Armağan – Celal Kadri Kınoğlu

Yazan: Merve Nur Bilgiç

Televizyon ekranından ve sahnelerden tanıdığımız Celal Kadri Kınoğlu, bu kez edebiyatın sihirli dünyasında karşımıza çıkıyor. İlk romanı Armağan, adını kendisinin kızına sunduğu armağandan almış. Kınoğlu romanında felsefeyi, edebiyatı, müziği ve sanatı kendi hayatından karelerle harmanlamış.

Sitede Yayınlanma Tarihi: 1 Haziran 2023

Ülke: Türkiye

Türü: Kurgu

Okur Yaşı: Genel Yetişkin Okur Kitlesi

Hedef Kitle: Çağdaş edebiyat eserlerinden keyif alanlar.

Sayfa Sayısı: 184 sayfa

İmla: ☺️

Ebat: 13 x 19 cm

Kategoriler:

İnceleme

Armağan, kitabın isimsiz kahramanının gazeteye verdiği bir ilanla başlıyor. Alışılmışın dışında olan bu ilanla kahramanımız tüm anılarını, okuduklarını, yazdıklarını, dinlediklerini ve yaşadıklarını ölümsüzleştirme ve böylece hayatını bir sanat eserine dönüştürme arzusunu gerçekleştirmeye doğru bir adım atıyor. Hayatının çoğunu iki yüz metrekarelik evinin altmış metrekarelik salonunda geçiren bu yaşlı adamın tek isteği; geçmişini, çocukluğunu, yaşadıklarını, okuduğu kitapları ve dinlediği müzikleri belleğinde tutabilmek. Bu yüzden bunları onun adına bir araya getirip düzenleyerek kitap hâline getirecek bir asistana ihtiyaç duyuyor.

Asistan aranıyor

“Asistan Aranıyor

Felsefe ve edebiyata derinden bağlı, ileri seviyede İngilizce bilen, uzun okumalar yaparken bir yandan da hayalimdeki kitap çalışmasını sevgiyle benimseyecek, entelektüel, sorumluluk sahibi genç bayanlar, …com adresine CV’lerinizi gönderebilirsiniz.”

Kendi bilgisi ve entelektüelliğiyle zamane gençlerininkini kıyaslayınca tatmin olmayan, zor beğenen bir mizaca sahip olan Beyefendi, verdiği ilanın neticesinde bir asistanın sahip olmasını istediği tüm özelliklere hatta daha fazlasına sahip olan Alev adlı genç bir kadınla tanıştığında çölde bir vaha bulmuşçasına seviniyor. Alev ile çalışmayı kabul ettiğinde “kitaplarına, plaklarına, CD’lerine, kasetlerine, makara bantlarına, eski eşyalarına, tablolarına, şamdanlarına, kalemlerine, piyanosuna, saksafonuna ve avizelerine” kendisi kadar kıymet veren, onun gözleriyle bakıp onun gördüklerini görebilen birinin onun hikâyesini anlatmaya aracı olması en çok istediği şey olduğundan isimsiz kahramanımızın hayatını ve entelektüel birikimini kitaplaştırma serüveni de başlamış oluyor.

İstanbul, sanat ve hayat

Arka kapak yazısında belirtildiği üzere kitap arka planda “sanat ve sanatçıya saygı duruşu” anlamında 80’li yıllardan günümüze uzanan bir İstanbul manzarasını da sunuyor. Filozoflardan roman yazarlarına, dönem dönem ünlenen çizgi romanlardan çeşitli sinema filmlerine, türlü müzisyenlere ve şarkılara uzanan bu geçit töreni okuyucuyu da bir süre sonra o isimler kaybolmasın diye bir deftere not alma telaşına düşürüyor.

Bu geçit töreninin altında ise bir yetişememe duygusu yatıyor. Beyefendi okuduğu kitapları, hemhâl olduğu filozofları ve onların düşüncelerini, dinlediği müzikleri ve kendi anılarını tekrar ziyaret edecek kadar zamanı olmadığından ve tüm bunları unutacağından endişeleniyor. Bu endişe tüm kitap boyunca, Alev ile Beyefendi’nin gezintileri ve sohbetleri sırasında yazar tarafından bize de aksettiriliyor. Beyefendi asistanından tabiri caizse yemeden içmeden onun anılarını dinlemesini, okumasını istediklerini okumasını, özetlenmesini istediklerini özetlemesini ve yazmasını istediklerini de yazmasını bekliyor. Alev, kendisinden isteneni şöyle özetliyor:

“Bütün hayatını, düşüncelerini, hatıralarını, unuttuğun kitapları, hepsini karşına almak, elle tutulur hale getirmek, bir eser gibi ortaya koymak… Ben yaşadım ve işte şimdi dilerseniz o, bu kitapta karşınızda duruyor mu demek istiyorsun? Kelimelerden kurulmuş bir müze gibi.”

“Hayatım bir kitaba sığdı işte…”

Kitabı okurken Kınoğlu’nun Beyefendi’yi kendinden esinlenerek tasarladığını düşündüm – zira hayat hikâyelerinde “Tesadüfün de böylesi!” dedirtecek kadar çok benzerlik görülüyor. Örneğin, Beyefendi de tıpkı Kınoğlu gibi Pangaltı’da büyümüş. Babası bir doktor, kendisi de sanattan ve felsefeden fazlaca keyif almasının yanı sıra tenor saksafon çalan İstanbul Teknik Üniversitesinden mezun bir mühendis. Daha bunun gibi birçok detayın yazarın öz geçmişinde göze çarpmasından olsa gerek, bir süre sonra Beyefendi’nin Kınoğlu’nun kendisi olduğundan şüphelenmek de muhtemel (Hatta ben bütün kitabı kafamda Kınoğlu’nun sesiyle okudum.). Bu açıdan, Armağan için otobiyografik ögelerin yer aldığı ve kurmacayla gerçeğin iç içe geçerek keyifli bir atmosfer yarattığı bir roman diyebilirim.

Beyefendi kızına ve torununa kıymetli bir armağan olarak sunduğu eseriyle unutmaktan delicesine korkan şahsına da hiçbir şeyi unutmamayı armağan ediyor. Yazarlar, eserler, ünlü filozoflar ve şarkılar… Hepsi belleğinde canlı ve hepsi elinde, somut bir miras olarak kayıt altında. Zaten Kınoğlu bir söyleşisinde “Bir düşkünlüğüm var hatırlamak meselesine,” diyor.

Kınoğlu edebiyat dünyasına felsefeye, sanata, müziğin çeşitli dallarına ve edebiyata tutkun olan her bireyin keyif alacağı, dili gayet akıcı ve anlaşılabilir bir roman kazandırarak sanat camiasına vefa borcunu da ödüyor.

Siz bu kitabı okudunuz mu? En çok dikkatinizi çeken mesaj neydi? Yorumlarda paylaşır mısınız?

Celal Kadri Kınoğlu kimdir?

16 Aralık 1964’te İstanbul’da doğdu. Aslen Gaziantepli olan Kınoğlu’nun çocukluğu Pangaltı’da geçti. İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünde başladığı yükseköğrenimini son sınıftayken bıraktı ve İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro bölümüne girdi. Sınıf atlayarak üç yılda mezun oldu. Genç Oyuncular ve Kenter Tiyatrosu ile başlayan tiyatro kariyeri 1990 yılında Devlet Tiyatrolarına girmesiyle devam etti. Otuz sekiz yıl boyunca kırk beş oyunda oynadı, on iki oyun yönetti, dört oyun yazdı ve en bilinenleri Tatlı Hayat (2001) ve Acemi Cadı (2006) olan birçok televizyon dizisinde oynadı. Kendisi hâlâ İstanbul’da yaşıyor; akademik olarak oyunculuk eğitimi vermeye, Devlet Tiyatrolarında oyunculuk yapmaya ve tenor saksafon çalmaya devam ediyor.

Diğer kitap incelemelerini okumak için tıklayın.

Yorumlar (0)

Yorumlar

Henüz Bir Yorum Yok

Be the first to review “Armağan – Celal Kadri Kınoğlu”

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir