Kadın hakları konusunda geçmişten bu yana mücadeleye devam ediyoruz. Kadınların özgürce yazabilmesi ve dünyaya seslenebilmesi bu büyük mücadelenin kazanımlarından biri ancak hâlâ eşitlik ve hak arayışımız sürüyor. Mücadelemize katkı sağlaması için 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde, kadın hakları ile ilgili yazılmış ilham ve bilgi veren kitapları derledik.
Tezer Beğenmiş – Başak Bingüler
Farklı türlerden derlediğimiz kadın haklarını ele alan kitapları yalnızca kadın okurlar için değil, cinsiyet ayırmaksızın tüm okurlarımız için derledik. Gereksinimler, kazanılmış ve kazanılması umut edilen haklar yalnızca kadınların gözünden ele alınmış olsa da uygulanabilir olması için tüm insanların farkında olması gerekiyor. Bu nedenle erkek okurların da ilgisini çekeceğini umuyoruz. Listedeki kitapların bazılarında manevi haklar, bazılarında kanuni haklar, bazılarında ise psikolojik haklar ele alınıyor.
Kadınların En Güzel Tarihi – Françoise Heritier, Michelle Perrot, Sylviane Agacinski, Nicole Bacharan (İş Bankası Kültür Yayınları)
İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan eser toplamda üç bölümden oluşup farklı alt başlıklarla soru cevap şeklinde ilerliyor. Kitapta Fransa’nın en önemli akademik kuruluşu olan College de France’ın Onursal Profesörü, Antropolog Françoise’un sorduğu sorular yer alıyor. Bu soruların bazılarına Kadın Tarihi Uzmanı M. Perrot, bazılarına düşünür S. Agacinski ve bazılarına da tarihçi ve siyaset bilimci N. Bacharan cevap veriyor.
Kitapta insanlığın varoluşundan günümüze kadar, farklı coğrafyada yaşayan kadınlara değinmişler. Bu sayede farklı dönemler ve farklı kültürler arasında kıyaslama yapma olanağınız oluyor. Kadınların yaşadığı psikolojik ve fiziksel şiddetin yanı sıra, hak edilmiş ve hak edilmesi gereken kanuni haklar da yer alıyor. Kitap kadın haklarına bambaşka bir pencereden bakmanızı sağlayan, normal hayat akışında kanıksadığımız ama aslında bazı problemlerin temelini oluşturan birçok davranış biçimine tanıklık etmenizi sağlıyor. Kurgu dışı olmasına rağmen, soru cevap şeklinde ilerlediği ve cevaplar çeşitli örneklerle zenginleştirildiği için oldukça akıcı ve kolay bir şekilde okunuyor.
Kadın Haklarının Gerekçelendirilmesi – Mary Wollstonecraft (İş Bankası Kültür Yayınları)
Yaklaşık iyi yüz yıl evvel yazılmış eser, dilimize ilk kez İş Bankası Kültür Yayınları tarafından 2007 yılında çevrilmiş. Yazar, kendi döneminde erkek egemenliğinde olan felsefe alanında çok fazla eser veren dönemin ünlü bir kadın hakları savunucusuydu. Kadın Hakları Gerekçelendirilmesi en temel eseri olarak kabul ediliyor. Mary kendi döneminin koşullarına göre gözlemler yaparak kaleme almış fakat okurken görüyorsunuz ki birçok konuda hâlâ aynı problemleri konuşmaya devam ediyoruz. Eseri kadın haklarını ele alan diğer kitaplardan ayıran en büyük özellik konuyu sadece erkeklerin cephesinden değil kadınların cephesinden de ele alması. Özellikle güzellik, dış görünüş peşinde koşup eğitimi eksik bırakarak, akıllarını bir yana bırakan kadınları eleştiriyor. Eğitimsizliğin sonucu olarak farkında olarak ya da olmayarak sergiledikleri yanlış düşünce ve davranışları vurguluyor. İlk önce kadınların hem kendi haklarını savunmak için hem de erdemli çocuklar yetiştirebilmek için eğitimlerine önem vermeleri gerektiğini sıklıkla vurguluyor. Yazar başlarken eserin üç bölüm olmasını planlamış ancak toplamda on üç bölüm olarak tamamlamış. Sıklıkla J.J. Rousseau’ya tepkili cümleler kullanan yazar aynı zamanda ünlü Frankenstein eserinin yazarı Mary Shelley’in annesidir.
