Ayfer Tunç’un üçlemesinin olan ikinci kitabı olan Yeşil Peri Gecesi, sade ve yalın anlatımıyla okuyucuyu ilk sayfalardan içine çeken sürükleyici bir roman. Kitap tam bir dönem romanı. İlk kitaptaki hayat ile ilgili etkileyici ve keskin mesajlar içeren hikâyeyi bu sefer kitabın ana karakteri olan Şebnem’in ağzından onun bakış açısıyla okuyoruz. Pek sık görmediğimiz bu kadın anlatıcı tercihi, kitabı özgün ve etkileyici kılan diğer bir etmen.
Şebnem’in farklı dönemlerdeki anılarını kronolojik sıralama olmadan okuduğumuz bu kitapta yazar, zaman ve karakter geçişleri arasında okuyucuyu yormadığı için akıcılığı koruyor. Yeşil Peri Gecesi; okurken yoğun duygular yaşayacağınız, kimi zaman Şebnem’i anlayıp kimi zaman kızacağınız ama en sonunda ona acıyacağınız bir kitap. Hayatı temelden sarsılan bir aile bireyinin diğer karakterlerin üzerindeki sarsıcı etkisini okuyoruz. Gelin kitaba biraz daha yakından bakalım.
Hayat tercihlerimizdir
“Hayat biz planlar yaparken başımıza gelenlerdir,” peki ya sonrası?
“Ruhla bedenin birbirinden ayrılması için ille ölmek gerekmez. İnsan yaşarken de ruhuyla bedeni birbirinden ayrılabilir. Ama asıl sorulması gereken soru, ruhla bedenin ölmeden birbirinden ayrılmasının mümkün olup olmadığı değil, bu ikisinin nasıl olup da tekrar birleşebildiğidir.” Kitapta geçen bu alıntı, kişinin başına gelenleri yorumlayarak, ya ruhunu bedeninden ayıracak kadar acılarının kölesi olup hayatını bitmiş bir insan olarak yaşamak ya da başına gelenleri kabullenip içinden gelen güç ile ayağa kalkıp hayata tutunmak arasında bir tercih yapması gerektiği mesajını veriyor. Romanı okurken Şebnem’in babasının yaşadığı durum bana, kaybını derinden hissederek acısını hatırladığımız fakat hayatın getirdiklerini kabullenip kalan vaktini içinden gelen güç ile anlamlandırıp birçok insana ilham vermiş olan Neslican Tay’ı hatırlattı. Kitaptaki karakterler her ne kadar Neslican’ın gücünden yoksun olsa da Yeşil Peri Gecesi’nin okuyucuya vermek istediği güçlü bir mesaj var: hayatta başımıza gelenleri yorumlayıp kendi hür irademizle yaptığımız tercihler, yaşamımızın yönünü belirleyen en önemli unsur. Biz sadece başımıza gelen kötü olaylar ve bunların etkilerinden ibaret değiliz. Savrulup diplere düşmek yerine iradeli olup ayağa kalkarak doğru seçimlerle ruhumuzu ve bedenimizi tekrar bir araya getirebiliriz.
Psikolojik bellek
Psikolojide bir gerçek var; insan geçmişinde yaşadığı kötü olayların etkisiyle hareket etmeye ve tercih yapmaya devam eder çünkü ne kadar kötü olsa da tanıdığı ve ne kadar rahatsız edici olsa da kendini konfor alanının içinde hissettiği durumları yaşamaya meyillidir. Örneğin, çocukken dışlandığınız bir ortamda büyümüşseniz ilerleyen yaşlarınızda da sizi dışlayan kişi ve ortamları tercih etme ihtimaliniz o kadar yüksektir çünkü ne kadar can yakıcı olursa olsun bu duygu tanıdıktır. Size kendinizi güvende hissettirir. Yeşil Peri Gecesi’nde de ana karakter Şebnem, geçmişte olduğu gibi kendini dibe çeken insanları ve ortamları tercih edip seçimlerini bu yönde yapıyor fakat o bu psikolojik gerçeğin farkında değil. Suçu genlerine atıyor ve genetik hafızasına kodlandığı şekilde tercihler yapıp yaşadığını düşünüyor. Hâlbuki psikolojik belleğini kontrol edip kendi gerçekliğinin farkında olabilse ve kararlarını tamamen bu iradeyle verebilse yaşamı bambaşka olabilirdi. Sonuçta her alanda daha iyiye ve başarıya ulaşanlar konfor alanından çıkabilenler değil mi?
Bakalım Osman’ın bakış açısıyla da aynı mesajları mı alacağız?..
Peki siz Yeşil Peri Gecesi kitabını okudunuz mu? En çok dikkatinizi çeken neydi? Yorumlarda paylaşır mısınız?
Bookinton haziran ayı yazarı olan Ayfer Tunç hakkında daha fazla bilgi için yazar dosyamıza göz atın.
Diğer kitap incelemelerini okumak için tıklayın.
Hazal Aydoğdu –
Editörün incelemesi kitapla ilgili merak uyandırıyor.Hayatın içinden yaşanmışlıkları olan bir kitap .