Bookinton

Dijital dönüşümün ayak seslerini daha yüksek sesle işittiğimiz son zamanlarda bir kitap çıktı ve bize şu soruyu sordu: Dijitalin Kitabı mı Olur? Kitabın yazarı Göksemin Gökalp Özdemir, okurlar ve markalar için yol gösterici nitelikte, sıkmadan okunan bir marka yönetimi / pazarlama başvuru kitabı hazırladı. Kitabın kapsamı ve yazım süreci hakkında keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. 

Başak Bingüler

Markaların dijital dönüşüme ayak uydurabilmeleri ve günümüzün ışık hızıyla yarışan dünyasında ayakta kalabilmeleri için hem temel pazarlama faaliyetlerine hâkim olmaları hem dijital dönüşümün neresinde konumlanabileceklerini öngörebilecekleri bilgi akışına ihtiyaçları var. Bilgi akışının da hızı gelişmeler kadar süratle değişiyor. Bu durumda bazen kafalar karışıyor ve eski-yeni arasındaki gitgellerle marka kimliği tutarsızlaşmaya hatta hedef kitlenin beklentilerine yönelik konuşamamaya başlıyor. Her markanın bir dijital dönüşüm danışmanı ile çalışabilme imkânı da hâliyle bulunmuyor. Uzun yıllardır sektörde deneyim kazanıp 2015 yılında kendi işini kuran Göksemin Gökalp Özdemir bu bakış açısıyla “Nereden başlasam? ya da “Nerede eksik adımlar atıyorum da ilerleyemiyorum?” sorularına ilham verici yanıtlar veren bir kitap çıkardı. Markalardan örneklerin de yer aldığı kitabın anlatım dili de anlaşılırlığı artırıyor. Yazarın ilk kitabı olan Dijitalin Kitabı mı Olur?’un kapsamını, yazılış amacını ve sürecini kendisinden dinleyelim. 

Kitabınız yeni çıktı. Adını “Dijitalin Kitabı mı Olur?” koymuşsunuz ama #dijitalinkitabı etiketini kullanıyorsunuz. Nedir bu başlığın hikâyesi?

17 yaşımdan beri inanılmaz heyecanlandığım, marka yönetimi ve pazarlama sektöründe çalışıyorum. Calvin Klein, Swatch, G-Star Raw ve Vakko gibi markalarda çalıştım. 2015’te kendi işimi kurmaya karar verdim ve bugüne kadar 700’ü aşkın yerli ve yabancı markaya danışmanlık verdim. Bu konuda üniversitede dersler verdim, konferanslarda konuştum. 

Bana en çok gelen sorulardan birisi, “Neden kitap yazmıyorsun?” oluyordu. Ben de her seferinde aynı cevabı verirdim; “Dijitalin kitabı mı olur ya?” Kitabımın ön sözünde de yazdım; endişem kitapta yazılanların güncellenmemesi idi. Dijital dünya hızla değişip dönüşürken yazılı metinlerin bayatlama ihtimali bana kitabın geçerliliğini sorgulatıyordu ancak zamanla daha büyük bir sorunun varlığını keşfettim. Konu dijital olunca insanlar henüz ne bilmediklerini dahi bilmiyorlardı. İşte tam bu noktayı fark ettiğimde bu kitabı yazmaya karar verdim. Kitabımın adı da kitabı daha yazmadan belli olmuştu. #dijitalinkitabı da ufaktan kendimi ve kitabın başlığını tiye aldığım bir hashtag aslında. 

Kitap yazmaya nasıl karar verdiniz? Sizi motive eden neydi?

En büyük motivasyonum; marka hayalleri kuran ya da kurmuş ve yolunu kaybetmiş insanların yolunu aydınlatacak bu kitabımın raflarda ve dijital platformlarda yer aldığı günü ve yaşayacağım heyecanı hayal etmekti. Kitabımı alacaklardı ve hayatları değişecekti. Abartmıyorum yazarken her gün bunu hayal ettim. 

Sizin için nasıl bir yolculuk oldu? Bu süreçte neler öğrendiniz?

2017 senesinde bir arkadaşım vesilesiyle geliştirici editörüm Mürsel Çavuş’la tanıştım. Tanıştığım gün aklıma koydum, bir gün bir kitap yazarsam mutlaka yanımda Mürsel olmalıydı. Üzerinden 3 sene geçtikten sonra eşim Burak’la sohbet ederken, tabiri caizse onun da verdiği güçle artık kitabımı yazmaya karar verdim. Yazmaya başladığım gün ve kitabı yayınevine teslim etme sürecim arasında 1,5 sene var. Daha erken de bitirebilirdim ama bir yaşında bir çocuğun annesi olmak, pandemi ve yoğun iş hayatı gibi bayağı geçerli bahanelerim var. “İyi ki bu işe giriştim,” ve “Nereden başıma bu işi açtım!” gibi ayrı uçta dolandığım bir yolculuk oldu. 

