Midak Sokağı – Necib Mahfuz

Yayınevi:
Editör: Banu Demir
Webmaster

Kahire’de alelade bir sokak, bir toplumun bütün niteliklerini gözler önüne serecek bir yer olabilir mi sizce? Kırmızı Kedi Yayınlarından çıkan Necib Mahfuz’un Midak Sokağı kitabını inceliyoruz.

Sitede Yayınlanma Tarihi: 4 Ağustos 2022

Orjinal Adı: Zuqaq al-Midaqq زقاق المدق

Ülke: Mısır

Türü: Kurgu

Okur Yaşı: Genel Yetişkin Okur Kitlesi

Hedef Kitle: Arap edebiyatı sevenler.

Sayfa Sayısı: 297 sayfa

Çevirmen: Leyla Tonguç Basmacı

Çeviri: ☺️

İmla: ☺️

Ebat: 16 x 24 cm

İnceleme

“Sokak benim için bütün bir dünyanın sembolüdür; dünyayı nasıl görüyorsam sokağı da öyle biçimlendirdim,” diyor Necib Mahfuz.

Midak Sokağı, Necib Mahfuz’un Türkçe’ye çevrilen ilk romanı. Yazar burada hiçbir özelliği olmayan orta hâlli bir sokağı anlatırken Mısır toplumunun İngiliz sömürgesi altında nasıl yozlaştığını açıkça gözler önüne seriyor.  İnsanların iki yüzlü hâllerini, işin içine hırs girdikçe doğruların nasıl çarpıtılabildiğini, şöhret ve paranın insanları nasıl değiştirebileceğini hatta çıkar uğruna her şeyin mübah olduğuna inanan, kendi karanlıklarında yaşayan insanları inanılmaz bir samimiyetle anlatıyor.

“Hangimiz bu dünyaya geldiğinde bir kral gibi karşılanmaz ki! Ama sonradan kötü talihinin kararlaştırdığı yöne gider. Bu doğanın zekice ihanetlerinden biridir. Bizi gelecekte nelerin beklediğini bize önceden gösterecek olsa, rahimden ayrılmayı reddederdik.”

Kahire’de yaşam

Kahire 1789-1803 yılları arasında Fransızların, sonrasında da İngilizlerin istilası altında kalmış bir Arap şehri. Napolyon, Mısır topraklarına gelirken sadece askerlerini değil bilim insanlarını ve sanatçılarını da Nil’e taşıdı. Böylece Arap dünyası ilk kez Batı kültürü ile tanıştı.

Batı kültürüyle donatılmış Fransız askerleri eğlenceye düşkündü ve hâl böyle olunca Kahire’de tiyatrolar açıldı, oyunlar sergilendi. Getirdikleri matbaa ile Fransızca iki gazete basılmaya başlandı, kütüphane açıldı. Genel olarak halk bütün bu gelişmeyi temkinli izlese de bu kültürden çok etkilenen gençler oldu.

1869 yılında Süveyş Kanalı’nın açılmasıyla buranın jeopolitik öneminin farkına varan İngilizler, Mısır’a 1882 yılında geçici olarak asker yolladılar. Daha sonra da Ahmet Urabi Paşa isyanını fırsat bilip İskenderiye kentini bombalayarak Mısır’ı işgal ettiler. İşte Necib Mahfuz işgal altındaki bu topraklara doğdu.

Kitabın konusu

Mısır’ın başkenti Kahire’de diğerlerinden hiç farkı olmayan bir arka sokak: Midak Sokağı. Sokağın güzeller güzeli ama cahil kızı Hamide, ona âşık olan berber Abbas, kadın düşkünü ama karun kadar zengin Elvan Salim, kahveci eş cinsel Kirşa, Şeyh Derviş, dilenci olmak isteyenleri para karşılığı sakatlayan Zaita ve daha niceleri hepsi bilindik gibi gözüken ama özlerinde derin bir gizem saklayan karakterler. Büyülü bir dünyanın içinde yalan olduğunu bildikleri hâlde hırsları ve dinî yargılarıyla olayları istedikleri yöne çekmeye çalışan insan müsveddeleri.

“Hayatı uykuyla geçen birine ölüm nasıl zarar verebilir ki?”

Gözünü şan, şöhret bürüyen Hamide, zamanla fahişeye, Hamide’ye olan âşkını ispatlamak ve onun hayalindeki paraya ulaşmak isteyen Abbas paralı İngiliz askerine, Hamide’den gözünü alamayan Elvan Salim hastalık hastasına dönüşür. Herkes kendi hikâyesinin başrolünü oynarken sabahtan akşama yaşananlar sanki hiç yaşanmamış gibi unutulur.

“Hayat güzeldir ve zevklidir ama kötü bir ruhun karamsarlığı, en iştah açıcı lezzeti bile kirletir.”

Kitabı okurken çok bilindik bir yerdeymiş hissi beni sarıp sarmaladı, sanki sokak bile tanıdıkmış gibi. Konu oldukça aşina, belki defalarca anlatılmış bir hikâye olduğu için şaşırtmıyor, okuru hiç ters köşeye yatırmıyor, olması gerekenler oluyor gibi. O yüzden bazı yerlerde okurken sıkıldım ama samimi anlatımı nedeniyle kitabı elimden bırakamadım.

Necib Mahfuz, kazandığı Nobel ödülünü almak için bile Kahire’den ayrılmayan bir yazar. Doğduğu coğrafyanın insanını çok iyi tanıyan ve onu okura aktarırken bütün gerçeği tüm açıklığıyla ortaya koyup belki de kendi içindeki insanoğluna ait soruları bu şekilde çözmeye çalışıyor.

“Mutluluklar felaketlerin çatlaklarında elmas gibi saklıdır.”

Necib Mahfuz kimdir? 

(1911-2006) 11 Aralık 1911′de orta tabaka insanlarının yaşadığı Kahire′nin Cemâliye semtinde doğdu. Asıl adı, Necîb Mahfûz Abdulazîz′dir. Ailesi, bu ismi meşhur Doktor Necîb Mahfûz′dan dolayı ona vermiştir. 1988 Nobel Edebiyat Ödülü sahibidir ve Nobel Edebiyat Ödülü kazanan ilk Müslüman ve tek Arap yazardır. 70 yıllık hayatına 34 roman ve 350’den fazla kısa hikâye sığdırmıştır.

1957 yılında yazdığı en bilinen eseri Kahire Üçlemesi ile hem Arap hem de Dünya edebiyatının tanınmış isimlerinden biri oldu.

Diğer kitap incelemelerini okumak için tıklayın.

Yorumlar (0)

Yorumlar

Henüz Bir Yorum Yok

Be the first to review “Midak Sokağı – Necib Mahfuz”

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

More Products