Mülksüzler – Ursula K. Le Guin
1975’te en iyi roman dalında Hugo, Nebula, Locus ve Jupiter, 1993’te ise Prometheus Hall of Fame ödüllerine layık görülen Mülksüzler, Ursula Le Guin’in en ses getiren kitabıdır. Fantastik edebiyat denince ilk akla gelen kitaplardan olan Mülksüzler evrenselliğini günümüzde de korumaya devam ediyor.
Orjinal Adı: The Dispossessed
Ülke: ABD
Türü: Kurgu, fantastik, bilim kurgu
Okur Yaşı: 16 yaş ve üzeri okur kitlesi
Hedef Kitle: Fantastik ve bilim kurgu türü kitaplara ilgi duyanlar.
Sayfa Sayısı: 313 sayfa
Çevirmen: Levent Mollamustafaoğlu
Çeviri: ☺️
İmla: ☺️
Ebat: 13.5 x 19 cm
İnceleme
Kitabın adının özelliği
Ülkemizde ilk defa 1990 senesinde Metis Yayınları tarafından basılan Mülksüzler kitabının sunuş bölümünde, kitabı yayına hazırlayan Bülent Somay’ın kitabın adı için açıklamaları bulunuyor. Burada yazanlara göre İngilizce orijinal adı olan The Dispossessed, birden fazla anlam içerdiği için incelenmesi gereken bir ad. Birincisi, bu roman aslında Ursula Le Guin’in Dostoyevski’nin İngilizceye The Possessed, Türkçeye de Ecinniler olarak çevrilen romanına bir cevap niteliğinde. Dostoyesvski’nin romanındaki ana karakter Neçayev anarşist ve tanrıtanımaz bir baş kahraman. Bülent Somay’a göre başlığı koyarken Le Guin, anarşistler Dostoyevski’de resmedildiği gibi şeytansı değillerdir demek ister. Bülent Somay’ın romanın ismine dikkat çekmesinin ikinci sebebi, ütopik dünya Anarres’in sakinlerinin bir şeye sahip olmadıkları gibi, kendileri de sahipsiz olmaları. (1)
Le Guin, açıkça belirttiği gibi, anarşist bir toplumun gerçekte nasıl işleyeceğini anlamaya çalışır. 18. yüzyılda Fransız sosyal felsefesi olarak ortaya çıkan anarşi, hükümet baskısı altında yaşanan birçok insanlık problemini gözler önüne serer. Hatta Jean-Jacques Rousseau “İnsan özgür doğar, ancak her yerde zincire vurulur.” demiştir. Anarşistler ve komünistler reforma giden yolun “kolektif mülkiyet” olduğunu düşünürler. Böyle bir ütopik dünya olan Anarres’te hakikaten de kişisel mülkiyet yoktur; yani “mülksüzdürler.”
Le Guin’in ütopyası
Le Guin, ütopyasını iki farklı yönetim şekline sahip iki gezegen yaratarak gösterir. Anarres, isminin de çağrıştırdığı gibi anarşist, sosyalist, kimsenin mülk sahibi olmadığı, suyun ve ısınmanın paylaşıldığı, hiçbir şeyin heba edilmediği bir aydır. Bu dünya çoraktır, toprak da verimli değildir. Le Guin ise ütopyasında böyle bir dünya olan Anarres’i kusursuz olarak resmetmez. Bunun iki sebebi vardır: Birincisi, Anarres’i daha inanılır yapmaktır; ütopik dünyanın mükemmel olması gerekmez. İkincisi, Anarres’in kusurlarına odaklanarak ideallerini güçlendirir. Paylaşım, gönüllülük ve tolerans ideallerinin alacağı tepkileri gözlemler. (2)
Ayın bağlı olduğu ana gezegen Urras, kapitalist bir dünyadır. Doğası güzel, yeşili boldur. Teknolojik olarak gelişmiştir. Le Guin’in ana karakter olarak teorik fizikçi seçmesinin ana sebebi, bu iki zıt sosyal arka planla karşılaştırarak işinin önemini vurgulamak ve tarafsız gerçeklerin politik açıdan tarafsız olamayacağını göstermektir. (3)
“Duvar” ile ilgili bazı kelime oyunları
Romanın başındaki duvar, romandaki birçok temayı sembolize eder. “Bütün duvarlar gibi iki anlamlı, iki yüzlüydü. Neyin içeride, neyin dışarıda olduğu, duvarın hangi yanından baktığımıza bağlıydı.” (s.13) der Le Guin. Evreni çevreleyen duvar Anarres’i duvarın dışında, yani özgür bırakır. Dünyanın tek sınırlayıcısıdır. Üzerinde “Girilmez” yazar. Kimse duvarı aşmak için yeltenmez.
