İnez’in Sezgisi – Carlos Fuentes

Yayınevi:
Editör: Banu Demir

“Ne ölüm bilirdi ölümün ne demek olduğunu ne de canlılar.” İnez’in Sezgisi, Carlos Fuentes’in kaleminden Faust’a yapılan göndermelerle şölene dönüşen olağanüstü bir kitap. İki farklı döneme ait iki hikâye, iki farklı tutkuyu bu kitapta bulacaksınız.

Sitede Yayınlanma Tarihi: 11 Mayıs 2022

Türü: Kurgu

Okur Yaşı: 18 yaş üzeri genel okur kitlesi

Hedef Kitle: Klasik eserlerden zevk alanlar

Sayfa Sayısı: 179 sayfa

Çevirmen: Pınar Savaş

Çeviri: ☺️

İmla: ☺️

Ebat: 16 x 24 cm

Kategoriler:

İnceleme

“Kendi ölümümüz hakkında söyleyecek hiçbir şeyimiz olmayacak,” cümlesiyle başlayan bir kitabın okuyucuyu içine çekmemesi sizce mümkün mü?

İnsanlık tarihinin ilk başlarında, belleği keşfeden bir erkekle bir kadın arasındaki ilk buluşmadan başlayan ve 20. yüzyılda giderek derinleşen, müziğin dahi çocuğu orkestra şefi Gabriel Atlan Ferrara ile soprano İnez Prada arasındaki tutkulu ama bir o kadar da umutsuz aşk hikâyesi…

Birbirinden farklı zaman ve mekânda gerçekleşen ama bize rüya ile gerçek arasında gidip gelen iki hikâyeyi anlatan Fuentes  şu satırları düşündürüyor, “Hepimiz arada bir aklımıza gelen, otuz saniyeden fazla düşünmediğimiz, çevremizde olup bitenlerin esiri olmadan yaşamaya devam etmemizi sağlayan kısa bir anının hem kurbanı hem de celladı olabiliriz.”

Hatırlamak ve unutmak birbirinden farklı iki eylem. Sen ne istersin? Hatırlanmak mı, unutulmak mı? Günahları unutmak ama affetmemek ya da hayat boyu feda ettiklerinin anısıyla yaşamak mı?

İki hikâyenin peşinde

Kitaptaki ilk hikâye, otuzlu yaşlardan itibaren oldukça başarılı bir orkestra maestrosu olan Gabriel Atlan Ferrara’nın yetenekli ama bir o kadar da otoriteye karşı çıkacak kadar cesaretli soprano İnez’e olan ilginç tutkusunu ve onun aşka karşı duyduğu çelişkili duyguları anlatıyor. Genç maestronun tutkularından biri İnez, diğeriyse Berlioz’un Faust’un Lanetlemesi adlı eserini yönetebilmek.

İkinci hikâye ise okuyucuya bırakılan yanıyla sanki İnez’in düşlerinde içgüdüleriyle gerçekleşen konuşmayı, ilişkiyi ve belleği keşfeden bir erkekle bir kadının hikâyesi. İlk kez göz göze gelme, seslerle anlaşma ve cinselliği keşfetme. Adeta Neh-el ve Ah-Nel’in ilkel çağlarda yaşadığı bir yaratılış destanı.

Kristal mühür kitapta neyi ifade ediyor?

“Kristal mührü görmek ve ona dokunmak, bir kaynaktan hiç durmadan akan şaraba bir kap uzatmak değil, şarabın ta kendisi olup onu tatmaktı.”

Kristal mühür, maestronun müziğe ve aşka duyduğu ihtiras dolu duygularının bir nevi simgesi. Sanki bir büyücünün önündeki kristal küresine bakıp mistik bir şeyleri görmeye çalışması gibi oldukça simgesel.

“Orada elin ucunda, elin dokunabileceği, okşayabileceği, duyarlılığı yitmemiş derisinin kusursuz ve heyecan veren kayganlığını tüm yoğunluğuyla hissedebileceği bir yerdeydi; bir kadının omzunu andırıyordu, sevgilinin yanağını, belin dokunuşunu, ölümsüz bir meyveyi.”

Gabriel Altan Ferrera için mühür sadece geçmiş/gelecek değil, bu dünya/öte dünya, düş/karabasan, yoldan çıkmış arzu/dile gelmez aşk ikilemlerini simgeliyor. Ve kitapta kısacık bir cümle içinde bile olsa mührün, bir bahsin konusu olduğunu anlıyoruz.  Maestro öte dünyaya göçmeden hemen önce kırılacak; “Birlikte ölecekler, uğur ve sahibi…” dizeleri onunla yardımcısı arasındaki hassas dengedeki gizli bir anlaşmayı söylüyor okura. Maestro 93 yaşında kendisi şerefine verilecek konsere gittiğinde yardımcısının gözyaşları ve hırs içinde mührü kırdığını okuyoruz. Anlaşma mühürleniyor…

Ne kadar yükseğe oturursak oturalım insanın bulunacağı yerin belli olması, dahi bir aklı kıskıvrak ele geçirmiş şeytani düşünceler. Ve belki de Berlioz’un Faust’undaki gibi kâinatı ele geçiren bir şeytanın rolünü, bir orkestranın başında sergiliyor olmak.

“Orkestra şefinin gücü itaatkârlığın gücüydü. Otoriteyi sağlamak için elinin bir hareketi yeter de artardı. Elini perküsyona uzatması Cehennem’e giriş vaktinin geldiğini duyururdu. Çellodan bir aşk fısıltısına dönüşmesini, kemandan ani bir çıkışı müjdelemesini, kornodan düzensiz bir tutukluk isteyebilirdi…”

Kitap, Fuentes’in muhteşem anlatımıyla bir çağlar öncesine bir yirminci yüzyıla sürüklüyor insanı. Fuentes âdeta bir orkestra yönetir gibi metinleri yönetiyor… Bir vurmalı çalgılar, bir yaylı çalgılar…

Kitap, Fuentes’i ilk kez okuyacaklar için biraz zorlayıcı olabilir ama İnez’in Sezgisi edebiyat severlerin mutlaka okuması gereken, hayranlık uyandıracak bir eser.

Carlos Fuentes kimdir?

Carlos Fuentes Macías 11 Kasım 1928 – 15 Mayıs 2012 tarihleri arasında yaşamış Meksika’nın önde gelen yazarlarındandır.

Amerika’da Columbia, Harvard, Princeton ve başka üniversitelerde dersler verdi. Çok sayıda deneme ve senaryo yazdı. Bir süre Meksika’nın Paris Büyükelçiliğini yaptı. 1960-1970 yıllarında patlayan Latin Amerika edebiyatının önemli yazarlarından birisidir.

Yazar kendini Cervantes ve Faulkner gibi yazarlara daha yakın olarak tanımlasa da halk ona Meksika’nın Balzac’ı unvanını layık gördü.

Romanları arasında en önemlilerinden olan Terra Nostra Venezuela’da Romula Gallegos Ödülü’nü kazandı. 1987 yılında, İspanyolca yazan yazarlara verilen en büyük ödül olan Cervantes Ödülü’ne değer bulundu. Octavio Paz ile birlikte Obregon Literature Collection’u yönetti.

Diğer kitap incelemelerini okumak için tıklayın. 

Yorumlar (0)

Yorumlar

Henüz Bir Yorum Yok

Be the first to review “İnez’in Sezgisi – Carlos Fuentes”

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Diğer İnceleme ve Tanıtımı Yapılan Kitaplar