştu.

Diğer yazar röportajlarını okumak için tıklayın. 

Bir Yorum Bırakın

Epostanız gözükmeyecek.