Ah Biz Eşekler – Aziz Nesin

Yayınevi:
Editör: Burcu Gebeş

Nesin Yayınevi’nden çıkan kitabında, “Ah biz! Ah biz eşekler!..” diyor Aziz Nesin. Nasıl da sert, nasıl da isyankâr! En çok da haksızlıklara, riyakârlıklara karşı duyurmak istiyor sesini. Bu birbirinden güzel kışkırtıcı öyküler de böyle çıkıyor ortaya.

Sitede Yayınlanma Tarihi: 28 Aralık 2022

Ülke: Türkiye

Türü: Öykü, Kurgu

Okur Yaşı: Genel Yetişkin Okur Kitlesi

Hedef Kitle: Hiciv, mizahi kurgu, mitoloji ve halk hikâyelerini sevenler.

Sayfa Sayısı: 144 sayfa

İmla: ?

Ebat: 12,8 x 19,5 cm

Kategoriler:

İnceleme

Sözünü esirgemeyen asi ruhlu yazarımız Aziz Nesin’i henüz yeni okuma fırsatım oldu. Neden bu zamana kadar okumadım, niye hiç merak etmedim bilmiyorum. Belki yaşımdan dolayı belki ruhumun kibarlığı engelledi ama bu ara ben de pek nazik sayılmam. Bu yüzden Ah Biz Eşekler öyküsünü ve diğer tüm öyküleri okurken çok keyif aldım. Değerli yazarımız hayatımızda bulunan iki yüzlü, korkak, bana dokunmayan bin yaşasın minvalinde gezen herkesi ifşa etmiş sanki. Öyküleri okuduğunuzda karakterler için eminim “Bu bizim falancaya benzemiyor mu?” diyeceksiniz.

“İnsan yalnızca söylediklerinden değil, sustuklarından da sorumludur.”

Kitaba ismini veren Ah Biz Eşekler öyküsü belki de Aziz Nesin için en önemli öykülerden biri. Zira içinde on dokuz öykü bulunan kitap, ilk olarak bu öyküyle başlıyor ve başında da şöyle diyor: “Bu hikâye yurdumuzda basın ve söz hürriyetinin yalnız kâğıt üstünde yazılı bir süs olarak bırakıldığı, aydınların konuşamaz duruma getirildiği günlerde, halkı bu duruma düşüren ve gerçekleri ancak kendi başları belaya girince söylemeye çalışıp da, artık söyleme olanağı da bulamayan kara aydınları yermek için yazılmış ve yine o günlerde yayımlanmıştır.”

Günümüze bakınca pek de yabancısı olmadığımız bu durumu güzel bir hikâyeye dönüştüren yazarımız, etkileyici diyaloglarıyla okuyuculara kara bir mizah örneği sunuyor.

Öykü, yıllar önce kendilerine özel bir dile sahip olduklarını, sadece anırmakla kalmayıp konuşabildiklerini de söyleyen bir eşek, nasıl bu duruma geldiklerini, atalarının nasıl bir hatayla dillerini kaybettiklerini anlatıyor. Eski kuşaktan olan bu ata eşek yıllar önce kırlarda dolaşırken uzaktan bir kurt görüyor fakat o kadar korkuyor ki bu durumu kabul etmiyor, “Yok canım kurt değildir,” diyor ve otlanmaya devam ediyor. Kurt yaklaşana kadar eşek kurdun kurt olduğunu kabul etmiyor, kendini avutuyor. Kurdun ona yaklaşabileceğine ihtimal bile vermiyor. Ta ki kurt eşeğin budunu ısırana kadar! İşte o zaman geldiğinde iş işten geçiyor. Bu olaydan sonra eşeğin dili tutuluyor. Sadece tek bir şey söyleyebiliyor; “Aa, kurtmuş! Aa, o imiş!” derken geriye “Aaa-iii, Aaa-iii!” kalıyor. Eşek bin pişman tabii.

Çağın sorunlarına öykülerle cevap vermek

Yukarıda bahsettiğim öykü gibi yazarımızın diğer öyküleri de komik fakat bir o kadar da sarsıcı ve gerçekçi. Aziz Nesin öykülerin hepsinde çağın sorunlarına cevap vermiş. Sadece insanların kurnazlıklarını ve boş vermişliğini eleştirmemiş, aynı zamanda dönemin aydınlarının ve siyasetçilerin yaptıkları olumsuz davranışları da anlatmaya çalışmış. Benim en çok ilgimi çeken öykülerse, Hıçkırık, Allah Kabul Etsin, Bizim Ev ve Hırant Hüdaverdi Olmuştu oldu. Bazılarından kısa bahsetmek istiyorum.

Allah Kabul Etsin öyküsünde bir ev sahibi var ki evlere şenlik. Tiyatrolara, filmlere konu olan, kiracılara çaktırmadan baskı yapan sözde iyi niyetli ev sahiplerinden. Tam bir iki yüzlü olan bu ev sahibi apartmanın kapıcısıyla birlikte kiracılarını sıkboğaz ediyor, kendince hikâyeler uydurarak (“Zor durumdayım, onlar benden daha iyi geçiniyor.” vb. cümleler) kiracılarından adaletli para istediğini duyurmaya çalışıyor. Ne kadar tanıdık değil mi? Ben okurken kendi ev sahibimizi de hatırladım, o yüzden biraz fazla içerlemiş olabilirim.

