İlkbahar Selleri – İvan Sergeyeviç Turgenyev

Yazan: İclâl Aslan

Lal taşından küçük bir haç, büyük bir anıyı barındırıyor. Dmitri Pavloviç Sanin’in bu haçı unuttuğu bir köşede tekrar buluşu ona, çok sevdiği eski bir dostla karşılaşmış hissi veriyor. Uzun yıllar önce yaşanmış çoğu şeyi bir bir hatırlamaya başlıyor ve biz de ona eşlik ediyoruz.

Sitede Yayınlanma Tarihi: 13 Nisan 2022

Orjinal Adı: Вешние воды

Ülke: Rusya

Türü: Roman

Okur Yaşı: Genel okur kitlesi

Hedef Kitle: Klasik eser okumayı sevenler

Sayfa Sayısı: 210 sayfa

Çevirmen: Beyza Altay

Çeviri: ☺️

İmla: ☺️

Ebat: 13 x 19 cm

İnceleme

İlkbahar Selleri, Turgenyev’in izinde olduğu gerçekçilik akımının eserlerinden biri. Dmitri’nin ona çokça pişmanlık veren hatırasını okurken karakterlerin hislerinin açık bir şekilde ifade edildiğini görüyoruz. Bu şekilde onları çözümleyebiliyoruz ve kurguyu daha iyi özümsüyoruz. Aşk, heyecan, kırgınlık, ihanet ve pişmanlık… Rus edebiyatının solgun havasını barındıran akıcı bir eser.

Olaylı bir tanışma

22 yaşındaki genç Sanin, uzak bir akrabasından kalan mirası yurt dışında gezerek harcamaya karar veriyor. Biz, Sanin’in bu yolculuğunun Frankfurt kısmında katılıyoruz ona. Bir İtalyan pastanesine yolu düşüyor ama içeride kimseyi göremiyor. Merakla pastanenin arka odasına doğru ilerleyince küçük bir oğlanın fenalık geçirdiğini görüyor. Çocuğun yanındaki kadın Sanin’den yardım isteyince aklında olan birkaç bilgiyle çocuğa yardım ediyor. Kadının çocuğun ablası olduğunu ve adının Gemma olduğunu öğreniyor. Daha ne hissettiğinden emin olmazken bile Gemma’dan etkilendiğini anlıyoruz. Gemma ona teşekkürlerini sunarken anneleri Frau Lenore, Sanin’i misafirliğe davet ediyor. Misafirlik güzel sohbetlerle keyifli geçiyor fakat Sanin, Berlin trenini kaçırıyor ve asıl olaylar bu andan itibaren başlıyor.

Ani kararlar bizi nereye sürükler?

Sanin, zaman geçtikçe Gemma’dan daha çok etkilenmeye başlıyor ancak güzel İtalyan kadının bir nişanlısı olduğunu öğreniyor. Gittikleri bir restoranda yemek yerlerken karşı masalarındaki subaylar Gemma’ya saygısızca sarkıntılık yapıyorlar. Sanin bunu kabullenemeyip subaylarla tartışıyor. Gururundan özür dilemeyince de tartıştığı subay bir düello yapmaları gerektiğini söylüyor.

Bütün bu olanlardan sonra Gemma’nın da Sanin’e karşı hisleri olduğunu öğreniyoruz. Benim için bu roman tek bir cümleyle şu şekilde açıklanabilir; yaşanılan duyguların yoğunluğu içerisinde alınan ani kararların olumsuz sonuçları…

Çıkılan yanlış yol

“Böyle bir bakış karşısında güneş açmayan bir gökyüzü olamaz gibi geliyordu ona.”

Birbirine âşık iki karakter hemen evlenme kararı alıyor ve bunun için paraya ihtiyaç duyuyorlar. Sanin’in arsasını satmak için çıktığı yolculukta, Marya adlı güzel ama bencil bir toprak alıcısına adım adım çekildiğini ama uzun bir süre bunu kabullenemediğini görüyoruz. Sanin, Marya’nın kendisini ağına düşürme planından habersiz, orada birkaç gün geçiriyor.

Sanin, Gemma’ya âşıkken Marya’nın güçlü ve cazibeli karakterini arzuluyor. Evlilik için aldığı bir anlık karar gibi Marya’ya teslim oluşu da bir anda oluyor. Sanin gibi dürüst, nazik ve akıllı bir adamın Marya gibi fesat bir kadının niyetini anlayamaması ya da ortalıkta dönen konuşmalardan sezememesi beni şaşırttı. Romanın sonlarına doğru Marya’ya âdeta bir köle gibi teslim olduğunu söylediği kısmın üstünkörü anlatılması, Sanin’in bu davranışını anlamamızı zorlaştırıyor. Bu yüzden tek düşünebildiğimiz yoğun bir arzuya kapılmış olduğu…

“Neşeli yıllar,
Mutlu günler
Bahar selleri gibi
Gelip geçti…”

 Sanin bütün bu olanlar sonucunda Gemma’yı geride bırakmanın pişmanlığı, geçirdiği sefil yılların acısı ve kendi gururunu ayaklar altına alışının küçüklüğüyle yaşamını geçiriyor. Ta ki romanın başında bahsedilen lal taşından haçı bulduğu güne dek.

Rus edebiyatı klasiği tutkunlarından biriyseniz bu kitap raflarınızda bulunmalı. Ayrıca yazarın “Babalar ve Oğullar” ve “İlk Aşk” romanını da seveceğinizi düşünüyorum.

Siz bu kitabı okudunuz mu? En çok dikkatinizi çeken mesaj neydi? Yorumlarda paylaşır mısınız?

İvan Sergeyeviç Turgenyev kimdir?

Ivan Sergeyeviç Turgenyev, 9 Kasım 1818 tarihinde Orel şehrinde varlıklı bir ailede doğdu. Turgenyev, özel okullarda eğitim görüp, özel öğretmenlerden dersler aldı. Çocukken Almanca, İngilizce ve Fransızca’yı ana dili gibi konuşmaya başladı. Rusya’da edebiyat, Almanya’da felsefe okudu. Turgenyev, Fransa’da tanıştığı “Gustave Flaubert” ile sıkı bir dostluk kurarak, daha sonraki yıllarda gerçekçilik akımının öncülerinden biri oldu.

Eserlerinde serflik ilişkilerinin insana aykırılığını anlattı. Feodal-aristokrat Rusya’nın yıkılışını, yeni burjuva-demokratik güçlerin yükselişini gerçekçi biçimde yansıttı. Turgenyev’in otuzlu yaşlarda tanıştığı Pauline Viardot ise umutsuz bir aşk macerası olarak yaşamına damga vurdu. Viardot’un evli olmasından dolayı sevdiğine kavuşamayan Turgenyev, hayatının son dönemini bir türlü vazgeçemediği kadının yakınlarında, Paris’te geçirdi. 3 Eylül 1883 tarihinde Fransa’da öldü. Ölmeden önce vasiyet ettiği gibi naaşı Rusya’ya getirildi ve Belinski’nin mezarının yanına gömüldü.

Diğer Klasik Dünya Edebiyatı içerikleri için tıklayın. 

Yorumlar (0)

Yorumlar

Henüz Bir Yorum Yok

Be the first to review “İlkbahar Selleri – İvan Sergeyeviç Turgenyev”

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Diğer İnceleme ve Tanıtımı Yapılan Kitaplar