Asılacak Kadın – Pınar Kür (Can Yayınları)
Can Yayınlarının okurla buluşturduğu Asılacak Kadın, Pınar Kür’ün gerçek yaşanmış bir olaydan esinlenerek kaleme aldığı romandır. Eser ilk defa 1979 yılında yayımlandı ve 1985 yılına kadar farklı yayınevlerinden basıldı.1985 yılında ise halkın ar duygularını incittiği gerekçesi ile yasaklandı. Eserin sonunda yazarın ilgili mahkemedeki savunması da bulunuyor. Romanda Melek adlı karakter üzerinden hayatını başkalarının kararları doğrultusunda şekillendiren, toplum baskısına maruz kalmış, ezilmiş, eğitimsiz bir kadının uğradığı haksızlık karşısındaki çaresizliği anlatılıyor. Yalıda işlenmiş bir cinayeti yargıcın ağzından dinledikten sonra, olay üç farklı kişinin gözünden anlatılıyor. Bilinç akışı tekniği kullanılarak yazılmış romanda olay Edirne’de geçmesine rağmen hem yargıç hem de diğer karakterler ve elbette ki Melek karakterinin toplumda karşılığı vardır. Bu nedenle yargı karşısında suçsuz bir kadının kendini nasıl savunamadığını okurken, benzer durumlar günümüzde de yaşandığı için oldukça etkileneceksiniz.
Kurtlarla Koşan Kadınlar – Clarissa P. Estes (Ayrıntı Yayınları)
Kurtlarla Koşan Kadınlar dilimize ilk kez 1992 yılında Ayrıntı Yayınları tarafından çevrildi. Eserde vahşi kadın arketipine dair on altı mitolojik öykü ve bu öykülerin çözümlemeleri bulunuyor. Jungcu Psikanalist Estes’in tam yirmi bir yılda tamamladığı eser dünyada ve dilimizde oldukça ilgi gördü. Bu öyküler farklı kültürlerden derlenmiş olsa da genel olarak kadın doğasını ele aldığı ve temaları aynı olduğu için farklı coğrafyalara da yabancılık çekmiyor. Öykülerin bazılarını birebir aynı olmasa da ufak farklılıklarla duymuş olabilirsiniz. Özellikle buradaki hâlini ve çözümlemelerini okuduktan sonra, bu öykülerle aslında neler anlatılmak istendiğini fark edip hem buradaki karakterlere hem de daha sonrasında okuduğunuz öykülere başka bir gözle bakacaksınız. Bu eser sayesinde okur, kadın doğa ilişki üzerinden yalnızca kadının değil tüm insanlığın aslında doğadan uzaklaştıkça ne kadar yalnızlaştığını ve kendine bile yabancılaştığını görecektir.
Başkaldıran Beden – Mona Eltahawy (Epsilon Yayınevi)
Gazeteci ve aktivist Mona Eltaway bir Mısırlı-Amerikalı. New York’ta yaşayan yazar, aynı zamanda bir sosyal yorumcu. Orta Doğu’da Kadın Hakları ve Cinsel Devrim alt başlıklı kitabı Başkaldıran Beden ile Orta Doğu’daki kadın hakları sorunlarını geniş bir perspektifle ele alıyor. Kadınların toplum içinde kendiliğinden var olması gereken yaşamsal haklarının elde edilmesi için gerçekleşmesi gereken devrimi vurguluyor. Özgür yarınların bir ütopyada ibaret olmadığını hatırlatan Mona Eltaway şu sözlerle toplumsal dayatmaların kabul edilemez olduğunu gözler önüne seriyor: “Kızımın bir oğlan kadar özgürce sokaklarda dolaşabileceği bir Mısır istiyorum. Hayattaki her şeyi deneyimlemesini, kimsenin de ona bakıp,”Sen bir kızsın, neden bunu yapıyorsun?” dememesini istiyorum. Mısır’ın, kızımın dağlara tırmanabileceği, isterse boks yapabileceği, istediği her şeyi yapabileceği ve kimsenin ona bakıp bir oğlan değil de kız olduğu için onunla alay etmeyeceği ve aynı zamanda mütemadiyen ona, “Gelin olmak nasip olsun,” demeyeceği bir yer olmasını istiyorum. Gelin olmak hayatın amacı değildir. Öncelikle neysen o olmalısın, ne olmak istiyorsan onu!”
