Hem yazarlık hem de çizerlik yapan Cansu Erkan çocuk edebiyatında son zamanların ilgi çeken isimlerinden biri. “Aklımızdakiler bir çocuk hikâyesine dönüşebilir mi?”, “Hem yazarlığı hem de çizerliği aynı anda deneyimlemenin avantajları ve dezavantajları neler?” gibi soruları Cansu Erkan’a sorduk. 

Merve Nur Bilgiç

Öncelikle sizi tanıyalım. Okurlarımıza kendinizden bahseder misiniz?

Merhabalar. Ben Cansu Erkan. Çocuk kitapları yazar-çizeri ve anneyim. Genel olarak neşeli bir insan sayılırım, güneşli günleri ve sütlü tatlıları çok severim. Çok yaklaşan doğum günümle birlikte artık 34 yaşımdayım diyebilirim. Birkaç sene öncesine kadar bir bankada müfettişken şimdilerde renkli ve kocaman çocuk kitapları dünyasının içerisindeyim. Eşim, oğlumuz ve köpeğimiz Layka ile İstanbul’dayız. Ama memleketim Ankara. Her zaman özlerim. ODTÜ mezunuyum. Eğitimini aldığım meslek şehir plancılığı ancak profesyonel olarak hiç icra etmedim. Mimarlık Fakültesi’nde 4 sene boyunca çizim ve tasarım dersi almak keyif aldığım aktiviteleri doğrudan şekillendirdi sanırım çünkü boş vakitlerimde -ki bu vakit ne kadar sıkışık bir boş vakit dahi olsa- çizim yaparak ya da çizim inceleyerek değerlendirmeyi tercih ederim.

Kurumsal hayattan çocuk yazarlığına ve çizerliğe geçiş süreciniz nasıl oldu? İlk kitabınızı hazırlamaya nasıl karar verdiniz?

2019 yılında oğluma hamileyken bir arkadaşım bana bir çocuk kitabı yazma ve resimleme atölyesine katılacağından bahsetti. Özellikle resimleme kısmı ilgimi çektiğinden ben de onunla birlikte katılmak istedim. O atölye çocuk kitapları yazar ve çizeri sevgili Gonca Mine Çelik’in atölyesiydi. Bu güzel atölyeye katılmak zihnimde kocaman bir pencere açtı ve ben de bu dünyanın bir parçası olmak istedim. Mesleğim bu olsun istedim. Ama bir şeyi sadece istemek elbette yeterli olmuyor. Kendimi geliştirebilmek için çok okudum, çok yazdım, çok çizdim. Bir süre sonra oğlum doğdu. Doğum iznimde bir taraftan anneliğe alışmaya çalışırken bir taraftan da yayınevlerine başvurular yaptım. Her fırsatta çalıştım. Oğlumu uyutup oturduğum cafede yazdım, evde yakaladığım bütün fırsatlarda çizdim. Bir kitabım çıktı, sonra bir tane daha, sonra bir tane daha. Galiba çocuklar dilimi eğlenceli buldu. Sosyal medyada da çok güzel dönüşler almaya başladım. Kendi annelik maceramı da yazıp çizdim. Yazdıklarım ve çizdiklerim benim gibi yeni annelerin yüzüne gülümseme oldu. Daha sonra kurumsal hayata son verip tamamen çocuk kitabı yazar ve çizerliğine odaklandım. İyi ki de yaptım.

Hem yazarlığı hem de çizerliği aynı anda deneyimlemenin avantajları ve dezavantajları neler? Yalnızca çizerlik yaptığınız dosyalarda metinlerle ilgili de geri bildirimler yapıyor musunuz? 

Hem yazar hem çizer olmak bence kesinlikle bir avantaj. Özellikle de sektöre yeni girenler için. Çünkü yaptığınız başvuruya birkaç çizim eklemek onu değerlendiren editörde veya yayın yönetmeninde hiç tecrübeniz olmasa dahi sizin o kitabı ortaya çıkarmanızın mümkün olduğu ve şans verilebileceği hissini uyandırıyor. Ama bunun ön koşulu elbette ortaya çıkardığınız eserin nitelikli olması. Yoksa bütün sayfaları resimlesek dahi bir yere varmak mümkün olmaz. Bunun dışında kitabın üretim sürecinde de yazar olarak zaten kafamda sahneler belirmiş olduğundan tamamen aklımdaki sayfayı oluşturabilme şansım oluyor. Bu nedenle bir kitabı bütünüyle düşünüp planlayabilmenin oldukça önemli olduğunu düşünüyorum. Yalnızca resimleme kısmını üstlendiğim kitaplarda da nadiren de olsa metin için geri bildirim yapıyorum evet. Zaten bazen birlikte çalıştığımız editörler de metin konusunda fikrimi sorabiliyor. Sayfadaki metnin görselle bütünleşmesi gerektiğinden bu aşamada bir araya gelip fikir alışverişi yapmak ve daha iyiye ulaşmaya çalışmak bu işin en değerli ve keyifli kısımlarından biri bence.

