Toplum olarak bizi pek çok açıdan yoran bir dönemden geçiyoruz. Tam da bu dönemde bize şifa olacak, ışığıyla yolumuza rehberlik edecek olan yoganın hayatımızdaki yerini ve mayıs ayında yayımlanan ikinci kitabı Özün Seni Uyandırsın’ı sevgili Şila Servet Yıldız ile konuştuk.
Büşra Tangal
Öncelikle ikinci kitabınız Özün Seni Uyandırsın‘ın okurlarınıza ve size şifa getirmesini dileyerek başlamak istiyorum. Sizi yoga eğitmeni ve yazar kimliğinizle tanıyoruz. Peki Şila Servet Yıldız kendini nasıl tanımlıyor?
Çok teşekkür ediyorum, benim de dileğim bu. Aslında hayatımın anlam arama yolculuğunda öğrendiğim en özel şeylerden biri, tanımsızlık içinde olmak. O yüzden kendimi tanımlarken sıfatlardan uzak durmayı seçerim hep. Eğer öğrencilerim beni yoga eğitmeni, hoca; okuyucularım yazar olarak tanımlıyorsa minnettarım. Ama kendimi sadece tüm öğrencilerim ve okurlarımla birlikte yürüyen bir yol arkadaşı olarak hissediyorum. Tek farkım, hayatın bana sunduğu fırsatlar sonucu öğrenme imkânı yakaladıklarımı başkaları ile paylaşabilme şansına sahip olmam.
Bize okurların Özün Seni Uyandırsın’da neler bulabileceğinden biraz bahseder misiniz?
Özün Seni Uyandırsın kitabım, kendi hayatımda yıllardır uyguladığım ve beni dönüştürüp bana her zaman iyi gelen, sürdürülebilir bir spiritüellik için herkesin mevcut yaşamına kolaylıkla dâhil edip özümseyebileceği bilgiler ve her an her yerde uygulayabileceği pratikler içeren bir kitap. Basitçe, kendi kendinizi nasıl iyileştireceğinizi ve bunu nasıl kalıcı hâle getirebileceğinizi bulacaksınız satırlarda.
Yazarken ilham aldığınız şeyler neler? Günlük yaşamınızda yaratıcılığınızı beslemek için neler yapıyorsunuz?
Ben iyi bir dinleyiciyimdir. Başkalarını dinlerim, doğayı dinlerim, aslında olanı izlemeyi seviyorum diyebilirim. Duyduklarım, gördüklerim bana yazmak için en heyecan veren şeyler. Mesela bir yerde yalnız oturuyorsam, yürüyorsam hatta araba kullanırken, içimden geçen şeyleri ses kaydı alırım ve onlar birikir. Ardından gün gelir birkaç cümle içeren ses kaydından sayfalarca yazı çıkar. Bu bir yaratıcılık mı bilmiyorum? Bence yaptığım şey, ruhumu beslemek. Ruh beslendiğinde de özünüzde sizi parlatacak ne varsa dışarıya yansıyor, hayat buluyor.
Hayatın bize getirdikleri hakkında yoga neler söylüyor? Yoga öğretilerinde doğru ya da yanlış var mıdır?
“Yoga, pozların yani duruşların tekrarının ötesinde, yaşamın ince enerjilerinin araştırılması ve keşfi ile ilgilidir.” Yani yoga bir keşif yolculuğudur. Başlangıcı ve sonu kendimiz olan bir keşif yolculuğu. Ders boyunca üzerinde durduğumuz mat, hayatımızın küçük bir yansımasıdır. Matın üzerinde o ders denge duruşlarında iyiysen, hayatta da dengede olabilirsin ya da tam tersi, o gün işler istediğin gibi gitmediyse ve sen de o yoga matının üzerine, o ana kadar olan her şeyi kapının dışında bırakmadan oturduysan, her ders yaptığın ve neredeyse ustaca yaptığın bir pozu o gün yapamayabilirsin.
İşte bunu fark etmeyi öğrenirsek, bedenden yola çıkan ve matın üzerinde başlayan keşif yolculuğumuz, birbirinden özel farkındalıklar eşliğinde hayatlarımıza yansır. Yogada doğru veya yanlış diye bir kavram yoktur. Herkesin bedeni kendine özeldir ve herkes kendi bedenine en uygun şekilde matın üzerinde hareket etmelidir. Bir eğitmen olarak bunu çok önemsiyorum. Ayrıca bu bakış açısı, matın üzerindeki anatomik ve duygusal farklılarımızı birbirimize karşı kullanmamayı öğretir – ki bu da yaşam pratiklerimizde farklılıklara olan saygımızı ve sevgimizi artırır.