Kitap yazarken en zorlandığınız ve en keyif aldığınız şeyler ne oldu?

Kitabımı yazarken oğlum bir yaşındaydı ve pandeminin en zorlayıcı zamanlarıydı. Oldukça uykusuz olduğum ve hep emzirdiğim bir dönemdi. Bu faktörler başlı başına zorlayıcı oldu ama kendim kaşındım kimse bana zorla kitap yaz demedi! Açıkçası nasıl yazdım ben de bazen kendime şaşırıyorum. En keyif aldığım yanı ise, yazmak gibi zayıf gördüğüm bir kasımı güçlendiriyor olmamdı.

Yayınevinizi nasıl seçtiniz? Neden Elma Yayınları ile çalışmayı tercih ettiniz? 

Konu ne olursa olsun iş birliği yapacağım kurum ya da kişilerde aradığım üç özellik var. Samimi, dürüst ve tutkulu olmaları. Örneğin; web-sitesi, SEO ve sosyal medya yönetimi gibi konularda markalarım için çalışacağım ekiplerde de aradığım üç özellik bu.

Editörüm bu duygularımı çok iyi biliyordu. Tanıştığımızın ilk beş dakikasında Elma Yayınlarının doğru yer olduğuna karar vermiştim. Çok samimiydiler. Benim için neler yapabileceklerini ve daha da önemlisi neleri yapamayacaklarını dürüstçe anlattılar. Karşımda ayakları yere basan, tutkulu ve dürüst insanlar vardı. En güzeli de en az benim kadar benim için heyecanlıydılar. 

Dijitalin kitabında neyi anlatıyorsunuz? Kimler bu kitabı mutlaka okumalı?

Bu kitap elbette A’dan Z’ye bir marka pazarlama kitabı değil. Öyle bir niyetle yazsaydım rahatlıkla beş bin sayfa olurdu sanırım. Kitabı yazarken amacım az ve öz şekilde okuyucuların/marka sahiplerinin dijital yolculukları sırasında yaşadıkları kafa karışıklıklarını gidermek, yollarını aydınlatmak ve bu süreçte hayatlarını kolaylaştıracak hap gibi tavsiyeler vermekti. Bu tavsiyeleri ve deneyimleri paylaştığım başlıklardan bazıları şöyle; Bir markayı satın almaya nasıl karar veriyoruz? Marka konumlandırması nasıl yapılır? Dijital itibarımızı nasıl güçlendiririz? E-ticarette nasıl başarılı oluruz? Web sitemizi hedef kitlemizin ziyaret etmesi için nasıl tasarlamalıyız? Sosyal medya kullanmanın püf noktaları, reklam verenler için tavsiyeler, marka topluluğu kurmak, kişisel veri yaklaşımının markaya kattığı değer ve tabi Metaverse, NFT gibi yeni teknolojilerin markaya etkisi gibi konular.

Dijital dünya bizi sürekli değişime zorluyor. Kitapta dijital itibar, marka topluluğu kurmak, KPI ve hedefler, yeni teknolojilerin markaya etkisi, veri hukuku ve marka gibi başlıklar da var. Bunlar yeni dünyada marka olmanın olmazsa olmazlarına mı dönüştü?  

Geçmişe baktığımızda her dönemde şirketler marka itibarı, topluluklar, hedefler ve hukuk konularını gündemlerine almalıydı ve olmazsa olmazdı. Bunlar yoktan ortaya çıkan konular değil fakat özellikle kurumsallarda en çok karşılaştığım sorun, hâlen işleyişlerin konvansiyonel/eski dünyaya göre ilerlemesi. Dünden bugüne konu başlıkları aynı ama kullanıcının deneyimi ve ihtiyaçları dönüşüyor. Dijital dünyada buna ayak uydurabilenler ayakta kalıyor. Bugün üç senelik bir marka, aynı sektörde 50 senedir kendini lider olarak tanımlayan bir şirketi geçebiliyor. Bugün tek olmazsa olmaz; gelişmeye hazır, zorluklar karşısında yılmayan, hatalardan ders alan ve bir şeyi ezberlemeye değil öğrenmeye açık zihinlerimizin olması.