Kitaplarınızın konularını seçerken nasıl bir yol izliyorsunuz? Esinlendiğiniz, örnek aldığınız yazarlar ya da çizerler var mı?

Kitaplarımı yazarken temel amacım çocukların ilgisini çeken ve eğlendiren bir hikâye üretebilmek. Kitap okuma süreci çocuk için bir deneyim. Bu nedenle kendim okumayı tercih etmeyeceğim, okurken sıkılacağım, eğlenmeyeceğim metinler yazmaktan mümkün olduğunca kaçınıyorum. Hikâyelerime çocuksu bakış açısını muhakkak eklemeye çalışıyorum. Benim durduk yere aklıma absürt durumlar geliyor. Bazen bunlardan ilham alıyorum, mesela Zürafa Berberi Aranıyor bu şekilde ortaya çıkmıştı ya da günlük hayatıma, aileme dönüyorum bazen. Anneannem ve oğlumun ilişkisi hoşuma gidiyor, yazmak, çizmek istiyorum, hikâye kendiliğinden kafamda oluşmaya başlayıveriyor. Oğlumun çocuksu bakış açısı, verdiği tepkiler benim hazinem. Bazen o kadar farklı algılıyorlar ki olayları, üzerine bir hikâye inşa etmek çok keyifli oluyor. Sorunun diğer bölümüne gelirsek de yıllardır Umut Sarıkaya takip ederim. Çok çok farklı bir dalda biliyorum. Ama mizahını seviyorum. Bunun dışında kendi sektörümden de hem yazar hem çizer kimlikleriyle çok başarılı bulduğum Chris Haughton, Mark Janssen ve Oliver Jeffers’ı örnek verebilirim. Ortak noktaları bence kitap yazıp resimlemek değil, resimli kitap üretmek. Bu bakış açısıyla ele alındığında bence daha nitelikli eserler üretmek mümkün oluyor. Ben de bunu amaçlıyorum.

Son yayımlanan Zorbalığa Karşı Taktiklerim Var kitabınızdan da bahsedelim. Akran zorbalığı son zamanlarda sıkça gündeme gelen bir konu. Bu kitap nasıl ortaya çıktı?

Zorbalığa Karşı Taktiklerim Var çocuk gelişimi alanında çalışmalar yapan Doç. Dr. Saniye Bencik Kangal hocamızın çocuklara bazı temel konularda destek verebilmek amacıyla yazdığı 4 kitaplık serinin ikinci kitabı. İlk kitap da mahremiyet kavramı hakkındaydı. Çocuklara bu tarz kitaplar okumanın kesinlikle çok gerekli olduğunu düşünüyorum. Sosyal hayata ve toplum içinde yaşamaya adapte olunan yaşlarda sıklıkla karşılaşılan sorunlar aile desteğinin yanında kitaplarla ele alındığında çocuklar için çok daha kolay baş edilebilir hâle geliyor. Akran zorbalığı buna çok güzel bir örnek. Zorbalığa uğramak, can sıkıcıdan, tehlikeliye doğru ilerleyen geniş bir skalada kendini gösterebilir. Bu nedenle akran zorbalığına maruz kalan bir çocuğun neler yapabileceğini görmesi ve kendini yalnız hissetmemesi bu süreçte onu sakinleştirip bir nebze de olsa rahatlatacaktır. Ben de buna katkı sağlamak için kendi adıma bu kitabın karakterini çoğu sayfada dik duruşlu ve kendinden emin görsellerle tasvir ettim.

Kitapların yanı sıra yastıklara da çizdiniz 🙂 Bize Yastık Kitap projesinden bahsedebilir misiniz?

Yastık Kitap projesi aslında birkaç yıl öncesine dayanan bir girişim. Bir eğitmen, bir klinik psikolog ile bir tekstil mühendisinin bir araya gelip bebeklere ve çocuklara sarılıp sevgi bağı kurabilecekleri yumuş yumuş bir kitap üretme fikri ortaya çıkarmasıyla başlıyor. Ben de kendilerini yaklaşık olarak kuruldukları günlerden beri takipteyim. Geçen sene bir hikâyenin resimlenmesi için bana ulaştılar ve bir araya geldik. Uzman Klinik Psikolog Sedef Ayhan’ın yazdığı büyüme hormonunun nasıl çalıştığını konu alan “BÜHO” bana ilk anlatıldığı andan itibaren kalbimi çaldı. Ona bir süper kahraman kimliği yakıştırıp hormonun görsellerinden yola çıkarak karakter tasarımını oluşturdum ve sonuç olarak bence dünyanın en ponçik süper kahramanı BÜHO ortaya çıkmış oldu. Çocuklar çok sevdi, sarılıp uyudu, adını sayıkladı. XL boyları üretildi. Yastık Kitap ekibi, yani Sedef Ayhan, Bahar Taluer ve Egemen Ayhan harika bir ekip. Bu sene onlarla bir yastık kitap daha yapacağız. Miniklere varoluşsal bir macera sunan Başka Bir Diyarda yakında yavruların uykularına eşlik eder diye umuyorum. Bütün kitapları aynı pırıltıda. Bence onları daha çok duyacağız. 

