Altıncı Koğuş – Anton Pavloviç Çehov

Yazan: Erdem Kurtuluş

Rus edebiyatının önde gelen isimlerinden Anton Pavloviç Çehov’un Altıncı Koğuş’u birçok tiyatro oyunu ve sinema filminde işlendi. Çehov’un toplumsal sürüden ayrılmanın bedelini okurlarına anlatmakta ne kadar cömert davrandığına gelin birlikte göz atalım.

 

Sitede Yayınlanma Tarihi: 15 Ağustos 2022

Orjinal Adı: Палата №6

Ülke: Rusya

Türü: Kurgu-Öykü

Okur Yaşı: Genel Yetişkin Okur Kitlesi

Hedef Kitle: Egzistansiyalizme ilgi duyanlar, Klasik ve Rus edebiyatı sevenler.

Sayfa Sayısı: 68 sayfa

Çevirmen: Yulva Muhurcişi

Çeviri: ☺️

İmla: ☺️

Ebat: 12.5 x 20.5 cm

İnceleme

Rusya sınırları içindeki kasabanın bakımsız bir hastanesinde görev yapan Doktor Andrey Yefimıç, tekdüze bir hayat sürdürüyordu. Yeri geldiğinde uzun uzun sohbetler ettiği Postane Müdürü de dâhil olmak üzere kasabada doğru düzgün dostluk kurulacak eğitimli ve akıllı birisinin olmadığını düşünen Yefimıç, her gün kendini biraz daha yalnızlığa itiyordu. Sıkça ölümü, eğer gerçekten varsa ölümsüzlüğü, yani ölümden sonra bir hayatın var olup olmadığını sorguluyordu.

“Beynin merkezi ve kıvrımları, görme ve konuşma kabiliyeti, bu sağlık ve deha, bütün bunlar toprağa karışarak eninde sonunda yerkabuğuyla birlikte soğumaya ve sonrasında dünyayla birlikte güneşin etrafında milyonlarca yıl anlamsızca ve amaçsızca dönmeye mahkumsa neye yarar? Toprağın altında soğuyacak ve dünyayla birlikte dönecekse insanı bu yüksek, neredeyse Tanrısal aklıyla yoktan var etmeye ve sanki alay edercesine tekrar çamura dönüştürmeye hiç gerek yok.”

Yaşamını sorguladığı dönemlerde hastalarına yeterince ilgi gösteremediğini anımsayan Yefimıç öz eleştiri yapmaktan kaçınmıyor ama şu sözlerle kendini teselli etmeyi başarıyor: “Namuslu değilim, ama ben tek başıma bir hiçim, kaçınılmaz olan sosyal kötülüğün küçük bir parçasıyım sadece.”

Yefimıç, bir süre sonra hastanenin altıncı koğuşunda totaliter rejim tarafından takip edilme ve haksız yere suçlu bulunup cezaevine atılma gibi paranoid sanrılara kapılarak akıl sağlığında onarılması güç sorunlar yaşayan İvan Dmitriç ile tanışır. Doktor-hasta ilişkisi olarak başlayan ikili arasındaki ilişki başlarda Dmitriç’in soğuk ve şüpheci davranışlarına rağmen ileride arkadaşça sohbete dönüşür. Bu durum hastane çalışanları ve kasaba halkı tarafından tuhaf karşılanır. İşte bundan sonra Yefimıç’in hikâyesi tamamen değişir.

Yaftalanmanın dayanılmaz hafifliği

Andrey Yefimıç, insan kümelerinde kendine yer bulamamış; göğüs kafesinin üzerinde sadece “akıllıların” görebildiği kocaman bir “sıfır” işaretiyle en sonunda “deliler” listesine adını yazdırır. Sürüden farklı düşünen, farklı davranışlar sergileyen her insan gibi önce yadırganır daha sonra da yaftalanır. Her emri sorgusuzca yerine getirir, olanlara pasif direniş bile göstermeyerek âdeta Camus’un Meursault’una dönüşür.

Bu noktadan sonra hem elinde olan hem de elinde olmayan nedenlerle yeni hayatına başlayan Yefimıç’in yeni rolü, onu okuyucuların gözünde bambaşka bir karaktere evriltiyor.

