Kadının Adı Yok – Duygu Asena

Yayınevi:
Editör: Özlem Abut Otluoğlu
Webmaster

Duygu Asena’nın ilk romanı Kadının Adı Yok, 1987’de ilk basıldığında Türkiye’de hem yıllarca çok sattı hem de sansasyon yarattı, çok konuşuldu, çok tartışıldı. Tohumları çocuklukta atılan cinsiyetçi ayrımın, kadın ve erkek arasına aşılması zor duvarlar ördüğünü çarpıcı bir üslupla okura aktaran kitap bugün bile kadınların yolunu aydınlatıyor. Kadının Adı Yok kitabını 2008 yılından beri Doğan Kitap yayımlıyor.

Sitede Yayınlanma Tarihi: 2 Ağustos 2022

Ülke: Türkiye

Türü: Kurgu

Okur Yaşı: Genel Yetişkin Okur Kitlesi

Hedef Kitle: Feminist roman sevenler, sosyal mesaj içerikli roman sevenler.

Sayfa Sayısı: 184 sayfa

İmla: ☺️

Ebat: 19.5 x 13.5 cm

Kategoriler:

İnceleme

Bir baba, 1950’li yılların Türkiye’sinde kızına kadınla erkeğin farklı yaradılışını cinsiyetçi bakış açınışının gölgesinde, onu sevgisizliğe mahkûm ederek öğretmeye kalkarsa elde edeceği sonuç ne olur?

Duygu Asena’nın Kadının Adı Yok adlı kült romanı bu sorunun cevabını okura sunarken yolunu ve kimliğini bulmaya çalışan bir kadının hayatını merkezine alıyor.

“Arkadaşlarımız hep bizim bahçeye geliyor. Kızları da erkekleri de çok seviyorum, aralarında ayrım yapmıyorum. Ama babam yapıyor. Babamın yüzü kızgın bir kedi gibi hayır köpek, hatta bir eşek gibi. Ona çok kızıyorum. Babam gözlerini dikmiş camdan dışarı, bize bakıyor. O kadar kızgın ki, bakışlarından ateş saçıyor, yüzü maske gibi ve çok korkunç. Oğlanlar babamdan korkuyorlar. Kızlar korkmuyor çünkü babam kızlara kızgın bakmıyor. Okula gitmiyorum ama ben artık çok büyüğüm, babamın oğlanları sevmediğini kızları sevdiğini biliyorum ama bunun neden böyle olduğunu bilmiyorum çünkü babamın kendisi de oğlan.”

Kendi ebeveynleriyle aynı zihniyette olan anne babaların yetiştirdiği erkeklerle her karşılaşması zorlu bir mücadeleye dönüşen kadının kendine özgü bir kimliği yok, adı yok; yolunu ve özünü bulmak için gereğinden büyük bedeller ödemesi gerekiyor.

Uğradıkları haksızlığa boyun eğmek üzere yetiştirilen kadınlar

Duygu Asena, ataerkil bir toplumda erkekler övülürken kadınların nasıl yerildiğini, hayatın her alanında ve aşamasında nasıl mağdur edildiğini üstüne üstlük uğradıkları tüm bu haksızlıklara boyun eğmek üzere yetiştirildiklerini tüm çıplaklığı ile gözler önüne seriyor. Bu öyle bir çıplaklık ki okurken insanlığınızdan utanıyor, kendinizden ve aklınızdan şüphe duyuyorsunuz.

Kitabı okurken beni en çok etkileyen hatta ürküten Duygu Asena’nın son derece haklı bulduğum bu tespiti oldu diyebilirim: Kendinden vazgeçmek üzere yetiştirilen kız çocuklarının varlığı, toplum sağlığını bozan kötü huylu bir tümör gibi. Kadının Adı Yok, kanserin çoktan kırsal kesimden kente yayıldığını gözler önüne seriyor.