Kişisel yoga pratiğinizde meditasyonun rolü nedir? Meditasyonu hayatımıza nasıl dâhil edebiliriz? Mindfulness ve yoga arasında nasıl bir ilişki var?
İster bir gruba veya tek bir kişiye yoga eğitmenliği yapın ister tek başınıza yani kendi pratiğinizi yapın tüm akışların sonunda “savasana” yani sırt üstü uzanarak yaptığımız ve “ceset pozu” olarak bilinen duruşta meditasyon yaparız. Ben kendi yoga pratiklerimde kaç dakika sürerse sürsün, mutlaka bu son duruşla meditasyonumu yaparım.
Yoga sekiz basamaklı bir yoldur. Şimdi burada bu konuya girersem sayfalar sürebilir bu röportaj. O yüzden kısaca şöyle özetleyeceğim. Bu sekiz basamaklı yolun üçüncü basamağı asanadır yani duruşlar, yani bizim yoga dersi olarak yaptıklarımız. Altıncı basamak zihnin odaklanması yani konsantrasyondur – ki aslında pek çoğumuzun meditasyon olarak bildiği ve uyguladığı budur. Yedinci basamak meditasyondur ve o yapılabilen bir şey değildir, o olan bir şeydir. Kendisinden önce gelen altı basamağı hayatına düzenli olarak dâhil etmiş kişinin meditasyonu kendiliğinden gerçekleşir. Ne zaman? Bilemeyiz, herkesin kendi zamanında. Mindfulness ve yoga arasında bir ilişki vardır demek çok yetersiz kalır çünkü yoga mindfulness’ın yani bilinçli farkındalığın ta kendisidir. Matın üzerinde geçireceğiniz her an sizi buna biraz daha yaklaştıracaktır. Bilinçli farkındalıktan uzak pratik edilen bir yoga akışı, sadece bedensel bir aktivite olarak kalır ve sakatlanma ihtimalinizi artırır.
Yoganın dönüştürücü gücü hakkında kendiniz ya da öğrencilerinizle ilgili bir hikâyenizi paylaşır mısınız?
Hangi birisini anlatayım ki. Aslında her iki kitabımda da yoganın benim üzerimdeki dönüştürücü gücünü bulabilirsiniz.Öğrencilerimden örnek verecek olursam; bir kere bedenler inanılmaz değişiyor ve bedende başlayan değişim giderek hayata yansıyor. Bedenindeki katılaşmalar çözüldükçe kişinin inadı, düşünce kalıpları kırılıp esniyor. Eskiden kendime bir saat ayıramazdım zamansızlıktan diyen öğrencilerim şimdi haftada üç gün yoga dersine girecek zaman buluyor. Ailemi bırakıp nasıl birkaç gün bir yere gidebilirim diyenler, yoga kamplarına geliyor; sürekli koşturanlar hayatlarının yavaşlayıp sakinleştiğini söylüyor. Ben meditasyon yapamam, düşüncelerimi durduramıyorum diyenler, bunun ne kadar saçma bir inanış olduğunu deneyimliyor. Neden biliyor musunuz? Çünkü izin veriyorlar. Yoganın zihinlerinin öğretmeni, ruhlarının dostu, bedenlerinin şifacısı olarak işini yapmasına izin veriyorlar ve hayatlarına yansımaları da kim ne kadar izin verdiyse o kadar oluyor.
Kendi yoga pratiğinde süreklilik ve disiplin konusunda zorluk yaşayanlara neler tavsiye edersiniz?
Bence öğrenci öncelikle kendisine küçük hedefler koymalı. Yani haftada bir gün yoga dersi ile başlamak en güzeli. Bir ay sonra bu haftada bir günün yanına artı bir gün daha ders eklenebilir veya kendisi öğrendiklerini tek başına yapmak gibi bir hedef daha ekleyebilir. Süreklilik için disiplin şart ancak hep ufak ufak ilerlenmeli. Aksi durumda birdenbire (bu sadece yoga değil disiplin isteyen her şey için geçerli) en iyisini yapmaya kalkışınca kişi ya çabuk sıkılıp vazgeçiyor ya da zamanla bir tükenmişlik hissi ile baş başa kalıyor. Sakin sakin, özümseyerek ve yaşamınıza entegre ederek uygulayın.
Yoga ve meditasyon ile iyileşmek mümkün mü? Stres yönetimimizle zihinsel ve bedensel sağlığımız üzerinde ne gibi etkileri var? Stresle nasıl baş edebiliriz?
