Bookinton

Hepimizin okumakta zorlandığı, başlayıp yarım bıraktığı kitaplar olmuştur. Bir de öyle kitaplar var ki bunları okumak herkes için zorlu bir maceradır. Böyle kitapları okumak için yaz tatili iyi bir fırsat olabilir. 

Uğur Ersöz 

Lise yıllarından beri çantamda eksik olmayan şeyler su, kitap ve alınacak/okunacak kitaplar listesi olmuştur. Özellikle kurgu dışı ve tabii ki kurgu/roman türlerinde sayısız kitap listesi oluşturdum. Bu listedeki kitapları aldıkça ve okumaya başladıkça bazı kitapların ne kadar zor kitaplar olduğunu fark ettim. Heyecanla kitaplığıma kattığım, en az birkaç defa başlayıp bir türlü devam edemediğim romanlar oldu. Bahsi geçen bu kitaplara devam edemediğimde, “sanırım bu aralar kafam çok dolu, daha rahat olduğum bir zamanda devam ederim,” desem de bir türlü -ister hayat şartları ister başka zorluklar diyelim- bu kitapları okuyup bitirebilecek “kafamın rahat olduğu” bir zamana denk gelemedim. Bu listede kişisel olarak birkaç defa okumaya başlayıp devam edemediğim ve okuduğum ama birçok okuyucu tarafından başlanıp devam edilemeyen kitapları derledim.

Ulysses – James Joyce

Çığır açıcı anlatım biçimi ve kurgu teknikleri ile modern edebiyatın babası olarak anılan James Joyce, Ulysses romanı ile günümüzde de sıkça konuşulmaya devam ediyor. Edebiyatta modernizm akımının en güçlü örneği olarak görülmesinin yanı sıra postmodern romanın da başlangıcı sayılan Ulysses, Joyce’un Dünya edebiyatına bıraktığı en büyük miras olarak değerlendiriliyor. Okur karşısına ilk olarak 1918 yılında tefrika hâlinde çıkan roman, 100 yılı aşkın zamandır dünyanın en çok tartışılan ve ilham alınan yapıtları arasında yer alıyor.  Kitabın zor okunmasının nedenleri arasında zaman çizgisinin doğrusal olmaması, bilinç akışı (Yani yazar o an konuşuyor gibi yazıyor) gibi teknikler içermesi ve bir de yazarın noktalama işareti konusundaki cimriliği var tabii… Mesela kitabın son derece uzun olan son bölümünde sadece iki tane nokta kullanmış!

Kitaptaki kinayeler ve kelime oyunları da kafa karışıklığını artıran unsurlar arasında. Romandaki olayların hem anlatıcı hem de ana karakterlerin ağzından anlatılması, hakim bakış açısı yönüyle de esere farklı bir derinlik katıyor. Ulysses romanı, Dublin’de gezintiye çıkan iki farklı karakterin yaşadığı 24 saatlik bir zaman dilimini anlatıyor. 16 Haziran 1904 tarihinde geçen romanda, asıl ana karakteri ise mekân oluşturuyor. Romanın kurgusal temelini Homeros’un Odysseia adlı eseri üzerine kuran yazar, oluşturduğu karakterlerle okura kendi yaşamını ve düşüncelerini aktarıyor. Joyce, roman karakterlerinden Stephen Dedalus’u düşünce bakımından “sanat”ı temsil eden genç bir adam olarak anlatırken Leopold Bloom karekterini ise okurun karşısına “bilim”i temsil eden Yahudi bir reklam toplayıcısı olarak çıkarıyor. Buna göre Stephen daha soyut bir bakış açısına sahipken, Leopold ise somut bir fikirsel düzlemde ilerliyor. Söz konusu karakterler, esasında Joyce’un gençlik ile olgunluk dönemlerinin birer tasvirini oluşturuyor.

Kayıp Zamanın İzinde – Marcel Proust

Marcel Proust’un 7 ciltten oluşan bu eserini yaşamının son 17 yılında yatağında yazdığı söyleniyor. Yaklaşık bir buçuk milyon kelimeden oluşan eser bilinç akışı tekniğiyle yazıldığından takibi zor ve anlaması güç olabiliyor. Zaman zaman bir çiçeği, ağacı ya da motifi sayfalarca betimleyen Proust’un tek bir cümlesinin 3 sayfaya kadar vardığı olmuş. Bu özellikleriyle başlangıcından bitişine kadar dünyanın en zor okunan romanları arasında yer alıyor. Özellikle kitabın orijinal dili olan Fransızca’sını ana dili Fransızca olan birinin okuması bile çok zor iken Türkçe çevirisini okuyabilmek bolca zaman ve sabır gerektiriyor.

