Anne Frank’ın Hatıra Defteri – Anne Frank

Yayınevi:

Yazan: Selin Aydın Karadağ

Büşra Tangal

Epsilon Yayınevi etiketiyle yayımlanan Anne Frank’ın Hatıra Defteri, Nazi Almanya’sından kaçarak ailesiyle birlikte saklanmak zorunda bırakılan on üç yaşındaki Yahudi bir genç kızın üzüntülerini, umutsuzluğunu ve yalnızlığını büyük bir içtenlikle anlattığı, gerçek yaşantılarını içeren bir kitap.

Sitede Yayınlanma Tarihi: 3 Nisan 2023

Orjinal Adı: Het Achterhuis: Dagboekbrieven 12 juni 1942–1 augustus 1944

Ülke: Hollanda

Türü: Anı

Okur Yaşı: Genel Yetişkin Okur Kitlesi

Hedef Kitle: Anı ve günlük okumayı sevenler.

Sayfa Sayısı: 360 sayfa

Çevirmen: Hakan Kuyucu

Çeviri:

İmla:

Ebat: 13,5 x 21 cm

İnceleme

İlk kez 1947 yılında yayımlanan Anne Frank’ın Hatıra Defteri aslında bir günlük. Anne Frank önceleri sadece kendisi için günlük tutuyordu. Sonradan bu kararı değişti. Savaş bittiğinde, günlüğünü başka kişilerin de okumasını ve acılarına tanık olmasını istiyordu. Bu yüzden yazdıklarını kitap hâline getirebileceğini düşünmeye başladı. Fakat hayallerini gerçekleştiremeden kısacık hayatı son buldu. Anne’in ölümünden sonra günlüğü babası tarafından kitap hâline getirildi.

“Neden bu savaş, neden insanlar barış içinde yaşayamazlar?”

İkinci Dünya Savaşı, tarihimizin en karanlık savaşlarından biri. Altı milyon Yahudi, Hitler yönetimi önderliğinde Nazi birlikleri tarafından katledildi. İşgal ettikleri her ülkeye savaş ve yıkım getirdiler.

1940 yılında Amsterdam, Naziler tarafından işgal edilmişti. Bu tarihten sonra orada yaşayanları zor günler bekliyordu. Anne ve ailesi onlardan sadece birkaçıydı. 1942 yılında Yahudi ailelerinden kaçabilenler kaçtı, saklanabilenler saklandı. Yakalananlar ise işgal altındaki Polonya’da bulunan ölüm kamplarına sürülmeye başlandı. Anne ailesiyle birlikte saklanabilenler arasındaydı.

Saklanmalarından birkaç ay önce, on üçüncü doğum gününde Anne’a bir günlük hediye edildi. Anne, deftere “Kitty” ismini verdi. Onu arkadaşı olarak görüyordu ve her derdini anlatıp huzur bulabileceğini düşünüyordu. Bu günlüğe 12 Haziran 1942 tarihinde başladı. Son yazısını ise 1 Ağustos 1944 tarihinde yazabildi. Üç gün sonra Anne ve ailesi ihbar edildi ve SS subayları tarafından saklandıkları yerde yakalandılar. Bu, Anne’in yazdığı ilk ve son kitap. Eğer yaşasaydı belki bize çok güzel hikâyeler anlatabilecekti. Fakat bu genç yaşında bütün umutlarıyla birlikte hayatı da son buldu.

“Günlük tutmak benim gibi biri için tuhaf bir duygu. Yalnızca daha önce hiç yazmadığımdan değil. İleride ben de dahil hiç kimse on üç yaşında bir kızın aklından geçenlerle ilgilenmeyecekmiş gibi geliyor. Fakat aslında bunun hiçbir önemi yok, ben yazmak ve daha da önemlisi kalbimden geçen bir sürü şeyi ortaya dökmek istiyorum.’’

Arka Ev’de yaşam

Anne saklandıkları yere “Arka Ev” diyordu. Tam iki yıl boyunca Amsterdam’da bu küçük “Arka Ev”de kaldılar. Anne’ın ailesinden başka dört kişi daha yaşıyordu bu evde. Küçük bir yerde kalabalık bir şekilde yaşamak Anne’a çok zor geliyordu. Hem ölmekten korkarak yaşamak hem de evin içindekilerle anlaşamamak bir süre sonra dayanılmaz bir durum olmuştu. Günlüğüne genelde bu zorlukları yazdı. Hiç dışarı çıkmadan, güneşi ve gökyüzünü huzurla seyredemeden bir arada yaşamaya devam etmek zorundaydılar.

“Hava güneşli, gökyüzü mavi, hafif bir rüzgar esiyor ve her şeye karşı müthiş bir tutku hissediyorum. Konuşmaya, özgürlüğe, arkadaşlarıma, yalnız olabilmeye, ağlamaya… bunları çok özlüyorum!’’

Anne umutsuzluğa düşmemek için kendini geliştirecek alanlar bulmuştu. Her boş anında kitap okuyor ve ders çalışıyordu. Yakalanmayacaklarını düşünerek hayata umutla bakmaya çalışıyordu. Fakat Nazi yönetimi her dakika kendisini hatırlatıyordu. Geceleri silah ve bomba sesleriyle uyanmak Anne için hayatı daha da cehenneme çeviriyordu. Yine de Anne, gelecekle ilgili planlar yapmaya devam ederek savaşı düşünmemeye çalışıyordu. Çocukluğunu doyasıya yaşayamadan, kapalı kapılar ardında hayatta kalmaya çalışırken bile ümidini kaybetmemeyi ve hayat dolu olmayı bize öğretiyordu.

“Benim için yaşamımı ölüm, yoksulluk ve karmaşa üzerine kurmam olası değil. Dünyanın gün geçtikçe yavaş yavaş bir çöle çevrildiğini görüyorum, gittikçe yaklaşan ve bir gün bizi de öldürecek olan gök gürültüsünün giderek yükselen sesini duymaktayım. Milyonlarca insanın acısını içimde taşıyorum. Buna karşın gökyüzüne her baktığımda, her şeyin iyiye döneceğini ve barışın yeniden egemen olacağını biliyorum.”

Siz bu kitabı okudunuz mu? En çok dikkatinizi çeken mesaj neydi? Yorumlarda paylaşır mısınız?

Anne Frank kimdir?

12 Haziran 1929’da Almanya’nın Frankfurt kentinde, Yahudi kökenli Alman-Hollandalı bir ailede Otto ve Edith Frank’ın kızları olarak dünyaya geldi. Anne beş yaşına kadar Frankfurt’ta bir apartman dairesinde annesi, babası ve ablası Margot ile birlikte yaşadı. Nazilerin 1933’te iktidara gelmesinin ardından Frank ailesi, Hollanda’nın Amsterdam kentine kaçtı. Almanlar Mayıs 1940’ta Amsterdam’ı işgal etti. Bu yüzden Anne ve ailesi, yanlarına dostları olan bir aileyi ve bir diş hekimini de alarak, Prinsengart Sokağı 263 numaralı ofisin arkasındaki gizli çatı katında tam iki yıl boyunca yaşadılar. İki yıl sonunda saklandıkları yer ihbar edildi ve orada bulunan herkesi tutuklayıp toplama kampına gönderdiler. Anne, 7 ay sonra toplama kampında tifüs salgınına yakalandı ve Şubat veya Mart 1945’te vefat etti.

Diğer kitap incelemelerini okumak için tıklayın.

Yorumlar (0)

Yorumlar

Henüz Bir Yorum Yok

Be the first to review “Anne Frank’ın Hatıra Defteri – Anne Frank”

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

More Products