Yüksek Tansiyonlu Çınar Ağacı – Behiç Ak
Yazan: Begüm Kurgan
Mizah ustası Behiç Ak’ın başyapıtları arasında yer alan ve ilk kez Japonya’da basılan Yüksek Tansiyonlu Çınar Ağacı, 1986 Noma Concours Özendirme Ödülü’nü almasından tam sekiz yıl sonra Günışığı Kitaplığı tarafından Türkçe olarak basıldı. Her satırında rengârenk bir dünyanın kapılarını aralayan bu öykü, iki kardeşin kalplerindeki saflık ve temizlik ile yüzünüzde bir tebessüm oluşturuyor.
Ülke: Türkiye
Türü: Çocuk Edebiyatı, Roman
Okur Yaşı: 4 yaş ve üzeri okurlar.
Hedef Kitle: Çocuklar ve çocuk kitabı okumayı seven tüm yetişkinler.
Sayfa Sayısı: 32 sayfa
İmla: ☺️
Ebat: 20 x 23 cm
İnceleme
Nisan ayında, belki baharın gelişinin iyice hissedilmesinden belki de Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklara armağan ettiği günün de bu ayda oluşundan olacak, içimizi kıpır kıpır eden bir hava sarıyor her köşeyi. Tıpkı Behiç Ak’ın birbirinden değerli eserlerini okurken olduğu gibi.
Sadece bir yazar değil aynı zamanda çizer de olan Behiç Ak, doğa ve yaşam üzerine derin anlamlar taşıyan ama anlaması ve özümsemesi de bir o kadar kolay olan Yüksek Tansiyonlu Çınar Ağacı kitabında, kendi çizimleriyle rengârenk bir dünyaya götürüyor yediden yetmişe tüm okurlarını.
Uyuyan dev gibi bir adam
Ayşe ve Ahmet’in babası İbo, sürekli uyuyan ama uyuduğunda dahi gövdesinde sadece çocuklarına değil küçücük bir kuşa bile sığınak olabilen dev gibi bir adam. Sürekli uyumasının da kabul edilebilir bir nedeni var elbette çünkü o heybetli baba, hareketleri kısıtlanan bir yüksek tansiyon hastası. Belki dev gibi oluşundan belki heybetinden kim bilir belki de etrafındaki her canlıya bir sığınak oluşundan olacak, çocukları onu köydeki yaşlı çınar ağacına benzetiyorlar.
Bu renkli dünyadaki insanların ve elbette ağacın hikayesi, Ayşe’nin horul horul uyuyan babasının göğsünde huzurlu şekilde uykuya dalacağı sırada aldığı kötü haberle başlıyor. Köyün tek ağacı olan çınar ağacının kesildiğini duyunca sadece Ayşe’nin değil Sarman kedinin de huzuru kaçıyor.
“Ayşe öteden beri, çınar ağacına kötü bir şey olursa, babasına da olacağına inanırdı. Çünkü, saman saçlı, süpürge bıyıklı, şişko göbekli babası ile ihtiyar çınar, birbirlerine o kadar çok benziyorlardı ki!”
‘’Peki, Ayşe haberi alınca ne yaptı?’’ dediğinizi duyar gibiyim. Behiç Ak tam da o sırada böyle bir merak uyandırıyor ve rengârenk sayfaların arasında bize o dünyayı tanıtmaya başlıyor.
Öyle sıradan bir ağaç değil
Çınar ağacı, geçimini balıkçılıkla sağlayan köyün tek ağacı. Sadece çocukların değil köydeki tüm halkın sevgisini kazanan bu ağaç, kimi zaman balıkçıların teknelerini bağladıkları bir durak, kimi zaman kadınların çamaşırlarını astıkları bir çamaşırlık oluyor. Bu ağacı herkes seviyor sevmesine ama Ayşe için anlamı başka. Öyle ki bir gece rüyasında çınar ağacının yok olduğunu ve onun yerine babasının geçtiğini görüyor. Rüyasında babasının ağaca benzediğini gören Ayşe, ağacın da yüksek tansiyonu olduğuna karar veriyor ve ağacın adı bundan böyle Yüksek Tansiyonlu Çınar Ağacı oluyor.
‘’Kesilen bir ağacı yeniden yapıştırmak mümkün olmadığına göre, yapacak bir şey yok.’’
Doğa ile yaşam iç içe
Herkesin sevdiği bu ağaç neden kesildi? Peki ya Ayşe ve Ahmet, çınar ağacı gittikten sonra ne yaptı? Tüm bu soruların cevabı, bize aslında mirasımızı korumamız gerektiğini ve doğa ile yaşamın iç içe olduğunu bir kez daha hatırlatan bu renkli kitabın sayfalarında. ☺️
Peki siz Yüksek Tansiyonlu Çınar Ağacı kitabını okudunuz mu? Okurken neler hissetiniz? Yorumlarda paylaşır mısınız?
Bookinton Nisan ayı yazarı olan Behiç Ak hakkında daha fazla bilgi için buraya tıklayarak yazar dosyamıza göz atın.
Diğer kitap incelemelerini okumak için tıklayın.
Yorumlar
Henüz Bir Yorum Yok