adı SIFIR – Luigi Ballerini

Editör: Onur Yılmaz

Sevgiyle büyütülmeyen, insanlarla fiziksel teması olmayan bir insanın gelişmiş bir toplumla, sağlıklı bir şekilde büyümüş, yetişmiş insanlarla iletişim kurması mümkün müdür? Dahası bu ilk karşılaşma nasıl travmatik bir etki yaratır bu insanda? Bu sorunun yanıtını ON8 Günışığı Kitaplığından çıkan adı SIFIR kitabının kahramanının yaşadıklarında arayalım.

Sitede Yayınlanma Tarihi: 30 Haziran 2022

Orjinal Adı: Io sono Zero

Ülke: İtalya

Türü: Roman - kurgu

Okur Yaşı: Genç ve Yetişkin Okur Kitlesi

Hedef Kitle: Bilim kurgu okumayı sevenler

Sayfa Sayısı: 187 sayfa

Çevirmen: Tülin Sadıkoğlu

Çeviri: ☺️

İmla: ☺️

Ebat: 13 x 19.5 cm

İnceleme

Farkında olmadığımız şeyler vardır hayatta. Bizi biz yapan büyüme, eğitim ve modern hayata uyum sağlamamızı sağlayan şekillenme sürecimiz. Doğduğumuz andan itibaren, eğer beklenmedik koşullar söz konusu değilse, anne ve babamızın sevgisi ve ilgisi ile başlar yaşam serüvenimiz. Ardından bu güvenli yuvadan dışarı adım atarız ve diğer insanlarla tanışmaya başlarız. Eğitim süreci başlı başına topluma uyum sağlama sürecidir ve fazlasıyla zorlukları vardır. Yavaş yavaş ilerleyen bu süreç artık kendi ayaklarımız üzerinde sağlam şekilde durabilen yetişmiş bireyler olarak neticelenir ve çoğunlukla da bu döngüyü sürdürecek bu çarka dâhil olacak yeni katılımcıları büyütmekle uğraşırız. Tüm bu süreçten mahrum kalmak pek çok şeyi kaçırmış olmak, büyük bir mahrumiyet ve özellikle de duygusal eksiklik demektir.

Gerçeklikle acı yüzleniş

“Karanlık olmayacak kadar karanlık.
Ne zamandır burada olduğumu bile bilmiyorum
Duruyorum.
Sonsuzluk gibi geliyor.”

Doğduğundan beri sadece monitörlerden ve bilgisayarlarla çevrili kapalı ve steril bir dünyada, arada bir kendisi ile hiç iletişim kurmayan teknisyenler haricinde hiç kimseyle temas etmeksizin tek başına büyüyen ve dışarıdaki dünyadan habersiz yaşayan bir genci tanıyarak başlıyoruz hikâyeye. Aslında bu genç dış dünyanın görsel bir temsilini görür ekranlarda ancak bunun yaratılmış sahte bir cennet olduğunu düşünür. Romanın alt metninin dinsel ve mitsel bağlarını burada fark ederiz ilk olarak.

İnsanın dünyadaki varoluşunun tersine çevrilmiş bir metaforudur aynı zamanda. İsmi olmayan, rakamla ifade edilen ve SIFIR olarak hitap edilen bu genç, herhangi bir canlı formuna hiç dokunmadan, doğanın sunduğu yağmur, kar gibi oluşumlara tanıklık etmeden mahkûm olarak yaşadığı bu sanal hayattan bir kaza eseri uzaklaşır ve travmatik şekilde adım attığı gerçek dünyada on altı yaşına dek öğrendiklerinin onu ayakta tutamayacağını kısa sürede fark eder. Yaşadığı gerçeklik –ki ona göre düşsel bir sanrıdır- ile uzlaşması öğrendikleri ile değil, doğal içgüdüleri ve ona her şeyi göze alarak yardım edecek insanlar sayesinde mümkün olabilecektir. Ancak SIFIR’ın peşine düşen güçler son derece yetkin, güçlü ve acımasızdır. Bu amansız kaçış ve yeni tanıdığı dünyaya alışma süreci kolay olacak mıdır? Bunun yanıtı nefes nefese okuyacağınız romanın sayfalarında.

Sanal dünyanın kötüye kullanılmasının sonuçları

Daha önce yazdığı Doğaya Fısıldayan Çocuklar ve Parlak Fikir Pastası isimli eserleri çok beğenilen çağdaş İtalyan edebiyatının önemli yazarlarından Luigi Ballerini, adı SIFIR’da 21. yüzyıl ile birlikte tüm hayatımıza giren, hemen her şeyi şekillendiren ve artık ayrılmaz bir parçamız hâline gelen sanal hayatın kötü ellere geçtiğinde nasıl kötüye kullanılabileceğini vurguluyor.

“Tabii ki sınırlar var. Sınırlar olmadan yaşanmaz. Sadece uzaktalar, buradan görünmüyorlar. Doğru anladın: Başka bir dünyadasın, öncekine benziyor; yalnızca çok çok daha büyük. Ya yeni bir seviyeye çıktıysan? Daha yüksek, daha zorlayıcı bir seviyeye? Göreceksin, eninde sonunda duracağın bir duvara varacaksın, hatta belki de tam olarak oraya koşuyorsundur. Endişelenme.”

İnsanların beyninin yıkanarak, duygusuz ve acımasız askerlere dönüştürülmesi aslında çok eski bir mesele ve geçen zaman içinde bunun yöntemleri değişiyor sürekli. Ancak diğer yandan, her şeye dair umudun insanın en saklı duygularında olduğunu vurguluyor bu eser. İç sesimizi dinlediğimizde, bize dikte ettirilen şeylerin yanlış olduğunu ve buna karşı çıkabilecek gücü yavaş yavaş da olsa bulabileceğimizi ifade ediyor. Ve elbette bize yol gösterecek, yardım eli uzatacak cesaretli insanların her daim var olduğunu da…

Peki siz adı SIFIR’ı okudunuz mu? En çok dikkatinizi çeken neydi? Yorumlarda paylaşır mısınız?

 Luigi Ballerini kimdir?

1963 yılında İtalya’nın Sarzana kentinde dünyaya gelmiştir. Doktor ve psikanalist olarak çalışmış, çocuk ve gençlik kitaplarının yanı sıra gazete ve dergilerde eğitim ve gençler üzerine yazılar yazıyor, çocuklara ve gençlere seminerler veriyor.

Luigi Ballerini, Zia Dorothy (Dorothy Teyze) isimli kitabı ile 2010 yılında White Raven Ödülü’nü, Parlak Fikir Pastası ile 2014 yılında 9-12 yaş çocuk kitabı dalında İtalyan Andersen Ödülü’nü, ve adı SIFIR, kitabı ile 2016 yılında gençlik kitabı dalında Bancarellino Ödülü’nü kazanmıştır.

Diğer Fantastik – Bilim Kurgu kategorisi kitap incelemelerini okumak için tıklayın. 

Yorumlar (0)

Yorumlar

Henüz Bir Yorum Yok

Be the first to review “adı SIFIR – Luigi Ballerini”

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir