Bookinton

Clarissa P. Estés’in kaleme aldığı Ayrıntı Yayınlarından çıkan Kurtlarla Koşan Kadınlar kitabı ülkemizde de uzun zamandır çok ilgi görüyor. Estés’in 21 yılda tamamladığı ve nice kadın hareketine ilham veren çalışmasını, kitabın çevirmeni Hakan Atalay ile konuştuk. 

Tezer Beğenmiş

Kurtlarla Koşan Kadınlar, dilimize çevrildiği günden beri özellikle kadın okurlar tarafından yoğun ilgi görüyor. İçerisinde vahşi kadın arketipine dair on altı mitolojik öykü ve bu öykülerin çözümlemelerinin yer aldığı Kurtlarla Koşan Kadınlar, dünyanın pek çok yerinden kadını aynı sayfalarda buluşturan bir başucu kitabı. Dr. Clarissa P. Estés’in 20 senede yazdığı bu değerli eser 18 dile çevrilmiş. Hâlâ hayatta olan yazar, bu eser aracılığıyla senenin belli zamanlarında Colorado Loveland’de dünyanın farklı yerlerinden kadınların toplanmasına vesile oluyor. 

Böylesine büyük bir etkiye sahip olan bu kitap basıma hazırlandığında 42 yayınevi tarafından reddedildi. Yayımlandığında ise 145 hafta boyunca çok satanlar listesinde kaldı. Hâlâ etkisini sürdüren ve okur kitlesini arttırarak okunmaya devam eden Kurtlarla Koşan Kadınlar kitabını Ayrıntı Yayınları etiketiyle dilimize kazandıran kitabın çevirmeni Hakan Atalay ile çeviri süreci hakkında konuştuk. 

Asıl sorularıma geçmeden evvel kısaca sizi tanıyabilir miyiz? 

Pskiyatristim. 2005 yılında Yeditepe Üniversitesinde öğretim üyesi olarak çalışmaya başladım. Psikanaliz, sinir bilimi ve klinik psikoloji ile ilgileniyorum. Bu şekilde birkaç yerde çalışıyorum. 

Kurtlarla Koşan Kadınlar ile nasıl tanıştınız? Dilimize çevirmek ne kadar zamanınızı aldı?

Daha evvel Ayrıntı Yayınları için farklı türlerde bir-iki tane kitap çevirmiştim fakat böyle bir kitabı çevirmek gibi bir düşüncem yoktu. Tamamen tesadüf oldu. Ayrıntı Yayınlarının eski Yayın Yönetmeni Ömer Faruk ile tanışırız. Bir gün ziyaretinde bu kitabı verdi ve çevrilse nasıl olur dedi. Ben de inceledikten sonra kitabı beğendim ve çevirebiliriz dedim. Bu şekilde süreç başlamış oldu. Keyifle yaptığım bir iş olduğu için birkaç yıl sürdü.

Eseri dilimize çevirmeden evvel de mitolojik öykülere ilginiz var mıydı? Çeviri öncesinde ya da esnasında bu tarz ek okumalar yaptınız mı?

Sadece mitoloji değil masallara da ilgim var, zamanım olduğunda özellikle yerel masalların analizi üzerine çalışma yapmayı istiyorum. Çeviri aşamasında bu eser için okuma yapmadım çünkü zaten yazar Jung ekolünden bir analist. Dolayısıyla -Jung literatürü bildiğim bir literatür olduğu için- zorlanmadım. 

Sizce bu kitap yalnızca kadınlara mı hitap ediyor? Bu öykülerin kadınlar ile alakalı olması dışında ortak özellikleri ne? 

Açıkçası yazarın kitapta da belirttiği gibi kadın doğası ve doğa üzerine yazılmış olmasına rağmen aslında tüm insanlar için yazılmış bir kitap çünkü sadece kadınlıkla alakalı bir meseleyi ele almıyor. Biraz da doğa ile kopan bağımız ve yeniden yakınlaşmamız gerektiği de anlatılıyor. Sadece bunu kadınların daha iyi yapabileceğini düşünerek onların üzerinden yazılmış bir kitap. Bu yüzden bence herkesin okuması gerekiyor. Az evvel de dediğim gibi Clarissa P. Estés Jung ekolünden bir yazar. Jung, tüm insanların ortak bir bilinç dışı olduğunu kabul eder. Yazar buradan yola çıkıyor. Tüm insanların ortak bir bilinç dışı var. Bu bilinç dışı, kendisini masallarda dışa vuruyor aslında. Bu yönüyle masalları incelemek aynı zamanda kendimizi, kendi geçmişimizi de okumak anlamına geliyor. 

