Araştırmacı, yazar, oyuncu, sanat eğitmeni ve yönetmeni, Önce Yazı, Sonra Çizgi: Çizgi Roman Senaryosu kitabının yazarı, Çizgi Roman Okurları Platformu (ÇROP)’nun yöneticisi Ümit Kireççi ile “cızıklı” âleme daldık! 

İlknur Akgül Ardıç 

“Yayıncılar Tekrar Baskı Yapmaktan Helak Oldu!”

Ümit Bey biz en son Teksas-Tommiks’lerde kaldık. Sonra ne oldu?
Efenim, sanırım şunu rahatlıkla söyleyebiliriz, ülkemizde bir zamanlar Teksas-Tommiks denilerek hor görülen çizgi roman sanatı âdeta yeni bir altın çağ yaşıyor. Her dönem farklı bir ekolün popüler olduğu okumalarda yıllar önce Asterix’li, Tenten’li, Red Kit’li Fransız-Belçika ekolü bande dessinée, (BD) sonra Zagor’lu, Teks’li, Teksas’lı, Tommiks’li İtalyan ekolü fumetti, ardından ABD ekolü comics, son olarak da günümüzde Japon mangalar çok okunur oldu. Hatta o kadar çok ki deyim yerindeyse şu sıralar yayıncılar tekrar baskı yapmaktan helak oldu.

Anlayacağınız herkesin bir zamanlar dalga geçtiği Teksas-Tommiks’in iyi okur ve sanatsever yetişmesindeki etkisi anlaşılınca önce öğretmenler, sonra annelerle babalar geri adım atarak çizgi roman sanatının önünü açtılar. 

Bildiğimiz Teksas ve Tommiks’e gelirsek; bir zamanlar ortalığı kasıp kavuran İtalyan işi iki yayın da popülaritesini yitirdi. Teksas (İl Grande Blek) İngiliz kırmızı urbalıları kovarak vatanını özgürleştirdi. Tommiks (Capitane Miki) ise aynı tas aynı hamam; ortaokullu erkeklere hitap etmeyi sürdürdü. Ancak artık o yaştaki çocuklar eski çocuklarla aynı değildi; hız kesti, efsane ve klasik olarak tarihte yerini aldı.

“Çizgi roman belli ve tutarlı bir kurgu içinde birbirini takip eden yazılı (veya yazısız) resimlerin bütünlüklü bir öykü oluşturmasıyla ortaya çıkar. Üç kareden başlayan öykü sonsuza kadar uzayabilir. Mangada da bu böyledir, comics’de de… Yani özetle tekrar vurgulayayım; manga çizgi romandır!”

Manga ve çizgi roman arasında fark var mı?
Yok! Çünkü manga çizgi romandır! ABD’den ithal uyduruk bir tartışmanın yanlış ithali bu soruya neden oluyor. İlk kez duymuyorum. Efenim, ABD çizgi romanı kapsamak üzere “comics” kavramını kullanıyor; Japonlarsa “manga”. Comics mangayı kendi ismi altında tanımlatmak isterken manga marka değerini kaybetmemek için direniyor ve isminden taviz vermiyor. Haliyle oralarda bir yerde “manga is not comics” tartışması haklı olarak yaşanıyor.

Bizdeyse “çizgi roman” kavramı bir üst başlık olarak tüm sanat dalını kapsarken comics’le manga sadece ekol-akım olarak yerini alıyor. Dolayısıyla bu tartışma anlamsız ve havada bir tartışma oluyor.

Grafik Roman da Çizgi Romandır

Çizgi romanlarla ilgili neyi yanlış biliyoruz?

“Manga çizgi roman değildir”den sonraki en yanlış bilgi, “Grafik roman, çizgi roman değildir” saçmalığıdır.

Az önce tanımladığım gibi çizgi roman kendine has özellikleri olan bir anlatım modelidir. Hâliyle bu modeli aynı amaçla kullanan her eser çizgi roman olarak tanımlanır.

Ülkemizdeki bir editörün çizgi roman yazmasıyla başladı her şey. Kendi kitaplarını satmak için elindeki basın-yayın imkânlarını kullanarak “çizgi roman aklı kıt olanlar içindir; grafik roman entelektüel zekâ küplerine göredir” propagandasıyla yayıldı. Oysa bu saçmalığın kökeni yine ABD ve yine comics-graphic novel kargaşasından doğuyor. Ve grafik roman, comic strip gibi one shot gibi gag gibi çizgi romanın ABD ekolü türler ayrımının parçasıdır. 

Best of dediğiniz karakter/çizgi romanlar hangileri; neden?

Şimdi bu sorunun doğru muhatabı ben miyim diye düşündüm çünkü ben belki de comics dünyasının en uyduruk kahramanlarından birini seviyorum: Hawkman. Ve elbette eşi Hawkman’la aynı güçlere sahip Hawkgirl!

