Küsurat Yayınları, geride kalan, önemsenmeyen ama kıymetli kitapları ön plana çıkaran bir yayınevi. Türkiye’de birçok kitap bir şekilde ilk baskıda kalıyor, gözden yitiyor. İşte Küsurat Yayınları, burada duruma el koyarak aslında diğer yayınevlerinden farkını da gözler önüne seriyor.
Özge Ovalı Karakaya
Küsurat Yayınları’nın baş editörü Büşra Aksak’la yayınevinin kuruluş hikâyesi, yayınevindeki çalışma ortamı, yayınevine gelen dosyalar ve editörlük üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Küsurat Yayınları’nın logosuna baktığımda karizmatik bir at görüyorum. Bunun hikâyesini merak ediyorum. Hazır bu konuya girmişken Küsurat nasıl kuruldu?
Logoyu ben de epey yakışıklı buluyorum 🙂 Aslında yayınevinin ismini bulmadan önce logosunun ne olacağını az çok biliyorduk. Yayınevimizin kurucusu ve Genel Yayın Yönetmeni’miz Burak Aksak’ın at sevgisi yazdığı pek çok şeyde kendine yer buluyordu ama bence en çok Küsurat’a yakıştı. 2017 yılında kuruldu Küsurat, aslına bakarsanız uzun uzun düşünülmeden, kendi hayallerinin peşinde koşmayı seven birkaç kişinin aynı anda “Haydi!” demesiyle oldu.
Bilirsiniz Ferhan Şensoy’un kitaplarının pek çoğu kendi yayınevi olan Ortaoyuncular Yayınlarından çıkar. Burak Bey’in de Selçuk Aydemir’in de kendilerine idol olarak gördüğü bir isim Ferhan Şensoy. “Biz de kendi kitaplarımızı kendimiz yayımlayalım,” hevesiyle ortaya çıkıldı. İlk kitabımız Selçuk Aydemir imzalı Liseden Arkadaşlar’dı. Şimdilerde elli altıncı baskısıyla okurlarımızla buluştu.
Küsurat, geriye kalan parçalar anlamına geliyor. Bana kenarda kıyıda kalmışların kıymetini göremediğimizi çağrıştırdı. Bu kelime seçimi yayınevi vizyonunuzla mı ilgili? Yayıneviniz hangi vizyonla yola çıktı?
Yayınevimizin isim babası, Yılmaz Erdoğan. Yılmaz Bey, Burak Bey’in filmlerinin de isim babası. Yayınevi kurulacağı zaman harıl harıl sözlük karıştırdığımız bir dönem oldu. Bir türlü içimize sinen ismi bulamıyorduk. Sonra bir gün Burak Bey, Yılmaz Bey’e mesaj attı ve sordu: “Yayınevi kuruyorum, isim ne olsun abi?”
Birkaç önerinin arasından duyduğumuz anda “Tamam, bulduk!” dedirtti Küsurat. Sonra kendi kendimize oyunlar kurduk, sizin de söylediğiniz gibi Küsurat geriye kalan parçalar anlamına geliyor. Aslına bakarsanız görmezden gelinen, göz ardı edilen, gözden çıkarılan demek bir nevi. Biz de dedik ki, hayır gözden çıkarmayalım, tam da ona değer verelim, o geriye kalan parçaya, göz ardı edilene… Sonra şakalar başladı tabii. Mesela yayınevi ekibinde en çok tutan şaka şudur: “Pi’yi pi yapan virgülden sonra gelen küsurattır.” 🙂
Son zamanlarda Küsurat Yayınları çocuk kitapları da yayımlamaya başladı. Çocuk kitaplarına nasıl ve neden geçtiniz?
Çocuk kitapları çok minik adımlarla ilerlediğimiz bir alan aslında. Kuruluşumuzun dördüncü yılında karar verdik Küsurat Çocuk’u hayata geçirmeye. Çünkü genç bir okur kitlemiz var ve o kitleyle birlikte büyüyoruz. Birlikte büyürken yeni alanlar keşfetmek gerçekten keyifli oluyor. Küsurat Çocuk da tamamıyla böyle bir dürtüyle hayata geçti.
Kitapları seçerken yazarda ve eserde hangi kriterleri arıyorsunuz?
Okumak istediğimiz türde kitaplar yayımlıyoruz aslında. Programları genellikle yıllık çalışıyoruz. İlk senenin programında genelde mizah ağırlıklı kurgular vardı. İlerleyen dönemlerde farklı türlerde bizi yakalayan dosyalar olunca kayıtsız kalamadık. Kurgu ve kurgu dışı olarak pek çok tür çalıştık şimdiye kadar. Hepsinin ortak özelliği, çalışırken bizi çok heyecanlandırmaları.
Yayınevinizde şu an basıma hazırlanan hangi kitaplar var?