Kitaptaki öyküler farklı kültürlerden derlenmiş. Aralarında sizi en çok etkileyen hangi öykü oldu? Onu diğerlerinden öne çıkaran özelliği neydi?

Öyküler farklı kültürlerden derlenmiş olsa da ortak temaları ele alıyor. Bu konu ile ilgili şunu söyleyebilirim; annem okuma yazma bilmeyen, köyden çıkmış kente yerleşmiş bir kadındı ve bana anlattığı masalları ben daha sonra evrensel temalarda da gördüm. Ortak bilinç dışı dediğimiz şey aslında burada kendini gösteriyor. Bunların çoğu Anadolu’da da anlatılmış masallar. İsimler değişse bile temalar değişmiyor. 

Eserdeki öyküleri birbirinden ayırmam çok zor ama özellikle Elsiz Kız ve Vasalisa kişiliğin gelişimi üzerine olduğu için beni en çok etkileyen öyküler oldu. 

“Kadınların hiçbir zaman akıtamadıkları okyanuslar dolusu gözyaşı vardır, çünkü annelerinin sırlarını, babalarının sırlarını, erkeklerin sırlarını, toplumun sırlarını ve kendi sırlarını mezara götürmek üzere eğitilmişlerdir. Bir kadının ağlaması tamamen tehlikeli olarak değerlendirilmiştir çünkü ağlamak, taşıdıkları sırların sürgülerini ve kilitlerini gevşetir”

Kurtlarla Koşan Kadınlar, Clarissa P. Estés, Ayrıntı Yayınları, s.410.

Bazı okurlar mitolojik öyküler okuma konusunca tecrübeli olmayabilir. Bu okurlarımıza Kurtlarla Koşan Kadınlar’a başlamadan evvel önerebileceğiniz kitaplar var mı? 

Aslında sizin de bildiğiniz gibi her kitabın bir diğer kitapla bağı var. Örneğin iyi bir edebiyat okuru psikoloji metinlerini daha iyi okuyabilir çünkü edebiyat, psikolojiyi anlamak için en iyi araçlardan. Teknik bir örnek istiyorsanız Jung okumalarını öneririm. Öyküleri anlamak açısından iyi bir referans noktası olabilir. İlk etapta Jung okumak belki zor gelebilir ama Jung’u anlatan Carl Gustav Jung Psikolojisi’ni okuyarak bir başlangıç yapabilirler.

Kitabı çevirirken bu kadar çok sevileceğini, neredeyse okuyan her kadının bir diğerine tavsiye edeceğini tahmin etmiş miydiniz? Bu kadar çok ilgi görmesi sizi şaşırttı mı?

Çok şaşırttı, zaten Yayın Yönetmeni de eseri kuşkulu bir şekilde verdi bana çünkü Ayrıntı Yayınları genellikle teorik metinleri yayınlayan bir yayınevidir. Daha sonra eleştiri geldiğini de söyledi ama eser gerçekten derinde insanın çok temel bir sorununu ele alıyor. Bu nedenle birçok teorik metinden daha eğitici ve öğretici olabilir. 

Kurtlarla Koşan Kadınlar genellikle kadınlara tavsiye ediliyor. Sizce erkekler de okumalı mı? 

Kitap sadece kadınların vahşi doğası ile değil, doğa ile ilgili bir şeyi anlatmaya çalışıyor. Aynı zamanda insanların kaybettiği bir şeyi keşfetmesi ve ona geri dönmesi ile ilgili. Tüm insanlığın kendi içindeki doğayı keşfetmesi ve onu kaybetmemesi ila alakalı. Dolayısıyla erkeklerin de kendi içindeki doğayı keşfetmesi ve kadınlığı anlaması açısından da faydalı olacaktır. Ayrıca içerisinde erkeklerin davranışları ve kadınlarla ilişkilerini anlatan öyküler de bulunuyor. 

