Dorian Gray’in Portresi – Oscar Wilde
Yazan: Sinem Gülcan
Ülke: İngiltere & ABD
Türü: Klasik Dünya Edebiyatı
Okur Yaşı: Genel Yetişkin Okur Kitlesi
Hedef Kitle: Klasiklerden keyif alanlar.
Sayfa Sayısı: 188 sayfa
Çevirmen: Ezgi Altun
Çeviri: ☺️
İmla: ☺️
Ebat: 14 x 21,5 cm
İnceleme
“Yüzünün saflığında onları azarlayan bir şey vardı. Yalnızca varlığı bile onlara kirlettikleri masumiyetlerini hatırlatıyordu…”
İşte böyle anlatılıyor, çekiciliği ile nam salmış genç Dorian Gray…
Victoria Dönemi İngiltere’sinde geçen romanda, Ressam Basil Hallward hayranı olduğu Dorian’ın portresini yapıyor. O ise bir dilek tutuyor: kendisi yerine portresinin şekil değiştirmesi; yaşlanıp çirkinleşmesi…
Dorian zamansız güzelliğini ve gençliğini bir sır olarak korurken içinin karanlığı ve kötülüğü âdeta bir tezat oluşturuyor. Yaşamı onu yönlendiren Lord Henry’nin etkisi altına geçmeye başlıyor. Bir aktrisi sevdiğini sanıyor ama ne yazık ki çok sevildiği bu ilişkiyi de başaramıyor. Ahlaki değerlerden uzaklaşarak zalimleşmeye devam ediyor. Ta ki…
Bir sırrın giderek artan ağırlığı
“Yalnızca Tanrı’nın mı ruhlarımızı göreceğini düşünüyorsun, Basil? Şu örtüyü kaldır, benim ruhumu göreceksin.”
Portre, bir örtünün altında saklanır. Dorian’ın günahlarının izlerini, ağırlaşarak taşır…
“…Altın saçları, mavi gözleri, gül kırmızısı dudakları… Hepsi oradaydı. Değişen tek şey ifadesiydi. Zalimliğinin içinde korkunç duruyordu… Kendi ruhu tuvalden ona bakıyor, onu yargılıyordu. Acı bir bakış geldi yüzüne, pahalı örtüyü resmin üstüne attı…”
“Dorian Gray Sendromu”
Yaşlanmanın getirdiği fiziksel değişimleri ciddi bir problem olarak görmek ve dış görünüşle aşırı ilgilenmenin yarattığı psikolojik değişimlere ışık tutan Dorian Gray’in Portresi, konusuyla hiç şüphesiz günümüzde de güncelliğini koruyor.
Öyle ki “Dorian Gray Sendromu” artık popüler bir terim. Romandan esinlenen bu terim, bu fenomene benzer davrananları tanımlıyor; ne pahasına olursa olsun gençliğini, güzelliğini veya fiziksel görünümünü korumaya takıntılı kişileri anlatmak için mecazi olarak sıklıkla kullanılıyor. İçsel büyümeyi ve ahlaki gelişimi ihmal ederken dış görünüşe saplantılı olmaya işaret ediyor. Ancak bu ifadenin kabul edilmiş bir psikolojik veya tıbbi tanı olmadığını not etmek önemli…
Estetik felsefesi
“Art for art’s sake” (“Sanat için sanat”) akımının savunucularından olan ve estetik üzerine felsefe yapmayı seven Wilde’ın yarattığı Lord Henry karakteri kitapta şöyle diyor: “…Hayır, yakışıklı kalmalısın. Bilge olmak için fazla okuyan ve güzel olmak için fazla düşünen insanların çağında yaşıyoruz. Seni kaybedemeyiz…”
Kitabı okurken altını çizdiğim bu cümlelerin yanına soru işareti eklemişim. Hatta bu değer yargısı epey farklı gelmiş olacak ki bir de ünlem! Lord Henry karakteri okuyanları ve “yeterince” güzel olmayanları kendince eleştiriyor. Oysa güzellik göreceli değil mi? Güzellik, bilge biri olmaya çalışmaktan, o zamanlar bile daha önemli görülebiliyormuş belli ki. Bir okur olarak (bu bakış açısına) yine kitaptan bir cümleyle yanıt vermek isterim, “Beğendiğimi söylemedim, Harry. Beni etkilediğini söyledim. Arada büyük bir fark var.”
