Ölü Kadının Günlüğü – Filiz Çiçek

Yayınevi:
Editör: Özlem Abut Otluoğlu
Webmaster

Filiz Çiçek’in kendine has tarzıyla karanlık, ortak bir geçmişin farklı iki yüzü olan İlknur ile Leyla’nın dramını kaleme aldığı İnkılap Kitabevi’nden yayımlanan Ölü Kadının Günlüğü romanı, okuru soluksuz bir yolculuğa çıkartıyor.

Sitede Yayınlanma Tarihi: 11 Temmuz 2022

Ülke: Türkiye

Türü: Roman

Okur Yaşı: Yetişkin Okur Kitlesi

Hedef Kitle: Psikolojik gerilim türü sevenler

Sayfa Sayısı: 192 Sayfa

İmla: ?

Ebat: 13,7 x 21,5 cm

Kategoriler:

İnceleme

Filiz Çiçek’in ilk romanı Ölü Kadının Günlüğü İnkılâp Kitapevi tarafından 2021 yılında yayımlanarak raflardaki yerini aldı. Kitap sarsıcı bir hikâyeyi etkileyici bir anlatım ile okura aktarıyor.

Arkadaşı Mine ile bir tatil köyüne giden İlknur, denizde boğulmak üzereyken kurtarılır. Yaşamla ölüm arasındaki ince çizgide çırpınırken var oluşunu sorgulayan İlknur, yaşadığı travmanın etkisiyle iç dünyasının bilinmeyenlerine doğru bir yolculuğa çıkar. Kâbusa dönen hayatının girdabında savrulan İlknur’un benliğinin derinliklerinde gizlenen sırlar açığa çıktığında hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.

“Tamam öldüm ama geri döndüm işte, buradayım. Büyütülecek bir şey yok. Çok sıradan, aslında iğrenç ve utanç verici bir ölümdü benimki; elim, ayağım, gözüm, kulağım Picasso’nun Guernica tablosundaki gibi birbirine karıştı. O sırada altıma yaptığıma da eminim yani benimki daha çok yamulmaktı, pert olmaktı.”

Boğulma olayının ardından yaşadığı travma İlknur’un hayatına kara bir bulut gibi çökerken dünyası yeni bir eksen etrafında dönmeye başlar. Bundan sonrası beni okurken hayretler içerisinde bırakan tabiri caizse çorap söküğü gibi ilerleyen olaylar silsilesi oldu; hâlâ etkisinde olduğunu itiraf etmek isterim.

İlknur’un hayatına tam da ölümün esrarını sorguladığı sırada dâhil olan Merih’le aralarında gelişen ilişki onu yeniden hayata bağlaması beklenirken Filiz Çiçek romana ustalıkla serpiştirdiği ters köşelerine başlıyor. Çiçek bu sayede okurun romanın ilk sayfasında kapıldığı heyecanı son sayfaya kadar diri tutmayı başarıyor.

Dört karakter, dört bakış açısı

Önce İlknur’u yakından tanıyoruz akabinde Merih’i, Leyla’yı ve Mine’yi. Her biri İlknur’un hayatında yadsınamayacak bir öneme sahip. Boğulma hadisesi onların da yaşamını alt üst ederken İlknur’un savrulduğu girdaba kapılmaktan kurtulamıyorlar.

Her birinin yaşananlar karşısında gelişen olayları kendi ağızından anlatması karakterleri bir okur olarak anlayabilmemi hatta onlarla empati kurmamı sağladı. Romanı okurken kendimi karakterlerin yakınlarıymışım gibi kâh İlknur’un, kâh Merih’in, kâh Leyla’nın, kâh Mine’nin karşısındaki koltuğa geçmiş onları dinlerken buldum.

Çocukluk travmalarını belleğimizden silmemiz imkânsız

Ölü Kadının Günlüğü okuru çocuklukta yaşanan travmaların insanın erişkin hayatı üzerindeki etkileri ile yüzleştiriyor.

Bir çocuğun yaşadığı sevgisizlik, uğradığı fiziksel, duygusal ya da cinsel istismar onun kanadı kırık hatta hasta bir bireye dönüşme riskini oluşturan en büyük etken; yadsınmayacak bir haksızlık, çaresizlik.  Filiz Çiçek, İlknur’un da Leyla’nın da bugününü şekillendiren zavallı çocukluklarını aktarırken okurun yüreğine dokunmayı başarıyor; anlatımı öylesine net, öylesine keskin, öylesine gerçek…

Roman çocuklukta yaşanan travmaların insanın belleğinden silinmediğini, zamanla zihninde onu yutan bir kara deliğe dönüştüğünü gözler önüne seriyor. İlknur’un hayatında malum boğulma olayından sonra gelişen gizemli olayların Leyla ile alakası ortaya çıktıkça sadece karakterlerin çocukluk dönemine gitmekle kalmıyor, insanın masum bir çocuktan nasıl bir canavara dönüşebildiğine şahit oluyorsunuz.

“Çocuktum, kendimi kusurlu ve suçlu hissettiğim için kimseye bir şey söyleyemiyordum ama özüm, ruhum yaralanmıştı, yaşam enerjimi kaybetmiştim. Bana yapılanın kötü bir şey olduğunu anlasam da ne olduğunu, başkalarına söyleyip söyleyemeyeceğimi, nasıl kurtulacağımı bilmiyor, çaresizlik içinde kıvranıyordum. Bu yüzden sürekli hastalanıyor, her gece kabuslar görüyordum. Kabuslarımda kapkara kanatlı, pençeli, pullu, kıllı bir yaratık odama girip beni kucağına alıyor, sıkarak ve pençelerini geçirerek canımı yakıyordu. Bazen babam gibi ince bıyıkları oluyordu canavarın ya da onun gibi kavrıyor ve canımı yakıyordu. O kadar korkmuş oluyordum ki yatağıma işiyordum.”

***

Ölü Kadının Günlüğü, gerilimin bir an dahi düşmediği, sıradan bir hayatın yaşanan trajik bir olay üzerine alt üst oluşunu anlatan, okuru içine çeken psikolojik bir roman.

Filiz Çiçek kimdir?

Ege Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Felsefe Bölümü mezunu olan Filiz Çiçek, Yeni Asır ve Sabah gazetelerinde on iki yıl gazetecilik yaptı. TÜBİTAK – Türkiye Bilimler Akademisi’nde on iki yıl boyunca editörlük ve yayın koordinatörlüğü görevini yürüttü. Bağımsız Editörler Platformu bünyesindeki Atölye Grubu’nda editörlük dersleri verdi. Kariyeri boyunca çok sayıda kitabı yayına hazırladı, İngilizceden Türkçeye kitap çevirileri yaptı. Son altı yıldır Beyaz Balina Yayınları’nda çocuk ve gençlik kitapları editörü olarak çalışan Filiz Çiçek, geliştirici editörlük de yapıyor. BAUSEM bünyesinde editörlük ve ileri editörlük eğitimleri vermeye devam ediyor.

Eserleri:

Çocuk kitapları ve yetişkin romanları yazan Filiz Çiçek’in Doğa Meclisi Ormanlar Yanmasın! ve Babam Bir Uzaylı isimli yayımlanmış iki çocuk kitabı ile yetişkin okur kitlesine hitap eden Ölü Kadının Günlüğü isimli romanı olmak üzere üç eseri bulunmaktadır.

Diğer kitap incelemelerini okumak için tıklayın.

Yorumlar (0)

Yorumlar

Henüz Bir Yorum Yok

Be the first to review “Ölü Kadının Günlüğü – Filiz Çiçek”

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

More Products