Bookinton

Marquez’den Cortázar’a Unamuno’dan Borges’e kadar çok severek okuduğumuz İspanyol yazarların röportajlarına ve ses kayıtlarına yer veren “Söz Konusu” adlı YouTube kanalının sahibi Mehmet Sait Şener ile İspanyol edebiyatı üzerine konuştuk. 

Tezer Beğenmiş

Söz Konusu adlı YouTube kanalına girdiğinizde İspanyol edebiyatının efsaneleşen yazarlarının ses ve hatta video kayıtlarına ulaşmanız mümkün. Mehmet Sait Şener çeşitli yazarların kendi seslerinden oluşan kayıtları derlemiş ve Türkçe alt yazı ekleyerek yabancı dili olmayanların kullanımına sunmuş. Oldukça çaba gerektiren bu değerli çalışma için hem kendisine teşekkür etmek hem de tavsiyelerini almak istedik.     

Mehmet Bey sizi tanıyabilir miyiz?
İspanyol Dili ve Edebiyatı mezunuyum ve halihazırda Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi’nde İspanyolca derslerine giriyorum. Lisansta İspanya ve Latin Amerika edebiyatı, yüksek lisansta ise karşılaştırmalı edebiyat ve dünya edebiyatıyla alakalı dersler aldım. Yüksek lisans ve doktora tezlerim İspanyol edebiyatı ve özellikle Orta Çağ ve Yeni Çağ edebiyatlarını kapsasa da dünya edebiyatıyla yakından ilgiliyim.

Youtube kanalınızda İspanyol dilinin efsanevi yazarlarının söyleşileri var. İspanyolca’ya ilginiz nasıl başladı? En sevdiğiniz yazarlar hangileri? 
Aslında yabancı dil ve dünya edebiyatına ilgim İspanyol diliyle kısıtlı değildi. Erken yaştan itibaren ilgi odağım İngilizcenin yanı sıra Uzak Doğu dillerinden (bilhassa Japonca ve Korece) tutun da kulağıma hoş gelen her türlü dildi (örneğin İrlandaca). Zamanla bu ilgim bazı dillerde yoğunlaştı (Korece) ve eğitim dilimin İspanyolca olmasıyla daha belirginleşti. İspanyol dili ve edebiyatıyla alakam her şeyden çok tahsilimle alakalı. Kısıtlı bir İspanyolca bilgisiyle başladığım eğitimim İspanyolcayı ve Hispanik kültürü hayatımın merkezine yerleştirdi. Beni her okuduğumda hayran bırakan iki Hispanik yazar Cervantes ve Borges ama sevdiğim yazar ve şairler listesi uzar gider: Unamuno, Bolaño, García Márquez, Machado, Cortázar, Espronceda, Calderón… Hispanik edebiyatı çeşitliliğinden, coğrafi zenginliğinden, tarihi zenginliğinden dolayı seviyorum. 20. yüzyıldan itibaren bunları harmanlayıp modern edebiyata kattıklarından dolayı seviyorum.

Bu videoları hazırlamak ve yayınlamak nereden aklınıza geldi? 
YouTube olsun kütüphaneler olsun farklı platformlardan her türlü görsel-işitsel kaynağa kolayca erişebilmenin nimetini yeterince takdir edemediğimizi düşünüyorum. Unamuno ile Ortega y Gasset’in eserlerini çevirdiğimde bu filozofların ses-görüntü kaydının olup olmadığını merak etmiş, İspanya Milli Kütüphanesi’nde ve RTVE’nin veri tabanında birkaç parça kayıt bulduğumda çok sevinmiştim. Unamuno geriye bıraktığı tek ses kaydında sözün gücünden bahsediyor, sözün her daim diri olduğunu ifade ediyordu. Unamuno’nun sözlerini çevirip paylaşma fikri ve bu seriye Söz Konusu adını verme fikri buradan çıktı.

Videoları hazırlarken görüntü ya da ses kullandığınız için herhangi bir telif sorunu ile karşılaştınız mı? Veya bu görüntüleri kimlerden, ne şekilde temin ettiniz?
Kayıtların hemen hemen hepsi YouTube’da mevcut kayıtlar, bazılarıysa kütüphane, radyo televizyon veri tabanlarında bulunuyor. Bunları paylaşırken hangi kaynaktan alındığını belirtiyorum. Şu ana kadar kayıtların silinmesine dair bir talep almadım. Hiçbir kâr amacı gütmüyor, reklam geliri gibi bir gelir elde etmiyorum.