Empresyonist izler taşıyan benzersiz tarz
Romanın içinde yer alan empresyonist (izlenimci) izler, özellikle atmosferik betimlemelerde kendini göstermiş. Wilde, duygusal durumları etkileyen renkleri ve ışıkları kullanarak okuyucuların duyularını harekete geçirmeye çalışmış. Örneğin, Dorian Gray’in güzel portresi, romanın merkezi bir unsuru olarak görsel bir izlenim oluşturmuş ve Dorian’ın iç dünyasının bir yansıması olarak kullanılmış.
Bildiğimiz gibi, 19. yüzyılın sonlarında Fransa’da ortaya çıkan bir sanat akımı Empresyonizm. Sembolizmin de bazı özelliklerini taşıyan bu akımda sanatçılar doğadaki izlenimleri, ışığı, renkleri ve atmosferi yakalamaya çalışır. Bu tekniklerin izleri eserin bazı bölümlerinde kendini gösterse de Dorian Gray’in Portresi bazı yorumcularca empresyonist bir roman olarak görülür. Bu durumda Oscar Wilde’ın estetik idealizm, gotik korku, ahlaki ikilemler gibi farklı sanatsal ve felsefi etkileri bir araya getirerek kendi benzersiz tarzını oluşturduğu söylenebilir.
Dorian Gray’in Portresi bir dönem neden yasaklandı?
Roman ilk defa Haziran 1890’da ABD’deki Lippincott’s Monthly Magazine’de yayımlandı. Fakat dergideki bu ilk versiyon, homofobik eleştiriler ve sansürler nedeniyle değiştirilerek 1891 yılında İngiltere’deki Ward, Lock & Co. Yayınevi tarafından, bu kez kitap olarak yayımlandı. Dolayısıyla romanın ilk yayımlanma yeri Amerika Birleşik Devletleri olarak geçse de tanınmış ve bugünkü versiyonunun İngiltere’de yayımlandığı söylenir.
Üç kez beyaz perdede…
Klasiklerden keyif alan gençler ve yetişkinler, bu kült eserin filmlerinden de hoşlanabilir. Üç kez sinemaya uyarlanan romanın ilk filmi Haziran 1945’te vizyona girmiş; Albert Lewin tarafından yönetilen filmde Dorian’ı Hurd Hatfield canlandırmış.
1973 yapımı film ise, İtalyan yapımcı Massimo Dallamano tarafından yönetilmiş. Dorian Gray rolünde Helmut Berger’in yer aldığı bu uyarlamanın romanın farklı bir yorumunu sunduğu ve filmin 1945 versiyonu kadar bilinmediği söyleniyor.
2009 yapımı filmin yönetmeni ise Oliver Parker. Bu kez, Dorian Gray karakterine Ben Barnes hayat vermiştir.
Etkileyici son
Eserin sürprizli sonu ise alametifarikası. Fikrimce bu eseri en özel kılan yanlarından biri de bu. Oldukça dramatik ve alegorik bir yorum içeriyor. Daha fazla meraklandırmadan, sizi bu etkileyici romanın dünyasına davet ediyorum.
—
Oscar Wilde kimdir?
İngiliz edebiyatının en tanınmış figürlerinden Oscar Fingal O’Flahertie Wills Wilde (1854-1900), İrlanda’da doğmuş bir oyun-roman-kısa öykü yazarı ve şair. İroni yeteneği, ahlaki normları sorgulayarak geleneksel değerlere meydan okuyan tarzı ve estetik prensiplerle dolu üslubuyla ün kazanan Wilde, Trinity College Dublin sonrasında okuduğu Oxford Üniversitesi’nde, edebiyat çevrelerinde aktif olmaya başlamış. Hayatı birtakım trajedilerle gölgelenmiş yazar Bayan Winderme’in Yelpazesi, İdeal Bir Koca gibi eserleri ile de biliniyor.
Yorumlar
Henüz Bir Yorum Yok