İrem Yaşar’ın sevilen kitabı Her Şey Eksik Her Şey Tamam’ın devam kitabı, Joshua Fletcher’ın Anksiyete: Panik Yaptıran Panik adlı kitabı, Klinik Psikolog Selçuk Tokaç’ın Neden Hep Ben?: Travmalar ve Döngülerden Özgürleşme Rehberi adlı kitabı, Psikiyatr Dr. Cengiz Arca’nın Depresyon Ne İşe Yarar? kitabı var şu an tezgâhımızda. Tüm çalışmaları tamamlanıp baskı takvimini bekleyen kitaplar da var.
Siz yayınevinin baş editörüsünüz. Yayınevinde kaç editör var? Aranızda nasıl bir iş bölümü var?
Yayınevimizde iki editör olarak tam zamanlı çalışıyoruz. Programımızın yoğunlaştığı dönemlerde serbest çalışan editörlerden destek alıyoruz. Dosyalarda ilk çalışmayı ben yapıyorum, ardından editör arkadaşlarımla paylaşıyorum. Edisyona epey emek ve zaman harcıyoruz.
Bir yayınevi editörünün kitabı hazırlama süreci nasıldır? Bir kitabın hazırlığı ne kadar sürüyor?
Bu süre aslında dosyanın durumuna bağlı olarak değişiyor. Kimi dosyalar yayıma hazır biçimde geliyor. Burada da elbette edisyon çalışmaları yapılıyor fakat daha kısa sürüyor. Kimi dosyalar daha uzun vakitler alabiliyor.
Kitapları yayına hazırlarken mutlaka başınızdan ilginç olaylar geçiyordur. Bunlardan birini bizimle paylaşır mısınız?
Yayına hazırlarken değil ama baskı sürecinde unutamayacağım bir anım var. Burak Aksak’ın Leyla ile Mecnun romanı epey bekleniyordu ve ön sipariş duyurusunu yapmamızın ardından yalnızca web satış kaynaklarında bile inanılmaz bir satış oldu. Kitapları ön siparişe genellikle matbaada basım sürerken açıyoruz. Bir gün ofise uzun yıllardır birlikte çalıştığımız Berkay Bey (Optimum Basım) geldi. Elinde bir örnek kitap, Berkay Bey’in yüzünden düşen bin parça. Ne olduğunu anlamaya çalışırken öğrendik ki kapak tasarımında yer alan kırışık kâğıt izlenimi veren doku, baskı sırasında atılmış ve kitap bembeyaz zemine basılmış. Tasarımdan çok başka görünüyordu. Haliyle hepimiz çok endişelendik hatayı nasıl telafi edeceğiz diye. Tabii bu süreçte yol arkadaşlarımız ellerinden gelenin çok daha fazlasını yaptılar ve tam da söylediğimiz tarihe yetiştirdiler kitabı.
Yayınevine kitap gönderen yazar adaylarının en çok neyi bilmesini isterdiniz?
Sene içinde epey fazla başvuru alıyoruz. Yazar adayları kimi zaman yeni bir yola çıkmanın heyecanıyla hareket edip detayları es geçebiliyor. Bu nedenle bir yayınevine başvuru yaparken o yayınevinin belirttiği başvuru koşullarını incelemelerini isterdim.
Küsurat sizin ilk göz ağrınız mı? Kendi editörlük yolculuğunuzdan biraz bahseder misiniz? Kaç yıldır bu işi yapıyorsunuz?
Küsurat benim ilk göz ağrım. Daha öncesinde yüksek lisans döneminde okulla birlikte iki yıl kadar film festivali ekibinde çalışıyordum ama burada görevim film trafiğini üstlenmek, seçkiyi organize etmekti. 2017’de Küsurat ile başladım editörlüğe.
Editör olmak isteyenlere ne tavsiye edersiniz? Nereden başlasınlar? Neler yapsınlar? Neleri okusunlar?
Ben bu konuda tavsiye verecek yetkinlikte miyim emin değilim çünkü ben de hâlâ çok şey öğrenmeye devam ediyorum. Ama galiba bu işin değişmez kuralı, okumaya vakit ayırmaktan geçiyor yani sadece sevdiğimiz, ilgi duyduğumuz türleri okumak yerine pek çok farklı türde okumalar yapmak gerekiyor.
Okurlarımıza sizi son zamanlarda etkileyen çocuk veya yetişkin kitaplarından hangilerini önerirsiniz?
Claire Keegan’ın Emanet Çocuk adlı kitabını yakın zamanda okudum ve sevdiğim tüm arkadaşlarıma önermiştim.
Büşra Aksak Kimdir?
1991 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde lisans eğitimini, Kültürel İncelemeler bölümünde yüksek lisans eğitimini tamamladı. 2017 yılından bu yana Küsurat Yayınları’nda çalışıyor.
Diğer Editörlerden içeriklerini okumak için tıklayın.