20. yüzyıl İngiliz edebiyatının en etkileyici ve yenilikçi yazarlarından biri sayılan John Fowles, neredeyse kırk yıl boyunca günlük tuttu. Bu iki ciltlik Günce, yalnızca bir yazarın kişisel notlarını değil, aynı zamanda modern edebiyatın dönüşümünü, yaratıcı sürecin iniş çıkışlarını ve bir entelektüelin iç dünyasını belgeleyen özel bir yapıta dönüştü.
Fowles’un Günce’si, hem bireysel hem edebi bir otobiyografi niteliğinde. 1949–1965 yıllarını kapsayan ilk cilt, Oxford’daki öğrencilik döneminden Fransa’da üniversite hocalığına, Yunanistan’ın Spetses Adası’nda geçirdiği yıllardan ilk büyük başarıları olan Koleksiyoncu ve Büyücü’ye uzanan süreci konu alır.
Bu dönemde yazar, hem kimliğini hem de sanatını inşa etmektedir. Günlükler, genç bir öğretmenin, doğaseverin, sinemaseverin, kuşbilimcinin ve giderek olgunlaşan bir yazarın iç sesidir. Fowles’un duygusal ilişkileri, özellikle daha sonra eşi olacak Elizabeth’le yaşadığı karmaşık bağ, onun insan doğasına, aşka ve özgürlüğe dair düşüncelerini şekillendirir.
1966–1990 yıllarını kapsayan ikinci cilt ise yazarın uluslararası üne kavuştuğu, eserlerinin sinemaya uyarlandığı, bir yandan başarıların tadını çıkarırken diğer yandan yalnızlık, yorgunluk ve içsel gerilimlerle baş etmeye çalıştığı yılları anlatır. Fransız Teğmenin Kadını’nın dünya çapındaki başarısı ve 1981’deki sinema uyarlamasıyla gelen ün, yazarın özel hayatındaki karmaşayı ve yalnızlığı derinleştirir.
Fowles, bu dönemde Londra’dan ayrılarak Dorset kıyısındaki Lyme Regis kasabasına yerleşir. Bu kasaba, hem doğaya dönüşün hem de içe kapanışın mekânıdır.
Burada geçirdiği yıllar boyunca müze küratörlüğü yapar, doğayı gözlemler, bitkiler, fosiller ve kuşlarla ilgili ayrıntılı notlar tutar. Artık günlük tutmak onun için sadece bir tanıklık biçimi değil, başlı başına bir yazarlık pratiğine dönüşür. Eleştiriler, seyahat notları, doğa gözlemleri, itiraflar ve edebiyat üzerine düşünceler iç içe geçer. Günce II, Fowles’un hem yazar hem insan olarak kendisini sınadığı, iç hesaplaşmalarını ve kırılmalarını açıkça dile getirdiği bir metindir.
Fowles’un bu günlüklerinde, çağının edebiyat dünyası, yayınevleriyle ilişkiler, edebiyat eleştirisi ve sanata dair fikirleri kadar şöhretin bedeli, üretkenliğin ağırlığı ve insanın kendiyle mücadelesi de vardır. Bu açıdan Günce iki cilt olarak değil, tek bir yaşamın iki yüzü olarak okunabilir.
Bu sayfalarda Fowles, yalnızca romanlarının ardındaki düşünsel kaynakları değil, aynı zamanda bir dönemin kültürel panoramasını da kayda geçirir. Günlükler, bir yazarın nasıl yazdığını değil, neden yazdığını anlamak isteyen okurlar için de eşsiz bir rehber olmanın yanı sıra kişisel itiraf, seyahatname, eleştiri ve doğa günlüğü arasında dolaşan çok katmanlı yapısıyla hem edebiyat tarihçileri hem de Fowles okurları için benzersiz bir belge niteliğinde.
John Fowles Kimdir?
John Fowles İngiliz romancı, hikâyeci, şair ve denemecidir. Mit ve gizemi gerçekçilik ve varoluşçu düşünceyle birleştiren romanlarıyla öne çıktı; gerilim romanı, Victoria dönemi romanı, ortaçağ öyküsü ve otobiyografi gibi biçimlerle deneyler yaptı. Koleksiyoncu (1963), Aristos (1964), Büyücü (ilk baskı 1965; 1977’de yazarın yaptığı değişiklerle yeniden), Fransız Teğmenin Kadını (1969), Abanoz Kule (1974), Daniel Martin (1977), Mantissa (1982), Yaratık (1985) ve makale–söyleşi derlemesi Zaman Tüneli (Wormholes, 1998) başlıca eserleri arasındadır..
Yeni çıkan kitap tanıtımlarını incelemek için tıklayın.








Yorumlar
Henüz Bir Yorum Yok