Yaklaşık 130 yıllık tarihi olan çizgi romanın “fena hastalarına” ve “yeni başlayacaklara” bunları biliyor muydunuz dedik.

İlknur Akgül Ardıç

“Smack, pock, pack, swissss, toskssss, @#!!!!!????☠️☠️…”

Doğumu 1960-1990 yılları arasına denk gelenler anlamıştır bu nidaları. Uzun yıllar başta ülkemizde “tembel öğrenci kitabı” olarak görülen ve itibarsızlaştırılan çizgi roman, kimileri tarafından artık “dokuzuncu sanat” diye tanımlanıyor. 

Türkiye’de geçmişi 1950’li yıllara dayanan bu tür, en yoğun şekilde 1980’den sonra yayımlanmaya başlayarak, içinde çoğumuzun olduğu “yaratıcı” ve “hayalperest” zihni tetikleyerek aslında müthiş bir iş başarmıştı. Şimdi bilgisayar oyunları için çocuklara yapılan “kötü örnek” baskısı, onlarca yıl önce de biz çizgi roman gençliğine yapıldı. Ama biz yılmadık; okumaya devam ettik. 

Tarkan, Karaoğlan, Kara Murat gibi ulusal; Mister No, Teks, Zagor, Tommiks, Mandrake ve Kızılmaske gibi uluslararası çizgi roman kahramanlarıyla ilk buluşmamızın ardından çok uzun yıllar geçmişken bir çizgi romanın almaya değer bulunursa ne kadar acayip paralar edeceğini, Pawn Stars (Modern Rehineciler) programındaki Chumlee (Austin Lee Russell)’den öğrendik. Ancak orijinal diliyle ve sınırlı sayıda olmak üzere!  

İlk Çizgi Romanı Yapan Okul Müdürü Rodolphe Töpffer

Biz çizgi roman okurlarına haylaz diyenlere inat diyelim ki “Bunu bir okul müdürü keşfetmiş ama biliyor muydun?” 

İsviçreli öğretmen Rodolphe Töpffer (1799-1846) çizgi romanın icadıyla tanınıyor ve bugün çizgi roman ya da daha yakın zamanda çizgi roman olarak adlandırdığımız yedi kitap yayımlıyor. İlki eseri ise Bay Vieux Bois’in Aşkları oluyor.

Çizgi romanlar ilk olarak 19. yüzyılın sonlarında gazetelerde ortaya çıkıyor ve “popüler şeritler” 1895’te ABD’de The Yellow Kid ile başlayarak kitap hâline getiriliyor. Avrupa’da ise Teneke Teneke’nin Maceraları 1928’de bir Belçika gazetesinin gençlik ekinde iki sayfalık bir çizgi roman olarak yayınına başlıyor.

Çizgi Romanın Dönemleri

Aslında bahsedeceğim dönem ağırlıklı olarak Amerika tarihinden. Avrupa tarafını ilerleyen haftalarda irdeleyeceğiz. 

Çizgi romanlar 1930’lardan 1950’lere kadar altın çağını yaşıyor. 1938’de 200 bin kopya basılan “Action Comics” dergisinin birinci sayısından günümüzde sadece 100 tane bulunduğu biliniyor. Şimdiki hâline yakın çizgi romanları ise 1930’larda görüyoruz. İlk kitaplar “mizahi gazete şeritlerinin” yeniden basılmasıyla ortaya çıkarken sonrasında da benzersiz birer içeriğe sahip olmaya başlıyor. Süper kahramanlar, 1938’de Action Comics No. 1’in piyasaya sürülmesi ve Superman’in ilk çıkışıyla çizgi roman dünyasına giriyor.

Çizgi romanların dönemleri -tıpkı kraliyet dönemi gibi?– yaşlara ayrılıyor:

  • Viktorya Dönemi, yaklaşık 1828’den 1899’a kadar.
  • Platin Çağı, yaklaşık 1897’den 1938’e kadar.
  • Altın Çağ, yaklaşık 1938’den 1956’ya kadar.
  • Atom Çağı, yaklaşık 1946’dan 1956’ya kadar.
  • Gümüş Çağı, yaklaşık 1956’dan 1970’e kadar.
  • Tunç Çağı, yaklaşık 1970’den 1979’a kadar.
  • Modern Çağ, yaklaşık 1980’den günümüze.

Altın Çağ 1938–1956

Altın Çağ olarak bilinen dönemde II. Kaptan Amerika şimdiki modern hâliyle ortaya çıkıyor ve Wonder Woman, Superman gibi birçok süper kahraman büyük ölçeklerde satmaya başlıyor.

2. Dünya Savaşı zamanı çizgi roman tüketimi hızla artıyor ve genç erkeklerin orduya alınması için verimli bir zemin hâline geliyor. ABD hükümeti bir araç olarak çizgi romanların değerini keşfederken savaşın öncesi ve ardından kitlesel eğlence üretimi, ABD’nin Naziler üzerindeki şanlı zaferini gösteren sonsuz hikâye anlatımı için yerleşik bir pazar hâline geliyor; Japon karşıtlığı hükümet tarafından “mizahi” bir propagandaya dönüşüyor. 

Yeni dünya düzeninde çizgi romanlardaki kahramanlar ve kötü adamlar ABD hükümeti tarafından “mükemmel bir işe alma tekniği” hâline gelirken bu konuda başı “Kaptan Amerika” çekiyor. 

