İki Şehrin Hikâyesi – Charles Dickens

Yayınevi:

Yazan: İnci Okumuş

İki Şehrin Hikâyesi, Charles Dickens’ın “Yazdığım en iyi hikâye,” dediği bir klasik eser.
Dickens, ‘‘Hem akıl çağı hem aptallık hem inanç devri hem de kuşku’’ olarak tanımladığı Fransız İhtilali öncesi ve sonrasına hepimizi tanık ederek bize hangi duyguları yaşatmak istiyor olabilir? Zulüm mü merhamet mi? Aşk mı intikam mı? Cevabı bu romanda saklı.

Sitede Yayınlanma Tarihi: 12 Nisan 2022

Orjinal Adı: A Tale of Two Cities

Ülke: İngiltere

Türü: Kurgu

Okur Yaşı: Genel Okur Kitlesi

Hedef Kitle: Klasik eser sevenler, tarihi roman okurları

Sayfa Sayısı: 462 sayfa

Çevirmen: Meram Arvas

Çeviri: ☺️

İmla: ?

Ebat: 12.5 x 19.5 cm

İnceleme

İki Şehrin Hikâyesi 1859 yılında yani ihtilâlden tam 70 yıl sonra gazetelerde yayımlanmak üzere yazılmış. Buna rağmen, Paris ve Londra gibi iki şehirde yaşanan bir dolu hadiseyi tüm yönleriyle ortaya koyabilen, sürükleyici, bir solukta okunabilen eser olmuş.

Dickens, tıpkı bir okyanusun içindekileri karaya atması gibi romanda vermek istediği her şeyi bütün gizemiyle getirip önümüze bırakmış. Bu da romanı etkileyici ve merak uyandırıcı hâle getirmiş.

Beyaz perdeye de uyarlanan İki Şehrin Hikâyesi, bu sayede dünya çapında en çok satan kitaplar listesindeki yerini korumuş ve Vikipedi’ye göre 200 milyonluk satış rekoruyla tüm zamanların en çok satılan eseri olmayı başarmış.

Fransız İhtilali’nin iki yüzü

İki Şehrin Hikâyesi, Fransız İhtilali öncesi dönemde yıllarca soylular tarafından ezilenlerin durumunu anlatırken, ihtilal sonrası dönemde soylulara yönelik vahşeti bir intikam üzerinden betimliyor.

Romanı ilk kez on beş yaşımdayken okumuştum. Tekrar okuduğum bugünlerde yine kalp atışlarımı dışardan duyulacak kadar hızlandıran bir kitap oldu.  Daha başından itibaren eser, herkesin mutlaka bir bahaneyle suçlanıp idam edildiği acımasızlık içinde bırakıveriyor bizi. Zulüm merhamete, merhametse zulme koşuyor.

Esas soru şu: Dickens, bütün bir toplumu kuşatan, zalimlik, adaletsizlik, yoksulluk ve açlık gibi sebeplerle gelen ölümler içinde nasıl oluyor da bir aşkı bütün ihtişamıyla yaşatabilmeyi başarabiliyor?

Dickens, aristokrasinin halka zulmünde erdemin varlığını kabulleniyor, gözyaşının suç sayılıp idama götüren adaletini ise reddediyor. Demem o ki, İki Şehrin Hikâyesi, bütün olmazları sihirli bir misillemeyle oldurabiliyor.

Okur algısını dirilten ölümler

İki Şehrin Hikâyesi, her açıdan zihinsel şok yaratan sürükleyicilikte bir roman. Okuyan herkesi kendi toplumuyla yüzleştirebilecek sihirli bir ayna.

Yoksulluk ve açlık yanında adaletsizlikten gelen ölümlerle âdeta okurun algısını diriltebilen bir güç.

Şu efsane alıntıyı da sizinle paylaşmalıyım ki bu güçlü yazarın, dili nasıl kullandığına bizzat tanıklık edebilesiniz;

‘‘Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü. Aydınlık mevsimiydi. Hem akıl çağıydı hem aptallık hem inanç devriydi hem de kuşku. Hem umut baharı hem de umutsuzluk kışıydı. Hem her şeyimiz vardı hem hiçbir şeyimiz yoktu.”

Siz bu kitabı okudunuz mu? En çok dikkatinizi çeken mesaj neydi? Yorumlarda paylaşır mısınız?

Charles Dickens kimdir?

Charles Dickens 1812-1870 yılları arasında yaşamış Viktorya Dönemi İngilteresi’nin en önemli roman yazarlarından biridir. On iki yaşındayken ailesinin geçim sıkıntısı yaşaması nedeniyle bir fabrikada çalışmaya başladığından romanlarında işçi sınıfının hayatını büyük bir başarıyla aktarabilmiştir. İki Şehrin Hikâyesi ise Fransız Devrimi’nin şiddet ve coşku atmosferini Paris ve Londra ekseninde ele alan dünya çapında sayısız okura ulaşabilmiş son romanlarından biridir.

Diğer kitap incelemeleri için tıklayın. 

Yorumlar (0)

Yorumlar

Henüz Bir Yorum Yok

Be the first to review “İki Şehrin Hikâyesi – Charles Dickens”

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir