Kişisel Gelişim Çılgınlığında Kendiniz Kalabilmek – Svend Brinkmann

Kişisel Gelişim Çılgınlığında Kendiniz Kalabilmek, kişisel gelişim kültürünün rüzgârına kapılıp kendini geliştirmekle uğraşan ama trendlerin sürekli değişmesiyle birlikte kendini günden güne daha kötü hisseden herkes için ilaç niteliğinde bir kitap. Bu kültürün bir parçası olmayı reddedenler için de bir rehber.

Danimarkalı psikolog ve felsefeci Svend Brinkmann tarafından yazılan kitap günümüzün fark edilmeyen birçok sorununu ele alırken değişim ve gelişim fikrine getirdiği eleştirilerle bizi kişisel gelişim uykumuzdan uyandırıyor.

Kişisel Gelişim Çılgınlığında Kendiniz Kalabilmek

Yaşadığımız modern çağda iş yerlerimizden sosyal yaşantımıza kadar her alanda hızlı bir değişim hâkim. Bu tempoya ayak uydurabilmek için bizi güçlendirecek, motivasyonumuzu artıracak kaynaklar arıyoruz. Kişisel gelişimle ilgili yayınlar da kendimizi geliştirebilmemiz için bazı reçeteler sunuyor. Bu reçeteler de hızla değiştiğinden belli bir süre sonra kendimizi yetersiz hissedebiliyoruz. Gelişim kültürünün bir parçası olan pozitifliği içimizde bulamadığımız zamanlar oluyor.  Bu alana ilgi duymayan biri için bile değişim ve gelişim fikrinden uzak kalmak mümkün değil. Çünkü ne kadar çok ve çeşitli şeyler yaparsak o kadar mutlu kabul ediliyoruz.

“Hayaller kuran, planlar yapan ve geleceğe ilişkin atölyeler düzenleyen bir kültür yarattık ve tam da bu sebeple geçmişteki bilgeliğimizi ve başarılarımızı çok çabuk unutuyoruz.”

Svend Brinkmann, Kişisel Gelişim Çılgınlığında Kendiniz Kalabilmek kitabıyla içinde yaşadığımız hız kültünün bir parçası olmadan da mutlu olabileceğimizi gösteriyor. Bardağın dolu tarafına bakarken boş tarafının olmadığı yanılsamasına kapılmanın önüne geçmek isteyen Brinkmann, eleştirilerini Stoa felsefesinden yararlanarak temellendiriyor.

Tutkulu bir savaşçı

Elimizden gelenin en iyisini yaptığımızda bile kontrol edemediğimiz o kadar çok şey var ki. Hayatın her alanında tutkuyla hareket etmek, her an pozitif düşünmek, zorlukları hayatımızın dönüm noktasına çevirmek çok da kolay değil. Kişisel gelişim kültürünün etkilerinden biri de hayatı yalnızca pozitif bir yandan karşılamamız gerektiği yönünde. Tutkulu birer savaşçı olursak hayatlarımızı istediğimiz şekilde yönetebileceğimiz söyleniyor. Oysa beklenmedik bir hastalıkla karşılaştığımızda vereceğimiz tepki büyük olasılıkla pozitif olamıyor.

Okuyacağınız bu kitap krizi fırsata çevirmek zorunda olmadığımızı, yaşadığımız her durumun bize bir faydası olması gerekmediğini söylüyor. Bazen acı verici durumlar yalnızca acı verici olarak kalabilir ve bu sanılanın aksine normaldir.

“Hayat zor. Fakat Held’e göre, esas sorunumuz bu değil. Esas sorun, hayat zor değilmiş gibi davranmaya zorlanmamız.”

Neden bu kitabı okumalısınız?

Hayatı bütünsel bir şekilde anlamamıza yardımcı olan bu kitap içinde bulunduğumuz kültürün yorucu taraflarını gösteriyor. Hızla değişmenin karşısında durmanın, kök salmanın gücünü ortaya koyuyor. Gelişmenin tamamen karşısında durmayan yazar bunun zorlama bir yapıya bürünmesinin önüne geçmek istiyor. Diğerleri gibi olamadığımızda sorunları içimizde aramaktansa farklı olmanın, olduğun gibi olmanın değerini hatırlatıyor. Belli erdemler ve ahlak anlayışı üzerine kurulmuş bir hayatın dengeli yapısından söz ediyor.

Kitabı okurken “Yapabilirsin!”, “Sadece istemen yeterli!” gibi komut mesajlarıyla karşılaşmadığınız için kitabın genel havasının karamsar olduğu hissine kapılabilirsiniz. Okumaya devam ettikçe yazarın hayatın keyif verici yanlarına karşı olmadığını sadece bunları amaç haline getirmeye karşı çıktığını fark edeceksiniz. Çünkü yazara göre bu, hayata gerçekçi bir şekilde bakmamıza engel oluyor.

Kişisel Gelişime Anti Kişisel Gelişimci Felsefeyle Bakmak

En başta söylendiği gibi bu kitapta kişisel gelişim kitaplarının yedi adımlık gelişim planına Stoa felsefesinin argümanlarıyla yedi adımda son vermeyi öğreniyoruz. Bu kültürün içimize işlemiş kalıplarını fark etmek bu alana ilgi duymayan biri için bile şaşırtıcı olabilir. Kolay okunan yapısı ve çözümler sunan bölümleriyle kitap akıcı olduğu kadar öğretici de. Her bölümün sonunda “Peki Ben Ne Yapabilirim?” başlığı altında konunun pratik yanları örneklerle anlatılıyor.

Kitabın sonuna Stoa felsefesini merak edenler için de giriş niteliğinde tanıtıcı bir bölüm eklenmiş. Kitabı bitirdikten sonra bu kitap bana yetmez derseniz yazarın devam niteliğinde yazdığı aynı yayınevinden çıkan “Hayata Nereden Bakmalıyız?” kitabını okuyabilirsiniz.

Siz bu kitabı okudunuz mu? En çok dikkatinizi çeken mesaj neydi? Yorumlarda paylaşır mısınız?

—

Svend Brinkmann kimdir?

23 Aralık 1975’te Herning, Danimarka’da dünyaya geldi. Svend Brinkmann 1999 yılında Aarhus Üniversitesi felsefe bölümünden mezun oldu. 2000 yılında psikoloji alanında lisans derecesi aldı. 2002 yılında ise psikoloji alanında yüksek lisans yaparak mezun oldu. 2006 yılında Aarhus Üniversitesi’nde psikoloji alanında doktora yaptı. Hala Danimarka Aalborg Üniversitesi İletişim ve Psikoloji Bölümü’nde profesör olarak çalışıyor ve Niteliksel Araştırmalar Merkezi’nin eş-direktörlüğü görevini yürütüyor.

Araştırmaları psikoloji, diğer beşeri ve sosyal bilimlerdeki felsefi, ahlaki ve metodolojik konulara odaklandı.  Brinkmann son yıllarda psikiyatrik tanıların bireyler ve toplum üzerindeki etkisini araştırıyor.

Hayata Nereden Bakmalıyız? ve Kişisel Gelişim Çılgınlığında Kendiniz Kalabilmek kitapları İletişim Yayınları tarafından dilimize kazandırıldı.