Kaygılanacak ne çok şey var hayatta. Kazalar, depremler, küresel ısınma, ekonomi… Say say bitmez. Yine de gülmek, biraz neşelenmek bizim de hakkımız. Gülünecek bir şey kaldı mı diye düşünüyorsanız Gülse Birsel’in Beni Gözünüzde Büyütmeyin kitabı fikrinizi değiştirebilir.
Küçük çaplı bir terapi
Türk yazar, senarist ve televizyon yapımcısı Gülse Birsel bu kitabında günlük yaşamın sıradan ama komik taraflarını ele alırken, insan ilişkilerine ve toplumsal konulara dair çarpıcı gözlemlerini de okuyucuya aktarıyor.
Birçok sosyal dinamiği inceleyen yazar aynı zamanda kendi yaşadığı olayları, hatta çocukluk anılarını da keyifli ve komik bir dille anlatıyor.
“Çocukluğumdan beri bir yanım erkek Fatma, bir yanım süslü kokona! Mahalle arası savaşlarda iki ordudan birinin komutanı, arka cebinde çakıyla gezen bir velet, öteki ben! Akşamsa Şoför Nebahat kimliğimden arınıp komşunun oğlunun sünnet düğününe giderken niye oğlanın kız kardeşi kabarık etekli prenses elbisesi giyiyor da ben kısa elbiseyle götürülüyorum diye evi birbirine katan da ben!” (Beni Gözünüzde Büyütmeyin, s. 43)
Derya Tuna ile yaşadığı tesadüfi karşılaşma ise hem talihsiz hem oldukça komik. Endoskopi için gittiği hastanede İbrahim Tatlıses’in de yoğun bakımda olması işleri karıştırıyor ve Tatlıses’in korumaları alelacele Birsel’i, Derya Hanım’ın yanına getiriyor. Korumalar ve Derya Hanım Gülse Birsel’in, İbrahim Tatlıses’e geldiğini zannederken Birsel, endoskopi için geldiğini bir türlü açıklayamıyor ve Derya Hanım’ın çay ikramını inatla reddediyor. Derya Hanım bir gariplik olduğunu sezince Gülse Birsel durumu biraz da mizahi bir dille izah etmeye çalışıyor.
“Ezik büzük odadan çıkarken yine mizahla günü kurtarma peşine düştüm: ‘Tabii benim mide İbrahim Bey kadar ciddi olmasa da, vallahi insan şey yapıyor, ne olursa olsun önce can tabii yoksa çay içmem mi hiç ehihih’ gibisinden.Tüyler dikerek.” (Beni Gözünüzde Büyütmeyin, s. 78)
Kadınlar mı güçlü erkekler mi ?
Kadın-erkek farkları ve ilişkileri üzerine de değinen yazar, bu farklılıkları eğlenceli bir biçimle aktarmayı başarıyor. Birsel, kadınların acı eşiğinin daha yüksek olduğunu, özellikle hastayken erkeklerin çok hassaslaştığını düşünüyor.
“Kadın soğuk algınlığı ayakta geçer. Kadın burnunu çekip ilacını yutarken, bir yandan da kendi için gibi görünse de herkese yetecek kadar çorba yapar. Ballı ıhlamurunu içerken dizisini seyredip bir yandan çocuklara ders çalıştırır. … ‘Erkek soğuk algınlığı’ ise bambaşka çok olağandışı belirtileri ve hayati tehlikesi olan bir hastalıktır. … Ateş, öksürük, eklem sızısı gibi her sıradan belirtiyi hayatında ilk kez deneyimliyor gibi panikle ev halkına aktarır. ‘Başım ısındı, gözüm yanıyor, ne bu böyle şimdi?’, ‘Ciğerlerimde ödem olabilir mi?’, ‘Benim her yerim ağrıyor ha, bu normal bir hastalık değil, ambulaaans!” (Beni Gözünüzde Büyütmeyin, s.80)
Yazar, ilişkiler konusunda ise kalitenin yitirildiğini, ilişkilerin sıkıcı bir hâl aldığını, hem erkeklerin hem kadınların bakış açılarını biraz değiştirmesi gerektiğini belirtiyor. Günümüzde yeni bir kavram olan Situationship isimli ilişki durumunu da kendi tarzıyla eleştiriyor.