Altıncı Koğuş’tan Ekim Devrimi’ne bir yolcu daha

19. yüzyılın sonunda geçen kitap, ufacık da olsa 1917 Ekim Devrimi’nin zemininde kendine yer bulmuş. Kasaba halkının olana bitene kayıtsız kalması, riyakârlığı ve fazla kabullenici davrandığı belirtilirken; şehirlerdeki insanların olaylara daha çok isyan ettiğine gönderme yapılıyor: “Biliyor musunuz, görünüşe bakılacak olursa büyük şehirlerimizde akli bir durgunluk söz konusu değil, aksine bir devinim mevcut; bu da demek oluyor ki, bu şehirlerde değerli insanlar var, ama nedense her seferinde bize böylelerini göndermiyorlar. Ne talihsiz kasaba burası!” Tamamen varoluşçuluk üzerine yol alınacak sanırken bu konuya değinilmesi benim için sürpriz oldu.

Yazım dilinde akıcı, olay örgüsünde tutarlı davranan Çehov, eserini varoluşçuluk teması üzerine kursa da Rus taşrasının sosyal yaşamına ilişkin bolca saptama yapmış. Bu özelliğiyle Altıncı Koğuş klasikler arasında yer almayı fazlasıyla hak ediyor.

Tiyatro ve sinema uyarlamaları

Altıncı Koğuş ilk olarak Russkaya Mısl dergisinin 1892 Kasım sayısında yayımlandı. Pek çok yayınevi tarafından dilimize çevrilen kitap Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından 2017’de basıldıktan sonra Amazon Türkiye internet sitesine göre uzun bir süre boyunca Türkiye’de En Popüler 100 kitap arasında yer aldı. 1978 yılındaki “Ward Six”, 2004 yılındaki “Ragin” ve 2009 yılındaki “Palata No.6” adlı yapımlar kitapla ilgili başı çeken filmler olarak beyaz perdede boy gösterdi. Türkiye’de de Devlet Tiyatrolarında Kemal Demirel’in uyarlamasıyla sahnelendi.

Anton Pavloviç Çehov kimdir?

Asıl mesleği tıp doktorluğu olan Anton Pavloviç Çehov, 1860 yılında Rusya’da dünyaya geldi. Kısa öykü ve oyun yazan Çehov ilk başta sadece para kazanmak için yazıyordu. Bir süre sonra yazdıklarıyla büyük bir şöhrete kavuştu. Öykülerinde realizmi temel aldı. Alacakaranlıkta öyküsü ile 1887 yılında Rus Akademisi tarafından verilen Puşkin Ödülü’ne layık görüldü. Köpeğiyle Dolaşan Kadın ve Altıncı Koğuş öyküleriyle adından söz ettirdi. Martı (1896), Vanya Dayı (1899-1900), Üç Kızkardeş (1901), Vişne Bahçesi (1904) oyunları ise modern tiyatroya öncülük etti. Birçok Avrupa ülkesine seyahat eden Çehov ansızın vereme yakalanıp Kırım’da tedavi gördü. İyileştikten sonra 10 yıl boyunca çalışmalarına tekrar devam etti. 1904 yılında daha 44 yaşındayken Badenwiler, Almanya’da hayata gözlerini yumdu. Çehov’un sanatseverlere bıraktığı diğer tiyatro eserleri şunlar:

  • Tütünün Zararları (1886,1902)
  • Kuğunun şarkısı (1887)
  • İvanov (1887)
  • Ayı (1888)
  • Bir Evlenme Teklifi (1888-1889)
  • İsteksiz Bir Trajik Kahraman (1889)
  • Düğün (1889)
  • Tatyana Repina (1889)
  • Orman Şeytanı (1889)
  • Şenlikler (1891)
  • Anayol Kıyısında (1884)

 

Diğer kitap incelemelerini okumak için tıklayın.

Yorumlar (0)

Yorumlar

Henüz Bir Yorum Yok

Be the first to review “Altıncı Koğuş – Anton Pavloviç Çehov”

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir