Mesleğim Yazarlık – Haruki Murakami

(1 Yorum)
Yayınevi:

Yazan: Setenay Vurdem

Farkında olmadan geliştirdiğim bir alışkanlığım var, bir yazarın romanını okumadan önce -eğer varsa- onun yazarlığa dair kitaplarını okurum. Biriyle tatile çıkmadan önce oturup bir kahve içmek gibi… Bu buluşma sayesinde kitaplığımda yer edinen yazarlardan birisi de Haruki Murakami oldu.

Sitede Yayınlanma Tarihi: 6 Mayıs 2022

Ülke: Japonya

Türü: Kurgu Dışı / Deneme

Hedef Kitle: Yazar adayları, deneme ve otobiyografi seven okurlar

Sayfa Sayısı: 207 sayfa

Çevirmen: Ali Volkan Erdemir

Çeviri: ☺️

İmla: ☺️

Ebat: 13.5 x 19.5 cm

Kategoriler:

İnceleme

Mesleğim Yazarlık öncelikle yazar adaylarını, ardından da Murakami’nin hayatını merak eden herkesi kendine bağlayacak bir kitap. İlk okuduğum kitabı olan Koşmasaydım Yazamazdım’la Murakami zihnimdeki kötü alışkanlıkları olan sefil ama muazzam yetenekli yazar algısını yıkıp bambaşka bir şeyin mümkün olduğunu gösterdi. Mesleğim Yazarlık’ta ise kendi beklenmedik yazarlık yolcuğunu ve bir roman yazarının ihtiyacı olan bilgileri çekinmeden, bütün içtenliğiyle aktarıyor. Murakami ile karşılıklı sohbet ediyor gibi hissedeceğiniz Mesleğim Yazarlık kitabına bir şans vermeye ne dersiniz? Kahveniz hazırsa, Haruki Murakami sizi bekliyor.

Japon kurgu yazarı Haruki Murakami kitabın daha ilk bölümünde yazar olmak gibi bir niyetinin hiç olmadığını anlatıyor. Bir gün yazmaya karar verip öykü yarışmasından ödül kazanmasıyla da “Bu kadar basit mi gerçekten?” diyerek yaşadığı şaşkınlıktan bahsediyor. Kitabın samimi dili ve Murakami’nin her satırda kendini övmeden başarılarını açıklamaya çabalayan mütevazı tavrı kitaba daha şefkatli yaklaşmanızı sağlıyor.

Mesleğim Yazarlık kitabı boyunca yazarlığı birçok farklı metaforla ifade ediyor ve kimi zaman ringe çıkmaya benzetirken kimi zaman maraton koşuyla benzer nitelikler gerektirdiğini ifade ediyor. Zaten bu benzetme Murakami’nin karakterine de yerleşmiş ki her gün koşmasını iradesinin zaferi değil karakterine uygun bir alışkanlık olarak tanımlamış. Haruki Murakami’nin ilk kitabı olan Rüzgârın Şarkısını Dinle’yi okumaya ise Mesleğim Yazarlık’ı bitirdikten ve yazarı kendime yakın görmeye başladıktan sonra karar verdim. Mesleğim Yazarlık’ta roman yazım sürecinden edebiyat ödüllerine, Murakami’nin kedi insanı olmasından okul günlerine kadar birçok farklı konuyu onun ağzından dinliyoruz.

Yazmak bir maratondur

Murakami kendisinin kısa mesafe koşucusundan çok maraton koşusuna daha uygun bir yapıda olduğunu söylüyor. Roman yazmanın da maraton için gereken niteliklere sahip olmaktan geçtiğinin altını çiziyor. Ben ise mavi fosforlu kalemimle Murakami’nin yazarlıkla ilgili her sözünün altını çizmeye devam ediyorum.

‘’Yazar denilince kimse sakin banliyö evinde yaşayan, akşam erken yatıp sabah erken kalkan, programını hiç aksatmadan her gün koşan, yeşil salata yapmaktan hoşlanan, çalışma odasına gömülüp her gün belli saatler arasında çalışan türde birini beklemez. Bense insanların zihinlerindeki romantik yazar imajını bozarak yazmaya devam ediyorum.‘’

Murakami’nin kendi cümleleriyle kendini anlatması zihnimdeki yazar imgesini sorgulamama yol açtı. Yazarlığı disiplin gerektiren, her gün aynı saatte daktilo, defter, bilgisayar başına oturup saatlerce yazan, diğer birçok meslekte olduğu gibi ‘’çok çalışıp başarılı olunan’’ bir meslekten ziyade ancak olağanüstü yeteneklere sahip seçilmiş insanların yapabildiği bir disiplin olduğunu ve kalemi ellerine aldıkları anda parmaklarından dökülen mürekkebin ortaya şaheserler çıkardığını varsayıyoruz.

Sosyal olarak uyumsuz, bağımlılıkları olan, çok fazla insan içine çıkmayan ya da bir oturuşta kitap yazıp sonrasında edebiyat camialarında rom içen Hemingway’ler zihnimizde beliriyor. Oysa her yaratıcı yazarlık kitabının değindiği gibi kitap raflarından hayatlarımızın içine sızıp bizden biri olan karakterlerin yaratıcıları olan birçok başarılı yazar da bulundukları yere gelmelerini her şeyden çok ‘’yazmaya’’ borçlu olduklarını söylüyorlar.

