Ahsen, Türkçede yazılan ve yayımlanan ilk drag queen romanı. Düşbaz Kitaplar tarafından yayımlanan biyografik roman Seçil Pala’nın imzasını taşıyor. Eğer drag queen ne demek diye merak ediyorsanız bu biyografik romanı keyifle okuyacağınıza emin olabilirsiniz. Aile, toplum ve hayat arasında sıkıştığı anda umutsuzluğa düşmeden kendi yolunu çizmeyi başaran Ahsen’i, Seçil Pala ile konuştuk. Bu ilham verici hayat hikâyesini okumak için söyleşimize buyurun.
Seçil Hanım, kitaplarla ilişkiniz nasıl başladı?
Denizli’de doğdum ve büyüdüm. Esnaf bir babayla öğretmen bir annenin kızıyım. Karadeniz Teknik Üniversitesi işletme mezunuyum. Edebiyata ilgim ortaokul yıllarında Yıldız ismindeki Türkçe öğretmenimin her ay bize kendi seçtiği bir kitabın sınavda çıkacağını söylemesiyle başladı. Öyle güzel kitaplar seçiyordu ki bütün sınıf okuma alışkanlığımızı onun sayesinde kazandık diyebilirim. Bir süre sonra bu alışkanlık benim için büyülü bir dünyanın anahtarı gibi oldu. Herkes test kitaplarıyla üniversite sınavlarına hazırlanırken ben o test kitaplarının arasına gizlediğim kitapları okurdum.
Düşbaz Kitaplar tarafından yayımlanan kitabınız Ahsen, Türkiye’de eşine az rastlanır bir drag queen romanı. Dilerseniz bu fikrin nasıl ortaya çıktığından bahsedelim.
Bu fikir aklımda hep vardı. Ben bir drag queen’in hayatını merak ederim. Herkesin de merak edebileceğini düşündüm. Yazmaya pandemi ve sokağa çıkma yasaklarıyla başladım.
Drag queen denildiğinde herkesin aklında başka bir temsil belirebiliyor. Basitçe tanımlamanızı istesem nasıl anlatırsınız?
En basit anlatımla kadın kıyafetleri giyip kadın davranışları sergileyen ve bunu bir şova dönüştüren erkekler için kullanılır. Ülkemizdeki gelmiş geçmiş en bilinen drag queen: Huysuz Virjin. Sanırım bu örnek, tanımı biraz daha netleştirir.
Ahsen ile iletişime geçme ve onu seçme hikâyenizi sizden dinlemeyi çok isterim.
Her şeyden önce Ahsen yıllardır benim arkadaşım. Seneler önce bir blogum vardı ve o blogda drag queen’lerle ilgili bir röportaj yapmıştım. Ahsen o zaman bana çok yardımcı olmuş hatta birkaç drag queen’le de beni tanıştırmıştı. Seneler sonra yetişkin romanı yazmaya karar verdiğimde ve bunun bir drag queen’in hayatının biyografik kurgu romanı olmasını istediğimde tabii ki aklımdaki tek isim Ahsen’di.
Yoğun emek gerektiren epey de hacimli bir eser ortaya çıkmış. Çalışma sürecinden bahsedebilir miyiz? Taslak, araştırma ve röportajlarınız ne kadar sürdü?
Romana başladığımda pandemi nedeniyle karantinadaydık. Çalışma genel hatlarıyla Ahsen’in başına gelen kilit olayları ondan dinleyerek ve ardından dinlediklerimi bir kurgunun içerisine yerleştirerek şekillendi. Taslak aşaması ve diğer süreçleri birbirinden ayıramam çünkü bazı bölümler taslak hâliyle kaldı. Bazı bölümlerin ise üzerinden birkaç kez geçtim ama toplamda iki sene sürdüğünü söyleyebilirim.
Peki, Ahsen’in hikâyesinde sizi yakalayan ve yazma dürtünüzü ortaya çıkaran neydi?
Her şeyden önce cinsel kimliğini asla gizlememesi, cesareti, çalışma azmi ve işinde çok başarılı olması diyebilirim. Çalışarak her türlü zorluğun üstesinden gelebileceğimizi ve ne olursa olsun saklanmamıza gerek kalmadan özgürce yaşayabileceğimizi anlatmak istedim.
