Nobel ödüllü yazar Kazuo Ishiguro’nun yayımlanan yedinci romanı olan Gömülü Dev ile, günümüz İngiltere’sinin oluşumunda adı geçen efsanevi Kral Arthur’un ve onun en bilinen şövalyelerinden Sir Gawain’in de içinde bulunduğu sisli bir yolculuk hikâyesine eşlik etmek ister misiniz?
Begüm Mermutlu Akçay / begummermutlu@gmail.com
Gömülü Dev bir yolculuk hikâyesi. Büyülü, sisli, bilinmezlerle dolu bir yolculuk. Öyle bir sis ki hafızaları örtüyor, anıların üzerini kapatıyor. Yazar bu durumu, şu cümlelerle ifade ediyor: “Herkesin daha dünkü, bir evvelsi günkü olayları, insanları unutması çok garip. Sanki bir hastalığa yakalanmış gibiyiz hepimiz.”
Axl ve Beatrice
Gömülü Dev’in baş kahramanları yaşlı karı koca Axl ve Beatrice, eski Britanya topraklarında bir bataklık kenarında yaşıyor. Yaşadıkları köyde, diğer kişilerle aralarında belli bir mesafe olduğu göze çarpıyor. Köy sakinleri tarafından dışlanan yaşlı karı kocanın odalarında mum yakmaları bile heyet kararıyla yasaklanmış. Tüm işlerini karanlıkta yapmaya alışmışlar, aynı anılarını yitirip karanlık zihinlerinde yaşamaya alıştıkları gibi. Bir gün karanlık hayatlarına da, zihinlerine de elveda demeye karar veriyorlar ve bir mum ışığı yakacak olan evlatlarına kavuşmak için yollara düşüyorlar. Çiftimizin birbirlerine olan sevgi dolu, sıcacık yaklaşımları okurları âdeta “o yaşları biz de böyle yaşayabilsek” düşüncesine sevk ediyor. Yaşlı Axl’in Beatrice’e “Prensesim” diye hitap etmesi ise güzel bir ayrıntı.
Yol ve yolculuk
Axl ve Beatrice’in bir sabah bir unutuşa gözlerini açması ile hikâyemiz başlıyor. Yavaş yavaş her şeyi unutmaya başladıklarını fark edip bu unutuş daha da derinleşmeden oğullarını görmek, ona ulaşmak için yola koyuluyorlar. Ama nasıl bir yol? Zorlu, engebeli, bol sınavlı, inişli çıkışlı bir yol onlarınki. Karşılarına çıkan kişiler, sise sebep olduğu düşünülen dişi ejderha (evet, fantastik ögeler de mevcut kitapta) ve sorular, anılar, hatalar, unutulanlar, unutulmayanlar… Yol insanı değiştirir mi? Çıkılan yolda aynı kalabilmek mümkün müdür? Bu sorular kitap ilerledikçe, sisin dağılması gibi zihninizde dağılıyor ve cevaplarını buluyor.
Briton Sakson mücadelesi
Gömülü Dev, bizi Briton ve Sakson mücadelesine de götürüyor. Günümüz İngiltere’sinin oluşumunda etkisi olan efsanevi Kral Arthur, şövalyesi Gawain ve atı Horace, Sakson savaşçı Wistan ve genç Edwin kitabın diğer kahramanları. Hikâye, Kral Arthur sonrası, Norman Britanya öncesi bir zaman diliminde geçiyor. Saksonlar kısa süre önce Britonlara karşı ağır bir yenilgi almış olduğundan, Briton çoğunluğun arasında dağınık olarak yaşamaya çalışıyorlar. Wistan ise onları korumaya ant içen güçlü bir savaşçı. Gelecekte yine güçlü bir kişi olacağını düşündüğü genç Edwin’i yanına alıyor. Yani roman bizi tarihin derinliklerinde gezdiriyor.
