Güzel Dünya, Neredesin? – Sally Rooney

Yayınevi:
Editör: Özlem Gökbel
Büşra Tangal

Dizi olarak da uyarlanan bol ödüllü iki romanından sonra Y kuşağının medarıiftiharı hâline gelen Sally Rooney’nin, 2021 yılında yayımlanan son kitabı Güzel Dünya, Neredesin? Irish Book Awards tarafından “Yılın Romanı” ve The Times, The Guardian, The Irish Times, Financial Times tarafındansa “Yılın Kitabı” seçilerek yine büyük ses getirdi. Ülkemizde Can Yayınları etiketiyle ve Emrah Serdan çevirisiyle Nisan 2022’de raflardaki yerini alan roman, otuzlu yaşlarındaki dört karakterin katmanlı ilişkileri üzerinden anlattığı dünya hâlleri ile edebiyat severlerin ilgisini çekmeyi başardı.

Sitede Yayınlanma Tarihi: 17 Mayıs 2023

Orjinal Adı: Beautiful World, Where Are You?

Ülke: İngiltere

Türü: Kurgu, Roman

Okur Yaşı: Genel Yetişkin Okur Kitlesi

Hedef Kitle: İnsan ilişkileri ve psikolojisi üzerine okumayı sevenler.

Sayfa Sayısı: 328 sayfa

Çevirmen: Emrah Serdan

Çeviri: ☺️

İmla: ☺️

Ebat: 12,5 x 19,5 cm

Kategoriler:

İnceleme

Mayıs ayı yazarımızı Sally Rooney olarak belirlediğimizde bir süredir okumak istediğim Güzel Dünya, Neredesin? kitabının incelemesine talip oldum ve böylece Rooney’nin kelimelerden oluşan tabloları arasında gezinmeye başladım. Evet, tüm kitap boyunca hissiyatım buydu. Romanda; üniversiteden beri çok iyi dost olan Alice ve Eileen birbiriyle yazışırken, gündelik yaşamlarını sürerken, sevgilileri Felix ve Simon ile buluşurken, sanat ya da edebiyat tartışırken, anılarına dalarken ben ya bir kamera ile adım adım onları takip ediyordum ya da yazarın resmettiği anların içinde bazen bir ağaç, belki divan üzerine atılmış bir battaniye, kimi zaman da vitrinden bakan bir manken olarak tabloda yerimi alıyordum. Gözlemci gibi… Kendisinin de bir gözlemci (literatürde tanrı gözü ile deriz) olarak, genç yetişkinlerin hayata tutunma ve anlam bulma çabasını günlük gelişmelerle, düz ve kreşendosuz metinler eşliğinde yazdığı bu romanında, mikroskobik detaylara girerek okurun hem mükemmel bir izleyici olmasını sağlıyor hem de ona Y kuşağının aşk hayatı ve modern yaşamından bir kesit görebileceği sinematografik bir dünya sunuyor.

Alice ve Eileen

Romanın ana karakterleri yirmili yaşlarının sonunda, Marksist düşünceye yakın, İrlandalı iki zeki ve entelektüel kadın. Alice, kaygı ve depresyonla mücadele eden başarılı ve ünlü bir yazar. Eileen ise işinden ve romantik ilişkilerinden mutsuz, gelecek endişesi taşıyan bir edebiyat dergisi editörü. Sorunlu birer genç kız olarak geçirdikleri ergenlik döneminin sonunda üniversitede birbirlerini buluyor ve derin bir bağla bağlanıyorlar. Hayat onları farklı yollara, ayrı şehirlere düşürünce; bu arayı uzun havadisler, itiraflar ve yaşama dair bolca felsefi tartışma dolu e-postalarla kapatarak arkadaşlıklarını canlı tutuyorlar. Kapitalist sistemin işleyişinden şikayetçi ve modern hayattan hiç de umutları olmayan bu ikilinin birbirini tamamlayan paragrafları; medeniyetlerin yok oluşu, güzelliğin ölümü, sanatın metalaştırılması ve ayrıca sevginin bütünleştiriciliği gibi pek çok konuda ortak bir bakışa sahip olduklarını gösteriyor.

Eileen: “… Medeniyetin dekadan çöküş evresinden geçtiğimiz, ucuz bir çirkinliğin modern hayattaki en egemen görsel unsur olduğu konularında hemfikir olduğumuzu biliyorum. Arabalar çirkin, binalar çirkin, seri üretilmiş tek kullanımlık tüketici ürünleri tarif edilemez derecede çirkin. Soluduğumuz hava zehirli, içtiğimiz su mikro plastikle dolu… Yaşam kalitemiz ve beraberinde de ulaşabildiğimiz estetik deneyimlerin kalitesi düşüyor… Şartlar böyleyken, içi daha dolu ve insan olmanın özüne daha yakından bağlı bir varoluşu temsil eden eski yaşam biçimleriyle karşılaştırıldığında modern yaşam da insana tat vermiyor.”