Feminist Manifesto – Chimamanda Ngozi Adichie (Doğan Kitap)
“Bana göre bir feminist, ‘Evet, günümüzde bir toplumsal cinsiyet sorunu var ve onu çözmeliyiz, daha iyisini yapmalıyız’ diyen kişidir. Kadın erkek, hepimiz daha iyisini yapmalıyız.” diyen Chimamanda Ngozi Adichie 2012 yılında yaptığı “Hepimiz Feminist Olmalıyız” TEDx konuşmasıyla gündem yarattı. Aynı zamanda 2003 yılında yayımlanan Mor Amber kitabı 28 dile çevrilen ve başka eserleri de olan başarılı bir yazar. Feminist Manifesto kitabı bir gün çocukluk arkadaşının onu arayıp kızını feminist olarak yetiştirme konusunda yardım istemesiyle ortaya çıkıyor. Chimamanda kendisinin ve hemcinslerinin deneyimlerinden yararlanarak arkadaşının kızı için feminizm hakkında 15 madde sıralıyor. Erkek egemen bir dünyada eşit şartlarda yaşayabilmesi ve sırf kadın olduğu için bazı kalıpların içinde sıkışıp kalmayı reddetmesini sağlayacak öneriler… Bu kitabın incelemesini geçtiğimiz aylarda Günnur Aksakal, Bookinton için hazırlamıştı. Buraya tıklayarak okuyabilirsiniz. Bu incelemeyi okuduktan sonra kitabı aldım ve önce kendim okuyarak şu an 5 yaşına gelmek üzere olan kızım için sakladığım kitaplar arasına koydum. Geleceğin yetişkinleri olan tüm çocukların önyargılardan uzak, ayrımcılığın olmadığı eşitliğin güvenli bölgesinde yaşayabilecekleri bir dünyayı hak ettiklerini düşünüyorum. Zamanı geldiğinde kız veya erkek çocuklarıyla okumaları için ebeveynlere de bu kitabı öneriyorum.
Bonus: Ben, Malala – Malala Yusufzay , Christina Lamb (Epsilon Yayınevi)
Kadın hakları konusunda ilham ve bilgi veren kitaplara bir de otobiyografi ekleyelim. Gelecekte güçlü kadınlar olmaması için tüm kötülüğünü kullananların ilk hedefi kuşkusuz kız çocukları oluyor. 2014 Nobel Barış Ödülü’nün sahibi Malala Yusufzay’ın otobiyografisi haksızlığa maruz kalan ve sonra da susturulan bütün kızlar için en yüksek sesiyle konuşuyor. Taliban’a başkaldıran bir çocuk olan Malala’nın ülkesi Pakistan’da olan bitenler ve kendi başından geçenleri anlattığı bu kitap haksızlık karşısında sessiz kalmamamız gerektiğini en çarpıcı ve gerçek haliyle gözler önüne seriyor. Henüz 16 yaşındayken Birleşmiş Milletler Gençlik Meclisi’nde konuşma yapan Malala’nın dediği gibi, “Bir çocuk, bir öğretmen, bir tükenmez kalem ve bir kitap dünyayı değiştirebilir.”
Diğer kitap öneri listelerini okumak için tıklayın.