Bookinton

Kırklı yıllarda Hitler Almanyası’ndan kaçan bilim insanlarına kucak açan Kadıköy Moda son birkaç yıldır yeni göçmenler ağırlıyor. St. Petersburg’dan gelip İstanbul’a yerleşen Alexandra ve Oleg Chernusov çifti de bu “yeni gelenlerden”. Moda Caddesi’nden Murat Bey Sokağı’na dönerken karşınıza çıkan “Black Mustache” kitabevini açmışlar. Gerek tasarımı gerekse İngilizce sanat kitapları seçkisiyle hayli dikkat çeken bu kitabevini ve bu çifti gelin yakından tanıyalım.  

Nihat Yıldız

Alexandra ve Oleg Chernusov çiftinin Kadıköy’de açtıkları kendi stillerini yansıtan ve daha çok İngilizce sanat kitaplarının satıldığı “Black Mustache” kitabevi bugünlerde Moda Caddesi’ne yolu düşen hemen herkeste merak uyandırıyor. Kitabevinin hikâyesi de çiftin hikâyesi kadar ilginç. 

Chernusov çifti İstanbul’a yerleşeli henüz bir yıl dahi olmamış, “Rusya’dan o kadar aceleyle ayrıldık ki, düşünecek fazla zamanımız olmadı. Ayrılma kararı almamızla havaalanında uçağa binmek için bekleyişimiz arasında geçen süre sadece dört gündü. Açıkçası İstanbul’a yerleşme kararını sadece rasyonel nedenlerle değil, bu şehre olan duygusal bağlılığımız nedeniyle de aldık. İstanbul’u gerçekten seviyoruz, inanılmaz bir şehir burası,” diyorlar.

Rusya – Ukrayna Savaşı’nın başlamasının ardından olaylar çok hızlı gelişmiş. Ülkelerini yönetenlerin gerçekleri gizleyerek, tamamen farklı şekilde aksettiren ikiyüzlü tutumları bu çiftte büyük şaşkınlık yaratmış, “Ülkeden ayrılmaktan başka çare göremedik, eşim ve ben kendimizin ve çocuğumuzun güvenliğinin tehlikede olduğunu hissetmeye başlamıştık. Bizim için göçmen olarak yerleşip yaşayacağımız kentin yeni fırsatlar sunan, güvenli bir yer olması çok önemliydi. Çünkü her ülke göç dalgasına olumlu tepki vermiyor. Bu anlamda İstanbul müthiş bir şehir, burada herkese yer var.”

“İstanbul’a adapte olma süreci kolay olmadı.”  

Türkiye ve İstanbul’a adapte olmaları pek de kolay olmamış. Hâlâ birtakım zorluklar yaşadıklarının altını çiziyorlar, “Daha önce ülkemizden hiç ayrılmadık, farklı bir ülkede yaşama deneyimimiz yoktu. Tabii ki hiç kolay değil. Buraya bizi davet eden, gelmemizi bekleyen birileri yoktu. Uyum sağlamak bize düşen, üstesinden gelmemiz gereken bir süreç. Ama Rusya’ya göçmen olarak gelenlerin çok daha güç şartlar altında yaşadıklarını biliyorum ve biz çok şanslıyız çünkü burada bize her anlamda destek olmaya çalışan bir sürü harika insan tanıdık. Birkaç kelime olsun Türkçe konuşmaya başlayıncaya kadar, iletişim kurmak başlangıçta hiç kolay olmadı. Giderek hem Türkçemiz ilerliyor hem de uyum konusunda mesafe katediyoruz. İnanıyorum ki, yakın gelecekte biz de bu ülke ve toplumun bir parçası olacağız.”  

Neden kitabevi ve adı neden “Black Mustache”?

Bu soruya, “Bizim Rusya’da yıllardır yaptığımız bir iş” diye yanıt veriyor Sasha (Alexandra) ve devam ediyor “Fazla tevazu göstermeden diyebilirim ki, St. Petersburg kentinde sanat kitapları satılan en iyi kitabevi bizimkiydi. İstanbul’a geldiğimizde ilk iş yaşayacağımız bir ev bulmaktı ve o noktada Kadıköy – Moda çevresi bize uygun geldi. Büyük bir şans eseri kitabevini açtığımız dükkânı da evimize yürüme mesafesinde bir yerde bulduk ve kiraladık. Kitabevimizde resimden mimariye, tarihten tasarıma, müzikten mizaha kadar çok farklı konularda, çoğunluğu İngilizce kitaplar bulunuyor. Kitapçılık çok evrensel bir iş alanı ve her yerde yapılabilecek bir iş. Bizim de bu alanda ciddi bir deneyimimiz, dünyadaki önemli yayınevleriyle ilişkilerimiz var. Bu sayede İstanbul gibi son derece farklı renklerin ve insanların bir araya geldiği kozmopolit bir kent için faydalı olabileceğimizi düşünüyoruz. Kitabevimizin ismi İngilizce, “Black Mustache” (Kara Bıyık) çünkü soyadımız “Chernusov” Rusça’da bu anlama geliyor.” 

Neden Kadıköy ve özellikle Moda’yı tercih ettiniz diye de soruyorum onlara
“Biz Kadıköy – Moda çevresini çok sevdik. Burası günün her saati canlı, cıvıl cıvıl bir yer; tam bir kültürel cazibe merkezi; öğrencisinden turistine, yeni gelmiş göçmenlerden birkaç kuşaktır burada yaşayan entelektüellere kadar çok farklı insanlar gelip geçiyor her gün. Avrupa yakasında İngilizce sanat kitapları satan çok iyi kitapevleri var ama Kadıköy-Moda çevresinde bizim tarzımızda İngilizce ve diğer yabancı dillerde kitapların satıldığı kitabevi pek yoktu,” diyorlar.  

Peki neden yalnızca İngilizce sanat kitapları? 

Kitapların çoğu İngilizce, Rusça kitap yok denecek kadar az ama hedef kitleleri yalnızca İngilizce konuşan veya İngilizcesi olan insanlar değil, “Sattığımız kitapların çoğu derin İngilizce bilgisi gerektirmiyor, ayrıca artık hemen herkesin telefonunda sözlük veya İngilizce dil uygulaması var, meraklı olanlar dil konusunu bir şekilde aşıyor,” diyorlar. 

Sattıkları kitaplar yalnızca içeriği açısından değil, baskısı, görsel ve kâğıt kalitesi, yazarları ve hazırlayan yayınevleri açısından da özel, değerli kitaplar. Kitapları belli bilgiler ya da öyküler içeren yayınlar olmanın ötesinde, birer sanat objesi olarak görüyorlar ve buna göre seçtiklerinin altını da çiziyorlar: “Bu tür kitaplar ilk bakışta sadece konunun uzmanlarına hitap eden, çok spesifik kitaplar olarak görülebilir. Onları satın alanların sadece sanatçılar, sanat eleştirmenleri veya akademik eğitimi olan insanlar olduğu düşünülebilir. Oysa bu kitaplar etrafımızdaki dünyanın ne kadar büyüleyici ve güzel olduğunu görebilen, görmek isteyen içimizdeki çocuğa hitap eden kitaplar.”

Müşterilerinin daha çok yabancılar olup olmadığını da merak ediyorum, “Kitabevimize gelip kitap alanlar farklı profillerde kişiler, ortak nokta her seferinde hedefin yakalanmış olması. Biz sanatın herkes için olduğu, herkes için ulaşılabilir olması gerektiği düşünüyoruz. Her insanın yaşamında sanatı görme, tanıma ihtiyacı, çabası var çünkü sanat insanın doğal bir parçası, savaş ve şiddetten çok daha doğal parçası. Çok yeni olmakla beraber, kitabevimizi daha çok Türklerin ziyaret ettiğini söyleyebiliriz. Bu bizi mutlu ediyor çünkü bize kucak açan bu ülke ve şehre, bu topluma faydamız olduğunu hissettiriyor bize.”

