Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş – José Saramago

(1 Yorum)
Kitap Yazarı:
Yayınevi:

Yazan: Anıl İlkay Bozkurt

Başak Bingüler

Portekiz edebiyatının ustası, Nobel Edebiyat Ödüllü yazar José Saramago, Kırmızı Kedi Yayınevi’nden çıkan Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş adlı romanının girişindeki alıntıyla okura bir ayna uzatıyor, “İnsan olmanın ne demek olduğunu her geçen gün daha az bileceğiz.”

Sitede Yayınlanma Tarihi: 23 Kasım 2022

Orjinal Adı: As Intermitências da Morte

Ülke: Portekiz

Türü: Kurgu Roman

Okur Yaşı: Genel Yetişkin Okur Kitlesi

Hedef Kitle: José Saramago seven okurlar.

Sayfa Sayısı: 236 sayfa

Çevirmen: Mehmet Necati Kutlu

Çeviri: ☺️

İmla: ☺️

Ebat: 13,5 x 19,5 cm

Kategoriler:

İnceleme

José Saramago Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş adlı eserinde kült romanı Körlük’te olduğu gibi kural dışı üslubunu koruyor. Hikâye, ismi bilinmeyen bir ülkede unvanlarıyla tanımlanan karakterler arasında geçiyor. Neredeyse hiç noktalama işareti kullanmaksızın ince zekâsının ürünü, mizah katılmış eleştirel anlatısıyla okuru yarattığı, sarsıcı büyülü gerçeklik kurgusuna taşıyor.

“Ertesi gün hiç kimse ölmedi,” diye başlıyor roman. Ölüm, 1 Ocak tarihinde çalışmayı bırakıyor ve yüreklerinde saklı ölüm korkusu ile yaşamını sürdüren insanlara ölümsüzlüğü sunuyor. Herkes gibi basın mensupları da şaşkınlık içinde, sonsuzluk armağanını “Yeni Yıl, Yeni Hayat” diye manşete taşıyor gazetelerden biri.

Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş güç dengelerini sarsıyor

Hükümetin sessizliğinin merak konusu olmaya başladığı anlarda ilk resmî açıklama yapılıyor.

“Eğer tanrının isteği bu yöndeyse, bedenin ölümsüzlüğü ile ortaya çıkacak meydan okuyuşu kabul ediyoruz ve buna vesile olmak üzere bu ülkenin iyi insanlarını seçtiği için dualarımızla kendisine şükranlarımızı sunuyoruz,” diyerek coşkulu bir şekilde bitirdi konuşmasını Başbakan.

İlk tepki kardinalden geliyor, “… ölüm ortadan kalktığında, diriliş de olmayacaktır, diriliş umudu ortadan kalktığında da kilise yok olur,” ve bu tonda devam ediyor.

Ölüm Geri Gelmezse?

Zaman akıp günler geçerken, kimse ölmüyor. Hızla ekonomik çöküşe giden firma temsilcilerinden gelen tepkileri, hastane ve bakımevi yöneticilerinin şikâyetleri izliyor.

“… sayın başbakan, tüm açık yürekliliğimizle ifade etmek gerekirse, ölüm bunları yaşamaktan evladır.”

Günlerini doldurmuş, ölüm hakları ellerinden alınmış hastaların yakınları ise ne yapacaklarını bilemiyorlar, şikâyet etmeyi de kendilerine yakıştırmıyorlar.

Sonsuzluk duygusunun sevinci ve mutluluğu, beklenmedik şekilde endişeye, hayal kırıklığına, pişmanlığa ve acıya dönüşüyor. Geleceğe yönelik bilinmezlik korkusu, huzursuzluğun katman katman yayılmasına sebep oluyor.

Ölüm geri gelmezse yaşam nasıl devam edecek?

Çözüm sınırın ötesinde mi?

Sınırın bir adım ötesinde ölüm görevinin başında. Bir gece yarısı olanlardan sonra, ölemeyen hastaların sevenleri onlarla sınırı geçip, onlarsız geri dönmeye başlıyorlar. Vicdanlarının sesi rahatsız etse de duymazdan geliyorlar.

