İkna – Jane Austen

Yazan: Merve Aslantaş

İkna, 19. yüzyılda yaşamış olan İngiliz roman yazarı Jane Austen’ın ölmeden önce yazdığı son kitabı. Peki bu yazıda İthaki Yayınları çevirisine yer verdiğimiz İkna, klasik Jane Austen romanları gibi kendisine has mizahı ve döneme ait eleştirel bakışıyla romantik bir eser mi? Yoksa yazar bu romanında bir değişikliğe mi yöneliyor? Kitap otobiyografik mi yoksa kurgu mu?

Sitede Yayınlanma Tarihi: 30 Haziran 2023

Orjinal Adı: Persuasion

Ülke: İngiltere

Türü: Roman, Dünya Klasikleri

Okur Yaşı: Genel Yetişkin Okur Kitlesi

Hedef Kitle: Klasik eserlerden zevk alanlar.

Sayfa Sayısı: 368 sayfa

Çevirmen: Başak Bekişli

Çeviri: ☺️

İmla: ☺️

Ebat: 13,5 x 19,5 cm

İnceleme

İkna, hayatının en önemli kararlarından birini çok değer verdiği insanın etkisinde kalarak veren Anne adındaki genç bir kızın hikâyesini anlatıyor. Başkalarının fikrine göre davranmanın sonucu nedir ya da bize ne kaybettirir? Bu sonucun geri dönüşü olabilir mi?

Başkarakterimiz yirmi yedi yaşındaki Anne Elliot, maddi durumu iyi olan bir aileye mensup. Sekiz yıl önce, denizci Frederick Wentworth’le birbirlerine deli gibi âşık oluyorlar ve nişanlanıyorlar. Anne’in seçkin bir aileden gelmesi, Frederick’in ise kayda değer hiçbir şeyinin olmamasından dolayı Anne’e bu evliliğin uygun olmayacağı söyleniyor. Anne içinde beliren şüphelere rağmen söylenenlere hak verip nişanı atıyor. Sonrasında ise pişmanlık ve özlemle hayatına devam etmeye çalışıyor.

Aradan geçen sekiz yılda kimseyle evlenmiyor, gelen teklifleri reddediyor. Yaşadığı hüzün, özlem ve pişmanlık Anne’in bakış açısını değiştiriyor. Bu sırada ailesi, giderleri azaldığı için borçlarını kapatma ihtiyacı duyuyor ve evlerini Amiral Croft ile karısına kiraya veriyorlar.

Şansa bakın ki Amiral Croft’un karısı, Frederick’in ablası çıkıyor. Frederick Wentworht’ün kente geldiği haberi hemen duyuluyor. Ayrıca o artık hiçbir şeyi olmayan birisi değil, kendisi yüzbaşı unvanıyla geri dönüyor.

Jane Austen İkna ile bize ne anlatıyor?

Anne kimse tarafından dinlenmeyen, sözü geçmeyen ve dikkate alınmayan bir karakter. Kitaptaki birçok karaktere kıyasla içlerinde en iyi, en nazik ve en düzgün olanı. Austen, dönemin pek çok özelliğinden bahsederken bazı davranış ve söylemleriyle o dönemi eleştiriyor. Kadınların, yaşadığı aile ve toplum kısıtlamalarından ancak evlenerek bir nebze kurtulabildiğini bize aktarıyor.

Kitabın bence en önemli öğretisi başkalarının sözüyle hayatımızı yönlendirmek yerine kendimizi dinlememiz ve kararlı olmamız gerektiğiydi. Anne’in pişmanlık duygusu ve özlemi beni içten etkiledi. Evet, etrafımızdaki insanlar iyiliğimiz için bize fikirlerini sunabilir fakat sundukları fikirlerin bizi mutlu edip edemeyeceğini yalnız biz bilebiliriz. Anne de zamanla bunun farkına varıyor. “Keşke deneseydim,” diye düşündüğünü bize çok güzel hissettiriyor. Olumsuz bakarak, sonunun nasıl olacağı üzerinden tahminde bulunarak denemeden vazgeçmenin bizi pişmanlığa sürükleyeceğini gösteriyor.

Kitabı okudukça “Başkalarının fikrine göre davranmanın sonucunu nedir ya da bize ne kaybettirir? Bu sonucun geri dönüşü olabilir mi?” sorularının cevabını tabii ki alıyoruz. Birçok konuda beni tatmin eden bir kitap oldu. Bir Jane Austen klasiği diyebilirim…

Otobiyografik mi yoksa kurgu mu?

Bence İkna‘nın en etkileyici yönlerinden bir diğeri, Jane Austen’ın hayatıyla paralellikler taşıması. Tom Lefroy’un, Jane Austen’ın hayatındaki ilk ve tek aşkı olduğu söyleniyor. Kitapta Anne, Frederick’le on dokuz yaşındayken tanışıyor. Kaynaklar, Jane’in de Tom’la on dokuz yaşındayken tanıştığını yazıyor. Onların da tıpkı bu hikâyedeki gibi bir ayrılıkları olmuş.  Tom aynı Frederick gibi ilk başta maddi hiçbir dayanağı olmayan biriymiş. Buna rağmen Tom Lefroy, aynı Frederick Wentworth gibi bir süre sonra kariyerinde ilerliyor ve başarı kazanıyor.

Jane Austen’ın hikâyesini bildiğimden bu kitabı okurken bazı kısımlarda çok duygulandım. Yazarın isteyip de yaşayamadığı şeyleri bir kez daha görür gibi oldum. İkna için, “yazdığı en farklı hikâye” ve “belki de en otobiyografik romanı” diyenler olmuş. Hayatının son döneminde yazdığı için ben de “Eskileri yad edip ‘keşke böyle olsaydı’ dediği bir roman olmuş olabilir,” diyorum.

Sizinle İkna’dan en beğendiğim romantik ve feminist alıntıları paylaşmak isterim:

“Biz kadınlar sizi kesinlikle sizin bizi unuttuğunuz kadar çabuk unutmayız. Belki de bu bizim erdemimiz olmaktan ziyade kaderimizdir.” Anne Elliot

 “Erkeklerin kadınlardan daha çabuk unuttuğunu, onların aşkının daha erken öldüğünü söylemeyin sakın. Ben sizden başkasını sevmedim.” Frederick Wentworth

“Erkekler kendi hikâyelerini anlatmak konusunda bize karşı her türlü üstünlüğe sahip oldu. Eğitimi çok daha yüksek derecede aldılar; kalem onların elinde oldu. Kitapların herhangi bir şeyi ispatlamasına müsaade etmeyeceğim.” Anne Elliot

 “Ne yani? Yapmayı kararlaştırdığım ve doğru olduğunu bildiğim bir şeyden zorla vaz mı geçeceğim? Hem de böyle bir insanın, hatta herhangi birinin, takındığı tavırlar ve müdahalesi yüzünden? Hayır; bu kadar kolay ikna edilmek benim için asla söz konusu olamaz. Ben kararımı verdim mi iş bitmiştir.” Louisa Musgrove

Siz bu kitabı okudunuz mu? En çok dikkatinizi çeken mesaj neydi? Yorumlarda paylaşır mısınız?

Jane Austen hakkında daha fazla bilgi edinmek için yazar dosyasını okuyabilirsiniz.

Diğer kitap incelemelerini okumak için tıklayın.

 

Yorumlar (0)

Yorumlar

Henüz Bir Yorum Yok

Be the first to review “İkna – Jane Austen”

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Diğer İnceleme ve Tanıtımı Yapılan Kitaplar