Duvar, fiziksel varlıktan çıkıp soyut bir varlığa da bürünür kitapta. “Düşüncelerinin çevresinde duvarlar vardı ve sürekli onların arkasında gizlendiği halde varlıklarından tümüyle habersiz görünüyordu.” (s.24). Burada düşüncelerin gelişmesinin engellendiği belirtiliyor.
Bir başka yerde, “Bedap ve Tirin’de gördüğü çekingenliğin kendi kapalılığına bir yanıt, bir tepki olduğunu, nazik ama şimdiden korkunç içine kapalı kişiliğinin kendi duvarını oluşturabileceğini ve bunu yalnızca büyük güç veya büyük bağlılığın aşabileceğini hiç aklına getirmemişti.” (s.55) cümlesinde geçen duvarda ise, kişiliklerin insanların hareketlerini kısıtladığı belirtilir. Aynı benzetme “…iletişim gereksinmesi, duvarları yıkma isteğiydi.” (s.70) ve “Duvar bu genç adamın cana yakınlığı, nezaketi ve kayıtsızlığıydı.” (s.74) cümlelerinde de görülür.
Shevek’in “Duvar yapanlar kendi tutsakları oluyorlar. Toplumsal organizmadaki uygun işlevimi yerine getireceğim, gidip duvarları yıkacağım.” (s.271) cümlesindeki duvar ise toplumlar arasındaki hem görünür hem de görünmez engeller anlamına gelir.
Son düşünceler
Bazı kaynaklar anarşist olduğu bilinen Le Guin’in ideallerini yeterince başarıyla sergileyemediğini söyler. Neticede anarşist gezegen Anarres’te hayat hiç kolay değildir ve insanların neden bu şartlar altında yaşamak isteyeceğini bilemez okuyucu. Ancak Le Guin’in asıl vurgulamak istediği, iki gezegende de mükemmel toplumun henüz oluşmadığını göstermektir. İki yönetim şeklinin de kusurları vardır ve bu romanda bu kusurlar belirtilmiştir.
Thomas More’un Ütopya’sının yazıldığı 1516’dan bu yana toplumsal eleştirinin bir yolu olarak görülen ütopya edebiyatı, aslında “umuyorum ama pek de sanmıyorum” ana fikrini genelde taşır. Yazar bir toplumun nasıl olması gerektiğini kafasında uyarlar, yazıya döker ancak aslında böylesi bir toplumun oluşacağından pek de umutlu değildir. Le Guin’in de Mülksüzler kitabında kapitalist sistemle yönetilen, devletçi, yönetimci ve hiyerarşik ana gezegen Urras ile, onunla karşılaştırılarak verilen anarşist ay Anarres arasında aslında birbirine bağımlı bir ikili sistem var. Yani bir tarafı diğerine tercih etmemiz beklenmiyor; hakikaten de romanın ana karakteri Shevek, her iki gezegende de kendini evinde hissetmez. Aksine iki sistemi de görüp belki de kendi ütopyamızı oluşturmamız bekleniyor. Neticede iyi bir kitap bize her şeyi veren değil düşünmeye iten, hayal gücümüzü tetikleyen bir kitap değil midir?
Kaynaklar
(1) Le Guin, U. (1990). Mülksüzler. Metis Yayınları, İstanbul.
(2) Brians, P. (2017). Notes. Washington State University, Pullman. https://brians.wsu.edu/2016/10/12/study-guide-for-ursula-leguin-the-dispossessed-1974/
(3) Stableford, B. (2006). Science Fact and Science Fiction – An Encyclopedia. Routledge, New York.
Bilim Kurgu ve Fantezinin Devrimci Tanrıçası: Ursula K. Le Guin başlıklı yazar dosyasını okumak için tıklayın.
Diğer kitap incelemelerini okumak için tıklayın.
Pınar Taşcı –
Uzun zamandır kitaplığımda bekliyor Mülksüzler. Biraz çekindiğim bir kitap sanırım; başlarım da bitiremem diye:) İncelemeniz motivasyonumu arttirdı. Bugün başlasam iyi olacak:) Teşekkürler ?♥️
Ozgu –
Etkilendiğim kurgulardan biridir. Okuduğumda evet mülkiyetçilik olmasa nasıl olurdu diye çok düşündüm. Acaba hayatta her şeyin uç olması, beraberinde farklı bir sorun mu getiriyor?