Gümüş Çağı 1956–1970

Savaş sonrası dönemde çizgi romanlara sansür gelmeye başlıyor. “Yozlaşma!”, “Eş cinsel idealler!” gibi suçlamalarla çizgi roman şirketlerinin bazı “süper kahramanlar” dışındaki türlerine ket vuruluyor. Bu yüzden sürekli sansürlenen “kahramanlar” nedeniyle üretim seyrekleşiyor. Hikâyeler daha az karmaşık ve politik hâle gelirken “hayvan süper kahramanlar” ve “ünlüler” gibi alternatif kurnazlık, DC ve Marvel evrenindeki maceralara dâhil oluyor.

Tunç Çağı ve Modern Çağ 1970–1985

1960’ların sonlarında süper kahramanlar kendilerini yeniden keşfetmeye başlıyor. Aquarius çağı ve hippi hareketi, kaleydoskopik sanat ve Beatles’ın Çavuş Pepper etkisi ile hem sanat eserleri hem de hikâyeler daha komplike hâle geliyor. 

Bu dönemin bir diğer dikkat çekici yönü, şiddet, siyasi meseleler ve temalar üzerindeki daha gevşek kısıtlamalara geri dönülmesi oluyor. Örneğin korku çizgi romanları, sosyal açıdan daha bilinçli anlatılar gibi daha fazla alan kazanıyor. Savaş zamanı yaşanan ırksal kapsayıcılık ve Amerikan sosyal ilerlemesi anlatılarının aksine, bu yeni anlatılar, merkezinde renkli karakterler buluyor. 

Storm

Afro-Amerikalıların polislerce maruz kaldıkları saldırılar dile geliyor; Amerikan toplumunda var olan ırkçılığı inkâr yerine kınama dönemi başlıyor. Örneğin Storm ve Black Panther gibi renkli süper kahramanlar kendi anlatılarıyla ilgi odağı hâline geliyor. 

Watchmen

Modern Çağ Devamı 1985–1996

“Karanlık Çağ” olarak adlandırılan bu dönmede hem çizgiler daha koyu tonlara evriliyor hem de konular “karanlıklaşıyor.” Bu tarzın iyi bir örneği olarak Watchmen gösteriliyor. Aynı dönemde Batman’in The Dark Knight Returns gibi DC evrenindeki tacına karşın Marvel Comics iflas noktasına gelmekten kaçamıyor.

Bu zamanın bir başka önemli yönü, grafik romanın yükselişi oluyor. Kasım 1996’da Art Spiegelman’ın Maus romanı yayımlanıyor. (Türkçe basımını Maus Hayatta Kalanın Öyküsü adıyla piyasada bulunuyor.) Zamanının öncüsü olan Spiegelman’ın, Nazi işgali altındaki Polonya’da hayatta kalmaya çalışan bir Yahudi ailenin otobiyografik öyküsü, bu noktaya kadar hâlâ sadece “alçak gönüllü!” olarak görülen ortamı tamamen değiştiriyor. 

Manga Çağı

1980’lerde âleme yepyeni bir tarz düşüyor; Manga olarak bildiğimiz Japon çizgi romanları! Manga çizgi romanın günümüzde farklı biçimleri olsa da en belirleyici özelliği siyah beyaz renk paleti ve abartılı duygusal ifadelerden oluşması.

Çok yönlü resimli hikâye anlatımı türlerinden biri olan mangalar yalnızca çocuklara pazarlanmaya başlanıyor ancak kısa süre sonra insan yaşamının her yönünü kapsayacak şekilde; yemek kitapları, teknik kılavuzlar, korku, romantizm ve komedi gibi alanlara kadar genişliyor. 

1996–2020 ve Ötesi

Teknoloji hem sanatçılar hem de okuyucular için daha ilerici çıkışlara izin verdiğinden, günümüzde çizgi romanlar kitap dünyasındaki en popüler izleklerden oldu. Ana yayıncılar DC ve Marvel artık endüstrinin devleri ve bulabileceğiniz hemen her eğlence köşesini ele geçirmiş durumdalar. Bakalım; son onlarca yıldır çekilen süper kahraman filmleri… 

Çok şükür ki günümüzde sanatsal stilleri daha dallandı, budaklandı. Klasik süper kahramanlardan hoşlanmıyorsanız, Brezilyalı kardeşler Gabriel Bá ve Fabio Moon‘un kübik ve sulu boya etkilerini taşıyan eserlerini, Octavia Butler’ın Parable of the Sower kitabını ya da Anne Frank’in Diary of a Young Girl gibi grafik romanlara uyarlanan temel klasiklerini radarınıza alabilirsiniz! 

“Çizgi romanlar, görsel sanatlar ve edebiyatın benzersiz ama aynı zamanda zamansız bir ortamda buluştuğu büyüleyici bir formattır.” – Anonim alıntı. 

Çizgi roman dosyasının gelecek bölümünde; dünyadaki farklı ekoller, müptelalar, Türkiye’de cızık roman, çizgi romanın “yok artık”ları, nereden alırım adresleri, çizgi roman yazmak&çizmek isteyenlere çevrim içi rehber ve dahası…

Kaynakça:

Diğer dosya konularını okumak için tıklayın.