Hazırlık sürecinde sizi çok etkileyen ancak kitaba almadığınız yan hikâyeler var mı?
Bütün hikâyeler kitapta. Hatta Ahsen’in bana anlattığı bir olay vardı ki, bunu yazmayabileceğimi söyledim çünkü sonrasında ailesinden tepki almasından çekindim ama o her zamanki cesur tavrıyla benden o bölümü de bir kurgunun içerisinde anlatmamı istedi. Şu an o bölüm romanın en can alıcı bölümlerinden biri. Şimdi bakınca gerçekten de yazmasam bir şeyler eksik olurdu diye düşünüyorum.
Ben okurken en çok ailesiyle kurduğu bağdan ve aile kavramına bakış açısından etkilendim. Annesiyle ilişkisi özellikle. Tabii detay vermek durumunda değiliz. Sizi etkileyen ne oldu yazarken?
Yazarlığın yolu, empati yapabilmekten geçiyor. Bütün duyguları Ahsen’le birlikte yaşadım. Bu nedenle bir bölümü ayıramıyorum ama en etkilendiğim karakter babaannesi ve babaannesinin güçlü duruşuyla kendi içindeki gitgelleri diyebilirim.
Dönemin hâkim kültürünü düşünürsek bu kitabı hazırlamak bana kalırsa cesaret işi. Herhangi bir tedirginlik yaşadınız mı?
Hiçbir tedirginlik yaşamadım. Ailem, özellikle annem her zaman arkamdaydı. Arkanızda benimki gibi güçlü bir aile varsa yaptığınız işe olan inancınız artıyor.
Yayınevi ile nasıl tanıştınız? Projeyi nasıl karşıladılar?
Benim ilk kitabım olan, çocuklar için yazdığım Sihirli Sanat Yolculuğu Ayrıntı Yayın Grubu’nun alt markası Dinozor Çocuk’tan çıktı. İlk kitabım nedeniyle zaten tanışıyorduk. Ahsen kitabı ise aynı yayın grubunun başka bir markası olan Düşbaz Kitaplar’dan çıktı. Aydınlıkçı, asla bağnazlığa yer vermeyen ve yazarlarına inanan bir yayıneviyle çalışmanın ayrıcalığını bu kitapla anladım. En başından beri her zaman arkamda durdular.
Kapak oldukça dikkat çekici…
Benim veya Ahsen’in tasarıma etkisi olmadı. Tamamen Düşbaz Atölye’nin çalışması. Gökçe Alper bana kapağın çalışmasını yolladığında gözyaşlarım pıtır pıtır düştü. Ben de hemen Ahsen’e yolladım. O da benimle benzer şeyler hissetti. Çalışmayı daha iyi anlatan bir kapak olamazdı diye düşünüyorum.
Ahsen, kitabı okuduğunda neler hissetti?
Çok duygulandı. En çok onun bana olan güvenini boşa çıkarmadığım için seviniyorum.
Çalışmanızın amacını, ana duygusunu siz nasıl anlatırsınız okurlara?
Bu bir drag queen romanı olsa da aslında bir başarı hikâyesi. Ahsen’in en zor zamanların üstesinden nasıl geldiğini, gelişime açık olmasının ve fırsatları değerlendirmesinin ona neler getirdiğini anlatıyor. Hepimiz hayatımızda irili ufaklı zorluklar yaşıyoruz. Aslında bize “Bak o üstesinden geldi, sen de gelirsin!” diye bağıran bir roman.
Önümüzdeki çalışmalarınız neler?
Dinozor Çocuk’tan bu yıl içerisinde çıkacak bir çocuk kitabım daha var. Onun dışında Kidly çocuk hikâyeleri aplikasyonu için hikâyeler yazıyorum. Sıradaki yetişkin romanıma gelecek olursak kurgusunu henüz sadece editörüm Cansu Canseven’le paylaştığım yeni romanımı yazmaya başladım.
Vakit ayırdığınız için çok teşekkürler.
Diğer yazar röportajlarını okumak için tıklayın.