Hasretinden Prangalar Eskittim – Ahmed Arif

(1 Yorum)
Yayınevi:

Yazan: İnci Okumuş

Hasretinden Prangalar Eskittim, Şair Ahmed Arif’in günümüze dek altmıştan fazla baskısı yapılan ve ilki 1968 yılında yayımlanan ilk ve tek şiir kitabı. Metis Yayınlarından incelediğimiz kitap, şairin en sevilen şiirinin adını taşıyor. Bir şairi ayakta tutan en büyük güç şiirse, ömrünce tek bir şiir kitabı yayımlayan şair sizce nasıl unutulmaz şiirlerin şairi olabilmiştir?

Sitede Yayınlanma Tarihi: 17 Aralık 2022

Ülke: Türkiye

Türü: Şiir

Okur Yaşı: Genel Yetişkin Okur Kitlesi

Hedef Kitle: Şiir severler ve şiire ilgi duyan okurlar.

Sayfa Sayısı: 181 sayfa

İmla: ☺️

Ebat: 13 x 19,5 cm

Kategoriler:

İnceleme

Ahmed Arif ilk ve tek şiir kitabı Hasretinden Prangalar Eskittim’de yalnızca şiirler yazmamış, bizi aşka tutsak kılacak alımlı bir hasret bırakmış içimize. Peki siz hiç hasrete tutsak yaşamış mıydınız?

Öyle sürgün, öyle içine çeken bir hasret ki bu, şair tıpkı şiirinde söylediği gibi ‘‘tılsımını yitirmiş ilk sevmeler’’in tılsımını âdeta yeniden bağışlıyor bize.

Bazen bir mekândayken ansızın gelen ‘‘Ben burada ne arıyorum?’’ hissi çoğu zaman benim için bir aydınlanma anına dönüşmüştür. Buna sebep, muhtemelen o anlara rastlayan kendimi bir şair olarak kurtarıcı edasına sığındığım şiir okumalarıyla baş başa bulmamla ilgilidir.

Böylesi ortamlarda yaptığım şiir okumalarının beni kendime daha çok yaklaştırdığını düşünürüm hep. Şu an incelemesini yapmış olduğum Şair Ahmed Arif ’in şiir kitabı Hasretinden Prangalar Eskittim’e de sahilde bulunan kitabevinde, bir dostumu beklediğim sırada rastladım. Kitabı kitabevinin kafeteryasında bulunan okuma rafından alıp okumaya başladığımda Ahmed Arif şiirlerine ilk olarak şiir tahlili yapan Mehmet Kaplan’ın kapsamlı yorumlarında ve anlamlandırmalarında rastladığımı hatırladım.

Aynı anda farklı mevsimler yaşatan şiirler

Kimi hırçın bir dalga sesi, kimi alabildiğine yeşil bozkır kimi de kendini bir çırpıda darmadağın eden güz rüzgârına benzeyen şiirlerini birkaç kez okudum. Okuduğum sırada bana aynı anda farklı mevsimler yaşatmayı başardı.

Şiirlerde en hoşuma giden özellikse şairin kurduğu güçlü imgeler sayesinde, ‘‘sevdiğimi söylemez isem sevmek derdi beni boğar” diyen Yunus Emre’nin dilinden duymaktan hoşnut olduğum o sevgiyi bir ölümsüzlük iksiri gibi bana yine yeniden sunması oldu.

Şairin şiirleri oldukça zengin temalarla dolu. Arada gözlerimi dinlendirmek için kitaptan ve etraftan kaçırıp denize baktığım oldu. O anlarda gördüm ki eserde okuduğum bazı şiirler, o an karşımda duran denizin tam ortasında bir yerde âdeta bana ulvi duyguların kapısını açtı ve beni davet etti. Bu şiirler, Anadolu sevgisi kokan ve bir evrensel değer olarak insana olan sevgisi yanında vatana olan hasretiyle örülü şiirlerdi daha çok.

Ortak ve aykırı bir şiir sesi var

Ahmed Arif, aşırılık zihniyetinde bir kişilik yapısını şiirlerine de yansıtmaktan hiç çekinmemişti. Buna rağmen yazdığı sevgi şiirlerini okurken onunla ortak ve aykırı bir ses duyduğuma hayretle şahit oldum. “Karanfil Sokağı’’ şiiri şairin ruh ikliminden bir fırtına içinde gelip beni yağmura tutan şiirlerinden biriydi mesela. Bazı şiirleriyse uzunca bekleyişimin can sıkıntısına bire bir geldi.

Seni sevmek,
Felsefedir, kusursuz.
İmandır, korkunç sabırlı.
İp’in, kurşun’un rağmına,
Yürür, pervasız ve güzel.
Sıradağları devirir,
Akan suları çevirir,
Alır yetimin hakkını,
Buyurur, kitabınca (Arif 2022: 55)

Evet, bir şair yazdığı gibi yaşamalı veya yaşadığı gibi yazmalıydı ki okurda bir tesir bıraksın… Eserdeki şiirlerin bütünü için şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Ahmed Arif yaşadığı gibi yazabilmeyi başarmış bir şairdir.

