Bookinton

Çağdaş çocuk edebiyatı ve ilk gençlik yayınlarıyla kültür-sanat dünyasını besleyen Günışığı Kitaplığı’nı ve sektördeki yerini, kurucu editörlerinden Müren Beykan ile konuştuk. Çevirmenlik, editörlük, proje yöneticiliği, yazarlık gibi şapkaları olan Beykan, Günışığı Kitaplığı ile gençlik markası ON8’in yayın yönetmenliğini sürdürüyor. Sektörün yakından tanıdığı Beykan’ın çeyrek asrı geçen meslek hayatını merak ediyorsanız söyleşimize buyurun. 

Günnur Aksakal Baykan

Günışığı Kitaplığı, sektörün önemli bileşenlerinden. İstikrarlı bir yayıncılık hayatının püf noktaları sizce neler?

Günışığı Kitaplığı, yalnızca çocuklar ve gençler için edebiyat kitapları yayımlama sevdasını 26 yıldır sürdürüyor. Güzel Türkçeyle yazılmış ya da çevrilmiş, şahane resimlenmiş, merak ve heyecanla okuma keyfi veren öyküleri arayıp bulmak, okurla buluşturmak ana amacımız. En başta yola çıkarken de bu konuda net ve samimiydik, bugün de öyleyiz. Amaç belirlemek ve tabii ona bağlı kalmak önemli. 

İkinci önemli nokta doğru ekipler kurmak; kurucular gibi tutkulu, kurucular kadar çalışkan ekipler. Üçüncüsü de kitabın kültür nesnesi olduğuna, çocuk ve genç yaşamları değiştirdiğine olan inançla yalnızca satış yapıp uzaktan izleyici olmamak. Bu amaçla da ülke kültürünün ve toplumsal-siyasi yaşamın inşasını, iyi okuyan, düşünen, etkileşim kurabilen, yazan okur halkalarıyla etkilemek uğruna buluşmalar, seminerler, konferanslar, yarışmalar düzenlemek, yani emek, emek, emek vermek. 

Çocuk kitaplarının hangi yaş grubuna hitap ettiğini belirleyen temel noktalar neler?

En başta dil, sonra da öykünün yapısı. Çocuğun yaşı büyüdükçe, sözcük dağarı genişliyor, okuma hızı artıyor, daha çok sayfalı kitapları okuma sabrı gelişiyor ve tabii daha karışık kurguları anlayabilmeye başlıyor. Bu temel bilginin ışığında çalışıyor yazar da yayıncı da.

Yayıncılık ülkenin ekonomisinden etkileniyor. Özellikle çeviri çocuk kitapları yayımlamanın kendine has sorunları neler? Çeviri kitaplarını yayın programınıza dahil ederken nelere dikkat ediyorsunuz?

Çeviri çocuk kitabını bir yandan çok severiz çünkü zaten editörle çalışılmış ve kitap olarak biçimlenmiş bir eserdir. Öte yandan zorlanırız çünkü başka kültürlere ait söylem ya da sözcüklerle örülüdür ki, kendi çocuklarımıza ne kadarını ulaştırmalıyız, ciddi düşünüp karar vermemiz gerekir. Elbette, çocukların dünyanın farklı köşelerinde yaşayanların öykülerini okuması, dinlemesi, kendilerini oluşturmak kadar dünya barışı için de elzem. Ancak, miniklere kitap çeviriyorsak, onların henüz hiç rastlamadığı sözcüklerden kaçınmak zorundayız. Okurumuzun yaşı büyüdükçe bu zorunluluk azalır ve hatta bazen, sözcük manevralarıyla, belki küçük dipnotlarla ya da öykü/roman sonundaki notlarla bilgiye ulaşmaları sağlanabilir. 

Bir çocuk kitabı üzerinde kaç kişi çalışıyor ve raflarda okurlarla buluşana kadar hangi evrelerden geçiyor?

Kitabın künyesine pek bakma alışkanlığımız yok, oysa orada -yazar ya da derleyen, varsa çizer, varsa çevirmen-kitaba emek verenler sıralanır. Kitabın hacmine göre: Yayın yönetmeni, editör, editör yardımcısı, son-okur, grafik tasarımcı, uygulamacı ya da baskı öncesi hazırlığı yapan belirtilir —ya da belirtilmesi beklenir. Tabii, sonrasında kitabın yaygın olarak duyurulmasına emek veren tanıtım ekibini ve kitabı okurla buluşturmak için emek harcayan satış ekibini de saymalıyız.