Ben tıpkı bir roman okur gibi kitaptaki tüm öyküleri ve çözümlemelerini peş peşe okudum ve bu benim için oldukça yorucu oldu. Siz kitabın çevirmeni olarak nasıl bir yöntemle okumamızı önerirsiniz?

Özellikle kitabın başları epey zorlayıcı. Belki başlarda kitap hakkında araştırma yaparak içerisindeki öyküleri ve çözümlemelerini okuyabilirler. Herkesin okuma biçimi farklı diye düşünüyorum, kendi ritimlerine göre kişisel tercihler yapabilirler. 

Sizce eser tüm okurlara hitap ediyor mu? Kişinin belli bir sorgulama sürecinde olması gerekir mi?

Herkese farklı bir yerden hitap edecektir. Kitabın herkese aynı şeyi söyleyeceğini düşünmüyorum. Bulunduğunuz zemin, baktığınız yer, dünyaya bakışınız ve daha önceki okumalarınız bunda rol oynayacaktır. Bu nedenle bir teori gerektirmiyor; herkes tarafından okunabilir diye düşünüyorum.

Kurtlarla Koşan Kadınlar hangi anlamda okurun farkındalığını kuvvetlendirmeyi amaçlıyor? 

Bugün yaşadığımız dünyada herkesin temel sorunlarından biri aslında yabancılaşmak; kendimize, dünyaya ve yaptığımız işe. Bu yabancılaşmayı azaltıcı bir etki göstereceğini düşünüyorum kitabın. 

“Sağlıklı kadın tıpkı bir kurt gibidir. Sağlam, kunt, diri, hayat verici, konumunun bilincinde, yaratıcı, sadık ve göçebedir.”

Kurtlarla Koşan Kadınlar, Clarissa P. Estes, Ayrıntı Yayınları, s. 25.

Zor olduğunu tahmin edebiliyorum ama genel yapısı itibarıyla eseri bir iki cümle ile nasıl tanımlarsınız? 

Az evvel söylediklerimi toparlayarak tanımlayabilirim. Kitap bize kaybettiğimiz bir şeyi, doğayı yeniden hatırlatıyor. Özellikle kadınlar aracılığıyla o gücün hatırlanması ve yeniden keşfedilmesi için örnek olabilir. 

Hâlihazırda çevirmekte olduğunuz ya da yazmakta olduğunuz bir eser var mı?

Bu kitapla birlikte çeviri işini bıraktım ben çünkü keyfe keder yaptığım bir şeydi. İki tane zorunlu çeviri daha yaptım; biri kendi psikiyatri derneğimiz için bir psikoterapi kitabı, diğeri de ilgilendiğim alan olan nöropsikanaliz ile ilgili “Beyin ve İç dünya” diye bir kitap çevirdim. Bir de zihin-beyin ilişkisi üzerine bir kitap yazdım sivil bir yayınevinden çıkacak. 

Bir okur olarak bize hangi kitapları önerirsiniz? Hayatınızda iz bırakan kitaplar hangileri?

Herkese özellikle klasikleri okumalarını tavsiye ederim. Ben yatılı okulda okudum ve biz orada iyi kitap okurduk. Türk yazarları okuyarak başladım. Örneğin; Yaşar Kemal, Fakir Baykurt, Orhan Kemal ve Bekir Yıldız benim ilk okuduğum edebiyatçılardı. Daha sonra klasiklere geçtim; Balzac, Tolstoy, Dostoyevski, Montaigne, John Steinbeck, Jack London gibi isimleri okumadılarsa eksik kalacaklarını ve diğer birçok şeyi anlamakta zorlanacaklarını düşünüyorum. 

Dr. Clarisse P. Estés hakkında daha fazla bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. 

Kurtlarla Koşan Kadınlar kitabının Bookinton Okurdan incelemesini okumak için tıklayın. 

Diğer Çevirmenlerden kategorisi içeriklerini okumak için tıklayın.

Bir Yorum Bırakın

Epostanız gözükmeyecek.