Burada yaşayan veya turistik ziyaret için İstanbul’a gelen Ruslar da bir şekilde haberdar olarak veya tesadüfen keşfederek dükkâna uğruyorlarmış. Bu ziyaretlerin çoğu kitap satın almaktan ziyade moral vermek ve sohbet etmek içinmiş, bu da onları ayrıca mutlu ediyor.  

Türkiye’deki yayınevi ve kitapevleri ile ilişkiler…

Türkiye’deki yayınevleri ile de iletişime geçmeye başlamışlar, “Tabii bu zaman alacak. Birkaç yıl içinde İstanbul’daki profesyonel yayın çevreleriyle ilişkilerimizin gelişeceğine inanıyorum.”

Geleceğe ilişkin beklentilerini, planlarını, bir gün ülkelerine dönmeyi düşünüp düşünmediklerini de merak ediyorum, “Rusya, St. Petersburg ana vatanımız, orayı seviyoruz, bir süre sonra kaygı duymadan yine gidip gelebilmeyi arzu ediyoruz. Ama İstanbul’u da çok sevdik. Görünen o ki, Rusya’ya dönmemizin mümkün olduğu günler geldiğinde İstanbul artık bizim yeni evimiz olacak. Burada bir yandan Türkçemizi ilerletmeye çalışırken bir yandan da Türkiye’nin tarihine, kültürüne dair bilgiler ediniyor, her geçen gün biraz daha İstanbullu oluyoruz. İstanbul sonsuz akışı olan bir şehir; burada insanın zaman ve hayat algısı hiçbir yere benzemiyor.” 

Alexandra ve Oleg Chernusov çifti İstanbul’da yaptıkları fedakarlıkları gelecek için değil, bugün için yaptıklarını söylüyorlar. Her anı en iyi şekilde değerlendirmeye gayret ediyorlar ve Türkiye’nin geleceğine inanıyorlar, “Çok büyük potansiyeli olan, müthiş bir ülke Türkiye. Türkiye’nin yakın bir gelecekte dünyanın gelişmiş ülkeleri arasında yer alacağına inanıyor, biz de bu sürecin bir parçası olabilmeyi ümit ediyoruz.” 

Türkiye, özellikle Ukrayna Savaşı’nın başlamasından bu yana Ukrayna’dan olduğu kadar Rusya’dan da ciddi bir göçmen akınına uğradı, hâlâ da sürüyor bu akın. Çoğu nitelikli, eğitimli, daha bir yıl önce ülkelerinde konforlu bir yaşama sahip olan insanlar bunlar. Alexandra ve Oleg çifti bu göçmenlerin, artık yaygınlaşan tanımıyla “yeni gelenlerin” en yakın örneklerinden. 

Doğup yaşadığı topraklardan ayrılmak zorunda bırakılması, bir insanın hayatında karşılaşabileceği en büyük travma olsa gerek; dili, kültürü, insanları, iklimi bambaşka olan bir yere uyum sağlamak, orada yeni baştan bir hayat kurmaya çalışmak, işler ne kadar yolunda da gitse, herkesin harcı değil. Bu anlamda “yeni gelenlerin” yaşama kaldıkları yerden yeniden tutunma uğraşına derin bir saygı duyuyor insan. Sasha ve Oleg, her şeye karşın umutlu ve iyimser olunabileceğini hatırlatıyor bizlere. 


Black Mustache Kitabevi Nerede? 

Adres: Caferağa, Murat Bey Sokağı 1-3 &, Moda Cd. 7/A, 34710 Kadıköy/İstanbul

Diğer haberleri okumak için tıklayın.

Bir Yorum Bırakın

Epostanız gözükmeyecek.