“…Ve sıra geldi kardeşimle birlikte üniversite sınavlarına girmeye. Babam ‘Hoop’ dedi. ‘Nereye giriyorsunuz, ne gereği var, yarın evlenip gideceksiniz, boşu boşuna beni ne uğraştıracaksınız?’ ‘Baba, sen uğraşmayacaksın ki, biz sınavlara gireceğiz. Hem biz evlenmek değil, çalışmak istiyoruz.’ ‘Ne çalışması? Bunu bir daha ağzınızdan duymayayım, benim olduğum evde kimse çalışamaz, sizi çalıştıracak herifin de alnını karışlarım. Hadi kardeşin neyse de sen bu tembellikle nah kazanırsın sınavları.’…”

Okunması kolay, anlaşılması zor, üzerinde düşünülmesi gereken bir eser

Kadının Adı Yok, okunması kolay, anlaşılması zor, üzerinde düşünülmesi gereken bir eser. Duygu Asena, yazdığı her satırda edebî bir dil kullanma kaygısı duymadan açık, net ve keskin üslubuyla yarattığı karakteri ne kadar içselleştirdiğini gösteriyor, yıllardır kanayan toplumsal bir yaraya vurgu yapıyor. Duygu Asena’nın sert tespitleri bir kısım okura marjinal gibi görünse de kadınların varoluşlarından beri atmayı sürdürdüğü sessiz çığlıkları nihayet ses buluyor.

Kadının Adı Yok’un okuduğum henüz ilk sayfasında yüzüme tokat gibi inen toplumsal gerçekler karşısında donakaldım. Hissettiğim dehşet yüz seksen dört sayfa boyunca giderek arttı, kitabı bitirip kapağını kapattığımda iç dünyam darmadağındı.

Kadının Adı Yok rekorların kitabı

İlk kez 1987 yılında Alfa Yayıncılık tarafından piyasaya sürülen Kadının Adı Yok, çıktığı yıl kırk baskı yaparak rekor kırdı. Eser 1988 yılında müstehcen bulunarak mahkeme kararı ile yasaklandı. Duygu Asena, Kadının Adı Yok’un poşette satılmasına ve üzerinde “On sekiz yaşından küçüklere zararlıdır” ibaresinin yer almasına karar verilince dava açtı. Kadının Adı Yok, yasaklar kalkınca Atıf Yılmaz yönetmenliğinde sinemaya uyarlandı.

Yayın hakları 2008 yılında Doğan Kitap tarafından satın alındığından beri her biri iki bin eserden oluşan çok sayıda baskısı yapıldı. Haziran 2022’de satın aldığım Kadının Adı Yok’un elimdeki 78. baskısı.

Doğan Kitap, her yıl Duygu Asena’yı anmak üzere Kadının Hâlâ Adı Yok adı altında bir yarışma düzenleyerek Duygu Asena Roman Ödülü veriyor.

Duygu Asena kimdir?

Gazeteci yazar Duygu Asena, 19 Nisan 1946’da İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesinde Pedagoji eğitimi aldı ve gazeteciliğe başladı. İlk yazısı 1972 yılında Hürriyet gazetesinin Kelebek ekinde yayımlandı. Duygu Asena kariyeri boyunca çeşitli dergi ve gazetelerde gazeteci ve yönetici olarak görev aldı. Gerek yazdığı yazılar gerek kaleme aldığı kitaplar nedeniyle feminist yazar olarak tanınan Duygu Asena beyin tümörü nedeniyle 20 Temmuz 2006 tarihinde aramızdan ayrıldı.

Eserleri:

  • Kadının Adı Yok, 1987
  • Aslında Aşk da Yok, 1989
  • Kahramanlar Hep Erkek, 1992
  • Değişen Bir Şey Yok, 1994
  • Aynada Aşk Vardı, 1997
  • Aslında Özgürsün, 2001
  • Aşk Gidiyorum Demez, 2003
  • Paramparça, 2004

Diğer kitap incelemelerini okumak için tıklayın.

Yorumlar (0)

Yorumlar

Henüz Bir Yorum Yok

Be the first to review “Kadının Adı Yok – Duygu Asena”

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

More Products