Koç Üniversitesi Suna Kıraç Kütüphanesi’ne bağlı bir birim olan Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi (ANAMED) Galeri’de Mart 2025’te açılan Kuşbakışı Filistin sergisine eşlik etmek üzere Zeynep Çelik’in editörlüğünde küratörler Yazid Anani, Zeinab Azarbedegan, Salim Tamari tarafından hazırlandı. Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanan kapsamlı çalışma; Filistin’in yüz yılı aşkın süredir maruz kaldığı hafıza kaybına ve tarihî çarpıtmalara karşı güçlü bir kayıt sunuyor. Eser, Osmanlı modernitesinden hava fotoğraflarına, kutsal mekânların temsilinden demiryollarına, sömürgecilik pratiklerinden güncel sanatın direniş estetiğine kadar geniş bir tarihî katmanı bir araya getiriyor. Kitap, Filistin’in “gökyüzünden görülen” görüntülerinin ardındaki gerçekleri -yıkım, direniş, manipülasyon, arşiv politikaları ve kültürel süreklilik- görünür kılarken hem geçmişin hem bugünün zor sorularını hatırlatıyor. Görseller ve metinler, Filistin topraklarının tarih boyunca hiç de “boş”, “sessiz” ya da “sahipsiz” olmadığını; demiryollarından limanlara, kent planlamasından gündelik yaşama kadar zengin bir bağlam taşıdığını net bir biçimde ortaya koyuyor. Bu yönüyle Kuşbakışı Filistin, yalnızca bir sergi kataloğu değil, tarihin silinmesine karşı bir hatırlama ve yeniden yazma çabası olarak kıymetli bir işlev görüyor.
Tanıtım Bülteninden
Filistin’in tarihsel, politik ve kültürel bağlamda nasıl gözlendiğini ele alan Kuşbakışı Filistin sergisinin kataloğu İngilizce ve Türkçe olarak yayımlandı. Editörlüğünü serginin küratörlerinden Prof. Dr. Zeynep Çelik’in üstlendiği katalog hem somut hem soyut anlamda Filistin’e havadan bakışın sonuçlarını belgeler. Kuşbakışı Filistin, ilk olarak, 11 Eylül 2021 – 15 Ocak 2022 tarihleri arasında Ramallah’taki A.M. Qattan Vakfı’nda sergilenmişti.
Sergiyi ve kataloğu taze bir bakış açısıyla tanıtmak amacıyla Ortadoğu tarihçisi Prof. Dr. Rashid Khalidi bir konuşma yapacaktır. Khalidi, serginin ve kitabın Filistin’in tarihi derinliğini ortaya çıkardığını ve topraksız bir halk için halksız bir toprak inancını çürüttüğünü ileri sürüyor. Khalidi’nin kendi ifadesiyle, bilinçli hafıza kaybı, tarihin ve bağlamın belli bir amaçla silinmesi, saptırmalar, yerleşimci sömürgeciliğin kronik, vazgeçilmez özelliğidir. Bir halkın kendi ülkesi üzerindeki hakkını yok etmenin en kesin yolu, o toprakla arasındaki tarihsel bağı inkâr etmektir. Buradaki görseller ve metinler, bu hafıza kaybına, bu silme eylemine ve bu saptırmalara karşı durmaktadır.
Sergi ve katalogda Ortadoğu’daki şiddet, savaş teknolojilerindeki yükseliş ve Gazze’de devam eden yıkım ele alınıyor. Belgeler, fotoğraf albümler, haritalar, mektuplar, videolar ve sanat işlerinden oluşan seçki, havadan bakışın gözetim aracı olarak nasıl kullanıldığını ve Filistin tarihini nasıl yorumladığını inceliyor. ANAMED’de ele alındığı şekliyle sergi, son dönemdeki soykırımı da göz önünde tutarak tarihsel süreci tekrar değerlendiriyor. Yazid Anani, Zeinab Azarbadegan, Zeynep Çelik ve Salim Tamari’nin küratörlüğünü, Asma’ Al-Mozayen’in asistan küratörlüğünü üstlendiği Kuşbakışı Filistin sergisi, 25 Ocak 2026’ya dek ANAMED’de ziyaret edilebilir.
Kitaptan Tadımlık
Bugün, Filistin’de yaşanan soykırım çağında, Gazze, Han Yunus ve Refah gibi tarihî şehirlerin ve kasabaların Hiroşima’yı andıran yıkımını gösteren uydu görüntüleriyle kuşatılmış durumdayız. Oysa buralar, bir zamanlar Mısır ile Levant’ı birbirine bağlayan kadim ticaret yollarının parçasıydılar. “Kuşbakışı Filistin” o eski dönemlere, Gazze’nin aralıksız, bilinçli İsrail zulmünün simgesine dönüşmesinden önceki zamanlara bir pencere açıyor. Bu planlanmış vahşet, Gazze Şeridi’nde yüz binlerce Filistinliyi öldürdü, sakat ve aç bıraktı, ağır yaraladı, Gazze’deki bütün üniversiteleri, sağlık, su ve kanalizasyon sistemlerini yaktı yıktı. Bütün bunlar, tıpkı geçmişte olduğu gibi, Batılı politikacıların ve suç ortakları Batı medyasının tepeden bakan ikiyüzlülüğü sayesinde mümkün oldu ve örtbas edildi. Onların gözünde haklar –sözde meşru müdafaa, özgürlük, yaşam hakkı– yalnızca bazı seçilmiş topluluklara aittir; başkalarına değil. Onların gözünde, yüzlerce kişiyi öldürenler “terörist”, on binleri öldürenler ise “dünyanın en ahlaklı ordusu”.
Katalogdaki görüntüler ve onlara eşlik eden metinler, ilk olarak Filistin, Ramallah’ta, sonra da birçok değişiklikle İstanbul’da kapılarını açan bir sergiyi temsil ediyor. Ülkenin geçmişinin Kutsal Kitaplardan, bugününün ise parlak bir İsrail’den ibaret olduğu, ikisinin arasında dikkate değer hiçbir olayın yaşanmadığı iddiasıyla basitleştirilen Filistin’in tarihî derinliği, bunlar sayesinde yeniden ortaya çıkıyor ve canlanıyor. Böyle düşünenlerin gözünde, aradaki zamanda Filistin sadece “topraksız bir halk için halksız bir topraktı”: Bir terra nullius, tek gerçek sahipleri bütün alanı işgal etmediği sürece bomboş kalmaya mahkûm bir yerdi. Bilinçli hafıza kaybı, tarihin ve bağlamın belli bir amaçla silinmesi, saptırmalar, yerleşimci sömürgeciliğin kronik, vazgeçilmez özelliğidir, çünkü daha önce de yazdığım gibi, bir halkın kendi ülkesi üzerindeki hakkını söküp almanın en kesin yolu, o toprakla arasındaki tarihsel bağını inkâr etmektir.
Yeni çıkan kitap tanıtımlarını incelemek için tıklayın.








Yorumlar
Henüz Bir Yorum Yok