Aşk İşaretleri – Latife Tekin

Yayınevi:

Yazan: Özgenur Aydın

Can Yayınları tarafından yayımlanan Aşk İşaretleri’nde usta kalemiyle Latife Tekin, dil ile verdiği mücadele üzerinden dilin büyüleme, iktidar yaratma ve aşkı yaşatma meselesini ele alıyor.

Sitede Yayınlanma Tarihi: 29 Mayıs 2023

Ülke: Türkiye

Türü: Kurgu, Roman

Okur Yaşı: Genel Yetişkin Okur Kitlesi

Hedef Kitle: Çağdaş eser okumayı sevenler.

Sayfa Sayısı: 120 sayfa

İmla: ☺️

Ebat: 12,5 x 19,5 cm

Kategoriler:

İnceleme

Aşk İşaretleri, Latife Tekin’in beşinci romanı olup 1995 yılında yayımlandı. Eser, Ali’ye ithaf edildi. Lider Nezir’in çevresinde gerçekleşen amansız sorgulamalar, aşkla kendi rotasını belirlemek isteyen Cihan, dilin etrafında şekillenip sürüklenen gençler… İktidar dilinin karşısında gerçekleşen eylemlerin romanında Latife Tekin; dille gücü ele geçirenin dünyasını, dilini aşkla yaratıp sınırlarla mücadele edenin ruhuyla anlatıyor.

Kendisi eserini şu sözleriyle tarif ediyor: “Etkileme, büyüleme, dille iktidar kurma, gücü ele geçirme… Hayatı anlamlandırarak başkaları hakkında konuşma önceliğinin insana getirdiği güç, iktidar… Kimsenin cümle kuramadığı bir yerde, cümle kurup kabile reisi olmak…”

Romanın dili oldukça şiirsel ve anlatımda fantastik ögeler yer alıyor. Devrik ve eksiltili cümleler, iç konuşmalar, mecazlı anlatım ve soyut ifadeleri fazlaca içeriyor. Tüm bu özellikler Latife Tekin’in fantastik anlatımını biçimlendiren unsurlar.

Kitabın kurgusu ve büyüsü

Aşk İşaretleri; bir gencin etrafındaki insanları büyülü bir şekilde etkilemesinin merkezinde geçen, Cihan ile Nezir’in derin ve yoğun ilişkilerini barındıran, her duygunun dilde somut olarak karşılığını bulduğu bir roman.

Kitaptaki diğer karakterlerin de lider olarak gördüğü baş kahraman, Nezir. Geçmişteki travmalarının hâlâ etkisinde olan Nezir, kendisinin lider olduğu bir grup kuruyor. Evlenmeyen ve iş sahibi olmayı da saçma olarak gören Nezir’in özel gücü ise dili. Diliyle yarattığı iktidar ortamı öyle güçlü ki dünyadaki maddi yoksulluğunun önüne geçiyor. Dört kişilik genç bir grupta diğer karakterleri diliyle kendine bağlı kılıyor.

Eserin hem tek kadın karakteri hem de tek anlatıcısı, Cihan. Diğer gençler gibi o da kendi kimliğini bulma arayışında. Nezir’in sesinden ve konuşmalarından çok etkileniyor. Nezir’in dünyasının derinliğini okuyucuya aktaran karakter olan Cihan, Nezir’e karşı sevgi büyüttüğü için onu aktarırken duygu dünyasında ayrı bir yere koyuyor ve öyle davranıyor:

“Gençlikleri, çaresizlikleriyle bana benzeyen, aynı hayretle uyanmış başkaları gibi, herkese bağışlanmayan bir anlayışın ona bağışlanmış olduğuna inandım, onun diline sığındım ben de. Hayır… Sesinin dalgalarına düşüncesiz bırakmıştım kendimi. Soluğu öylesine güçlüydü ki. Üfleyip estirdiği hava varlığımın derinliklerine doğru akıyor, anlattıklarını ruhumla işitiyordum sanki. İnsan kaderini vaat eden kişiyle karşılaşır da onu saflıkla, merakla dinlemez mi?”

Grubun diğer karakterleri ise Saim, Yener ve Gülhan. Grupta Nezir tarafından oluşturulan hegemonya, bu karakterler üzerinde de net şekilde görülüyor. Ayrıca romanda iki ayrı fantastik karakter olarak Şalvar Baba ve Havuç Hanım yer alıyor.

Aşk İşaretleri’nde iktidara karşı aşk

Aşk İşaretleri, Cihan karakterinin duygularını anlamaya çalışması ve Nezir’le iletişime geçme çabalarını simgelemesi açısından hisler ve gerçekliğin yarattığı karanlık üzerinden iktidarın diliyle mücadeleyi kurguluyor. Birbirinden oldukça farklı karakterlerin hızlıca gelişen olaylar arasında aşkı anlama, aşkı yaşama isteği anlatının sonuna kadar devam ediyor.

