Bir Kitap Hayatı Değiştirir (mi)?, Kaçımız Okuyor? Dünya Okuryazarlık Günü Üzerine
Orhan Pamuk’un Yeni Hayat romanı şu çarpıcı cümleyle başlar: “Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti.” Kitapların insanın dünyasını dönüştürme gücünü en özlü şekilde ifade eden bu cümle, okuma alışkanlığının ne kadar önemli olduğunu hatırlatıyor. 8 Eylül Dünya Okuryazarlık Günü vesilesiyle, Türkiye’deki okuma oranlarını ve okuma alışkanlıklarının nitelik boyutunu gözden geçirme zamanı.
Yasemin KAYA
Her yıl 8 Eylül’de kutlanan Dünya Okuryazarlık Günü, UNESCO tarafından 1967’de toplumların okuryazarlık farkındalığını artırmak amacıyla ilan edilen ve dünya genelinde okuma yazma oranlarını artırmayı hedefleyen bir gün. UNESCO’nun tanımına göre okuryazarlık, bireylerin yalnızca temel okuma yazma becerilerine sahip olmasını değil, aynı zamanda içinde yaşadıkları topluma katkı sağlayabilecek bilgi ve becerilerle donatılmalarını da içerir. Ancak dünya genelinde bu becerilere sahip ol(a)mayan milyonlarca insan yaşıyor. UNESCO verisine göre 2022 itibarıyla, 15 yaş ve üzeri her yedi yetişkinden biri, yani 754 milyon kişi, temel okuryazarlık becerilerinden yoksun. Ayrıca milyonlarca çocuk okuma, yazma ve aritmetikte asgari düzeyde yeterlilik kazanmakta zorlanırken, 6-18 yaş arası yaklaşık 250 milyon çocuk okula gidemiyor. Bu tablo, cehaleti ortadan kaldırma mücadelesinin küresel ölçekte hala ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
Türkiye’nin Okuryazarlık Durumu: TÜİK Verileri
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2023 yılı Ulusal Eğitim İstatistikleri, Türkiye’nin okuryazarlık alanında önemli gelişmeler yaşadığını ortaya koyuyor. 2008 yılında %91,8 olan okuma yazma bilenlerin oranı, 2023 yılı itibarıyla %97,6’ya yükselmiş durumda. Özellikle kadınlarda bu artış dikkate değer. 2008 yılında kadınlarda okuma yazma oranı %86,9 iken, bu oran 2023’te %96,0’a yükseldi. Erkeklerde ise okuryazarlık oranı %96,7’den %99,2’ye çıktı. Bu veriler, Türkiye’nin okuma yazma bilmeyen vatandaş kalmaması için önemli adımlar attığını gösteriyor.
Ancak bu gelişmelere rağmen Türkiye’de nitelikli okuryazar sayısındaki eksiklik, eğitimde ve okuma alışkanlıklarında önemli bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. TÜİK verilerine göre, yükseköğretim mezunlarının oranı 2008 yılında %9,8 iken, 2023 yılında bu oran %24,6’ya çıkmış durumda. Eğitim seviyesi yükselse de, okuma alışkanlıkları ve nitelikli okuryazar olma hedefi henüz istenilen düzeye ulaşmış değil.
Nitelikli Okuryazarlık Eksikliği: Prof. Dr. Melda Üner’in Değerlendirmesi
Yeditepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Melda Üner, Dünya Okuryazarlık Günü vesilesiyle yaptığı açıklamada, okuryazarlık oranlarının artmasını sevindirici bulduğunu ancak nitelikli okuryazar sayısının yetersiz olduğunu vurguluyor. “Hedefimiz elbette kadınlarda da erkeklerde de %100’e ulaşmaktır. Ancak ülkemiz için daha nitelikli okuryazarlar yetiştirmek amacıyla yürümemiz gereken yolun uzun olduğunu kabul etmeli ve rotamızı bu ideale daha hızlı ulaşacak şekilde planlamalıyız” diyen Üner, yalnızca okuma yazmayı öğrenmenin yeterli olmadığını belirtiyor.
Nitelikli okuryazarlığın küçük yaşlardan itibaren okuma alışkanlığının kazandırılmasıyla geliştirilebileceğini ifade eden Üner, “Okuduğunu anlama ve muhakeme etme konusunda zayıflıklar mevcut. Ülkemizde nitelikli okuryazar sayısı düşük. Bunun en önemli nedeni okuma alışkanlığının olmaması” diyerek bu eksikliğe dikkat çekiyor. Teorik olarak okuma yazma bilmenin topluma katkı sağlamak için yeterli olmadığını vurgulayan Üner, eğitim politikalarının bu eksikliği gidermek üzere gözden geçirilmesi gerektiğini dile getiriyor.
Ebeveynlerin eğitim düzeyinin, çocukların okuma ve düşünme becerilerini geliştirmede büyük önem taşıdığını belirten Prof. Dr. Melda Üner, “Kalemle yazmanın ve kâğıttan okumanın beynin gelişimine olan katkıları kanıtlanmışken, teknolojik cihazların aşırı kullanımının çocuklar için olumsuz etkileri olabilir” şeklinde uyarıyor. Özellikle yüksek öğrenim görmüş ebeveynlerin çocuklarının eğitimine daha fazla katkıda bulunabileceğini ve sorgulama, düşünme yetilerini geliştirebileceklerini ifade ediyor.
KONDA Araştırma Verileri: Türkiye 100 Kişi Olsaydı
KONDA’nın “Türkiye 100 Kişi Olsaydı” araştırması Türkiye’deki bireylerin çeşitli sosyal, ekonomik ve kültürel alanlardaki davranışlarını ele alıyor. 2008-2019 yılları arasındaki değişimi inceleyen araştırmada, okuma alışkanlıkları da analiz ediliyor. 2008 yılında Türkiye’de 100 kişiden 28’i son 3 ayda en az bir kitap okumuşken, 2019 yılı itibarıyla bu oran 69 kişiye yükselmiş durumda. Bu artış, kitap okuma oranlarının genel olarak arttığını gösterse de, düzenli kitap okuma alışkanlığının yaygınlaşması için daha almamız gereken yol olduğunu ortaya koyuyor.
Okuduğu kitapla hayatı değişenler
TÜİK ve KONDA verilerindeki Türkiye’de okuryazarlık oranlarının artışı sevindirici olsa da, nitelikli okuryazar bir toplum olma yolunda hâlâ ciddi eksiklerimiz var. Sadece okuryazar olmanın ötesinde okunanı derinlemesine kavrayıp bu birikimi hayatımıza ve topluma yansıtmak da büyük önem taşıyor. Bu nedenle Dünya Okuryazarlık Günü, sadece okur-yazar bireyler yetiştirmeyi değil, okuduğu bir kitapla yaşamını dönüştüren bireyler yaratmayı amaçlıyor.
Türkiye’de okuma alışkanlıklarının erken yaşlarda kazandırılması ve nitelikli okuryazarlığın yaygınlaştırılması bu dönüşümün en kritik adımı. Bir kitap okuyup hayatını değiştirmek herkes için mümkün olmayabilir, ama bu yolculuğa daha fazla insanı davet etmek elimizde.
Haber görseli UNESCO sayfasından alınmıştır. (Y.N.)
Diğer haberler için tıklayınız.