Kuru Kız – Ayfer Tunç

Yayınevi:
Editör: Özge Ovalı Karakaya

Ayfer Tunç, Can Yayınları etiketiyle yayımlanan kitabı Kuru Kız’da, iyi olduğunu sandığımız duyguları masaya yatırıyor. Merhametli davranırken ya da iyilik yaparken tam olarak ne hissediyoruz? İşte, bu hislerimizi sorguluyor. Bunların ardında yatan başka duyguları siyah ve beyaz olarak ayırmak gerekirse Kuru Kız’ın dünyası hangi tarafta yer alıyor?

Sitede Yayınlanma Tarihi: 12 Haziran 2023

Ülke: Türkiye

Türü: Kurgu, Roman

Okur Yaşı: Genel Yetişkin Okur Kitlesi

Hedef Kitle: Çağdaş Türk edebiyatı okumayı sevenler.

Sayfa Sayısı: 216 sayfa

İmla: ☺️

Ebat: 12,5 x 19,5 cm

Kategoriler:

İnceleme

Yoksul bir mahallede yaşayan yoksul bir ailenin kızı olan Kuru Kız, ailesine çok bağlı bir karakter. Elektrikçi baba ve yine mesleğini babasından alan elektrikçi bir erkek kardeş, hasta anne ve gerçekten de kuru olan bir kızdan oluşan aile; zamana, çevredeki insanlara ve kötücül duygulara direnme çabasında. Ailenin her bir üyesi bu kötücül duygulara kendince farklı bir şekilde direniyor. Kimi aklı durgun gibi görünerek kimi de çok yiyerek…

Kanıksadığımız duygular

Ayfer Tunç, kendimizi bildik bileli tanıdığımızı sandığımız duyguların içinde kötücül duyguların da olduğunu fark ettirmek istiyor. Romanda, kötü insanlar belli bir menfaat uğruna iyilik yapıyor gibi görünüyorlar ama yaptıkları iyiliği deştiğinizde altından başka şeyler fışkırıyor, tıpkı bir lağımın patlaması gibi. Kuru Kız’ın evine gelen komşuların getirdikleri tulumba tatlısının ve onun ağzına bal çalarak yaptıkları tatlı(!) sohbetlerinin altında bir çıkarın olduğu aşikâr.

Kendimizden yola çıkarsak hayat koşturmacasında bir insanın acizliğini görünce ona yardım etmek istiyoruz. İçimizde uyanan merhametle iyilik yapıyoruz. Peki, bu iyiliğin ardında yatan ne? Ayfer Tunç, yapılan iyilikten gurur duymanın kötücül bir duygu olduğunu Kuru Kız’ın kardeşinin patronu üzerinden okura hissettiriyor. Yazarın amacı, koltuğuna gömülüp kitabını okuyan okurun rahatsız olmasını sağlamak. Bunu başarıyor da. Kendime sorduğum ilk soru şu oldu? “Beni eyleme geçiren duygularımın altında yatan ne? Duygularımı ne ölçüde safiyane hâle getirebilirim? Safiyane hâle getirebilirsem o zaman ben şu anki insan olur muyum?”

Komşular toplumun korosu niteliğinde

Ayfer Tunç, Kuru Kız’ın mahallesinde yaşayan yoksul insanlar üzerinden toplumun eleştirisini yapıyor. Bir komşu başka bir komşuya yardım ederken beklenti içine giriyor. Yaptığı yardım beklenti dolu başka bir yardımı içeriyor. Burada da kötücül duyguların devreye girdiğini, her eylemin altında bir çıkar olduğunu görüyorum: “Bugün sana yarın banacıydılar. Komşu komşunun külüne muhtaçtırcıydılar. Al gülüm ver gülümcü, kaşı sırtımı kaşıyayım sırtınıcıydılar.” (s.67)

Kuru Kız’a hayır demek öğretilmediği için kendisinden yardım isteyen bütün komşularının işini yapıyor. Bizim toplumumuzun da en büyük sorunlarından biri, hayır diyememek. Kişi, sırf başkası kırılmasın diye kendi ailesinin hatta kendisinin bile kalbinin kırılmasına göz yumuyor. Kimi insanlar hayır demeyi öğrenemeyip toplumun içinde benliğini yitiriyor kimiyse hayır demeyi öğrenip toplumu benliğinden silkip atıyor ve yaşamına ruhen daha sağlıklı bir şekilde devam ediyor. Kuru Kız, benliğine sahip çıkana kadar bedenen kapladığı alana rağmen kendisini silikleştirmeyi başarıyor: “Komşularının isteklerini gölgeleşerek yapardı. Başta koyu renkli uzun bir leke gibi hissederdi kendini. İstedikleri şeyi yaparken solmaya başlardı, bitirdiğinde tamamen solmuş, yok olmuş, hayattan silinmiş olurdu. Hoşlanırdı bu silinmelerden.” (s.67)

Sınırlar

Kuru Kız’ın komşuları, bir hastaya yardım etmeyi bile kişiler arası sınırı geçme aracı olarak kullanıyor. Yardım ettikleri insanın evinin sakiniymiş gibi istediği odaya girip çıkmaları, çekmeceleri karıştırmaları,  bir tencerenin yerini değiştirmeleri de cabası. Bu sebeple yapılan, bir iyilik bile olsa içinde kötücüllüğü barındırıyor Kuru Kız’a göre. Onun evinde saf duygularla yardım yapılabilmesi için önce ev sahibi olan Kuru Kız’dan iznin alınması gerekiyor. Aslında burada kelimenin tam anlamıyla rahatsız olunan şey, teklifsizlik. En ufak bir samimiyet bile sınırı bilmeyen insan için rahatsız edici teklifsizliğe ortam sağlıyor. Mesafe, saygı, her anlamda mahreme dokunmama gibi değerler geliştiği ölçüde toplum ihya oluyor, uygarlık gelişiyor.

İnternetin özgürleştirici etkisi

Sizde internetin nasıl bir etkisi var bilmiyorum ama internet, otuzların sonuna kadar her şeyden mahrum kalan Kuru Kız’ı özgürleştiriyor. Kuru Kız, YouTube sayesinde başka ülkelere yolculuk yapıyor, Duolingo sayesinde İngilizce öğreniyor, Google Maps sayesinde kendi mahallesinden dışarı çıkıp başka mahallelere gidebiliyor. Küçük küçük bilgiler sayesinde hayatına minik dokunuşlar yapabiliyor. Bu minik dokunuşlar da büyük dokunuşlara zemin hazırlıyor. Onun aleyhine işleyen zaman artık lehine çalışmaya başlıyor.

Ayfer Tunç, her eserinde okurlarını özgün tarzıyla şaşırtmayı seven bir yazar. Diğer kitaplarını yalayıp yutan sevgili okurların bunu göz önünde tutarak Kuru Kız’ı okumasını ve değerlendirmesini öneririm.

Bonus: Dileyen okurlar, Müge İplikçi ve Ayfer Tunç’un Kuru Kız üzerine sohbet ettikleri Zeytin Dalı podcast kaydını dinleyebilirler.

Peki siz Kuru Kız kitabını okudunuz mu? En çok dikkatinizi çeken neydi? Yorumlarda paylaşır mısınız?

Bookinton haziran ayı yazarı olan Ayfer Tunç hakkında daha fazla bilgi için yazar dosyamıza göz atın.

Diğer kitap incelemelerini okumak için tıklayın.

Yorumlar (0)

Yorumlar

Henüz Bir Yorum Yok

Be the first to review “Kuru Kız – Ayfer Tunç”

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Diğer İnceleme ve Tanıtımı Yapılan Kitaplar