“Aklımızdakiler bir çocuk hikâyesine dönüşebilir mi?” diye soranlar için çevrim içi çocuk kitabı yazarlığı ve çizerlik atölyeleri de düzenliyorsunuz. Kimler katılabilir? Katılımcılar bu atölyelerde neler öğreniyor?  

Ben 30’lu yaşlarımda, bambaşka bir sektörden ve sıfırdan bu alana giriş yaptığımdan nasıl bir yol izlediğim oldukça merak edildi. Özellikle anneliği yeni deneyimlediğim sıralarda bu işlere cesaret edip girişmem, üretim yapmam çok kişiyi heyecanlandırdı, umut verdi. Sosyal medya hesabımdan neredeyse her gün yol haritamı merak edenlerle mesajlaştım. Gelen talepler üzerine de bunları konuştuğumuz buluşmalar düzenlemeye başladım. Ben de çizim yapmak istiyorum diyenler için çizim atölyeleri de düzenliyorum. Yazma konusunda pratiğe ihtiyacı olanlar için bir araya gelip sadece yazma egzersizleri yaptığımız bir yazma kulübümüz var. Bu buluşmalarda bu zamana kadar çok sayıda kişiyle bir araya geldik, yazdık, çizdik, sohbet ettik. Çocuk kitapları konuştuk. Bir yayınevine nasıl başvuru yapılabilir konusu en çok merak edilen şey. Bu nedenle ne kadar tecrübem varsa paylaşmaya gayret ediyorum. Bu arada benim de atölye katılımcılarından öğrendiğim çok şey oldu. Bunlar çok değerli buluşmalar bence. Neler yapıyoruz konusuna dönersek de bir fikrin peşinden gidip kitap olma yolculuğunu deneyimlemeye ve irdelemeye çalışıyoruz. Hikâyeleri daha nitelikli hâle getirmek için bu zamana kadar aldığım editör ve pedagog görüşlerini paylaşıyorum. Atölyelerime katılanlardan daha sonra bana kitaplarını gönderenler oluyor. Bu çok mutluluk verici. Herkes çocuk kitabı yazar ve çizeri olamaz elbette ama geleceğin yazar ve çizerleri de belki de bundan habersiz şimdilik hayatına devam ediyordur. Kim bilir?

Çocuk kitaplarına yazarlık ve çizerlik yapmak isteyenlere önerileriniz nelerdir? Bu konuda hevesi olan çocuklar ve gençler bu işe nereden başlamalı?  

Bence bu mesleğe hevesli olanlar öncelikle bol bol çocuk kitabı okumalı, kitapçı gezmeli, bir çocuk kitabını eline alıp resimlerine yakından bakmalı, dokunmalı. Çizim yapmayı seven çocuklara fırsat tanınmalı kendilerini geliştirebilecekleri materyaller sunulmalı. Ülkemizdeki ve dünyadaki yazarları, çizerleri çocuk yayıncılarını takip etmeli. 


Cansu Erkan kimdir?

1989 yılında Ankara’da doğdu. ODTÜ Mimarlık Fakültesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nden mezun oldu. Bir süre banka müfettişi olarak kurumsal hayatta yer aldı. Oğlunun doğumuyla birlikte her zaman okumayı çok sevdiği çocuk kitapları dünyasına yazar ve çizer olarak adım attı. Bir Tembel Hayvan Ailesi Nasıl Yaşar? (2021), Çiftçi Amca ve Oldukça Meşgul Köstebek (2021), Zürafa Berberi Aranıyor (2022), İşte Benim Büyük Büyükannem (2022) gibi minikler arasında oldukça popüler eserlerin sahibi olan Cansu Erkan, eşiyle, oğlu Umut ve köpekleri Layka’yla İstanbul’da yaşıyor, çocuk kitaplarıyla kendi gibi haşır neşir olmak isteyenler için yazarlık ve çizerlik atölyeleri düzenliyor.

Diğer uzman görüşü röportajlarını okumak için tıklayın.