Not: Kral Arthur ve Sir Gawain hakkında daha fazla bilgiye sahip olmak isterseniz, Yapı Kredi Yayınları Kazım Taşkent Dizisi’nden çıkan Sir Gawain ve Yeşil Şövalye kitabını okuyabilirsiniz. Ayrıca Youtube’da Emin Çapa’nın kitap ile ilgili yaklaşık on dakikalık bir videosu var. Emin Çapa’nın yorumlarını podcast olarak Spotify’dan da dinleyebilirsiniz.
Fantastik ögeler
Bu gizemli dünyaya fantastik karakterlerin de eklenmesi merak duygumuzu iyice kamçılıyor. Fantastik türde eserler ilgimi çekmemesine rağmen, romanda var olan bu ögeler beni hiç rahatsız etmedi çünkü Ishiguro ana konudan uzaklaşmadan, okuyucunun ilgisini diri tutarak, akıcılığı bozmadan yan anlatılarla hikâyeyi katmanlaştırıyor. Kısıtlı bir bölgede geçen, karakter sayısı çok fazla olmayan bu kitabı elinizden bırakamıyorsunuz.
Yalın bir dil
Gömülü Dev’den önce yazarın Günden Kalanlar eserini okumuştum. Çevirmeni farklı olmasına rağmen, onda da beni etkileyen, yalın ve su gibi akan bir dilin olmasıydı. Bu anlamda Roza Hakmen’in çevirisi çok başarılı. Gömülü Dev, sakin, sessiz, usul usul akıp içine çekiyor ve alıp götürüyor sizi.
“Bazı şeylerin zihnimize görünmeyip gizli kalması daha iyi değil mi?”
Unutmak mı? Hatırlamak mı? İnsan unuttum diye hayıflandığı ile bir gün burun buruna geldiğinde ya hiç hatırlamamayı yeğlerse? Hatırlamak, unutmaktan daha çok canınızı yakarsa? Ya devler, o gömülü devler; zihnimizdeki, kalbimizdeki, içimizdeki o gömülü devler bir gün uyanmaya kalkarsa kaçımızın cesareti var onlarla yüzleşmeye?
Kitap bittiğinde bu minvalde onlarca soru sorduruyor size. İnanılmaz metaforlarla dolu. Okuyun bu kitabı. Okuyun ve Ishiguro’nun o yalın hikâyesinde kaybolup sisler dağıldıkça kendinizi tekrar bulun.
Kazuo Ishiguro kimdir?
Kazuo Ishiguro 1954’te Japonya’nın Nagasaki şehrinde doğdu. Eğitimini, babasının Ulusal Oşinografi Enstitüsü’nde çalışmaya başlaması üzerine beş yaşındayken geldiği İngiltere’de tamamladı. Kent Üniversitesi’nde İngilizce ve felsefe eğitimi aldı. Mezun olduktan sonra Londra’da sosyal hizmetler görevlisi olarak çalışmaya başladı. East Anglia Üniversitesi’nde Malcolm Bradbury’den yaratıcı yazarlık eğitimi aldı ve yazarlık kariyerinin ilk dönemlerindeki akıl hocası Angela Carter’la tanıştı. 1981’de üç kısa hikâyesi yayımlandığından beri, sadece yazarlık yapıyor. Kazuo Ishiguro, 2017 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görüldü. İsveç Akademisi, ödül gerekçesinde Ishiguro’yu, “büyük bir duygusal güce sahip romanlarında, dünyayla bir bağlantımız olduğu yanılsamasının altında yatan dipsiz uçurumu açığa çıkaran” bir yazar olarak tanımladı.
Roza Hakmen kimdir?
Roza Hakmen 1956’da İzmir’de doğdu. Otuz yılı aşkın bir süredir İngilizce, Fransızca ve İspanyolcadan edebiyat çevirileri yapıyor.
Künye
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Eserin Orijinal İsmi: The Buried Giant
Sayfa Sayısı: 276 Sayfa
Ebat: 13.5 cm x 21 cm
Çevirmen: Roza Hakmen
Okur Yaşı: Genel Okur Kitlesi
Türü: Roman
Ülke: İngiltere
Diğer okurdan incelemelerini okumak için tıklayın.