Onun için radikal bir kişilik kaybı anlamına gelen –çok hızlı kavuştuğu– şöhretin baskısını üzerinde hisseden Alice, geçirdiği sinir krizi yüzünden gördüğü tedavi sonrasında Dublin’den uzaklaşıyor. Birkaç saat uzaklıktaki sakin bir kasabada oldukça gösterişli bir ev kiralıyor. Kasabaya gelir gelmez ilk işi Tinder üzerinden tanıştığı, güven uyandırmayacak derecede karizmatik Felix ile buluşmak oluyor. İlk buluşma boş konuşmalar ve soğuk bir veda ile bitse de içten içe birbirlerine ilgi duyuyor ve düşe kalka bir ilişki inşa ediyorlar. Felix, genellikle ilişkilerinde düşüncesiz ve pervasız olsa da Alice’e karşı büyük bir şefkat ve sevgi duymaya başlıyor. Alice’in de başta muhtemelen kendisini cezalandırmak için kalkıştığı bu macera, Felix’in “sözde” vurdumduymaz tavırlarına rağmen genç kadında kısa sürede güçlü bir arzu hâlini alıyor.

Alice: “… Birlikte zaman geçirmekten keyif alıyoruz –ya da ben alıyorum diyeyim, onun (Felix) ne hissettiğini hiç anlamıyorum…  İncinmekten çok korkuyorum– acının kendisinden değil, acıyı kaldırırım, ama acı çekmenin, buna açık olmanın gururumu kırmasından korkuyorum. Çok fena tutuldum bu çocuğa, ne zaman bana ilgi gösterse heyecanlanıp, şapşallaşıyorum. İşte yine her şeyin ortasında dünyanın hali ortadayken, soyumuzun tükenmesi olasılığıyla karşı karşıyayken oturmuş seks ve arkadaşlık hakkında bir e-posta yazıyorum. Uğruna yaşayacak başka ne var?”

Diğer taraftan Dublin’de yaşayan Eileen, içe dönük doğası ile hayatından mutsuz ve endişeli bir profil. Başına ne zaman güzel bir şey gelse işlerin mutlaka kötüye gideceğine inandırmış kendisini. Bu kehaneti haklı çıkarmak için de bizzat çaba sarf ediyor. Kendisine deliler gibi âşık olan, onu her daim kollayan, fazlasıyla yakışıklı ve herkesin örnek gösterecek kadar düzgün bulduğu çocukluk arkadaşı Simon ile ilişkilerinde bunu çok net görebiliyoruz. Simon’la ara ara birlikte olup aşk dolu anlar paylaşsalar da kendisini ona tamamen teslim edemiyor. Oysa “tek hayali etrafı çiçekler ve ağaçlarla çevrili, ırmak kenarında, kitaplarla dolu bir ev; içinde de onu seven biri.” “Yaşamın daha ne amacı olabilir?” diyor Eileen bir mektubunda, tıpkı Alice gibi.

İkisinin de varoluşsal tehdide karşı buldukları cevap, sevgi oluyor.

İnsan insana muhtaç!

Sayfaları çevirdikçe bu Y kuşağı dörtlüsünün her ne kadar bağımsızlık yanlısı gibi görünseler de –iç dünyalarındaki gelgitlere rağmen– birbirlerine bağımlı olduklarını anlıyoruz. Eileen Alice’i, Alice Felix’i, Simon Eileen’i tamamlıyor – ya da tam tersi. Karakterlerin düşünceleri, “Dünya sona erdiğinde dünyaya gelmiş talihsiz bebekler değil miydik? Sonrasında gezegen için de umut kalmadı, bizim için de,” diyecek kadar geleceğe, yaşama karşı karamsar ve umutsuz olsa da her şeyin en temelinde sevgi, dostluk ve aile için yaşamaya değer bir hayat gördüklerini net bir şekilde okuyoruz. Dostlar ve dostlukla olgunlaşan âşıklar birbirlerine muhtaçlar.

Alice: “… Yine de bir şeyi sevebilmek hiçbir şeyi sevmemekten, birini sevebilmek kimseyi sevmemekten iyidir; işte buradayım, bu dünyada yaşıyorum ve bir anlığına bile keşke yasamasaydım demiyorum. Bu da bir armağan, bir lütuf değil mi, çok önemli bir şey sayılmaz mı? Eileen, özür diliyorum ve özlüyorum da seni. Bu yazışmalardan sonra görüştüğümüzde küçük bir kuş gibi utanıp başımı kanadının altına saklayacağım… Artık gel gör beni, lütfen.”

Eileen: “… Sen olmasan kim olduğumu unuturum.”

İşte buradasın güzel dünya!