Direnmenin Estetiği – Peter Weiss

Direnmenin Estetiği, Peter Weiss’in bir Alman komünist gencin ağzından anlattığı, nazizm ve faşizme karşı direniş arka planında sanatın politika ve toplumla ilişkisi üzerine incelemeler yapan ünlü ve dış görünüş itibariyle de devasa romanıdır. Toplam 3 ciltten ve yaklaşık 900 sayfadan oluşan bu roman, hiçbir paragraf, bölüm başı olmadığı ve çok küçük puntolarla yazıldığı için ilk başta okuru fazlasıyla korkutabiliyor.

Peter Weiss bu kitabı başyapıtı olarak görerek üzerinde 10 yıl çalışmış. Oldukça güç bir anlatım kullanmasını ise şöyle anlatmış: “Güç olabilir, ama anlaşılması olanaksız değildir. Her insanın her şeyi kavrayabilecek yaratılışta olduğundan hareket ediyorum. Picasso da devrimi kendi yapıtları ile gerçekleştirmiştir. Sanat bir işçiliktir. Tıpkı bir marangozun iyi bir sandalye yapması gibi. Brecht ne der: ‘İşçi için hiçbir şey yeterince güç değildir,’ Bu unutulmaması gereken bir gerçek.”

Vergilius’un Ölümü – Hermann Broch

Vergilius’un Ölümü, Hermann Broch’un modernist dönemin en önemli yapıtlarının arasında yer alan, diğer eserlerinde de olduğu gibi başka dillere çevrilmesinin zorluğu ile ünlenen eseridir. Türkçe çevirisi Ahmet Cemal tarafından yaklaşık 40 yılda yapılmış; okunması da neredeyse bir o kadar sürüyor Broch’un bu romanının. Yine diğer kitaplarda olduğu gibi bu kitap da birkaç paragraf süren cümlelerle okuru fazlasıyla zorluyor ve bu sebeple en sabırlı okurun altında kalkabileceği romanlardan.

Hay Bin Yakzan – İbn Sina/İbn Tufeyl

On ikinci asırda yazılan ilk felsefi romandır. Bu kurmaca yapıt, hem roman türünün ilk örneği olması hem de felsefi düşünceyi kurguyla anlatması bakımından anlatı tarihinde bir dönüm noktasıdır. Bir adada hayvanlar tarafından büyütülen bir insanın, “dil” kavramından bağımsız olarak da düşünüp anlamlandırabileceğini ve dilden bağımsız bir düşünüşün olabileceğini kanıtlar. Daniel de Foe’nun Robinson Crusoe’yi yazarken (muhtemelen) esinlendiği yegâne kitaptır. 

Körleşme – Elias Canetti

Yazarın 26 yaşında yazdığı ilk ve tek romanıdır. Türkçe çevirisi Oğuz Atay’ın önerisi ve binbir ricası ile yine Ahmet Cemal tarafından yapılmıştır. Kitabın başkişisi binlerce, onbinlerce kitabı olan ve herkesten, her şeyden nefret eden biridir. Roman uzun betimleme cümleleri, ruhsal analizleri ile okuyucusunu fazlasıyla zorlayan kitaplardandır.

Moby Dick – Herman Melville 

Hem dünya edebiyatının başyapıtlarından hem de Amerikan edebiyatının en büyük klasiklerinden biri kabul edilen Moby Dick, bir yanıyla çılgınca saplantılı bir adamın deniz kadar büyük, deniz kadar tehlikeli, bir bilinmeze karşı yürüttüğü kötücül savaşın hikâyesidir. Ancak yalnızca beyaz balina Moby Dick’le Kaptan Ahab’ın mücadelesini anlatan bir macera romanı ve balina avcılığıyla ilgili bir bilgi derlemesi değil, aynı zamanda yazarın yaşam, ölüm ve Amerika hakkında ömrü boyunca geliştirdiği düşüncelerinin bütünüdür. İncelikli bir mizahla mitolojinin iç içe geçtiği anlatı, gerçekçiliğiyle de insanlık tarihinin bir döneminin belgesi niteliğindedir. Epik ve lirik boyutlarının yanı sıra psikolojik ve simgesel katmanlarıyla da gittikçe derinleşen yapıt, bu sebeple okuyucusunu zorlayan klasiklerdendir. 

Yüzyıllık Yalnızlık – Gabriel Garcia Marquez

Geçtiğimiz yüzyılın başyapıtlarından biri olan Yüzyıllık Yalnızlık, karmaşık isimleri ve soy ağacıyla okuyucuyu zorlayan eserlerden biridir. Büyülü gerçekçilikten yararlanılarak yazılan eserde muz işçileri katliamına da değinilir. Yazar çocukluğunun geçtiği toprakları, kalabalık bir ailede yetişmiş olmanın avantajını Latin Amerika kültürü ile harmanlayarak sunar.

Diğer kitap öneri listelerini okumak için tıklayın.  

Bir Yorum Bırakın

Epostanız gözükmeyecek.