Bu oldukça zaman ve emek harcamanızı gerektiren bir uğraş, bunun için motivasyonunuz neydi?
Videoları yüklememin tek sebebi insanların kâğıt üzerinde tanıdıkları yazarları kendi sesinden duymalarını, kendilerini ifade edişlerini görmelerini sağlamaktı. Bunu Murat Erşen, Ümid Gurbanov veya İlker Kocael ile Gülener Kırnalı’nınki (Çeviri Konuşmalar) gibi kanalların da yaptığını görmek beni teşvik etti.

Bu videoları hazırlarken seçkiyi nasıl yaptınız? Sizin Latin Amerika edebiyatına bakışınızı, görüşünüzü etkileyen neler oldu?
Tahsilim ve mesleğim gereği Hispanik Amerika ve İspanya’ya bir bütün olarak yaklaşıyorum. Bu ortak kültür havzasından kayıtlar çevirmeme sebep olan öncelikle buydu. Umberto Eco’yu ise okumaktan ve dinlemekten büyük keyif aldığım için çevirdim.

Son videonuzun üzerinden bir hayli zaman geçmiş, yeni videolar hazırlamayı düşünüyor musunuz? Aklınızda hangi yazarlar var? 
YouTube’a yüklediğim videolar görece daha uzun, bir saati bulanlar var ama yüklediğim video sayısı az. Sebebi de bu kadar uzun videoları çevirmeye zamanımın olmaması. YouTube içerik üretmede süreklilik isteyen bir platform. Bu yüzden şimdilik uzun röportajları, belgeselleri rafa kaldırdım ve epeydir vakit buldukça Twitter hesabımdan (@dolgwol) edebiyatçı ve filozofların video kayıtlarından iki dakikalık kesitler paylaşıyorum. Twitter sosyal ağ olduğu için videoların daha fazla kişiye ulaşması ve yapılan yorumları okumak hoşuma gidiyor.

Böyle arşiv çalışmaları yapıyorken Borges, Cortázar ve García Márquez gibi yazarlar hakkında Türk diline kazandırılması gereken başka nasıl yayınlarla karşılaştınız? Şu kitap mutlaka çevrilmeli hatta ben çevirmek isterim dediğiniz kitap ve yayınlar var mı? 

Çevrilmesini istediğim ve bizzat çevirmeyi arzuladığım kitap çok tabii, bilgisayarımdaki çeviri klasörü böyle başlanıp yarım bırakılmış projelerle dolu. Tabii bu eserler benim zevkime hitap eden klasik eserler. Borges İspanyolcadan yeniden çevrilsin istiyordum, şimdi bu isteğim gerçekleşiyor. Bahsettiğiniz yazarların kıyıda köşede kalmış edebiyat dışı yazıları, konferansları da Türkçeye kazandırılıyor. Türkçeye aşağı yukarı bütün eserleri çevrilmiş yazarlardan ziyade hiç çevrilmemiş Josep Pla, Rosalía de Castro, Fernando del Paso gibi veya tekrar baskı yapmayan Cabrera Infante, Mario Benedetti, Alejo Carpentier gibi yazarların piyasada arzı endam etmesini yeğlerim tabii.

Latin Amerika edebiyatını anlamak için mutlaka okumalısınız dediğiniz kitaplar hangileri?
Okunacak yazarların başına Borges’i, Cortázar’ı, Bolaño’yu, Fuentes’i, García Márquez’i koyardım sanırım. Latin Amerika edebiyatıyla alakalı genel bir fikir edinmek içinse şu dört kitabı tavsiye ederdim: Latin Amerika’nın Kesik Damarları – Eduardo Galeano, Yalnızlık Dolambacı – Octavio Paz, Terra Nostra – Carlos Fuentes, Yüzyıllık Yalnızlık – Gabriel García Márquez.

Sizce neden Türk yazarlar Latin Amerikalı yazarlardan bu kadar etkilendi ve onları sevdiler?
Türkiye’de okunan Latin Amerikalı yazarlar ekseriyetle 20. ve 21. yüzyıl yazarları. Boom edebiyatı sadece ülkemizi değil tüm dünyayı etkiledi çünkü boom yazarları postmodern edebiyatın vücut bulmuş hâliydiler ve kendilerine has bir kimlikle, üslupla yazıyorlardı. Aralarından büyük dehalar çıktı ve çıkmaya devam ediyor. Kestirmeden Latin Amerika deyip geçsek de koca bir kıtadan bahsediyoruz sonuçta. Türk okur da postmodern edebiyatın emsalsiz örnekleri bir yana, kendisine hitap ettiğini düşündüğü o yerel dokuyu seviyor sanırım.

Youtube kanalına abone olmak için tıklayın.

Diğer çevirmenlerden içerikleri için tıklayın.

Bir Yorum Bırakın

Epostanız gözükmeyecek.