Telif kitabın ilk hâli, yazarın elinden çıkan dosyadır. Yazarın hayalleriyle kurgulanmış bu dosya editörün dikkatini çekip, yayın kuruluna sunularak onay aldığında, yayın takvimine uygun bir planlamayla kitaplaşma çalışması başlar. Bu kitabın içeriğine ve hacmine bağlı olarak bazen aylar sürebilir. Dosya defalarca okunur, editör notlarını yazara geçirir; yazar dosyasını tekrar gözden geçirir. Çeşitli paylaşımlardan sonra dosya uygulamaya hazır hâle gelir ve o aşamada artık belge kitap sayfalarına açılır. Yazar çalışırken, dosya desenlenecekse çizer belirlenip, onun da taslaklarla yol alması iş birliği başlar; en önemlisi de kitabın adı ve kapağı üzerinde ciddi zaman harcanır. Çocuk ya da yetişkin kitabı olsun, fark etmez, her kitapta gitgelli uzun bir süreç yaşanır. Amaç, yazarın emeğinin, tekrar baskılarla satışta kalacak, yıllarca okunacak şahane bir kitap hâlinde okurla buluşmasıdır ki, yayıncılığın özüdür bu zaten.

Dijitalleşmeyle biçimlenen interaktif bir çağdayız, sadece kitap yayımlayıp geçip gitmek yetmiyor. Okurlarla olduğu kadar yayıncılığın farklı aktörleriyle de temas etmek; edebiyat şemsiyesi altında toplanmak, sinerji yaratmak, benzer konuları birbirimizle paylaşarak derinleşmek, ülke kültürünün vazgeçilmez bileşenleri olarak sorumluluklarımızı hissetmemiz gerekiyor.

Çocuk kitaplarında çizerler, ressamlar, illüstratörler büyük önem taşıyor. Biliyoruz ki kullanılan renkler ve çizgiler zamana göre değişiyor. Son zamanlardaki görsel eğilimlerini nasıl yorumlarsınız?

Çocuk kitabında yaratıcı ekibin önemli parçası olan çizerlerin zamanla, çizerek kendilerini geliştirdikleri, üsluplarını olgunlaştırdıkları bir gerçek. Elbette, özgün bir üslup yaratabilmek emek ve sabır ister. Bu arada arayışlar da cabası. Biz çocuk kitapları yayıncılarının başlıca işlerinden biri, kitaplaşacak dosyaları, desen üslubuyla uyuşacak çizerlerle buluşturmak oluyor. Şöyle denebilir belki: Dosya çok klasik ve gerçekçiyse gerçekçi üslupta çizebilen sanatçıyla; dosya fantastikse desen dili de fantazyaya ayak uyduran sanatçıyla; dosya büyülü gerçekçiyse çocuğun hayal gücünü harekete geçireceğini düştüğümüz farklı bakış açıları kullanabilen sanatçıyla çalışırız. Elbette, bunlar kesin olamaz, bazen çizer gerçekçi dosyada da fantazyayı zorlayan bir duygusallıkla desen çalışabilir.

On, on beş yıl kadar öncenin desen anlayışıyla günümüzdeki arasında farklılıklar var diyebiliriz. Elle doğrudan boyanan desenlerin yerini neredeyse tamamen dijital işler aldı çünkü. Daha pastel renkler, daha fazla kolaj tekniği, daha stilize karakterler yeğleniyor. Çizerler birbirlerinden -özellikle değişik ülkelerin sanatçılarından- etkileniyor. Ancak, değişmeyen şu: duygusallık. Özellikle kapakta duygu yansıtmayan kitapların okurla buluşması, istenen yoğunlukta olamayabiliyor —yani “vitrin”, kahramanın, öykünün duygusunu geçirmeli. Bunu, özellikle dijital işlerde verebilmek de çizerin ustalığına bağlı. 

Günışığı çatısı altında pek çok marka barındırıyor. ON8 de bunlardan biri. Bu ihtiyacı doğuran nedenleri biraz anlatır mısınız?

