Yok Yolcu – Kâmil Erdem

Kitap Yazarı:
Yayınevi:
İnceleme Editörü: Onur Yılmaz
Webmaster

“Zamanın insan tarafından gün, ay, sene, saat diye parçalara bölünmediği, tanrının henüz yaratılmadığı bilinmez çağlarda her şeyden bihaber yaşayıp ölmek nasıl olurdu? Bunları sormuştum uyanınca kendime.

Sitede Yayınlanma Tarihi: 26 Mayıs 2022

Ülke: Türkiye

Türü: Öykü

Okur Yaşı: Yetişkin okur kitlesi

Hedef Kitle: Öykü severler

Sayfa Sayısı: 110 sayfa

İmla: ☺️

Ebat: 13,5 x 21 cm

Kategoriler:

İnceleme

Bu senenin Sait Faik Hikâye Armağanı ödülünü kazanan Kâmil Erdem, takipçileri tarafından en çok beğenilen Yok Yolcu isimli eserindeki ilk öykünün daha ilk sayfasının sonunda şu cümlelerle okuyucuyu en baştan uyarıyor: “…böyle betimlemelere, kimilerinin hiç dayanma gücü yoktur. Öykümü, patates soyma biçimimi, kafamdaki kargaşayı okumak istemezler. Kimi basit bulur bunları, gereksiz. İsterler ki bir eylem anlatayım. Meraklansınlar, öfkelensinler, kahramanlara acısınlar, nefret etsinler, kendilerini onların yerine koysunlar. Ama işte ne yazık ki şu anda, patates soyma işiyle meşgulüm. İlk öykü patatesleri soyup kızartarak pişirme amacıyla ocağın başına geçen karakteri anlatarak başlar ve patateslerin kızarması ile sonlanır. Ancak öykünün bütününde biteviye bir eylem anlatılmaz, karakterin eski anıları sürekli olarak zihninde canlanır, çeşitli çağrışımlar aman vermeksizin gelişerek başka çağrışımlara yol açar. Olay örgüsünden çok anlatım dilinin kendisi öyküye dönüşür.

Uzun tasvirlerin zahmetli yokuşları

Kâmil Erdem, ilk uyarısından sonra kelimeleri evirip çevirmeye, devrikleştirmeye, anlatımı bol metaforlarla süslerken, karakterlerin etrafındaki nesneleri, doğayı dile getirmeye başlıyor. “…ben patates kızartmasının her bir diliminde, şöyle sarımsı bakır rengi ve minik kabarcıkları olan yalın bir güzellik arıyorum.” ya da “…geçmişteki görkemli hercailiğimden izler taşıyor ve kimi olup bitmiş ve artık kader diye adlandırılabilecek, yas imgeleri arasında sayılabilecek olguları anımsatıyor.” Tüm bunları üzerimize boca edip bizleri afallatması, temkinsiz bir yabancılaştırma hissi yaratmasına rağmen, metanet gösteren okurlar ilerleyen sayfalarda bunun mükafatını fazlasıyla alıyor. Çağımızın kısa cümle kurmaya zorlayıcı dijital etkilerine maruz kalmış ve bunu istemeden de olsa benimsemiş okurlar için zorlu, çetrefilli ve sabır isteyen bir metin yolculuğu bu. Zaten ilk öykü sabır meselesi üzerinden ilerliyor, karakterimiz bunun altını şu şekilde çiziyor: “Örneğin ininde saklanmış, ölmek için kendini olgunlaştırmaya bırakmış, gençliğimden beri biriktirdiğim mütevekkil sabır gibi.”

 Kesif betimlemelerin arasında yer alan canlandırıcı nefesler

Okuru şaşkına çeviren, zaman zaman körebe oynatan kelime oyunları hiç soluk vermeksizin sürmüyor elbette. Ferahlatıcı molalar okurun nefes almasını, akıştan kopmamasını ve hatta daha da çok öykülere bağlanmasını sağlıyor. Kimi zaman tekrar tekrar okunmasına rağmen kavranması zor olan anlatım, melankolizme kaçmayan duygusal aktarım, Kâmil Erdem’in dirayetli yazarlığının gücünü gösteriyor. “Bu ve benzeri küçük ışıltılar, tabakların, kâselerin, kaşıkların parıltıları, aynı zamanda Orta Çağ’ın büyük keder ve tövbe ayinlerindeki giysiler için keşfedilmiş asil grinin kuşkulu köşelere sinmiş olması, çorba tenceresinden yükselen kucaklayıcı buhar… Benim mutfağım.”

