6-7 Eylül olayları hazin anılarla doludur. Beni Hep Böyle Hatırla kitabı, o dönemde yaşanan ve yarım kalan bir aşkın bir nesil sonra gün yüzüne çıkışını anlatıyor.
Özlem Yücel / yucelozlemry@gmail.com
Amerika’dan Türkiye’ye gelen bir uçakta tanışan Deniz ve Erol, birbirlerinden ne kadar farklı görünseler de aralarındaki çekimi inkar edemezler. Timothy ile olan evliliğinin bitmesiyle Türkiye’ye dönmeye karar veren Deniz, gelir gelmez dedesinin vefatıyla derinden sarsılır. Zaten taşıdığı onca yükle baş etmeye çalışıyordur. Deniz, yabancı büyük bir ülkede var olmak ve başka bir insan olmak için verdiği mücadelede yenik düştüğünü düşünür. Ne bir baltaya sap olabilmiş ne de sadece huzurlu olmak için evlendiği kocasını elinde tutabilmiştir. Timothy… “İnsan onun yanında kendini hep huzurlu hissederdi. Sanki ocağa çay, kucağa kedi koymuşsun gibi.”
Kesişmeler
Tesadüfler, Deniz ve annesi cenaze için dede evi Hereke’ye gittiklerinde başlar. Orada Erol’la karşılaşırlar, Erol da dedesini aramaktadır.
Dedesi Bahri Bey’in vefatıyla annesi Zeliha da darmadağın olmuştur. Anne Zeliha Zarman, dönemin çok okunan kitaplarının yazarı, çalışkan, başarılı, cıvıl cıvıl bir kadındır. Eşini çok genç yaşta, Deniz üç yaşındayken kaybetmiş, yıllarca yas tutmuştur. Yayınevinde çalışan Zeliha Hanım daha sonra yazmaya başlamış, duygusal romanları çok satılmaya başlayınca birden meşhur ve ödüllü bir yazar oluvermiştir. Deniz annesi Zeliha’dan farklıdır. Anne-kız arasındaki uçurum anneanne Hatice Hanım’ın İstanbul’a taşınmasıyla yeni bir sürece girer.
“Beni unutma,” demişti Ziya, “Beni unutma, haziranda buradayım. O zamana kadar sana hep yazacağım.” Sonra eğilip sağ kaşının köşesinden öpmüştü. Aklı çıkmıştı Helena’nın. Ya biri gördüyse… Fransız Konsolosluğu’nun köşesindelerdi. Sağına bakmış, soluna bakmış, sonra bir cesaret o da parmaklarının üzerinde yükselip Ziya’yı şakağından öpüvermiş, ardına bakmadan koşmuştu. Hem o nasıl laftı öyle, insan sevdiğini unutur muydu hiç? “Şapşal” demişti kendi kendine. “Ben seni nasıl unuturum?” O gün ilk kez topuklu ayakkabı giymiş, 6 pontluk… İlk kez ruj sürmüştü, pembe… İlk kez parfüm sıkmıştı, Leylak… O gün ayrılık ilk kez bir balta gibi inmişti aşklarının üzerine… Doktorun oğlu Ziya tahsil için Amerika’ya gitmişti. Terzinin kızı Helena onu beklemeye yemin etmişti.
Anneanne Hatice Hanım, görmüş geçirmiş, Kore Savaşı’nda iki bacağını kaybetmiş olan eşi Bahri Bey ile sakin bir hayat sürmüştü. Tek arzusu öldükten sonra eşinin yanına gömülmekti. Gömülürken herkesten gizlediği küçük, kilitli sandığı da yanına konacaktı. Farklı bir kadındı Hatice Hanım. Senelerce evden dışarı çıkmamış, Gazi eşiyle halı dokuyarak zaman geçirmişti. Herkesle mesafeliydi. Hatta kızı Zeliha’ya bile sevgisini göstermekten uzaktı. Öyle ki Zeliha ana sevgisi görmeden büyümüş, sonra da yatılı okula gönderilmişti. Hatice Hanım’ın bir huyu daha vardı. Bahri Dede’nin deyimiyle ara ara “hayâlleniyordu.” O zamanlarda gözlerini kapatır, dünyayla ilişiğini keser, sanki başka bir âleme giderdi.
Anneanne Hatice Hanım’ın sırrı, Erol’un babası Ziya Bey’in Amerika’dan dönüşü ve bir bir aydınlanan sırlar akıcı bir şekilde devam ediyor. Kitabın sonlarında hüzün ve sevinç bir arada.
Beni Hep Böyle Hatırla bugünden bakınca 6-7 Eylül’de yaşanan olayların küçük hayatlarda yarattığı parçalanmışlık duygusunu ve geride bıraktığı enkazı, sonrasında da ayakta kalmaya çalışan insanların hikâyelerini anlatıyor. Çok akıcı, çarpıcı, hüzünlendiren, yaşananlara çaresiz bırakan bugünden o güne bakılan bir hikâye…
KÜNYE:
Yayınevi: Kırmızı Kedi
Editör: Çağlayan Çevik
Tür: Roman
Sayfa sayısı: 340
Melike İlgün Kimdir?
Kanal E, Kanal 6, Radikal, Kanal D ve Show TV’de haber muhabiri olarak çalıştı. Kanaltürk televizyonunun gazeteci kurucuları arasında yer aldı. Dört yıl boyunca Kanaltürk’ün ana haber sunuculuğunu ve haber editörlüğünü yaptı. Yaptığı haberlerle bir çok kez ödül alan İlgün, 2008 yılında televizyonculuğu ve gazeteciliği bıraktı.
Gerçekle kurgunun iç içe geçtiği dönem romanları Kemal’e Eren Kadınlar, Enver Paşa’nın Sultanı, Bir Başvekil Sevdim, Paramparça yayımlandı.
Hâlen Müjdat Gezen Sanat Merkezi Konservatuvarı Yaratıcı Yazarlık bölümünde dersler veriyor. Kurucu ortağı olduğu İlgün Eğitim ve Danışmanlık’ta ise yazılı ve sözlü iletişim alanındaki deneyimlerini, hazırladığı eğitim programlarıyla çeşitli şirket ve kurumlardaki profesyonellerle paylaşıyor. Evli, iki çocuk annesi.
Diğer Okurdan içeriklerini okumak için tıklayın.