Çocuklara ve gençlere edebiyat kitapları yayımlama misyonunun en önemli karakteri, birbirinden farklı olgunluk seviyelerindeki yaş gruplarını kucaklamak gereğidir. Dolayısıyla, öykü seçkileri ile tarihsel, macera, anı, şiir gibi türlerde koleksiyonlar oluşturmanın yanı sıra çeşitli yaş gruplarının okuma hevesine uygun koleksiyonlar hazırlamak da görevimiz. Çocukları, ileride okuru olacakları yazarlarla buluşturup, yetişkin edebiyatına uzanan köprüden geçmeye heveslendiren “Köprü Kitaplar” bu sevdamızın ürünü. Köprüden geçen genç okurun, kendi dünyasıyla, duyguları, hayalleri ve gerçekleriyle örtüşen kitaplara ihtiyaç duyması da olağan. Yetişkin edebiyatının engin sularında yüzmeye başladığı aşamada ona cesaret verecek, yönlendirecek kitaplar ihtiyacını da ON8 adını verdiğimiz, 15 yaş üstü tüm okurlarla buluşturduğumuz koleksiyon karşılıyor. Özelde lise ve üniversite gençliğine, genelde insana dair “genç” konulara mesnetlenen edebiyatı kucaklıyor ON8.

Bir yandan yayıncılık faaliyetlerini sürdürürken diğer yandan yayıncılık konferansı, öykü yarışması, seminerler düzenlemeye devam ediyorsunuz. Okurlarla olabildiğince interaktif bir ilişki kurmaya özen gösteriyorsunuz. Bu, sizce neden önemli?

Dijitalleşmeyle biçimlenen interaktif bir çağdayız, sadece kitap yayımlayıp geçip gitmek yetmiyor. Okurlarla olduğu kadar yayıncılığın farklı aktörleriyle de temas etmek; edebiyat şemsiyesi altında toplanmak, sinerji yaratmak, benzer konuları birbirimizle paylaşarak derinleşmek, ülke kültürünün vazgeçilmez bileşenleri olarak sorumluluklarımızı hissetmemiz gerekiyor. Ancak böylece, hem dayanışma temeline oturan bir kitap emekçileri dünyası ve güçlü bir yayıncılık sektörü inşa edebilir, hem de kitap ve edebiyat sevgisini gelecek kuşaklara aktarabilecek bir geleneğin lokomotiflerinden biri olabiliriz. 

Çocuğun kitaptan keyif almasını göz ardı eder, kitaplar yoluyla onu sadece eğitmeyi esas alırsak, “Onca kitap aldık, okumuyor,” yakınmamız dinmez ne yazık ki.

Çocuklara kitap önermek ya da hediye etmek isteyenler sizce hangi noktalara dikkat etmeli?

En azından çocuğun yaşını bilmek zorundayız çünkü sözcük dağarı yaşla doğrudan ilişkili. Yaş gruplarına göre sunulan kitaplar arasında seçim yapmak gerek. Tabii, çocuğu tanıyorsak en harikası. Onun ilgi alanlarını biliyoruz ya da tahmin ediyoruzdur. Yaş dışında bilgimiz yoksa, arka kapak yazılarını okuyabilir, kitabın içine göz atabiliriz. Eskiden sadece küçüklere renkli desenli öykü kitapları seçilirdi ama artık çeşitli yaş gruplarının romanlarında desen kullanılıyor, tıpkı yetişkinler için hazırlanan edebiyat kitaplarında olduğu gibi. 

Bence anahtar, onlar için kendimizin de okumaktan keyif alacağı kitaplar seçebilmek.cÇocuğun kitaptan keyif almasını göz ardı eder, kitaplar yoluyla onu sadece eğitmeyi esas alırsak, “Onca kitap aldık, okumuyor,” yakınmamız dinmez ne yazık ki. Dünya bambaşka gerçekliklere evrilse de baki kalan duygular. Orta çağda da güçlü sevgiler, benzersiz arkadaşlıklar vardı, uzay çağında da olacak. Bırakalım çocuklar, gençler istedikleri fantastik, distopik maceraları okusunlar; nasılsa arayacakları güçlü sevgiler, benzersiz arkadaşlık öyküleri olacak, yani canlı yaşamının vazgeçilmezleri…

Zaman ayırıp bu güzel söyleşiyi yaptığınız için teşekkürler.

Diğer Yayınevi Mutfağı içerikleri için tıklayın.

Bir Yorum Bırakın

Epostanız gözükmeyecek.