Otuz bölüm halinde yazılan romanın ancak yirmi beşinci bölümünde bu dört arkadaş bir araya geliyor. Bir Haziran sabahında uzun bir aradan sonra iki can dostun birbirine sıkı sıkı sarılabilmesi ve yanlarında sevdikleri adamların varlığı; dışarıdaki ucuz çirkinliğin onlara dokunamadığı, gizli bir gerçeklik gibi güzel dünyabir anlığına önlerine seriyor. Mutluluğu hissediyorlar. Birbirlerini yeni ve yeniden tanıyan karakterler arasındaki gerçek çözülme ise yine biraz zaman alıyor; Rooney adeta kasıtlı olarak geciktiriyor gibi. Biz nefes nefese değil, sakince bir merakla sona doğru ilerliyoruz.

Roman üzerine kişisel kritikler

Bazı okuyucular romanı ağır aksak ve olay örgüsünden yoksun bulabilir. Karakterler de kimilerine zaman zaman bencil, ne istediğini bilmeyen sorunlu tipler gibi gözükebilir. Satırlara ayrılmamış, düz paragraflar içinde art arda sıralanmış cümlelerle yazılmış diyaloglar, takip etme sıkıntısı yaratabilir. Tüm bunlar eserle ya da karakterlerle bağ kurmakta zorlanmaya neden olabilir ya da okurda antipati doğurabilir.

Ancak karakter odaklı anlatılardan ve entelektüel tartışmalardan hoşlananlar, kitabı tatmin edici bulacaklardır. Nitekim eserin, farklı kurumlarca “Yılın Romanı” seçilmesi, pek çok bilirkişi ve yazar tarafından “Rooney’nin şimdiye dek yazdığı en iyi roman” şeklinde bahsedilmesi boşuna olamaz, değil mi? Bana göre eserin iki güçlü yönü var: Biri, gerçekçi kusurları ve kararsızlıkları ile katmanlı karakterleri; diğeri ise bugün birçok genç yetişkinin hissettiği can sıkıntısı ve hayal kırıklığını hatta –erotizmi satır aralarında geçiştirilen– seks hayatlarını abartmadan, güçlü bir sadelikle yansıtabilmesi. İrlanda’nın soğuk ve keskin havası, kitaptaki insanların arasındaki mesafede de hissettiriyor kendisini. Yalnızlığı ve muhtaçlığı mükemmel bir yalınlıkla veriyor yazar. Sally Rooney’nin röportajlarını okuyanlar, yazarın ufak farklılıklarla kendisini Alice ve Eileen olarak ikiye böldüğünü; kapitalizme, moderniteye ve hatta çağdaş edebiyat dünyasına bakışını onların dilinden bize aktardığını bile düşünebilirler. ☺️ En önemlisi de başta dediğim gibi; okur, Rooney’nin betimlemeleri arasında gezinirken kâh filmin kamerası kâh tablonun objesi oluyor. Bence müthiş bir deneyim. Genel olarak Güzel Dünya, Neredesin? düşünceli ve içe dönük bir roman; çağdaş edebiyatta göz ardı edilemeyecek derecede etkili bir üslupla iyi hazırlanmış bir edebi eser.

Güzel Dünya, Neredesin? hakkında pek de bilinmeyenler

  • Kitabın adı, Friedrich Schiller’in 1788 tarihli Die Götter Griechenlandes (Yunan Tanrıları) şiirinden bir tabirin motamot çevirisi. Orijinali, Schöne Welt, wo bist du? Franz Schubert 1819’da şiirin bir kısmını bestelemiş.
  • Kitabın Eylül 2021’de piyasaya sürülmesinden önce, internette dolaşan ön kopyalarından biri eBay’de yaklaşık iki yüz ABD dolarına satıldı.
  • Kitap, yayımlandığı gün Amazon’da çok satanlar listesine girdi.
  • Birleşik Krallık’ta Faber & Faber tarafından yayımlanan kitabın ilk baskısı Manshen Lo tarafından çizildi ve Jon Gray tarafından tasarlandı.
  • Yazar Sally Rooney, Boykot, Tecrit ve Yaptırımlar hareketine verdiği destek nedeniyle İsrailli bir yayıncı olan Modan’ın İbranice çeviri haklarını satma teklifini reddetti. İsrailli iki kitapçı zinciri olan Steimatzky ve Tzomet Sfarim, kararının ardından Rooney’nin eserlerini satmayı bıraktı.


Peki siz Güzel Dünya, Neredesin? kitabını okudunuz mu? Yorumlarınızı duymak isterim
☺️

Bookinton mayıs ayı yazarı olan Sally Rooney hakkında daha fazla bilgi için buraya tıklayarak yazar dosyamıza göz atın.

Diğer kitap incelemelerini okumak için tıklayın.

Yorumlar (0)

Yorumlar

Henüz Bir Yorum Yok

Be the first to review “Güzel Dünya, Neredesin? – Sally Rooney”

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

More Products