Bunlar bildiğimiz kanatlı karakterler ve kötülükle savaşmak için kılıç, mızrak, gürz, sapan kullanıyorlar. Uzayda, boyutlar arasında, havada-karada, robotlara, canavarlara, makineli tüfekli soygunculara… Herkesi dövüyorlar ve havada öylece uçarak gelirken kimse ateş edip onları vuramıyor, falan… Ama işte ben çok seviyorum bunları. Hikâyeleri de fecidir onu da ekleyeyim unutmadan.

Galiba karı-kocanın romantizmine de hayranım bu kahramanlarda. İkili ölüp ölüp dirilerek birbirini buluyor ve hep bir araya geliyor. Ayrıca hafiften kanatlı Viking havaları var… 

Öte yandan duygusallığı bir yana bırakıp mantığımla yanıt verecek olursam toplumsal olaylara ilişilen Ken Parker, Dampyr, Asterix, Green Lantern en sevdiğim kahramanlardır derim. Kısaca şunu demeye çalışıyorum; okurun arayışı neyse ve ruh durumunu en iyi yansıtan kahraman kimse doğru ve best of olan odur.

“Ne Bulursak Okumamız Gerekir”

Bu alanda ilk kez okumaya başlayacaklara ne tavsiye ediyorsunuz?

Tıpkı kitap okumak, sinema izlemek gibi bir şeydir çizgi romanın doğrusunu bulmak. Bu işin püf anahtarıdır doğrusunu bulmak ve doğru yayın kişiye göre değişir. 

Hani çocukken ne bulursak veya ne önerilir veya zorunlu tutulursak okuruz ya; çizgi romanın da böyle bir sürece ihtiyacı vardır. Önce ne bulursak okumamız gerekir. Sonra kişiliğimiz oturdukça, bizi biz yapan unsurlar yerleştikçe seçim yapmaya başlarız: tür, (macera, romantizm, bilim kurgu, fantastik, gerçekçi…) içerik, dil, kurgu vs. İşte bu seçim yapmayı başarabilmeyle birlikte ortaya çıkar çizgi romanda ne okumak isteyeceğiniz. Kişiden kişiye değişen bir durumdur.

Yine de… 

Ayrımcılık, ırkçılık, emperyalizm karşıtlığı hakkında okumak isteyeceklere Ken Parker ve Dampyr dizilerini öneririm. Didaktizmden uzak, macera tabanlı eserlerdir.

Şaşırtıcı ve kışkırtıcı mangalar arayanlara Vaat Edilmiş Yokyer, Uzumaki (Sarmal) öneririm.

Türk sanatçıların muhteşem işleri derseniz Kıyamet Sonrası Kuş Cenneti, Türk mitolojisinden türeyen bilim kurgu Gesar, Karadut Ekspresi

Grafik roman (resimli kitap) olarak Güngezgini, Sıradan Zaferler, Beklediğim Sen Değildin, Uzak, Uçma Sanatı, İki Yaşam… 

Bir de şey; ne bulurlarsa…

Küçüklere Cızık Roman…

Yaşa göre bakarsak tavsiyeleriniz neler? Örneğin ilköğretimde okuyan çocuklara hangi kitapları tavsiye edersiniz?

Seçenekler o kadar sınırlı ki! Tılsım dizisi, Reina Telgemeier kitapları, Dinozor Çocuk yayınlarının tümü, Beta Kids Yayınları, Champions (Gerekli Şeyler.)

Manga olarak Kahramanlık Akademim.

Ve herkes çocuğunu tanır, annelerle babalar önden okuyup bakarlarsa başka yayınlar da bulabilirler. Yaş grubunun yüzde yüz bağlayıcı olduğuna inanmadığımdan çocuğun meraklarıyla kişiliğinin okuyacaklarını nasıl hazmedeceği belirleyecektir. Herkes her şeyden aynı oranda etkilenmez. 

Dünyada çok ünlü ama Türkiye’ye gelmemiş romanlar var mı?

Saymakla bitmez… Şaka, şaka. Hepsi tek tek basılıyor.

ÇİZGİ ROMAN SENARYOSU YAZMANIN KİTABI: “ÖNCE YAZI, SONRA ÇİZGİ”

Önce Yazı, Sonra Çizgi: Çizgi Roman Senaryosu isimli bir kitabınız var. Neler anlatıyor?

Bir sürü şey…

Kitabım sinema, tiyatro ve radyo oyunları senaryo yazım teknikleriyle karşılaştırmalı bir alt yapı üzerinden dünya çizgi roman senaryo yazım tekniklerini anlatıyor. Bunu yaparken de çizgi romanın anlatım unsurlarını ve senaristin hâkim olması gereken bilgileri aktarıyor.

Kısmet olur da yakında “Çizgi Romanın Dili ve Çevirisi” başlıklı yüksek lisans tezim kitap olarak basılırsa tamamlayıcı bir eser olacak. 

Gerçi önümüzdeki günlerde senaryolarını kaleme aldığım üç çocuk çizgi romanım raflarda yerini alacak. Onlar da yazar-çizer ilişkisi açısından incelenmeye değer işler olacaktır.