Cihan’ın kendisinde fark ettiği duygu ve değişimleri anlatması aşkın birden fazla olan boyutunu okuyucuya aktarıyor. Cihan, sürekli Nezir’i düşlüyor ve onun büyülü anlatımını dinlemek, dediklerine uymak istiyor. Kendisini Nezir’e adayarak dünyasında istediği ilişkiyi ve iletişimi düşlüyor. Cihan, onun karşısında görünür olmayı ve hayatının bir parçası olmayı arzuluyor.

Nezir ise kendi konumu, egosu ve iktidar arzusunun öne geçmesinden dolayı Cihan’ı sürekli reddediyor. Gerçekte sahip olmadığı kimliklerle arkadaş grubunun içinde var olmaya çalışıyor. Nezir’in dili ve Cihan’ın iç konuşmaları eserde ön plana çıkıyor ve bir olamamanın Cihan’da yarattığı karamsarlık, acizlik ve kaygıların yansıması, romanın bütününde görünür oluyor.

“Tepemde kırılıp duran bir titreşimle yatağıma sığınmıştım. Aşk… Aşk… Nezir’in ruhuma fırlattığı hiçbir kelime böyle dağılıp tozlaşmamıştır. İçim incelmiş yastığımın kokusuyla bulanırken kalbim güp güp atarak ışıksılaşmış. Varlığımı iğneleyen zerreler kıvılcımlanıyor. Yarattığı bütün duygular, sezgiler bana yabancı, bilinmedik bir tutuşma… Korkunç kızgınlık!”

Dilin ve duyguların mücadelesi

Romanda Nezir’in buyrukları ve Cihan’ın hislerinin yanında iktidar karşısında ne yapılacağı ve aşktan kaçan karakterin diktası, yazarın yarattığı dil kavgası ile yeryüzüne çıkıyor. Kişilerin kullandıkları dilin ve birbirinden farklı hapsedici kelimelerin etrafında ilişkileri biçimleniyor.

Yaşanacağını düşlediği her şeyin acısı Cihan’ın dilini ve kimliğini biçimlendirirken Nezir’in yarattığı egemenliğe zarar vereceği korkusuyla duygularından kaçması, romanda yaratılan dilin mücadelesinin önemli bir safhasını oluşturuyor. Hayallerini gerçekleştirecek bir mekân yaratmanın aksine, hiyerarşi içinde büyüyen çıkar çatışmaları ve anlaşılmazlıklar anlatının içinde yer alıyor.

Arkadaş grubunda yeni ilişkilerin doğmasıyla hem karakterlerin hem de yaşadıkları çevrenin değiştiği görülüyor. Karakterlerin dile maruz kaldığı ve karşı koyamadığı andan itibaren boyun eğişinin ve arzuladığına bürünememenin tasasıyla dilin tahakkümü de artıyor. Grubun kalıplaşmış normlarının dışına çıkamama ve toplumdan soyutlanma gibi durumlarının yanı sıra hayattaki monotonluğun gelecek kaygısıyla birleşmesinden doğan korkulardan da bahsediliyor. Diyaloglara yansıyan kültürel olguların ilişkilerdeki mevcut kimliğe etkisi kurguyla birlikte artıyor.

Neden okumalı?

Bir yandan dilin, etrafındakilere karşı acı ve yıkım veren ve üstten bakmayla yaşamı taklit eden hâlini diğer yandan da duyguları süzme, yeniyi yaratma ve keşfe çıkma hâlini okuyoruz. Bu tarafların arasında başkahramanın diliyle iktidar oluşunu, onun varlığıyla kelimelerini iç dünyasından aktaran Cihan’dan dinlemek bu romanı vurucu kılan nokta.

İfade edilemeyişlerin ve kaybedişlerin altında karakterler birbirlerine kelimelerle nasıl bağlanıyor? Karakterlerin zihninde gerçekleşen her sahne diyaloglara yansıyor mu? Diliyle kurtarıcı gibi yaşamayı sağlayabilenin sözlerinin arkasındaki gizem nedir? Okuyucu olarak dille olan mücadelenin yaşamdaki her alana tesir etmesine tanık oluyoruz.

“İçimde hâlâ kelimeler yoluyla canlanmak isteyen bir hayatın olması garip.”

Peki siz Aşk İşaretleri kitabını okudunuz mu? En çok dikkatinizi çeken neydi? Yorumlarda paylaşır mısınız?

Diğer kitap incelemelerini okumak için tıklayın.

Yorumlar (0)

Yorumlar

Henüz Bir Yorum Yok

Be the first to review “Aşk İşaretleri – Latife Tekin”

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Diğer İnceleme ve Tanıtımı Yapılan Kitaplar