Kolektif House’ta görkemli bir lansman yaptınız. Neredeyse tüm ünlü influencer’lar geldi. Bu lansmanın kitabınıza nasıl bir katkısı oldu?

Size bir itirafta bulunayım. Bu kitabı çıkartırken herhangi bir tanıtım yapmadım, reklam çıkmadım hatta influencerlar dâhil kimseye kitabımı hediye de göndermedim. Bunu övünerek söylemiyorum, doğrusu da asla bu demiyorum. Keza pazarlama anlatan bir kitap yazıp bunları yapmamam da bir garip geliyor kulağa değil mi? Size bunu neden yaptığımı açıklamak isterim. Açıkçası hep merak ettiğim sorular vardı: Bu kitap kendi kendine satar mıydı? Gerçekten de iyi içerik yeterli miydi ve kitabımın içeriği gerçekten ne kadar iyi?

Bunların cevabını kendi kendime veremezdim. Bir risk aldım ve gerçekten doğal akışında ilerlesin istedim. Büyük riskti. Bana inanılmaz güvenen ve bu kitabı basan bir yayınevi vardı arkamda. Hem onlara hem de editörüme mahcup da olmak istemiyordum ama iç sesimi dinlemeye karar verdim. Bu ilk baskıda kimseyi Instagram’da paylaşması için zorlayamazdım. Tanıdığım ve tanımadığım paylaşan herkes kendi aldı ve paylaştı. Kitabım çıktığı an bazı platformlarda en çok satanlara girdi. Üstelik insanların yazın kitabın satmaz dediği tam da yazın başı bir dönemdi. Epey şaştım bu duruma ve hâlâ inanamıyorum. Bunların sonucunda, sorularımın cevaplarını da buldum diyebilirim.

Bu kitabı yazarken bir hayalim vardı. Marka kariyerim boyunca beraber işler yaptığım, hayaller kurduğum, kitap yazarken beni destekleyen, “Niye kitap yazmıyorsun sen ya,” diye soran farklı zamanlardan tanıdığım, benim için kıymetli insanları ve ailemi davet edeceğim bir etkinlik yapmaktı. Sorduğunuz influencerlar da influencer olduğu için değil arkadaşım olduğu için ordaydı. Çoğuyla tanıştığımda daha Instagram, hatta WEB 1.0 yoktu ortada.

Kitap yazmak isteyenlere ne tavsiye edersiniz?

Birincisi; güvendiğimiz iyi bir geliştirici editörünüz olsun. Kaleminize güvenseniz dahi kitap yazmanın temel kuralları bambaşka bir evren. Çok iyi bildiğiniz bir konuyu bile özetleyerek satırlara dökmek ve dökerken de okuyucuyu yormadan yapmak hiç kolay değil. Bir editör bu konuda çok iyi bir yol gösterici oluyor. İkincisi disiplinli ve tutarlı çalışmak. Bu ne demek? Boş vakit bulunca yazarım diyerek kitap yazılmıyor. Nasıl haftalık toplantılarınızı takviminize yazıyorsanız kitap yazmaya ayıracağınız vakti de düzenli şekilde takviminize girmek sizi epey motive edecektir. Aksi takdirde ev hanımı da olsanız CEO da olsanız o boş vakit asla gelmeyecek. Herkes artık yoğun bir hayat yaşıyor.

Kitabın kariyerinize etkisi, katkısı oldu mu? Olduysa en çok sizi mutlu eden ne oldu? 

Tanıdıklarımın yanı sıra tanımadıklarımdan aldığım mesajlar beni çok şaşırtıyor ve mutlu ediyor. Okuyorlar ve sosyal medya kanallarından yorumlar yazıyorlar. Yolda beni durduranlar bile oldu. Örneğin öğrenciler, “Kitabınızı okudum, sayenizde hangi alanda çalışmak istediğimi buldum,” diyor, marka sahipleri “İlk kez dijital dünyada markamı nasıl büyüteceğim konusunda bu kadar faydalı bir şey okudum, sanki mini MBA yaptım,” diyor. Kurumsal şirketlerden de harika geri dönüşler ve tanışmak için telefonlar alıyorum. Bu duygu tahmin ettiğimin ötesinde bir duyguymuş. Kariyerim açısından da şüphesiz etkisi oldu. E-posta kutum daha hızlı doluyor ve telefonlarım susmuyor diyebilirim 🙂 Yıllardır konuşmacı olarak sahneye çıkardım ama sanırım kitabın etkisiyle bu talepler epey arttı.

Diğer yazar röportajlarını okumak için tıklayın.

Bir Yorum Bırakın

Epostanız gözükmeyecek.