Bizim Ev öyküsünde de kendi evini çok seven fakat zamanla farkında olmadan evini kiracılara kaptıran bir ev sahibi bulunuyor. Evini herkese anlatan hatta bu evle övünen ev sahibi bir tanıdığın “Biz evimizde çok sıkışık yaşıyoruz, ailemiz çok kalabalık. Acaba kullanmadığınız odalardan birini bize kiralar mısınız?” demesiyle başlıyor. Zamanla bu kiracılar artıyor. O kadar ki ev sahibi kiracılara borçlanıyor.  Evinin güzelliğinden başı dönmüş ev sahibinin gözü o kadar ki kör ki olan bitenin farkına varamıyor. Tahmin edebileceğiniz gibi evinden oluyor. Ama değişik bir açıdan. Okuduğunuzda anlayacaksınız.

Hırant Hüdaverdi Olmuştu öyküsü, Amerikalı birinin Müslüman olmasını tartışan bir grup insanla başlıyor. Bu insanlar bir Hristiyan’ın nasıl olup da Müslüman olabileceğini, bunun zorluklarını hatta bu durumu uygun bulmadıklarını tartışıyor. Grubun içinde Hacı Hayri karakteri de var. Bu dini bütün olan adama da fikrini soruyorlar. Herkes Hacı Hayri’nin de onlar gibi düşüneceğini zannederken Hacı Hayri hepsini şaşırtıyor. Hacı Hayri dedesi Hüdaverdi’ye yapılan bir şaka olmasa yine Hacı Hayri olur muydu acaba? Daha fazla anlatmayayım. Çok tatlı ve komik bir öykü, siz de okuyun isterim.

Hıçkırık öyküsünü ise sona sakladım çünkü ben de çok kötü hıçkırıyorum. Bu nedenle öykünün baş karakteriyle de biraz empati yapmış olabilirim. Hani en önemli zamanlarımızda heyecanlanırız, kimimizin dili tutulur kimimizin elleri titrer kimimiz de ter döker ya; bu adamcağızı da hıçkırık tutuyor. Ama ne tutulma! Bu hıçkırık yüzünden ne düzgün bir iş bulabiliyor ne de düzgün bir evlilik yapabiliyor. Hatta ilk aşamada eşine bu hıçkırık yüzünden âşık olan kadın, adam ilk günkü gibi hıçkırmıyormuş diye kocasından boşanmaya kalkıyor. Olmaz demeyin.  Şaşırmıyorum, bence olabilir.

Kitabın kendine özgü imlası

Aziz Nesin’in kitabını ilk kez okuduğumdan onun kendine has bir dili olduğunu bilmiyordum. Ne kadar çok yazım yanlışı var derken özel bir sözlüğü olduğunu gördüm. Birkaç örnek verecek olursam şu kelimeleri yazabilirim: “biyer”, “bitürlü”, “arayer”, “hiçbişey” vb. Kendine özgü pek çok yazım biçimi bulunuyor. Yazarımız bu durumu yıllar önce şöyle açıklamış: “Balığın baştan koktuğu işlerin baştan kara gittiği memleketimizde, işe yeni baştan başlarken, imlâya gelmiyeceğimizi anlatmak için, bile bile böyle yapıyoruz.”[1] Niyetini anlıyor olsam da ben kitapta bu tarz kelimeler görünce bir rahatsızlık hissettim. Keşke doğruları yazılsaymış dedim. Okuma alışkanlığımızdan ve imlalara takıldığımızdan kaynaklı zannediyorum.

“Martha Tore Öldü” neden yok?

Son olarak değinmek istediğim konu kitabın bir öyküsüyle ilgili. “Ah Biz Eşekler”in ilk baskısı 1960’larda yapılmış ve sekiz bin adet basılmış.[2] Araştırırken aslında on dokuz değil yirmi öykü olduğunu öğrendim. Ben kitabın 2021’de hazırlanan otuz yedinci baskısını okudum. Bu kitapta “Martha Tore Öldü” öyküsü yok. Nedenini de bulamadım. Eğer 60’lı yıllarda ya da daha yakın bir zamanda yayımlanmış, bu hikâyenin de içinde olduğu bir baskıyı bulup okursanız yorumlara nasıl bir öykü olduğunu yazmayı unutmayın. Martha Tore kim ve nasıl öldü, merak ediyorum.

[1] evrensel.net

[2] edebiyatvesanatakademisi.com

Diğer kitap incelemelerini okumak için tıklayın. 

Yorumlar (0)

Yorumlar

Henüz Bir Yorum Yok

Be the first to review “Ah Biz Eşekler – Aziz Nesin”

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Diğer İnceleme ve Tanıtımı Yapılan Kitaplar