Babamı Beklerken – Joanne Schwartz & Sydney Smith

Bir kız çocuğu olarak içinde “baba” geçen şeyler istemsizce dikkatimi çekiyor. Bu nedenle Babamı Beklerken, beni önce adıyla yakaladı. Sonra kapak resmini inceledim: geniş açıdan bir kasaba manzarası ve köşede oturmuş uzaklara bakan bir çocuk. Resmin tam ortasında parlayan denizin ise bu hikâyede özel bir yeri olduğunu kitabı okuyunca anladım.

Kırmızı Kedi Yayınları’ndan geçtiğimiz Şubat ayında çıkan Babamı Beklerken, 2017 yılında ilk basımının ardından eleştirmenlerden tam not alarak 2018 yılında TD Canadian Children’s Literature Ödülü’nü kazanmış. Kitabın bu başarısı, konusu ve etkileyici çizimlerini düşününce beni hiç şaşırtmadı.

Joanne Schwartz’ın yazdığı, ödüllü çizer Sydney Smith’in (Sidewalk Flowers) kontrast çizgileriyle hayat bulan hikâye, sahil kasabasında yaşayan bir çocuğun günlük yaşamından bir kesiti anlatırken o çocuğun aklından geçenlere de yer veriyor.

“Bir gün sıra bana da gelecek.”

Üzeri güneş parıltılarıyla dolu bir denize bakınca ne düşünürsünüz? Peki, o parıltılı denizin altında ışık değmeyen kömür madeninde çalışan bir babanın oğlu ne düşünürdü? Babamı Beklerken, işte o çocukla empati kurmamızı sağlıyor.

Hayatımızdaki bazı ön kabullerin nasıl da içine doğduğumuz toplumla ilgili olduğunu çarpıcı bir şekilde anlatan kitap 5 yaş üzeri çocuklar ve tüm resimli kitap severlere hitap ediyor. Hikâyenin samimi ve sade dilinin yanı sıra çizerin parlak deniz ve karanlık kömür madeni arasındaki zıtlığı anlatım şekline ayrıca hayran oldum.

Joanne Schwartz, kitabın sonunda Robert McIntosh’un Maden Ocağındaki Çocuklar: Kömür Madenlerinde Çocuk İşçiliği isimli kitabından kısa bir alıntı yapıyor ve – çocukluğunun geçtiği – Cape Breton’daki madenci kasabalarında erkek çocukların 1800’lü yılların sonundan 1950’lere kadar madenciliği dedelerinden ve babalarından miras aldıklarını anlatıyor.

Çünkü bir madenci kasabasında işler böyle yürür. (Kitabın orijinalindeki cümleyle, “In my town, that’s the way it goes.”)

Zeytinlikler maden olmasın diye dört bir yandan çağrı yaptığımız bu dönemde, bu kitap hakkında inceleme yazısı yazmak zorlu oldu. Öte yandan Babamı Beklerken, madenciliği övmediği gibi kömürün sadece dünyanın geleceği değil daha yakın ölçekte bir kasabanın ve hatta bir çocuğun geleceğinde nasıl bağlayıcı bir rolü olduğu konusunda beni düşündürdü.

Bu hikâye pencere kenarında, kapı arkasında, telefonun ucunda babasını bekleyen tüm çocuklara, babasının mirasını kabul edenlere ve reddedip kendi yolunu çizenlere… Günlük hayatın koşturmasında durup bir an içindeki sesi dinleyen, o sesin farkına varabilenlere…

İyi okumalar herkese.

Siz bu kitabı okudunuz mu? En çok dikkatinizi çeken mesaj neydi? Yorumlarda paylaşır mısınız?

Joanne Schwartz kimdir?

Kanada’ya bağlı bir ada olan Cape Breton’da büyüyen Joanne Schwartz, 30 yılı aşkın süredir çocuk kütüphanecisi (kütüphanede çocuk kitaplarından ve çocuklara yönelik aktivitelerden sorumlu kişi) olarak çalışıyor. Uzun yıllar boyunca resimli çocuk kitabı okuduktan sonra yazmaya karar verdiğini söyleyen Schwartz, 2009 yılında yayımlanan ilk kitabı Our Corner Grocery Store ile Marilyn Baillie Picture Book Ödülleri’nde finale kalarak önemli bir başarı yakaladı. Türkçeye Babamı Beklerken olarak çevrilen The Town Is By The Sea kitabı ise TD Canadian Children’s Literature Ödülü’ne layık görüldü.

Sydney Smith kimdir?

Sydney Smith, Kanadalı çocuk kitabı çizeridir. Sessiz çocuk kitabı olan Sidewalk Flowers kitabı ile 2015’te resimli çocuk kitapları kategorisinde Governor General’s Ödülü’nü kazandı. Sydney Smith’in şahane çizimleri bir yerden tanıdık geldiyse kendisinin yine Kırmızı Kedi Yayınları tarafından Türkçeye kazandırılan Nehir Gibi Konuşurum kitabının da çizeri olduğunu hatırlatmak isterim.

Diğer Çocuk  ve Gençlik kategorisi kitapları için tıklayın.