Tabi Sonsuzluk Odası Öyküleri kitaplarım kadar değil. 2000’li yıllarda kaleme aldığım bilim kurgu-fantastik öykülerim iki farklı yayın evi tarafından basılacak birkaç ay içinde. Okurların iki farklı yapıtı karşılaştırma şansı olacak çünkü öyküler hem çizgi roman hem düz yazı öykü olarak basılacak. Öyküden senaryoya, senaryodan çizime uzanan yolculuğu okurlar yakından görebilecekler.

“Çizgi Roman Yazarının İlk Okuru Çizeridir”

Çizgi roman senaryosunun farkı nedir?

Çeviri biliminde yüksek lisans öğrencisiyken duyduğum ilk söz “yayıncı/editör, çevirmenin ilk okurudur” olmuştu. Ben bu sözü “çizgi roman yazarının ilk okuru çizeridir” olarak yorumladım. Gerçekten de öyledir. Bu noktada unutulmaması gereken şey, çizgi roman senaryosunun zihinde canlandırılması gereken bir öykünün aktarıcısı olduğudur. Bir çizgi roman senaristi çizerine derdini iyi anlatamazsa okurunun onu anlama şansı en aza iner. Hâliyle ayrıntılı anlatım ne kadar başarılıysa çizer o kadar iyi anlar; çizgi roman da o kadar başarılı olur. 

Her zaman mı?

Hayır!

Bir çizgi roman eseri eğer tek kişinin yazıp çizdiği bir koşula bağlı değilse, ekip gerektiriyorsa durum değişir. Çizerle uyum veya çizerin profesyonelliği bu noktada çok önem kazanır.

Sonuçta “senaryo”lar uygulanmak üzere başkalarına emanet edilen metinlerdir. Hâliyle çizerlerin esnek olması ve denetlenmeye açık olması gerekir. Yazarın anlaşılmak gibi bir derdi vardır ve eserini bunun için kaleme alır. Doğru imgelerle aktarımı da bu bakımdan önem kazanır. 

Senaryo alanına eğilim duyacaklara neler tavsiye edersiniz?

On dört yaşımda tiyatroya bulaştım. Gördüm ki sahneye çıkmak herkesin önceliğiydi. Ben ışığı, ses düzenini, dekoru öğrenmeyi tercih ettim. Sonra sahneye çıktım. Doğal olarak sahnenin neresinde duracağımı da diğerlerinden daha iyi biliyor oldum. Ve bu süreçte de elime geçen her oyun metnini okurken tiyatro oyunu izledim.

Yıllar sonra dizi film yazmaya başlamadan da önce iyi bir sinema ve dizi izleyicisi olmuştum. Ayrıca işin mutfağında çalışmıştım.

Öykü yazmaya başlamadan önce de… Anladınız işte bulduğum her fantezi edebiyatı ve bilim kurgu romanını okumuştum zamanında.

Çizgi romandaysa olay yine aynıydı. Tek farkla! Çizgi romanı sanırım 6’lı yaşlarımdan bu yana okuyorum. Hem de sevdiğim sevmediğim her türünü. Karşılaştıra karşılaştıra. Neden, neyi sevdiğimi ve tabi neyi, neden sevmediğimi sorgulayarak. 

Sözün özü şu ki ne kadar çok okursanız o kadar başarılı olursunuz. Sayfada kaç kare olacağını, karelerin boyutlarını, biçimlerini, dilini, balon uzunluklarını, sözsüz karelerin işlevini, kadrajı… Her şeyi belirleyen kişi çizgi roman senaristidir. Elbette çizerden öneri alınır. Ama işin karar mercii yazardır bunu sakın unutmayın. Eserin ritmi yazarın elindedir. Bu yüzden de bulduğunuz tüm örnekleri okumuş olun. Her esere/içeriğe uygun farklı bir akış/ritm vardır. Tüm olasılıklarla tanışın. Amerika’yı keşfetmeye çalışmayın. Yeri belli. Gidin. Ama nasıl gideceğinizi, hangi yolu kullanacağınızı, yeni yol keşfetmek isteyip istemediğinize kendiniz karar verin. Ama önce alanı iyice tanıyın. Sonra. 

Çok okuyun! 

Ümit Kireççi Kimdir?

1972 Almanya doğumlu yazar ve sanat eğitmeni. Genel Sanat Yönetmeliği görevini sürdürdüğü Lila Düşler Tiyatrosu’nda çocuklar için oyun yazıyor, sergiliyor, yaratıcı drama liderliği yapıyor. Çizgi roman alanında araştırma yazıları kaleme alıyor, senaristlik yapıyor, ders veriyor, kitap yazıyor.
http://liladuslertiyatrosu.blogspot.com/
http://cizgiromanokurlariplatformu.blogspot.com/

Diğer uzman görüşü röportajlarını okumak için tıklayın.