Öncelikle iyileşmenin bütünsel bir yaklaşım olduğunu bilmemiz gerekiyor. Ancak bedensel, zihinsel ve ruhsal olarak tam bir iyilik hâli içinde olduğumuzda iyileşmeden söz edebiliriz. Bazı durumlarda yani tıbbi tedavi gerektirmeyen hâllerde yoga bunu tek başına yapabilecek sihirli bir güce sahip. Ama kişinin bütünsel sağlığı ile ilgili faktörlerden herhangi biri artık bir semptoma dönüşüp tıbbi takip gerektiren duruma geçtiyse bu görevi sadece yoga ve meditasyona bırakamayız.
İşte bu noktada farkındalığın önemi bir kez daha karşımıza çıkıyor çünkü tüm bunları ancak bilinçli farkındalık ile keşfedebiliriz. Yani neye ihtiyacım var, neyi ne zaman yapmalıyım, neyi nasıl ve neyle birlikte uygulamalıyım, sorularına cevap verebilmek önemli.
Yoga der ki; “Bedeni hissetmek sahip olduğumuz bambaşka bir zekâyı yeniden uyandırır.” Bu yüzden yogaya başlamak için sebepler aramak yerine, şimdi, tam da şu an yogaya hayatımızda yer açmakla başlamalıyız. O yapması gerekeni yapacaktır, merak etmeyin.
Okurlarımıza, kişisel gelişim yolculuklarında eşlik edebilecek yoga ve meditasyon kitapları önerileriniz neler olur?
Elbette seve seve birkaç kitap önerebilirim.
- Yoga 1 ve Yoga 2 – Osho
- Farkındalığın Mucizesi – Thich Nhat Hanh
- Yoganın Kalbi – T.K.V. Desikachar
- Beden Kayıt Tutar – Bessel A. Van Der Kolk
—
Şila Servet Yıldız kimdir?
1972 İstanbul doğumlu olan Şila Servet Yıldız, 1995 yılında Uludağ Üniversitesi İİBF İşletme Bölümü’nden mezun oldu ve özel sektörde on iki senelik finansman deneyimimin ardından ikinci kez anne olması sebebi ile profesyonel iş hayatına son verdi. Böylelikle “Hayatımın Anlam Arayışı” olarak ifade ettiği yeni bir döneme adım attı. 2009 yılından itibaren kişisel gelişim alanında Koçluk, Aile Dizimi, Alternatif Şifa Teknikleri, Yoga, Meditasyon, Nefes, Hipnoz, NLP, Şamanizm ve Şamanik Uygulamalar ve de Tasavvuf Araştırmaları konularında almış olduğu eğitimlerin ardından, çalışmalarına daha bilimsel ve akılcı yöntemler ile devam etmek isteği ve çocukluğundan beri arzuladığı psikoloji okuma hayali ile 2014 yılında St. Clements Üniversitesi’nde Klinik Psikoloji Yüksek Lisans eğitimine başladı. “Kişisel Gelişim Çabası ve İş Tatmini Arasındaki İlişkinin İncelenmesi” konulu tezini vererek yüksek lisans eğitimini tamamladı.
Tüm bunlarla eş zamanlı ve düzenli olarak devam ettiği yoga dersleri sayesinde, yoga zamanla her anlamda hayatının merkezine yerleşirken yazma tutkusu ve yoga içi içe geçer oldu. Böylelikle Yoga Dergisi’nde haftalık yazılar yazmaya başladı ve eş zamanlı olarak 200 saatlik RYS Temel Yoga Eğitimi’ni tamamlayarak mezuniyet törenindeki inisiyasyon (uyumlama) sırasında Master’ının verdiği Şila ismi ile yoga dersleri vermeye başladı. Temel eğitiminin ardından aldığı Yin Yoga, Advayta Yoga ve Tao Vinyasa Eğitmenlik Eğitimleri ile yoga eğitmeni olmak hayatının vazgeçilmezi oldu.
2020 yılında pandemi sürecinde ilk kitabı Habbe – Zihinden Kalbe Bir Yolculuk’u kaleme aldı. Böylelikle “Hayatımın Anlam Arama Yolculuğu”nda yoga eğitmenliği ve yazarlık uyum içinde bir ve bütün oldular.
Hâlen yüz yüze ve online yoga dersleri veriyor, yoga ve meditasyonun temelini oluşturduğu spiritüel çalışmalar ve eğitimler düzenliyor, eş zamanlı olarak yazmaya da devam ediyor.
Şila Servet Yıldız hakkında detaylı bilgi için kişisel bloğunu ziyaret edebilirsiniz.
Diğer uzman görüşü röportajlarını okumak için tıklayın.