“Niye havalı bir isim koymuşlar? Şundan: ‘Biz şimdi neyiz?’ Kazık bir soru. Bu soru önünde sonunda gelecek. Ve ‘Takılıyoruz işte’ demek ayıp. ‘Ben çocuk- adam’ım, çocuk- kadın’ım ve bırak aileyi, sevgili sorumluluğu bile alamıyorum’ demek de karizma çizer.‘Durumdaşız’ de geç, hikâye bu.” (Beni Gözünüzde Büyütmeyin, s.103)
Aşırı ciddiye alınıyorum
Gülse Birsel, tüm bunları ve daha fazlasını anlatırken kitabın adından da anlaşıldığı üzere gözlerde çok büyütüldüğünü düşünüyor. O kadar ki kimi onun siyasete girmesi gerektiğini söylüyor, kimi de ülkeyi yönetmesi gereken kişinin o olduğunu savunuyor. Birsel ise siyasete girmeyeceğini ifade ediyor.
“Ama yoo! Siyasete girmeyeceğim! Bakın ben 12’de kalkıyorum! Saat kurarak! Normalde 13.15 gibi anca. Meclis 14.30 civarı açılırsa teklifleri değerlendirebilirim. Vekil arkadaşlarla 22.30’a kadar çalışır, güzel bir akşam yemeğinden sonra after’a bağlarız.” (Birsel, 2024, s. 12)
Bence Gülse Birsel’i gözümde büyütmeyelim ama yine de el üstünde tutalım derim.
Çünkü kitabı okurken çok keyif aldığım, yer yer sesli güldüğüm zamanlar oldu. Hele ki bu kadar zor bir dönemden geçiyorken en çok yorulduğumuz, içinden çıkamadığımız konularda keyifli bir bakış açısı yakalamak iyi hissettirdi. Böyle yorgunken gülümseyebilmek, istiridyenin içinde inci bulmak gibi değil de nedir?
Siz bu kitabı okudunuz mu? En çok ilginizi çeken konular neydi? Yorumlarda paylaşır mısınız?
Diğer kitap öneri listelerini de inceleyebilirsiniz: https://www.bookinton.com/blog-kategorisi/gundem/kitap-oneri-listeleri
Gülse Birsel Kimdir?
Gülse Birsel, Türk televizyonu ve sinemasındaki etkili kariyeriyle tanınan önemli isimlerden biridir. Birsel, 11 Mart 1971’de İstanbul’da dünyaya geldi. Eğitim hayatına Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nde başladı. Öğrencilik yıllarında muhabir olarak çalıştı. 1994 yılında Columbia Üniversitesi’nde sinema üzerine yüksek lisans yaparak akademik kariyerine devam etti. Türkiye’ye döndükten sonra çeşitli gazete ve dergilerde köşe yazarlığı ve yayın yönetmenliği görevlerinde bulundu. 2022 yılında “g.a.g” adlı programda hem metin yazarlığı hem de sunuculuk yaptı.
Gülse Birsel, 2004’te senaristliğini yaptığı ve oyuncu olarak da yer aldığı “Avrupa Yakası” dizisi ile adını geniş kitlelere duyurdu. 2009 yılında “Yedi Kocalı Hürmüz” filminde ‘Safinaz’ karakterini canlandırarak dikkatleri üzerine çekti. Ayrıca “Yalan Dünya” ve “Aile Arasında” gibi projelerde hem senaryo yazarlığı yaptı hem de oyuncu kadrosunda yer aldı.
Bazı kitapları: Gayet Ciddiyim (2003), Hâlâ Ciddiyim (2004),Yolculuk Nereye Hemşerim? (2005),Velev ki Ciddiyim (2009), Yazlık (2012), Memleketi Ben Kurtaracağım! (2015)
Kaynaklar:
Beni Gözünüzde Büyütmeyin, Gülse Birsel, Doğan Kitap.
Yorumlar
Henüz Bir Yorum Yok