Kelimelerden inşa edilen görkemli görüntüler

Her insanın aynı şekilde duymadığını, aynı şekilde koku almadığını, aynı şekilde algılamadığını ve aynı şekilde görmediğini pek çok az insan bilir, sadece bunun üzerinde düşünmüş, araştırmış küçük bir azınlık bunun farkındadır. Özellikle görsel eksikliği gidermek, pekiştirmek amacıyla çağlar boyunca anlatıcılar var olmuştur. Bu anlatım şekilde zamanla roman, resim, fotoğraf, sinema ve diğer görsel sanatlarla gelişmiştir. Anlatımı güçlendirmek için farklı teknikler geliştirenler her daim olmuştur. Kâmil Erdem, yazıyla anlatımına bir katman oluşturmak amacıyla dili eğretileyerek detaylı bir görüntü yaratma çabasına girişiyor. Sözcüklerin yarattığı imge örüntüsünü ince bir nakış titizliği ile işliyor, bunun için harcadığı gayret çok görkemli.

Gözlem gücünün cümlelere hassas sirayeti

Çoğu insan çevresindeki dünyaya duyarsızdır, devingen hayatın derinliklerini, nesnelerin ışıkla, renklerle, insanlarla dolaylı ya da dolaysız bağlarını asla fark etmezler. Bu vazife sanatçılara, yazarlara, şairlere düşer. George Santayana “Bir sanatçı gerçek dünyanın düşüne razı gelen bir hayalcidir,” der. Gerçeği hakkıyla anlatabilmek için bir miktar yalan, bol miktarda betimleme, metafor kullanmak zorundadır sanatçı, başka türlü gerçeği ifade etme şansına sahip değildir. Kâmil Erdem ikinci öyküde şöyle bir cümle ile okuru gerçeğin deforme edilmiş hâlini tasvir ederken aslında gerçeğin ta kendisini en çarpıcı şekilde ifade etmektedir: “Hakkımda hiçbir şey bulamayan savcı, sonunda dişlerimin köklerinden geçmekte olan ne idüğü belirsiz kanallarda kim bilir neler planlandığıyla ilgili bir iddianame hazırlamaktadır.”

Belirsizlik ve yokluğun yolcusu

Kitaba ismini veren “Yok yolcu” isimli öykü ise belirsizliği vurgulanan bir eylem üzerine fikir yorma ile başlar. Kâmil Erdem eserlerinde bunu sık sık yapar aslında. “Aşçı ve Gül Hanım” öyküsünde “Aslında ben böyle dışa dönük ve muzır biri değilimdir, öyle biliyorum kendimi,” diye başlar sözlerine daha sonra “Gül Hanım’ın yüzünde biraz soluk ve içe dönük bir gülümseme ile dinleyeceğini bildiğim için mi bunları uyduruyorum. Bilmiyorum” diyerek belirsizlik halini had safhaya çıkarır.

Kitabın arka kapağında belirtildiği gibi Kâmil Erdem’in öyküleri bir akarsu gibidir. Bir akarsuyun dizginsiz şekilde aktığı gibi akar öyküler. Kimi zaman suyun debisi artar, kimi zaman derinleşir, kimi zaman durgun ve sığ bir kıyıda yavaşlar, kimi zaman da tekinsiz bir çağlayanda alabildiğine coşar, köpürür. İşte okur da bu yolculuğun köpüklerinde yaşantıların imgelerini, yoğun ve karmaşık hislerini  ve tüm bunların giderek yokluğa doğru ilerlediğini deneyimler.

Kâmil Erdem hakkında detaylı bilgi için Yazarlar köşemizdeki röportajı buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.

Diğer kitap incelemelerini okumak için tıklayın.

Yorumlar (0)

Yorumlar

Henüz Bir Yorum Yok

Be the first to review “Yok Yolcu – Kâmil Erdem”

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

More Products