Terk etmedi sevdan beni,
Aç kaldım, susuz kaldım,
Hayın, karanlıktı gece,
Can garip, can suskun,
Can paramparça…
Ve ellerim, kelepçede,
Tütünsüz, uykusuz kaldım,
Terk etmedi sevdan beni… (
Arif 2022: 13)

Onun açlığa ve susuzluğa rağmen yılmayan kararlığını çok sevdim. Yaşadığı çalkantılı dönem içinde geçirdiği tutukluluk günlerini memleket sevgisi içine dâhil eden açık kalpli şiirlerini beğendim.

Gündüz vakti okuduğum bu şiirlerin bana yaşattığı hisleri bundan böyle yitik bir yıldızdan da duyabileceğimi düşünüyorum artık.

Bazen cigarasının dumanını çeken bazen de yeşil bir soğanla umudu tazeleyen bu şiirler hayatında sigara tatmayan bana bir başka şiirselliği yaşattı. Hele o mahpus günlerinde yazıldığı besbelli olan hürriyete gitmek isteyen şiirleri okudukça yaşadığım hürriyet aşkının gözlerinden defalarca öpüp durdum.

Vurucu şiirlerin güzel dili  

Şiir, dili güzelse kalbinden vurur insanı. Kısa mısralı şiirler bazen sessiz bir ‘‘merhaba’’ oluyor eserde. Bazen de yaşadığımız suskunluğu altüst edebiliyor. Şiirlerin bazıları içimizde bir köşeye sinip duran o ‘‘mavi yeşil yalnızlığın’’ kapısını çalıp duruyor. Bazıları da hiç zorlanmadan ‘‘unutamadığımız’’ın tesellisi olabiliyor.

Bu kitap, yarım kalan sözü tamamlamak isteyenlerin sığınağı olmayı hak ediyor çünkü şiir, sözü yarıda bırakmayanların tercihi bana göre. Şimdi dizelere bırakıyorum kendimi:

Sus kimseler duymasın
Duymasın, ölürüm ha.
Aymışam yarı gece.
Seni bulmuşam sonra.
Seni, kaburgamın altın parçası.
Seni, dişlerinde elma kokusu.
Bir daha hangi ana doğurur bizi? (Arif 2022: 45)

Şiirleri okurken bir fincan sıcak kahve yanında bir de fonda çalan, Ahmed Arif’in ‘‘Sevdan Beni‘’ diyen şiirinin o meşhur şarkı hâli eşlik ediyor bana. Beklediğim dost henüz gelmedi ya da şöyle mi söylemeliyim: Beklediğim dost, bana Ahmed Arif şiirleri içinde kocaman bir evren bağışladı. İkinci seçenek daha iyi sanki.

Şiirin Fikret Kızılok tarafından bestelendiğini hafızam bana hatırlattı. Bu arada kitaba bir şair gözüyle baktığımda dikkatimi çeken bir hususu da belirtmeden geçmeyeceğim: Kitapta yer alan başlıksız iki şiir ve çoğu mısra sonlarına konmuş noktalar şiirleri okurken ki beni biraz dağıttı. Bu hususları şairin tercihi olarak görsem de garipsemedim değil. Bu şiirlerle birlikte bugüne dek doğru bildiğiniz bazı şeyleri yeniden sorgulamak mümkün. Benden söylemesi.

Siz bu kitabı okudunuz mu? En çok dikkatinizi çeken mesaj neydi? Yorumlarda paylaşır mısınız?

Ahmed Arif Kimdir?

23 Nisan 1923 tarihinde Diyarbakır’da dünyaya gelen şair ve gazetecidir. Asıl adı Ahmet Hamdi Önal’dır. “Ahmed Hamdi” dedesinin adı; yazın hayatında kullandığı “Ahmed Arif” ismindeki “Arif” se babasının ön adıdır. Çocukluk yılları Siverek’te ve babasının vekaleten kaymakamlık görevinde bulunduğu Harran’da geçti. Annesini 1929 yılında kaybetti. Onu, üvey annesi Arif Hanım büyüttü. Hayatında yaşadığı bazı çalkantılı dönemlerden dolayı yükseköğrenimini tamamlama imkânı bulamadı. Redaktörlük de yapan Ahmed Arif, 1977 yılında gazetecilikten emekli olduktan sonra yaşamını Ankara’da sürdürdü. Şairin Ankara’daki evinde 2 Haziran 1991 tarihinde hayatını kaybetmesinden sonra Hasretinden Prangalar Eskittim‘e almadığı şiirleri, 2003 yılında Yurdum Benim Şahdamarım başlıklı kitapta toplandı. Leyla Erbil’e yazdığı aşk mektupları ise 2013 yılında Leylim Leylim başlığıyla kitaplaştırıldı.

Diğer kitap incelemelerini okumak için tıklayın.

Yorumlar (1)

Hasretinden Prangalar Eskittim – Ahmed Arif için 1 değerlendirme.

  1. ANIL ILKAY BOZKURT

    Yüreğinize sağlık, çok güzel bir inceleme yazısı olmuş. Anladım ki şiir okumak, şiir dinlemek için özel bir vakit yaratmak lazım.

Ortalama Puan

5.00

1 Yorum
5 Yıldız
100%
4 Yıldız
0%
3 Yıldız
0%
2 Yıldız
0%
1 Yıldız
0%
Yorum Yaz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Diğer İnceleme ve Tanıtımı Yapılan Kitaplar