Komşu ülkeler de hükümetten, olanları sonlandırmasını istiyor. Sınır geçişleri bir krize dönüşüyor, sonunda hükümet “maphia” ile anlaşıyor; her zaman olduğu gibi bu kirli işte de kullanılacak birileri bulunuyor.

“… sonsuz yaşam ümidiyle, hiçbir zaman ölememe korkusu arasında bölünmüş toplumun tüm kesitlerine…”

Olan bitene rağmen, kendi çelişkilerinde boğulmak üzere olan bu insanlar arasında, geçmişte istisnasız sahip çıktıkları dürüstlükten izler taşıyan kalmış mıydı? Ülkenin derin bir buhran içinde olduğu konuşulurken cevabından en çok korkulan ama dile getirilmeyen, “Ahlaki değerlerimize, insanlığımıza ne oldu?” sorusu oluyor.

Bir şeyler olmak zorunda…

“Kral defterinde, emekli maaşları yazılı sütunun yanına bir çarpı koydu ve “Bir şeyler olmak zorunda,” dedi. “Evet majesteleri, bir şeyler olmak zorunda,” diyerek konuşmayı noktalayan başbakandı.

Bir şey oluyor; ulusal televizyon Genel Müdürü, cebinde eflatun bir zarf, zarfın içinde yine eflatun kâğıda yazılmış bir mektup ile başbakanlık makamına çıkıyor.

Ölüm sahneye geri mi dönüyor?

Klasik müzik eşliğinde ölümün sesi

Saramago, ölüm korkusu ve ölümsüzlük hayali üstünden din, devlet (sistem) ve toplum üçgeninde hayatı, ahlaki değerleri, insanlığı sorguluyor. Bu sorguda, kendini kapattığı iç dünyasından çekip çıkardığı çatışmaların izlerini de görüyoruz; satır aralarında ilahi anlatıcının sesine zaman zaman yazarın sesi de karışıyor. Fikirlerin, inançların ve değerlerin tartışması, eserin saklı köşelerinde felsefi yorumlara dönüşüyor.

Yazar, tarzını koruyarak isimsiz karakterler ile nokta ve virgül haricinde noktalama işareti kullanmadan muhteşem derinlikte bir eser yaratıyor. İlk satırdan son satıra kadar merak duygusu hiç kaybolmuyor, kitabın sonunda ne olacak sorusu ile heyecanın sürdürülme isteği okurun kafasında çarpışıyor. Saramago, okurunu klasik müzik eşliğinde vicdanı ve ölümün sesi ile baş başa bırakıyor.

Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş kitabını rafta gördüğümde ismi çekici gelmişti, öncesinde Saramago’nun Körlük ve Görmek romanlarını okumuş ve zekasının izlerinden etkilenmiştim. Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş’u elimden bırakmadan bitirdim, diğer iki kitaptan daha sarsıcı olduğunu düşünüyorum. Kendi listeme okumadıklarım arasından İsa’ya Göre İncil’i ekledim. Son olarak, yazarın Türkçe yayımlanmış eserlerini gözden geçirirken üç tane çocuk kitabının da Kırmızı Kedi Çocuk’tan çıktığını sevinerek fark ettim, ebeveynler tarafından değerlendirilebilir.

Siz bu kitabı okudunuz mu? En çok dikkatinizi çeken mesaj neydi? Yorumlarda paylaşır mısınız?

Diğer kitap incelemelerini okumak için tıklayın. 

Yorumlar (1)

Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş – José Saramago için 1 değerlendirme.

  1. Günnur Aksakal Baykan

    Saramago harika bir yazar, inceleme yazı da kapsamlı olmuş. Ellerinize sağlık.

Ortalama Puan

5.00

1 Yorum
5 Yıldız
100%
4 Yıldız
0%
3 Yıldız
0%
2 Yıldız
0%
1 Yıldız
0%
Yorum Yaz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

More Products