21. yüzyılın önemli yazarlarından sayılan ve yeni kitapları dört gözle beklenen Haruki Murakami ise yazarlığa yepyeni bir bakış açısı getirip bunun bir karakter özelliği değil meslek olduğuna dikkat çekiyor. Nobel’e defalarca aday gösterilen bu edebiyat dehasının sağlıklı bir hayata ve sakin bir rutine sahip olduğunu bilmek size ne düşündürüyor?

Japonya’daki bir caz bardan dünyanın dört bir yanındaki kitapçılara

Bir insan hep mi yazardır yoksa yaşantıları mı onu yazar olmaya iter? Mesleğim Yazarlık’ı okurken benim zihnimde süzülen soru bu oldu. Acaba karısıyla birlikte kendi caz barını işletirken de Murakami farkında olmadan zihninde karakterler mi biriktiriyordu? Yoksa lise yıllarında kitap kurdu olması bugünlere geleceğinin bir işareti miydi? Her iyi okur iyi bir yazar olabilir mi? Mesleğim Yazarlık kimi sorularıma cevap verirken kimi zaman da daha çok soru doğurdu.

Murakami’ye göre herkes üstün kalitede bir roman yazabilir ama asıl zor olan roman yazmayı sürdürmek. Bu özel bir nitelik gerektirir ve bu niteliğin de kişide olup olmadığı tek bir yolla anlaşılabilir: Roman denizine atlayıp yüzecek miyim yoksa batacak mıyım diye deneyerek.

‘’…roman yazamasa da (ya da yazmasa da) kişi verimli bir şekilde yaşayabilir. Buna rağmen yazmak istiyorum, yazmadan duramıyorum diyen kişi roman yazar. Ve roman yazmaya devam eder. Böylesi insanları ben bir yazar olarak elbette açık yüreklilikle karşılıyorum. Ringe hoş geldiniz.’’

Murakami de bizden: Okulu sevmeyen bir öğrenci

Okul yıllarıma dair en net anılarım beden dersinden kaçış yolları aramam ve okulu sevmememdi. Beden eğitimi konusunda aynı fikirde olmasanız da okulu sevmemek konusunda birçoğumuzun benzer noktada buluşacağımızı düşünüyorum.

Murakami ise kendi geçmişinden bahsederken Japon eğitim sistemi hakkında bize ipuçları veriyor ve bunları okurken benzer özelliklerin son derece fazla olması beni şaşırttı. Benim gibi beden dersini anlamsız bulan bir öğrenci olarak Murakami, yetişkinlik döneminde zorlama değil de kendi isteğiyle spor yapmayı keşfettiğinde, bunun ne kadar eğlenceli olduğuna hayret ettiğini anlatıyor. Bana kalırsa Mesleğim Yazarlık yazmaya olduğu kadar spor yapmaya da heveslendiren bir kitap.

Siz bu kitabı okudunuz mu? En çok dikkatinizi çeken mesaj neydi? Yorumlarda paylaşır mısınız?

Haruki Murakami kimdir?

“Yalnız” insanları en iyi anlatan romancılardan olan Haruki Murakami 1949’da Kyoto’da doğdu. Vaseda Üniversitesi’nde klasik drama eğitimi aldı. Nobel edebiyat ödülü listelerinde her yıl ismini görmeye alışık olduğumuz Murakami 21. yüzyıl edebiyatının en önemli isimlerinden biri. Kitapları pek çok ödül aldı, eserleri tüm dünyada ellinin üzerinde dile çevrildi. İlk romanı Rüzgârın Şarkısını Dinle 1979 yılında yayımlandı, Gunzou Edebiyat Ödülü’nü aldı. Bu tarihten sonra da Murakami yaşamını bir yazar olarak sürdürme kararı verdi. Murakami yazarlığı bir meslek olarak yapmaya başlamadan önce Peter Cat adında bir caz barı işletti. Bir zanaatkâr ustalığı ve titizliğiyle işini -yazma uğraşını- yerine getiren Murakami için bir başka vazgeçilmez uğraş ise her gün düzenli olarak yaptığı koşmak. Ayrıca kendisi her yıl bir ultra maratona katılıyor ve koşmanın yazarlık kariyerine olumlu etkisi olduğunu düşünüyor.

Haruki Murakami’nin diğer kitapları:

  • Yaban Koyununun İzinde
  • Zemberekkuşu’nun Güncesi
  • İmkânsızın Şarkısı
  • Sınırın Güneyinde – Güneşin Batısında
  • Sahilde Kafka
  • Haşlanmış Harikalar Diyarı ve Dünyanın Sonu
  • 1Q84
  • Renksiz Tsukuru Tazaki’nin Hac Yılları
  • Koşmasaydım Yazamazdım
  • Uyku
  • Kadınsız Erkekler
  • Sputnik Sevgilim
  • Tuhaf Kütüphane
  • Karanlıktan Sonra
  • Fırın Saldırısı
  • Rüzgârın Şarkısını Dinle
  • Kumandanı Öldürmek
  • Doğum Günü Kızı

Diğer kitap inceleme yazılarını okumak için tıklayın. 

 

Yorumlar (1)

Mesleğim Yazarlık – Haruki Murakami için 1 değerlendirme.

  1. Günnur Aksakal Baykan

    Çok güzel bir inceleme yazısıydı. Setenay Hanım’ın yazılarını severek takip ediyorum. Teşekkürler.

Ortalama Puan

5.00

1 Yorum
5 Yıldız
100%
4 Yıldız
0%
3 Yıldız
0%
2 Yıldız
0%
1 Yıldız
0%
Yorum Yaz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Diğer İnceleme ve Tanıtımı Yapılan Kitaplar